REİSE MEKTUP!
SELAMUN ALEYKUM REİSİM!
İnanın konunun önemine inanmamış olsam kıymetli vaktinizi
meşgul etmem. İstirhamım mektubumuzu sonuna kadar okumanız.
Hassaten sağlık ve afiyet....muvaafakiyetler diliyorum.
Dualarımdasınız!
...
1965 doğumluyum.
17 yaşındaydım. İstanbul'a okumaya gelmiştim. Okuyup adam
olacaktım yani. Turhal Endüstri Meslek / Elektrik Bölümünü bitirmiştim ama
üniversite maceram İstanbul Üniversitesi Hukuk Fak. AYO da olacaktı.
Hastalanmıştım.
Bu hastalık teşhisiyle birlikte doktorlar yakın zamanda öleceğimi de
söylemişlerdi.
Hayda!!!
Halbuki ben dünyaya kazık çakmaya gelenlerdendim. Meğersem ölüm denilen hakikat
beni de sarıp sarmalayacaktı.
Okulumu bitiremeden, okulu bitirip adam olamadan; ölecektim!
Neydi peki ölmek?
Ya ölümden sonrası...
Sorular sorular...
Çocukluk günlerinde okulların yaz tatil dönemlerinde gittiğim camili günlerin
ettehiyyatülü birikimlerim işte bu soruyu cevaplamaya yetmiyordu.
Kafam da allak bullak olmuştu hastalığımla birlikte; neden yaşıyoruz?
Nihayetinde ölümlü dünyada bunca didinmeye ne hacet?
Sorunun cevabını nerelerde aramadım ki? Yüksek oranda septisizm beni olmadık
kapılara yönlendiriyordu.
Önce ateizm...olmadı, yahudi mi olmalıyım, budist mi? Ya Hristiyanlığa ne
dersin Fehmi?
İslam gündemimde asla yer edinmiyordu. Folklorik geçmişim bu dine rağbet
ettirmiyordu beni. Nerede yozluk, yobazlık...gericilik var, orada Müslümanlar!
Neden Müslümanlığı tercih edeyim ki?
Gençlik hali cabası...hastalık...çaresizlik gırla!
Nihayet İstiklal caddesindeki İtalyan kilisesini mesken
edindim. Orası benim için adeta bir Hira Mağarasıydı. İnzivaya orada çekiliyor,
beynimi çatlatırcasına düşünüyordum ve soruyordum; neden?
Olmadık kitapları okudum...Kutsal metinlerin hepsini...Batının filozoflarını...
Ve nihayet...kısa keseceğim; Kelime-i
Şehadetimi...Rabbimin hidayetiyle İtalyan kilisesinde getirdim...Bir Müslüman
olarak doğduğum hayata bir Müslüman olarak devam etme kararı aldım. Sıra
gelmişti dinimi öğrenmeye.
Ben imansızlık batağında çırpınırken ortalıkta olmayan din
bezirganları, sonrasında temasa geçtiğimde kendileriyle, beni kendilerinden
kılmaya alabildiğince gayret içine girmişlerdi.
Bu süre içinde temasa geçmediğim dini bir cemaat kalmamıştı.
Kendime yakın olarak İskenderpaşa cemaatini yakın görmüştüm. Aslında herkese
eşit mesafedeydim. Herkesin doğrusunu gözlemliyerek kendi tespitlerimde
bulunuyordum.
Özetle, ehl-i sünnet bir çizgisi bana yakın gelmişti. İmam
Maturidiyi akaidim açısından imamım olarak benimsemiş-kabullenmiştim.
Peygamberin mezhebi mi vardı sorusunu aptalca buluyordum. Çünkü mezhep olayı
bir din değildi ki. Meseleye bir yakınlaşma gayretiydi. Dinin geleneği bence
mühimdi.
Tarikatler...olmalıydılar...onlar halk okuluydular. Ancak
Kur'an ve sünnet çizgisinde olmalıydılar. Bid'at gibi, israliyat gibi konular
dinin geleneğinden sapma hususunda tehlike arzedebilirdi. Hele ki seküler
yapının ve dış mihraklarin iradesi-sevki dikkate alınmalıydı.
Tasavvuf...önemliydi. Ancak Şeriatin gözetiminde
olmalıydı. İthal mistik felsefeler kafa karıştırabilirdi.
Cemaatlerde mühimdi. Lakin öncüleri kutsanmamalıydı. Onlar
ruhban, din ulu'su hükmüne sokulunmamalıydı. Din baronları üretilmemesi
noktasında şer'i denetim esastı. Yoksa şer odakları yapıları manüpüle
edebilirlerdi.
Hatta her 7 Müslüman bir araya gelip dernekleşmeli de. STK
lara önem verilmeli.
Hani benzetecek olursak; birey insandaki hücre gibidir. Hücreler birleşince
organları oluşturur. Organlar da birleşince vücudu. Vücutlarda birleşince
toplumu. Ancak bilinçli birey-bilinçli toplum hedeflenmelidir.
O günlerden bugünlere her zaman tavrım ve safım İslamdan
ve Müslümanlardan yana olmuştur. Ne aklımı ne imanımı kimselere emanet etmedim.
