27 Kasım 2015 Cuma










MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİNE ÇAĞRIMDIR!

Esirgeyen bağışlayan rabbımın adıyla ettik;

EY İMAN etmiş OLANLAR, EY Müslümanlar, İÇİNİZDEN OLMAYANLARDAN, SİZE YABANCI KİMSELERDEN Kendinize DOST KABİL ETMEYİNİZ!
ÇÜNKÜ ONLAR, SİZLERE KARŞI ZARAR VERMEKTEN Ziyan, aranıza FİTNELER, FESADLAR SOKMAKTAN HİÇ BİR VAKİT GERİ DURMAZLAR. ELLERİNDEN GELEN FENALIKLARIN HİÇ Birini SİZDEN ESİRGEMEZLER.
 SİZİN SIKINTILARA, MUSİBETLERE, FELÂKETLERE UĞRAMANIZI gölde yüzmek isterler.
 Görmüyor musunuz, Hakkınızda BESLEDİKLERI düşmanlık AĞIZLARINDAN TAŞIP DÖKÜLÜYOR.
 Bununla BERABER YÜREKLERİNDE, SİNELERINDE GİZLEMEKTE OLDUKLARI Kinler, GAREZLER, HUSÛMETLER, O BİR TÜRLÜ ZABTEDEMEYIP DE AĞIZLARINDAN KAÇIRMAKTA OLDUKLARI DÜŞMANLIKTAN ÇOK Büyüktür, ÇOK ŞİDDETLİDİR.
 Eger Sizler AKI Karadan, İYİYİ KÖTÜDEN SEÇER, hayrını, ŞERRİNİ düşünür aklı başında ADAMLARSANIZ BU HIKMETLERİN, BU İBRETLERİN GEREĞİNCE HAREKET EDEREK HEM DÜNYADA HEM ahirette Selamet bulursunuz.
***
EY Müslümanlar, SİZİN İÇİN YUKARIDA MEALİNİ VERMEYE ÇALIŞTIĞIM ALLAH'IN BUYRUKLARINA UYMAKTAN BAŞKA Selamet Yolumuz YOKTUR.
Memleketin sevk ettik idaresinde takib edilecek, hareket yolu da, siyaset kuralı da ... tabiatıyla Bireysel ilişkilerimizde de hassasiyetlerimiz bu çerçevede olmalıdır. 
İnsanların mümin, müşrik, münafık, kafir ettik fasıklar Olarak değerlendirilmesi esastır. Hem birey hem toplum Cardio Özellikleri İçerir, bu kalıpların hacmiyle ...
 Hasılı;
'-Ey Mü'minler, boyut ellerinden gelen fenalığı yapmakdan çekinmeyen, bu hususta hiçbir, Fırsatı kaçırmayan, dininize yabancı kimseleri Kendinize sırdaş, dost, arkadaş Kabul etmeyiniz. Bunların çoğu yerin epey sureti hakdan görünerek boyutu Güleryüz göstermelerine, hayrınızı ister gibi tavırlar takınmalarına asla kapılmayınız. Onlarin gece gündüz Isteyip durdukları Sizin felaketinizden, yıkılmanızdan, esaretinizden Başka Bir şey Değildir. Baksanıza, boyut Karşı kalplerinde besledikleri, düşmanlık o kadar dehşetli ki bir türlü zabtedemiyorlar da ağızlarından kaçırıyorlar. Halbuki yüreklerinde kök salmış Olan düşmanlığı, ağızlarından taşan sözlerle bile kıyaslamak mumkun Değildir; nefretleri ondan çok fazladır, çok şiddetlidir. İşte bütün, bu gerçekleri, uyarmak adına sizlere Açıktan, açığa tebliğ ediyoruz, bildiriyoruz. Eger aklı başında insanlarsanız, Eger Dünyada ahirette zelil olmak, hüsranda kalmak istemezseniz ancak Allah'ın Uyarıları gereğince hareket ederek kurtulursunuz ettik. '
Bu ayeti celile  Âli İmran  Sûresindedir.
Tevbe Suresi 'nde de; 'Ey Müslümanlar, Cenab-ı Hak içinizden hak yolunda gayrette bulunanları, Allah ile ONUN resulunden, bir de mü'minlerden Kendisine dost edinmeyenleri görmedikçe sizler öyle başı boş bırakılacak mısınız, zannediyorsunuz? " Bu on iki ayeti celileden Başka Diğer ayeti kerime Daha Vardır ki hep aynı ruhtadır.

