25 Eylül 2022 Pazar

KAMUOYUNA VE BASINA DUYURUMUZDUR!

Tarih akışkanlığı sürecince zaman zaman önemli kırılma noktaları yaşar; "tarihi günler" başlığı altında.

İşte bu ayarda "zor günler" kıvamında "tarihi günler" yaşıyoruz. Ülkemizin birlik ve beraberliğine ve bekasına göz dikmiş dahili ve harici bedbahtların alçakça kurgularını yaşıyoruz. Hamdolsun ki bu kahpe planın insanımızın firaset ve basiretiyle bertaraf edilişine de şahit oluyoruz.

Nerelerden nerelere geldik, farkındayız. Ancak şuurumuz milletimizin bekasına odaklanmış durumdadır.

Tarihi anekdotlar bizi ikbalimiz husunda cevval kılmaktadır. Arzederiz, bir tarih yolculuğunda bize eşlik etmenizi.

1492
Emirliklerden oluşan ve Avrupa'nın göbeğinde 800 yıl hükümranlık süren Endülüs Uygarlığı ve Devleti, Hristiyanların aralarına soktuğu fitnelere aldanarak, birbirleriyle girdikleri çatışmalar neticesinde zayıf düşmüş ve nihayetinde tarihin "vazgeçilmezler mezarlığındaki" yerini almıştı.

Son kalan Gırnata Emiri, şehrin anahtarını işgalci güçlere verip te şehrinden uzaklaşırken yüksek bir tepeden son kez ecdadının mazisinin olduğu topraklara baktı. Gözyaşları içerisindeydi. Yanında bulunan annesi oğluna seslendi; "Ağla oğlum ağla! ERKEKLER GİBİ MÜCADELE ETMEDİN, ŞİMDİ KADINLAR GİBİ AĞLA!"

1839; İngilizlerle ticaret anlaşması yaptık.

1864; İngiliz Sömürge Bakanı Glagstone dedi ki, "Müslümanları Hristiyanlar gibi yaşar hale getirmeliyiz!"

1864; Çerkez kavimlerinin birbirleriyle didişmeleri neticesi, soykırım ve  sürgünü ile de Kafkasya'yı Ruslara teslim ettik. Osmanlının çatısının yıkılışını izledik.

1876; Tanzimat fermanı ile Fransızlarla yakınlaştık.

1908; Dört ayrı gayrı müslimin Sultan Abdülhamid'i görevinden azlini seyrettik. İttihat ve Terakki hareketi Türk siyasi hayatına ilerici-gerici kavramlarını hediye ederlerken 23 milyon kilometrekare vatan toprağını 780 bin kilometrekareye dönüştürdüklerinin acı hikayeleri artık tarih olarak yazılıyordu.

1914; Birinci Dünya Savaşının artık kazanarak kaybedeniydik. Müttefikimiz Almanlardı ve biz yine unutmuştuk domuzdan postun, gavurdan da dostun olmayacağını...

Ardından; Sarıkamışta donduk,
Yemende kavrulduk!
Çanakkale'de vurulduk can evimizden!

İstanbul işgal altındayken kültürel işgalimizin de temelleri atılmıştı aynı zamanda!

İstiklal Savaşı ayrı ibretlik hikaye, İstiklal Mahkemeleri ayrı! İstiklal Caddesi apayrı!

Bir başbakan sallandı demoklesin iki kılıcı arasına kurulan salıncakta!

İlim, kültür, sanat, edebiyat ve ahlakta yozlaştık!

Millet "mefkure" ye hasret...

Yokluk ve yoksulluk makus talihimiz oldu...Cehalet yavan ekmeğimize katık kıldığımız sentetik gıdamız!

Sergüzeşt zamanlarda Allah'ın ezanını bile uzun süre "Ulu" ladık! Olanları "Normal" sandık!

Sandıklarda çeyizlerini sakladı gelinlik kızlarımız, millet olarak ta bizler kaderimizi!

Elimizden kitabımız alınmıştı. Okuyamadık, anlayamadık...Duvarlarımıza astık, bizi çarpmasından hep korktuk.

Evlatlarımızı kendi değerlerimize göre yetiştiremedik bile...

Aile kavramı, kavga alanlarımız oldu.

Yeryüzü coğrafyası kandan ve gözyaşından sınırlar çizdi bize. Çok dayak yedik emperyal abilerden; Afganistan, Filistin, Keşmir, Doğu Türkistan, Myanmar, Sudan, Nijerya, Libya...Saymakla bitmez acının haritası! Bizde emsal bildik çağdaş yaşamı da karılarımızı dövdük, çocuklarımızı...asker dövdü, polis, öğretmen...sokakta dövdük birbirimizi vatan uğruna; yurtseverler ve milliyetçiler olarak!

SONRA; 

"O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır!", dedi millet!


Millet pusulasını arıyordu...Rotasını gösterecek olanı!

One minute,
Dünya beş'ten büyüktür,
Dindar ve ahlaklı nesil!

diyen yüreğimizin yağlarını eritti!

Okunan Kur'an-ı Kerim'in tilavetleri bize Endülüs'ü, Kudüs'ü, Ayasofya'yı ve unuttuğumuz GERÇEK AŞK'ı hatırlatmakta...Okunan selalar mahzunluğumuzu!

Gözyaşlarımız "Ağlayın su yükselsin belki kurtulur gemi, anne seccadem gelsin bize dua et emi?" dedirtti!