Dinin tebliği hususundaki isimleri bir öğretmen edasında kabullendim. Doğruları
yol haritamı belirledi, yanlışlarına kendimce itirazlar ettim-şerhler düştüm.
Kimsenin adamı olmadım yani. Mesafemi hep muhafaza ettim.
Hastalık kısmına gelince...Eee bu satırları yazdığıma göre
doktorların o anki yanlış teşhisi benim imanımın-hidayetimin sebebi olmuştur.
Siyasal duruşuma gelince...Rejimi bir küfür sistemi olarak
görmüşümdür, sistemi de bir şirk sistemi. İşte bu gidişatı tersine çevirmek
isteyen müslüman kafaların arayışlarının bulundukları ortamlarda hep te görev
almışımdır. Ancak masa başlarında değil, sokaklarda.
Bir de batıya ve batının bütün değerlerine karşı
mesafeliyimdir. Uzak durmayı tercih ederim. Domuzdan post olmayacağı gibi
gavurdan da dost olmayacağı inancındayım.
İşte bütün bu yaşam serüvenim şunca mücadele dolu bir ömrü
ortaya koydu.
Yazdık, çizdik...söyledik, söyleştik...dertlendikte
çoğu...yılmadık ta şükür...
Ben karanlığın ne olduğunu gördüm be Reisim!
***
Güzel sanatlarda öğrenciyim. Yeni hidayete eripte kelime-i
şehadet getirdiğim günler. İtalyan kilisesinde Müslüman olmaya karar verdiğim;
yavaş yavaş hayatıma "müslümanlar" üst başlığında giren, değişik grup
ve cemaatlere mensup kişilerle tanıştığım günler. Refah Partisinin kurulduğu o
günlerde tanışıklıklarım gereği islamın siyasi yelpazesine sıcak baktığım,
argüman toparladığım netameli günler. Meğer seküler refleks hiç sevmezmiş bu
Müslümanları da bihabermişim olan bitenlerden. Timurtaş hoca, Fethullah hoca
gibi kasetçi hocaların vaazları Ferdi ve Orhan babaların kasetlerinin arasında
işporta arabalarında bir hit yarışında...Milli Gazete hem çalıştığım hem de
dilini öğrenmeye çalıştığım müslümanları etüd etmeye çalıştığım yerdi.
Sigortasız çalışıyordum, ama duymaya başladığım vatan-millet-sakarya
edebiyatının ilk nağmeleri bu durumu fazla da önemsetmiyordu bana. Hoş sonradan
çalıştığım bütün islami kuruluşlarda emek hususunda ne islam hukuku ne de
beşeri hukukun ilkeleri geçerliydi. Sloganlar rafineydi lakin. Genel geçer
kurallar gidişata göre kolaylıkla revize edilebiliyordu. Bütün İslami kurallar
bütün İslami gruplar arasında oldukça tezat teşkil edebilecek şekilde
biçimlenebiliyordu. Ateist sürecimde kavram kargaşam halet-i ruhiyemde derin
tahribat yaparken bir kurtuluş kapısı olarak gördüğüm dinimin inananları
arasında çelişkiler ve tutarsızlıklar çok daha fazla acımı acıtıyordu. Allah'tan
yalnızca Kur'anı okuyarak İslamı kendime yol olarak seçmiştim. Elbette ki
Rabbimin hidayetiyle.
Ne çok isim girdi hayatıma...Ne çok olaylara
müşahede ettim.
"Kişinin namazı ve orucu sizi aldatmasın.
Onu büyük-küçük menfeatler karşısında dene" diyen sevgilim, peygamberim
beni sakinleştiriyordu.
Neyse, buradaki ayrıntılar alabildiğince uzun ve
karmaşık. Zaman zaman bu konuyu yine deşmeye çalışacağım. Asıl gelmek istediğim
konuya temas edeyim.
İşte o süreçte "Nurculuk" üst
başlığında değişik gruplarla tanıştım. Zafer grubu, Adnan Hoca, Kutlular...Bir
de Fethullahçılar. Ağlak bir ihtiyarın belagat dolu hitabetine dayalı
fanatikler. Bu grup bizimle (Biz radikal islamcıydık. Siyasi İslamdı bizim
yolumuz, öyle diyorlardı bize) camide bile bizimle aynı safta olmazdı. Sanırım
bizi kafir olarak görmekteydiler. Hazindir ki, ben kafirliği bırakıp müslüman
olmuştum ama bu grup ısrarla benim kafir kalmamda ısrarcıydı yani.
Çok ta ehli takva durmaktaydılar. Kola
içmezlerdi. Peyniri bile mayasından dolayı yemezlerdi. Zeytin bile... Şüpheli
herşeyden çekinirlerdi. Mustafa Kemal deccaldi. Türkiyeye pak İslam'ı
hocaefendi getirecekti.
Dedim ya güzel sanatlarda öğrenciydim. Resim
çizenlerin/yapanların kafir olduğunu söylemekteydiler. Hatta çıkardıkları
Sızıntı dergisinde kullandıkları fotoğraflarda suretlerin kellelerinde
boyunlarından çizik atarlardı. Ki ahirette bunlara ruh üfleyipte onları
yarattık dememek için.
Bu arada Kasımpaşa'da geçtiği için bir müddet
öğrencilik yıllarım, Reis dediğimiz Tayyip Erdoğan'ı benimserdik. Refah
Partisinin ihtiyarları gıcık ederdi bizi. Pasif bulurduk onları.