KARDEŞLERİM;
Bizim bu değerlendirmelerimiz; 'acaba Diğer milletlere Karşı biraz şiddetli davranılmıyor mu? Yabancılar Hakkında daha, merhametli olmak iCab etmez mi IDI? ' gibi düşüncelere sebebiyet verebilir.
 Öyle ya, gözümüzü açtık  'Avrupa medeniyeti, Avrupa Irfani, Avrupa adaleti, Avrupa Efkâr-ı umumiyesi' nakaratından Başka Bir şey işitmedik. Kiminin adaleti, kiminin hamiyeti, kiminin dehası, kiminin ilerlemesi kulaklarımızı doldurdu. Lisan bilenlerimiz doğrudan doğruya bu heriflerin eserlerini, bilmeyenlerimiz tercümelerini okuduk. Çizgi filmleri, Sinemaları, hayatımızı kuşatan markaları, edebiyatları, hele edebiyatlarının ahlâkî, insanı, sosyal Konuları pek hoşumuza, gitti. Yazarların Ahlaki kıymetlerini insaniyelerini ettik, eserleriyle ölçmeye kalkıştık. Işte bu kıyaslamadan itibaren ODALAR VE DETAY aldanmaya, hatadan hataya düşmeye, başladık. Bu adamların sözleriyle özleri Arasında asla münasebet, benzerlik olamıyacağını bir türlü düşünemedik. İşte okuyup yazanlarımızın çoğuna sonradan gelip YAPISAN bu hata batılılaşma ziyaretinde Çağdaşlaşma adı Altında Tüm toplumumuza nüfuz etti.
 Özellikle Müslümanların yasadiklari coğrafyalara baktigimizda ... Yani   Asyanın "ülkelerin Gelişmiş" Afrikanın 'Avrupalı ​​/ Batılı' dediğimiz ziyaretinde Diğer milletleri esaret altına, tahakküm Altına aldıkları biçare İNSANLARA Karşı reva gördükleri zulmü, Gadri, hakareti görmezden gelme ancak insani özelliklerden sıyrılma ile mümkündür. 

"BAĞNAZLIKTAN HİÇ Haberi OLMAYAN TEK MİLLETİZ"
  Avrupalıların İlimleri, irfanları, medeniyetteki, sanayideki ilerlemeleri inkâr olunur şey Değildir. Ancak insaniyetlerini, İNSANLARA Karşı Olan muamelelerini Kendilerinin maddiyattaki bu ilerlemeleriyle ölçmek katiyyen doğru Değildir. İddiam odur ki; heriflerin ilimlerini, fenlerini almalı göster Fakat kendilerine asla inanmamalı, asla kapılmamalıdır.
Bunların çoğu yerin epey Bütün İNSANLARA bilhassa müslümanlara Karşı öyle kinleri, öyle husûmetleri Vardır ki, hiçbir, suretle sakinleştirmek imkânı YOKTUR. Seküler ya da laiklik görüntüsüyle güya dinsiz geçinirler. Hürriyeti vicdan diye kâinatı aldatıp dururlar. Hele biz Müslümanları, biz şarklıları taassubla itham ederler dururlar! Heyhat, Dünyada Bir müteassıb / yoz-yobaz millet Varsa Avrupalılardır, Amerikalılardır. Taassubdan hiç haberi olmayan Bir millet isterseniz o da bizleriz.