"Bizim sevdamız, bu milletin selametini garanti altına almak,  ecdadın emanetini gelecek nesillere teslim etmektir." ilkesiyle donandık!
Sakın müteessir olma Milletim...
Alfabenin bütün harfleri bir araya KARMAN-ÇORMAN olarak gelseler de; CHPMHPHDPFETÖCIAMOSSADUSAENGLANDGERMANYFALANDAFİLAN olarak misal, hiç biri bizim için bir "TC" edemezler bunu bilsinler.
Bizim politika-siyaset-iktidar anlayışımız ancak musalla taşında "İYİLERDEN" olmaktır.
KARDEŞLERİM;
Özgürlüğümüz vazgeçilmezimiz, milli irade gücümüz, kardeşliğimiz geleceğimiz, vatanımız olmazsa olmazımız!
15 Temmuz gecesi milletimiz ve milli kurumlarımız, özgürlüğümüze kasteden alçakça bir saldırıyı önlemiştir. Halkımız vatanına ve bayrağına sahip çıkmıştır. Darbe girişimi haberleri ortaya çıktığı dakika, hayatlarımızı dahi gözetmeksizin tepkimizi ilk anda fiili ve kavli olarak ortaya koyduk. Bu hain kalkışmanın başarısızlığa uğraması, Türk milletinin birlikte olma duruşu, kararlı tutumu ve değerlerine sahip çıkma iradesiyle mümkün olmuştur. Akabinde ülkemizin bütün kurumlarının, siyasi partilerimizin, sivil toplumun, basın kuruluşlarımızın, değerlerimize sahiplenmiş olmasından herkes büyük bir mutluluk duymalıdır. Müslüman Türk Milletinin düşmanlarına karşı iktidarı ve muhalefetiyle siyasi partilerimizin ve siyasetçilerimizin gösterdiği birlik, beraberlik ve kararlı duruş, en büyük takdiri hak etmektedir. Başta Sayın Başkumandanımız, Meclis Başkanımız, Başbakanımız ve Meclisteki tüm siyasi partilerimizi, cunta heveslileri karşısındaki dik duruşlarından dolayı yürekten kutluyoruz.
Gözü dönmüş darbecilerin saldırılarına büyük bir sebatla direnen, böylece Gazi unvanını bir kez daha hatırlatan Meclisimizle gurur duyuyoruz. Bu darbe girişimi karşısında direnen, tavır sergileyen herkese, başta aziz milletimizin herbir ferdine, kahraman emniyet görevlilerimize ve TSK’nın şerefli mensuplarına, gönül dolusu teşekkür ediyoruz. Onlara minnettarız. Teyidle belirtelim ki en çok, darbecilerin silahları karşısında kahramanca direnen milletimizin azim ve cesaretiyle kıvanç duyuyoruz. Bizler, gücünü sandıktan, yetkiyi milletten ve milletin kadim değerlerinden almayan bir idare istemiyoruz. Ülkemiz için milli değerlerinin dışında bir seçenek de görmüyoruz. Ordu içinde örgütlenmiş, küfrün ve şirkin, bizatihi de dış mihrakların emrinde olan bu terörist çetenin tamamen ortaya çıkartılmasını ve adalet önünde hesap vermesini bekliyoruz.
Hayatını kaybeden kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet, kıymetli ailelerine sabırlar, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Milletimiz onları daima minnetle ve rahmetle anacaktır.
Değerli Kardeşlerim, Allah’a şükür milletimizin sağduyusu, feraseti, cesareti ve Allah’ın yardımıyla bu belayı, bu fitneyi durdurduk. Bu şerden, hem değerlerimizi, hem de birlik ve beraberliğimizi güçlendirerek çıktık. Hepimiz özgürlüğümüz konusunda toplumda sağlanan bu büyük mutabakatın değerini bilmeliyiz. Şimdi çok daha güçlü olmak, birbirimize daha fazla sarılmak, birbirimizi daha fazla sevmek zorundayız. Çünkü bizi biz yapan, bizi ayakta tutan, bizi millet yapan unsur budur. Ülkemizi kaosa sürüklemek isteyenlerin tuzağına düşmeyeceğiz. Ülkemizin birliğine, kardeşliğimize ve değerlerimize karşı olanların da karşısına dikileceğiz.
“Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız, Rabbine teslim olmuş Milletindir” sözünü hep aklımızda tutacağız; ülkemiz için durmadan çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz. Yeter ki birlik ve beraberliğimizin kıymetini aklımızdan çıkarmayarak omuz omuza verelim. Yeter ki birbirimizi sevelim, birbirimize inanıp, güvenelim. Bu vesileyle halkın ve HAK' kın iradesi dışında hiçbir iradeyi tanımayacağımızı, değerlerimizden vazgeçmeyeceğimizi ve darbe girişimlerini kabul etmeyeceğimizi bir defa daha vurguluyoruz. Devletimiz ve ülkemiz var oldukça biz de varız. Değerlerimiz varsa hepimiz varız.
Allah, ülkemize ve milletimize bir daha böyle acılar yaşatmazsın.
"BU DEMOKRASİ MESELESİ DEĞİL BU MEMLEKET MESELESİ. BU MÜSLÜMAN TÜRK'ÜN İMAN NEFESİNİN KISILMA MESELESİ..."
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.