Derken...
Erdemliler Hareketiyle Erbakan Hocanın
talebelerinin bir kısmı yol ayrımına geldiler. Bosna savaşı bizleri bir
kırılmaya yöneltmişti. Mercimek olayı işin mihengindeydi. 28 şubat
filan...Avrupadaki işçilerimizin birikimlerini de İslami Holding furyasıyla
çarçur ettiğimiz kırılma dönemi...
İzmir'de ki Yamanlar koleji eğitimin önemini
vurgulamıştı müslüman camiada. Fethullahın kolejler macerası da böylelikle
başlamıştı. Dağılan SSCB coğrafyası "Türk Okulları" fikriyatıyla
içerde bir heyecan dalgası uyandırmıştı. Yavaş yavaş CIA ofislerine dönen Türk
Okulları...Bir de Türkçe Olimpiyatları adında sos!
Müslüman abiler parayla tanışmaya başlamıştı,
nihayet. Makamla bir de...Değişik dokudaki islami gruplar ince ipler olarak
birbirlerine keneplenip kocaman bir urgana dönüşmeye başlamıştı. Şişiyorduk
adeta ama biz büyüdüğümüzü zannediyorduk. ZAMAN güya lehimize çalışıyordu.
Hürriyet arayışımız, Milliyetimizi belirginleştiriyor, Cumhuriyet ortak dilimiz
oluyordu.
Yani zokayı yutmuştuk aslında. Çünkü devir
islamizasyon devriydi. Ama lighgtinden. Ilımlısından.
Cemaat artık "THE" takısı almıştı.
İşin tuzu biberi o kadar yavşamıştı ki herşey,
akaidde revizyon dönemi başlıyordu. Kelime-i Şehadet bölünüyor, "Muhammedür
Resulullah" bir kenara alınıyordu. Aldatıldığımızdan habersiz beraber
yürüyorduk biz bu yollarda...Birkısım belediyelerce beraber yürütüyorduk...Bilemiyorduk İslamı bölenin
vatanı bölmekte tereddüt etmeyeceğini.
15 Temmuz işte bize bunu düşündürttü. Hocaefendi aslında bize
efendi, efendilerine köle bir şahsiyetti. Nihayetinde Teröristbaşılarından
biriydi.
Genişletilmiş Ortadoğu Projesi oldukça alangirli
bir albeni sunuyordu erkanımıza.
Derken...
Arap baharı! Ya da Facebook devrimi. Ki biz bu
Facebookla evliliklerimizi bile bitirir hale geldik. Farmvilla oyununda
müslümanlar domuz besliyorlardı.
Müslüman doku çürüyordu. Evlatlarını kendi değerleriyle yetiştirmeyip,
moderniteyi yeni bir din olarak benimsemiştik hasılı. İthal ikame islam
heryerdeydi; ama yüreklerde değil...Ama hayatımız da hiç değil!
Saddamın hazin sonu...
Kaddafinin...Baltacının kızı Esmanın Şehadeti
gözümüzü açmaya başlamıştı. Asıl sorgulamayı zaten 11 Eylülle yapmaya
başlamıştık aslında. Öyle ya, Afganistanın işgaliyle mücahit kardeşlerimiz
dünya eroin imalatının %94 ünü gerçekleştirmeye başlamıştı.
İslami terör furyası artık dünyanın da
gündemiydi. Boko haramdan Deaş'a...
40 yıldır ülkemizin nadide terör örgütü PEKKAKA
artık yalnız değildi.
Bir de suflilik...Yanmaz kefenler, kendi babasını
görmezden gelip ademe baba bulanlar...New age İslamizasyon...Süslümanlar devri
yani!
***
Herşeye rağmen Recep Tayyip Erdoğan...İçimizdeki
arayışın adresi olmuştu. Lakin unuttuğumuz birşey vardı...RTE süperman değildi.
Heryere onun yetişmesi mümkün değildi. Allah ona ömür versin ki en azından
istikrar sürsün. Ki aklımızı başımıza biran önce devşirelim.
Reisim, aşağıdaki satırlar nezdinde-hükmünde şehadetimden
beri bir mücadeleyi sürdürüyorum ki gençler benim yaşadıklarımı yaşamasınlar
diye;
ÜLKEMİZ NÜFUSUNUN 25 MİLYONU 12 YAŞIN ALTINDA...
CİZVİT PAPAZLARI DİYORLAR Kİ, "ÇOCUKLARINIZI 7 YAŞINA KADAR BİZE VERİN
SONRASI SİZİN OLSUN."
ÇOCUK EDEBİYATIMIZ YOK!
MİLLİ ÇİZGİFİLMLERİMİZ/İNTERNET OYUNLARIMIZ YOK!
MİLLİ OYUNDA ÜRETEMİYORUZ!
İNFORMAL EĞİTİMDE/HAYAT BOYU ÖĞRENME DE DEĞERLERİMİZE
UYGUN KODLAMAMIZ YOK ÇOCUKLARIMIZA. BATININ ALIŞKANLIKLARINCA-MARKALARINCA
KUŞATILDIK.