KARDEŞLERİM!
Bilirim ki bu sözlerim Sizin senelerden beri avutulmuş, uyutulmuş fikirlerinize biraz aykırı gelecektir. 
Onun için Bir iki misal getirmek iCab ediyor:. Bilirsiniz ki Bizim 1.dünya savaşına girmemizden en çok istifade eden Bir Millet Varsa o da Almanlardı  Şunu hatırlatayım ki 'dünya savaşına girmek mi lazimdi, girmemek mi iyi idi, girmeden durabilir mi idik, biraz daha Geç mi girmemiz Uygun IDI? ... 'Gibi meselelerin hiçbirini konu EDECEK değilim. Onu değerlendirmek artık vicdanlı tarihçilerin işidir. Ortada Bir Olay var ki biz Almanlarla Birlikte Olarak harbe girdik. Yüzbinlerce şehit verdik. Yüzbinlerce aile ocağı söndü. Milyonlarca servet kaynadı gitti. Şimdi; Almanlar için ne lazım geliyordu? Yapacaklardı ne? Şüphesiz bütün, dünyanın, bütün, Dünyadaki milletlerin kendilerine harp ilan ettikleri Bir ​​ZAMANDA böyle tek Ortakları, destekçileri Olan bizleri sinelerine basacaklar, bütün gazeteleriyle, bütün kitaplarıyla, yazar-çizer tayfalarıyla, bütün sanatçılarıyla bizi alkış, teşekkür tufanları icinde boğacaklardı. Heyhat! 
***
Bundan sonrasını dünya savaşının ilk senesinde Almanya'ya giden Akif merhum anlatıyor;
"Bir görev ile Berlin'e gitmiştim O aralık Almanya hükümeti Bize dedi ki.:
'-Bizim Millet meclisimizde bilhassa katolik vekiller kıyamet koparıyorlar: almanlar gibi ilerlemiş, fen bilgisi olan Bir millet nasıl oluyor da Müslümanlar gibi Türkler gibi vahşilerle ittifak ediyorlar? Bu, Bizim Için alçaklık değil midir? ... "Diyorlar. 'Aman, Makaleler yazınız, eserler yazınız, biz onlari Almancaya tercüme ettirelim. Ta ki Müslümanlığın da Bir din, Müslümanların da insan Olduğu Bunların çoğu yerin epey nazarında anlaşılmış olsun. '
Almanya hükümeti haklı ıdi.  Çünkü Alman milleti nazarında Müslümanlık vahşetten, Müslümanlarsa vahşilerden Başka Bir şey değildi.  Onlarin Gazetecileri, romancıları; Hele 'Müsteşriklerin / doğubilimci' denilip de doğu lisanlarına, doğu fen ilimlerine, doğu Ahlak adetlerini biliyor geçinen adamları mensup oldukları milletin fikirlerini asırlardan beri Bizim aleyhimize o kadar Eklendi müthiş bir surette zehirlemişlerdi ki Arada Bir Anlaşma, bir barışma olmasina imkân Yoktu. Biz o Sırada Kendimizi onlara tanıtmak Için tabii elden geldiği, Kadar çalıştık. Lakin tamamıyla Başarılı oldugumuzu asla iddia edemem. Heriflerin taassubu yaman! Kökleşmiş Bir takım kanaatler hakkı görmelerine mani oluyor.
Harp esnasinda bilirsiniz ki Almanya imparatoru İstanbul'a gelmişti. Biz safderun Müslümanlar halifenin ortağı sıfatıyla o misafire Karşı nasıl hürmette, nasıl ikramda bulunacağımızı şaşırdık. Bu şaşkınlıkta o kadar ileri Gittik ki hilâfetin merkezi, yani İstanbul'un minarelerini kandil gecesi imiş gibi kandillerle donattık. 'Alman dostluk yurdu binası kurulacak.' denildi.  Bol keseden Bir Kaç camimizi heriflere peşkeş çektik ..
Ha! Gelelim Bizim bu gibi fedakârlıklarımıza Karşı gördüğümüz karşılığa!  Dusmanlar Kudüs'ü Bizim Elimizden gasbettikleri zaman bu felâket dünya savaşı Üzerine Büyük Bir Etki yapmıştı. Yani Filistin cephesinin bozulması muharebe terazisini düşmanlarımızın tarafına epeyce eğdirmişti. Dolayısıyla güya dostumuz Olan Almanlarla yine Almandan Başka Bir şey olmayan Avusturyalıların bu işten Bizim Kadar üzülmüş olmalari gerekirdi.

KARDEŞLERİM!
Işe Bakın ki,  'Kudüs, ister İngilizlerin eline geçmiş olsun, ister bu memleketin düşman eline geçmesi, bu cephenin bozulması yüzünden savaş Bizim hesabımıza kaybolsun, tek Müslümanların elinde, Türklerin elinde kalmasın da düşmanımız da olsa, dindaşımız Olan İngilizlerin eline geçsin,' diyerek Viyanalılar yaptılar şenlik. Evlerini donattılar.  Bu maskaralığı erkekler edip yakılan elektrik fenerlerini söndürünceye Kadar Avusturya hükümetinin göbeği Çatladıkapı. Artık taassubun hangi Tarafta, hürriyetin, müsamahakârlığın hangi, Tarafta oldugunu bu misallerle de anlayamazsanız Kıyamete Kadar anlayacağınız YOKTUR.

Fehmi Demirbağ

(Mehmet Akif Ersoy'un Nasrullah kürsüsünden isimli vaazından uyarlanmıştır.)