1864 TE İNGİLİZ SÖMÜRGE BAKANI GLAGSTONE DEMİŞTİ Kİ; KAFİR
TÜRKLERİ ANCAK, DİYALOG-HOŞGÖRÜ METODUYLA ALTEDEBİLİRİZ. ONLARI HRİSTİYANLAR
GİBİ YAŞAR HALE DÖNÜŞTÜRMELİYİZ.
YANİ...ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILI ŞİMDİDEN PROGRAMLIYAMAZ İSEK:
DEİSTLİK,ENSEST, LGBTİ, UYUŞTURUCU GİBİ AŞAĞILIK DAVRANIŞLAR/ALIŞKANLIKLAR
TOPLUMUMUZU FELAKETE SÜRÜKLEYECEKTİR. AKILSIZLIK ve ALLAHSIZLIK AHLAKSIZLIĞA
ORTAM SUNAR.
GÜNDEMLERİMİZ MAGAZİNLE, LAYLAYLOMLA, POLİTİZE LAKLAKLARLA VE SAHTE DİN
BEZİRGANLARIYLA İYİCE İĞDİŞ EDİLMEKTEDİR.
BÜTÜN BUNLARLA İLGİLİ ELHAMDÜLİLLAH ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ SOMUT OLARAK MEVCUTTUR.
LAKİN KİMSE OLAN BİTENİN FARKINDA OLMADIĞI İÇİN DE FEVERANIMIZA KULAK
VERMEMEKTEDİR. BİREYSEL TEVECCÜHLER EYVALLAH BİZLERİ ZİYADE ETMEKTEDİR.
ÜNİVERSİTELERİMİZ BAŞTA OLMAK ÜZERE HİÇBİR DEVLET KURUMUNA İŞİN ÖNEMİNİ 15
SENEDİR ANLATAMIYORUM
MAKAM-MEVKİ-İKBAL İHTİRASI İÇİNDEKİ MÜSSESELERİMİZİ TEMSİL EDEN ZEVATLAR BU MESELEYİ
ÖNEMSİYEMEMEKTE/KAVRAYAMAMAKTADIRLAR.
ŞİMDİKİ YOZLAŞMAYI GÖRMEZDEN GELMEK GELECEĞİN KARANLIĞINDA GÖZLERİMİZİ AÇMAMIZ
DEMEKTİR Kİ...BU DA İŞ İŞTEN GEÇMİŞ DEMEKTİR.
İLİM, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT VE AHLAK İLE DONATILMIŞ
MİLLİ VE YERLİ DEĞERLERE HAİZ DİNDAR BİR NESİL İÇİN;
1- MANYETİK ALAN
2- FREKANS
3- MOLEKÜLER YAPI
İŞTE BU 3 KONU İÇİN...HAYDİ MÜSLÜMANLAR LABORATUVARLARA
DİYEBİLMELİYİZ!
YOKSA! YAŞAYANLAR İÇİN...DOĞACAK ÇOCUKLARIMIZ
İÇİN...TORUNLARIMIZ İÇİN "GELECEK YOK!"
HA BU ARADA ALLAH NURUNU BİZSİZ DE TAMAMLAR. GEREKTİĞİNDE BİR
BAŞKA TOPLULUĞU HİDAYETLENDİRİR.
BİZ KENDİ KULLUĞUNUZUN DERDİNE DÜŞELİM.
BAKINIZ, EVLATLARINIZDAN BİR KISMI "ZULÜM 1453 TE
BAŞLADI" DİYOR.
DÜŞMAN ARTIK KENDİ EVLATLARIMIZDAN TEŞEKKÜL ETMEYE
BAŞLADI. NAMAZINDA NİYAZINDA VATAN HAİNLERİMİZ BİLE OLUŞMAYA BAŞLADI.
PENSİLVANYALI KUDURUKLAR BİZLERE İBRET OLMALI.
EYYAMCI BAŞKA YAPILARDA ALACAKLARI 3-5 KURUŞ KOMİSYON İÇİN
BİLUMUM ŞAKLABANLIKTA HERKESLE İŞBİRLİĞİNE HAZIRLAR.
4-İLİM
5- KÜLTÜR
6- SANAT
7-EDEBİYAT
8- AHLAK KONUSUNDA İSE AHVALİMİZ MALUM; PÜR MELAL!
ÖYLE EBRU SANATIYDI, KARPUZ KABUĞU FESTİVALİYDİ GİBİ
CACIKTAN MEVZULARLA GERÇEĞİ ÖRTEMEYİZ.
9- MİLLİ ÇOCUK EDEBİYATI
10- MİLLİ ÇİZGİ FİLMLER
11- MİLLİ OYUNCAK İLE ÇOCUKLARIMIZA ULAŞAMAZSAK...KENDİ
İNANÇ VE DEĞERLERİMİZLE KODLAYAMAZSAK...HER YERİ İMAM HATİP YAPSAKTA...HERKESİ
HAFIZ YAPSAKTA NAFİLE.
REİSİM; VAZİYET CİDDEN KÖTÜ...İYİ GİBİ
GÖSTERENLERSE...TUZLARI KURULAR! YA DA MAKSATLARI BAŞKA MAHFİLLERİN ADAMLARI
OLANLAR!
12- UYUŞTURUCU
13- ENSEST
14- LGBTİ
15- DEİSTLİK
16- TERÖR
17- CEHALET
18- BİLUMUM AHLAKSIZLIK ÇÜRÜTÜYOR BÜTÜN TOPLUM
KATMANLARINI.
BUYURDUĞUNUZ GİBİ, ÇARE TOPYEKÜN SEFERBERLİK...
LEŞİ, DOMUZ ETİNİ BESMELE İLE YEMEK ONU HELALLEŞTİRMEZ.
KEMALİST ŞİRK DÜZENİ İSLAM SOSUYLA MEŞRULAŞAMAZ.
19- AKILSIZLIK
20- ALLAHSIZLIK
21- AHLAKSIZLIK...
SONUMUZU GETİRECEK...
BELKİ SAVAŞLAR GÖRMEYECEĞİZ. SOLUK ALIP VERMELERİMİZ
SÜRECEK. LAKİN BAŞKALAŞARAK BİTECEĞİZ. İSTAVROZLAR ÇIKARTACAK NESLİMİZ. İNANMAZLIK
EDEMEYİZ BU TESPİTLERİMİZE, REİSİM!
NOEL KUTLAYAN, CADILAR BAYRAMLARINI EDA EDENLER SARIVERDİ
SOSYAL ÇEVRELERİMİZİ DE.
SERESERPE SAHİLLERE UZANAN NENE HATUNLARIN KIZLARI, HEM DE
ÇANAKKALE SAHİLLERİNDE...NASIL BİR NESLİN ANNELERİ OLACAKLAR?
Kadın toplumun, cemiyetin mayası- şifresi hükmündedir. O bozuldumu toplum
da bozulur!
OKULLAR...SOKAKLARI ŞEHİRLERİMİZİN, BİZDEN AZAR AZAR
KOPARTILAN AZGINLAŞMIŞ NEFİSLERİYLE AZGINLIK YAPAN ÇOCUKLARIMIZLA DOLDU.
DÜŞMANA NE HACET? YENİ DÜŞMANLARIMIZ, 15 LİK ÇANAKKALEDE
ŞEHİT OLANLARIN, ÇANAK ANTENLERİN ETKİSİYLE İNGİLİZLEŞEN 15 LİK TORUNLARI...
***
Mehmet Akif, Babanzade...Bir de
Bediüzzamanın adı geçer, müterake yıllarını yaşayan İstanbul'un ilk
İngilizleşme ameliyesini yaşadığı günlerde Galata Limanındaki sohbetin
aktörlerinden olarak. Çanakkaleyi geçmiştir İngiliz. Geride yüzbinlerce şehidimize
mal olarak. Yıkılan yuvalar, sönen ocakların adı yoktur yiten vatanın
karşısında.
İngiliz İstanbul'dadır. Sinema salonlarıyla,
plaj kültürüyle...Hem de ilk Nataşa salgınıyla. Gençlerimiz fuhuş, uyuşturucu
ve alkolün tehdidindedir. Onun içindir ki tedirgin aydınlarımız Yeşilay derler,
mücadele adına.
5 yıl sonrasında geçip giderken
afetleriyle İstanbuldan...aslında Konstantinipolleşmenin tohumlarını
atmışlardır. Artık Hristiyanlar gibi yaşayacak Müslümanlar devri başlamıştır.
İnkılaplar, devrimler...derken; suflileşmenin, müptezelleşmenin...hadi bir
nev-i islamizasyonun ilk evreleridir yaşanılan günler.
Bizse izmlere odaklanmışızdır...
Mustafa Kamal, İnönü...Takrir-i sükun
filan...Muasırlaşıyoruzdur gayrı...
Tırtıldan, kozaya ordan kelebeğe dönüşeceğimizi
umar dururuz yıllardır...
Bıdı bıdıyla kavgayla geçen onca
yıl...dedeleri, babaları, çocukları, torunları öğüten berbat yıllar!
Akılsızlık ve hazımsızlık yılları.
Ardından Allahsızlık...Elbette ki kaçınılmaz
sonuç; ahlaksızlık...Biraz solcu, biraz muhafazakar, gerekirse islamcı
ama...illa ki harami yıllar!
Asker, aydın, siyasetçi...batının işbirlikçileri
içine ederler memleketin...hem yaşanılan yılların...ve dahi o günlerin uzantısı
bugünlerin...bu kafaylada elbette yarınların...Bir de din bezirganları!
...
Netice:
Çocuk ve gençlik edebiyatında yokuz...Ülkemizde
basılan kitapların %90 ı tercüme...telif eser ortaya koyamıyoruz Çünkü 250
kelimeyle mezunlar üretiyor, test ile tost arasındaki eğitim sistemimiz. Ha bir
de Fetö'yü üretti gezizekalı eğitim anlayışımız. Üniversitelerimizde ki
intihalli hocalar mevcudun 3/2 si. Halkın okuduğu gazetesinin adı bile,
bağışlayın... AMK!
...
22 ayrı çocuklara yönelik yayın yapan tv
kanallarının hepsi kanalizasyon; pagan kültürü pompalanmakta...Akaidleri talan
edilmekte Asımın neslinin...
Yetişkin kanalları...Millete yengesine nasıl göz
koyacağıyla ilgili taktikler öğretmekte. Efendi görünümlü batının distribütör
uşakları apış aralı survivorlarla dezenformasyonun vazgeçilmez markası; Var
mısın-yok musun Türkiyem?
Renginin yeşil olduğu iddiasındaki sermaye
ingilizce isimli siteler üretiyor yüzme havuzlu.
Helal ile Haram kavramları hikaye...yasal olsun
yeter diyen bir kafa...Kilise kafalı nesillere odaklanmış kişisel gelişim
azmanları.
...
Barby bebek, adları Fatıma konulmuş kızlarımızın
rol modelleri...Kutlu Doğum ile legalleşen doğum günü kavramının tezahürü; bütün
liseliler doğum günleri için Mervelerde toplanmışlar. Sex partileri memleketin
93 partisinden daha evla şimdiki gençlik için.
...
Liselerde ensest mağduru gençliğin oranı % 23...
Sigara içenler %86...
Uyuşturucu peynir- ekmek!
Deistlik % 44...
Çinden getirdiğimiz tabletleri Fatih projesi adı
altında veletlere dağıtmakla dindar ve ahlaklı nesil yetiştiremeyiz, Reisim.
İmam hatip açtık demekle sadece müteahhitlik vazifesi icra etmiş oluruz.
...
Zulüm 1453 te başladı diyen çapulcu gençliğin
çığlığını duymak zorundayız.
***
"Bir kimsenin hidayetine vesile olmak, dünya ve
içindeki nimetlerden evladır" diye buyurmuştur; tek önder ve tek
liderimiz-efendimiz aleyhisselatü vesselam!
Bunun içindir ki emr-i bil maruf demişizdir, nehy-i anil
münker! Yani iyiliğin tavsiyesi ve kötülükle mücadele imani meselemizdir.
Elimizle, dilimizle...olmadı kalben buğz ederek kötülüğün reddi temel
hassasiyetimizdir. Ki aynı zamanda haksızlığa karşı susmayışımız dilsiz şeytan
olmamak içindir.
Bu inanç manzumemiz bizi "İlay-ı Kelimetullah"
kapsamlı bir milli mefkurenin kapısına sevketmişizdir ki bu uğurdaki
mücadelenizin adı Cihad'dır.
Asr suresidir iman coğrafyamızın sınırlarını belirleyen
ilkemiz.
Şimdi... ise...
Ümmetin topraklarında şeytani organizasyonlar cirit
atmakta. Evlatlarımız...yani Fatihin nesli...okullarımızda "Zulüm 1453'te
başladı" diyecek kadar bizans nesline dönüşmekte. Lut kavmini lanetleyen
bizlerin nesli LGBTİ isimli gayrı ahlaki bir terör örgütünün elamanlarına
dönüşmekteler.
Ensest utancımız... Çocuk tacizleri yüz karamız...
"Recep'le Şaban'ın aşkına Ramazan ne karışır"
diyen soysuz müptelalıkların-alışkanlıkların arenası oldu neslimizin günlük
yaşamı...
Uyuşturucunun her türü türlü türlü!
Uyuştu kanımız... Takatsiz kaldı imanımız...
...Müşrik yapının nimetleri Allah'ın nimetlerinin önüne
geçti. Makam, mevki...Servet, şöhret müptelalığı da cabası...Afetimiz
akıbetimiz!
...İslam zaafiyetlerimizin sosu...
Dil alışkanlığı hükmünde şehadetimiz...
...Hristiyanlar gibi yaşar olduk...Çünkü inandığımız
şekilde yaşamayınca, yaşadığımız gibi inanır olduk...
...Evlatlarımızla vuruluyoruz...Onlara yüklemlediğimiz
batı alışkanlıkları onların yeni amentüsü...
...Neden diyemiyoruz? Sorgulamaktan bile bizarız! Eleştiri
getirenlere bile tahammülümüz kalmadı. Allah'ı ve Resulunu hatırlatmak ise
malum; gericilik!
...Sustukça, susturulduk! Sustukça yorulduk!
...Tarihin biteviye sahnesinde son 10 yılımız...
25 milyon nüfusumuz 12 yaşının altında.
Bu çocukları kendi değerlerimizle yetiştirdik ne ala!
...Milli Çocuk Edebiyatı...Çizgi filmler-İnternet
oyunları-Milli Sinema...Milli oyuncak... Yani informal eğitim!
...
Kızının adını Fatıma koymak bizi kurtarmayacak, Müslüman.
Çünkü onun eline Barby bebeği tutuşturan senin. Ona biçtiğin rol model Barby
Bebek! 90-60-90 ölçüleri yeterli onun için? Sakın Hz. Meryem'den bahsetme ona.
Çünkü o haşa, eskilerin hikayeleri!
Oğlunun adını Muhammed koymakla hiçbirşeyi
halledemeyeceğini akletmiyor musun? Onun rol modeli Mus'ab Bin Umeyr değil ki?
O nerden bilsin Tarık Bin Ziyad'ı? Sen başka diyarları cennet eylemişsin,
gemiler yakıyorsun o diyarlar uğruna kendin farkında değilken, o masum
neylesin? Evladını yakıyorsun desem kızar mısın bana? Olsun, Batman bizi
kurtarır mı diyorsun? Süperman süper nefesiyle söndürür mü sanıyorsun, ateşi
insanlar ve taşlar olan cehennem ateşini?
Aynen gıybet yaparak kardeşinin de etini yiyorsun desem
tuhaf bakışlar da atar mısın bana?
Bizi vuran İngilizin kültür kurşunu...Ruhlarımız,
akıllarımızı, imanımızı delik deşik ettiler...Ortalıkta salınarak dolaşan
yalnızca genç bedenler...Zombileşmiş...
Bak Endülüs'e...Bişi olmaz dediler...Yok oldular...800
yıllık uygarlıktan sonra...Hristiyanları ve Yahudileri dost tutmuşlardı çünkü.
Çöküşünü hatırla deden Osmanlının...Onu da kendi değerlerine yabancılaşmış
kendi evlatları bitirmediler mi? Kafkasya sürgün ve soykırım gerçekliğinin de
arkasında aynı gaflet var.
Neyine güvenirsin genç cumhuriyetinin? Askeri, siyasi,
ekonomik açıdan...kıskıvrak batıya bağlı çömezin...Bak nasılda tıkalı/kapalı
değişime?
Hoş...
Bir topluluk kendini değiştirmeden Allah onları
değiştirmez/dönüştürmez!
Yani:
Ey iman edenler! Bir kez daha iman ediniz!
...Dünyevileşerek yok mu olacağız? Dünyayı da talan ederek...
Ahiret yolunun yolcuları olarak dünyayı ahiretin bir
tarlası olarak ekip biçecek miyiz?
Allah'ın herbir atomunun huzur bulmasını gaye edinerek...
***
BUGÜNLERE NASIL GELDİYSEK YARINLARA
DA ÖYLE GİDECEĞİZ BU GİDİŞLE...
“Victor Hugo: ’Bir okul açan bin hapishane
kapatır’ demiş. Bizde okullar çoğaldıkça hapishanelere ihtiyaç artıyor. Çünkü
manevi temeller üstünde yükselen bir terbiye sistemimiz yok. Yalnız bilgi
vermekle ahlaki itiyatlar kazandırılamayacağını düşünmüyoruz. Bütün yükü
maarifin zaten çökmüş omuzlarına da yüklemeyelim. Memleketin manevi havasını
tazelemek lazım. Pencereleri ardına kadar açalım. Zehirleniyoruz. Kendimizi
kaybetmek üzereyiz.”
(Peyami Safa, Tercüman, 4 Eylül 1959)
***
Reisim...
Bu mektubumu, notlarımı...sizlere ulaştırmamdaki
maksadım;
Sizlerden makam, mevkii talebim
yoktur. Yalnızca fırsatlar istiyorum. Ya da kapılar artık yüzümüze çarpılmasın.
Bizi dinleyecek muhataplarımız olsun. Çocuk ve Gençlik yapımızın
rehabilitasyonu için tek ve gerçekçi çalışmalar tarafımıza aittir. HEROTÜRK
isminde bir çalışmamız sözkonusudur. Arzolunduğu taktirde en ince ayrıntısına
kadar bu çalışmayı milletime hediye etmeye hazırım.
Rabbime emanet olunuz.
Dualarımızdasınız!
***
KISACA;
SELAMUN ALEYKUM REİSİM,
İsmim Fehmi Demirbağ. 1965 Tokat/ Zile
doğumluyum. İlk-orta- lise öğretimimi Turhal'da yaptım. Liseyi Endüstri Meslek/
Elektrik bölümünde birincilikle bitirdikten sonra üniversite tahsilim için
İstanbul Hukuk Fakültesi AYO na kaydımı yaptırdım. Son sınıfta tek dersten okulu
bırakıp bu kez Marmara Güzel Sanatlar/ Grafik bölümünü bitirdim.
Öğrencilik yıllarımla birlikte çalışma hayatına
da adım attım.
Kasımpaşa'da kaldığım öğrenci evinde Akif
Çalışkan isimli abimin referansıyla Milli Gazete'de-Yeni Devir- Musahhih,
Muhabir, karikatürist olarak çalışmaya başladım. 1983 te Refah Partisi
kurulduğunda Fatih'te cürmümüzce hizmet etmeye çalışıyorduk.
İslam mecmuası, icmal-öğüt gibi dergilerde
sürekli olarak muhabir ve grafiker olarak çalıştım.
Pek çok İslami Yayına (Mektup-Girişim vb) ve
yayınevine (Bir yayıncılık, İnsan Yayınları-TGRT vb) personel olarak veya
faaliyet olarak katkıda bulundum. Sonraları ekranlara çıkıp (Akittv, Kanal T)
memlekete dair programcılıkta yaptık, sunuculukta...
Bu arada öğrencilik yıllarımda kendi arkadaşlarım
arasında öğrenci liderliği de yaptık, Elhamdulillah. Hatta zat-ı alinize ilk sekretarya
hizmetleriniz için Alaaddin Aydın isimli arkadaşımızı da biz yönlerdirmiştik.
Sonra...
Rahmetli Hasan Nail Canat'la...Ulvi
Alacakaptan'ın hidayeti sonrası birlikte tiyatro mücadelemiz başladı.
"Tebliğde sanat elzemdir"; bu düşünce bizi bundan sonrası hayatımız
için başka evrelere yönlendirecekti.
Reklam ajansı kurduk okul sonrası. Laleli'deki
firmalara hizmet vermeye başladık. Oranın işadamlarını organize etmek maksatlı
LASİAD-Laleli sanayici ve işadamları derneği-ni kurduk nacizane. Müsiad'da
danışmanlık yapmaya başladık.
TekstilTürkiye isimli akademik dergi çıkarttık. Birçok sektörel dergide
ayrıca kalem oynatırken radyo programları da yapmaya başladık.
AKPARTİ kuruluyordu. Bizden çalışma raporu için
özellikle tekstil üzerine bir sunum istendi. Değerlendirmelerimiz, sonrasında
kamuoyuna Türkiye'nin kurtuluş formülü 5T olarak lanse edildi. İlk dönem bizde
adayadaylığı ile yetindik. "Kamuoyuna
hediye çeki" gibi projelerimizle sonrasında ekstre fikir desteklerimiz ile
Reisimizin safında yer tutmaya çalıştık.
Özellikle 2. tezkere zamanı "BİR KAHRAMAN
ARANIYORDU VE ARTIK O İŞBAŞINDA" başlığı ile bir gazetemize ilan vererek
Kamuoyunda "pamuk eller cebe" diye bilinen kampanyayı başlattık.
Elhamdulillah Amerika'ya ilk ciddi tokatını vurmuş olduk böylelikle.
Ancak...
Bir müslüman olarak hayatın "iman ve
cihad" dan ibaret olduğunu unutmaksızın...Çocuk ve gençlerimiz üzerine çalışmalara
yoğunlaştım. Ülke nüfusumuzun 1/3 ü 12 yaşın altında olduğu gerçeğini gözönüne
alarak. Kültür-sanat faaliyetlerine yönlendim iyiden iyiye.
Romanlar yazdım, hikayeler, tiyatro
oyunları...Edebiyatın her kolunda kalem oynatmaya çalıştım. Hatta zat-alinizle
alakalı 3 ayrı kitapta yazdım. (Kasımpaşalı-Ben bu oyunu bozarım, Dünya 5'ten
Büyüktür ve One Minute)
Çizgi film yaptım...
Bütün bunları tek başımıza üstlendik, kimseden
destek almaksızın. Hem de onca kösteğe rağmen.
...
Mücadelemize devam ettik-ediyoruz da.
* GENÇ TÜRKİYE PLATFORMU kurucu ve onursal
başkanı olarak (Başbakanlığımızca 2016 yılın sosyal sorumluluk husunda yılın
stk sı seçildi.)
* İSAYAD'ı kurdum.(İstanbul ve Anadolu Sağlıklı
Yaşam Derneği) Gençlerin akıl-ruh-beden sağlıklarını muhafaza hususunda
çalışmalar hedeflemekteyiz.
* Esenler Belediyesi desteği ile (Başbakanlıkça
ödüllendirilmiş bulunan) Mihmandar Genç / Erdemli Gençlik Seminerlerini
başlattım nacizane.
Yine liseli çocuklarla Alternatif Tarih
Söyleşileri düzenlemekteyiz.
*Bir stk'ya destek vererek halka projem olan "BENİM
ANAYASAM" isimli boş kitap dağıttık; sizce anayasa nasıl olmalı diye?
*Senaryo yazım eğitmenliği yaptık/yapıyoruz.
*Tuzla belediyemizle halkla buluşarak
"kıraathane sohbetleri" yapıyoruz.
* Toplam 47 kitabımız bulunmaktadır. Bir kısmı
basılan bir kısmı basılmayı bekleyen...
(Diriliş- Ertuğrul Roman 3 cilt, Mihmandar Genç
-Çizgiroman 4 cilt, Dünya 5'ten Büyüktür, One Minute, İyi İnsan olmanın
Kodları, Kasımpaşalı, Usa'ndık Darbeye Hayır vb.)
* En önemlisi HEROTÜRK isminde çizgifilm ve
kapsamlı gençlik projesimiz bulunmaktadır.
Hasılı Reisim;
YAKLAŞIK 100 AYRI PROJEMİZ İLE DE MEMLEKETİMİZE
DAİR, EĞİTİMDEN SPORA, EKONOMİDEN GENELE...HEMEN HER SIKINTILI KONUSUNDA
BİİZNİLLAH...TEKLİFLERİMİZ VE SOMUT ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ ÜZERİNE ÇALIŞMALARIMIZ
SÖZKONUSUDUR.
Hasseten Gençlere yönelik
çalışmalarımıza...Fırsat verilmesini...Destek verilmesini arzediyorum.
Liselerde çalışmalarımı yoğunlaştırmak istiyorum. Bu kesim aynı zamanda yakın
vadede bizler için oy alınabilinecek yerler.
(Reisim; belirtmeden de geçemeyeceğim.
Belediyelerimizin kültür-sanat faaliyetleri lehimize işlemiyor. Bütün
belediyelerimiz ortak amaç doğrultusunda projelerini birleştirmeliler. Kaynak
israfı had safhada.)
Nacizane...somut olarak gençlerimize yönelik
kapsamlı ve icracı olarak (kibirden Rabbime sığınarak)tek teklif sahibiyim.
Bu doğrultuda hizmetinize amadeyim.
Dualarımla arzederim...
Fehmi Demirbağ
Gazeteci/yazar