Akil adamlara ve kamuoyuna önemle duyurulur!
İnsanlık tarihi; husumet ve bu husumete bağlı sonu gelmez çatışmaların, kanlı savaşların yaşandığı acı dolu sayfalardan ibarettir. Bu savaş bir nevi; iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, hak ile batılın arasında cereyan edegelmiştir. Zalim ve mazlum kavramlarını ortaya çıkarmıştır savaşlar ki; galip ile mağlubun dışında!
Biz Türklerin İslam dairesine girdikten sonra batılının bizlere uyguladığı Haçlı Seferlerini unutmamız mümkün değildir. Her ne kadar günümüzde diyalog ve hoşgörü kavramları yerli yersiz, uluorta kullanılmaya başlandıysa da tarih bizlere karşı uygulanan zalimce sahifelerden ibarettir. Enson yitirdiğimiz devlet-i Osmaninin akıbeti ise ortadadır. Cumhuriyet tarihimiz ise batılının entrikaları ile kapkaranlıktır.
2. Dünya Savaşından sonra kapitalist ve kominist dünya arasında danışıklı oynanan soğuk savaş oyunları bittiğinde, dünya hükümranı olarak birbaşına kalakalan kapitalist zihniyet, kendisine bu kez hasım olarak eskimeyen düşmanını yepyeni bir şekilde dünya kamuoyuna ve pazarına sunarak azılı düşman ilan etmiştir.
11 Eylül kurmacası ile bu oyunun startı verilmiştir.
Arkasından, yıllarca Kominist Rusların işgaline karşı destansı mücadele gösteren Afganistan fiilen bu kez batılı şer odaklarının ağabeyi tarafından haksızca talan edilmiştir.
Irak üzerinden fiili ve kültürel olarak Arap coğrafyası…Arap Baharı adı altında romantik bir tezgahtır aslında!
Suriye halkı kanlı iç savaş trajedisini hala yaşamaktadır.
Türkiyem üzerinden oynanan oyunun oyuncusu Kominist bir terör örgütü olan PKK ya ise Kürdistan hayali üzerinden bir başka böl-parçala-yut senaryosu uygulanmaktadır.
Arakan’da hunharca yakılan Müslümanların sızısı Batılının fast-food köfte kokularından AVM koridorlarında ılımlı İslama konuçlanan bizlere ise ulaşamamaktadır.
Sokak yaşamlarımızda; dinimizde ve geleneğimizde olmayan kavramlar boy göstermektedir; Ensest ilişki, homoluk, lezbiyenlik, zina, alkol, faiz…Dedikodu, gıybet, iftira, yalan söylemek günah kabilinden değil sanki… Sokaklar dolusu ahlaksızlık terörü ile de günbegün vurulmaktayız.
“Oku” ile başlayan bir dinin müdavimlerinin hayatında kitap okumak insan ihtiyaç sıralamasında 235. sırada!
Batılının şer güçlerinin markalarınca hem ahlaken, hem iktisaden kuşatılmışız; birbirimizle dalaşmaktan fırsat bulupta bütün bu gerçekleri görmezden gelerek!
Batılı şer güçler yeni düşmanını belirledi: İSLAM! Yani Bizler!
Biz İslam mensubu kavimlerinde düşmanları ortada! Yani Bizler! Onlar dışardan, biz içerden birbirimizi kemirmekteyiz, tarihten ibret almadan!
Müslümanlar laboratuarlara, kütüphanelere girmeli artık!
“Müminler Kardeştir” düsturuyla asırlardır coğrafyaları şekillendirmedik mi? Nedir bu kavmiyetçilik hastalığı?
Batı yalnızca bize düşman değil ki? İnsani olan bütün değerlerin düşmanıdır. Batılının günümüzdeki değerleri yeryüzünü talan etmedi mi? İki koca cihan harbine ne demeli? Teknoloji ile kendi ihtirasını biçimlendiren batılının bu batıl tavrı kendi insanlarını bile mutsuz kılmakta. New Yorktaki evsizlerin hali neden içini sızlatmaz şer güçlerin? “Yeni Dünya Düzeni” eskimeyen şeytani bir aldatmaca değil midir? Ya bu zalimin çizmesi altında onursuzca yalnızca sızlanarak yok olmayı bekleyeceğiz ya da yeniden İslam Medeniyetini ihya edeceğiz. İnanın İslamın şefkat eline Bolivyanın, Şilinin, Fransızında çocuklarının ihtiyacı var! Bir cinnet çılgınlığındaki batıyı durdurmanın tek çaresi Medeniyetimizin dirilişini gerçekleştirmektir. Bunun yolu ise artık çocuklarımıza kendi kültürel kodlarımızı yüklemlemekten geçer.
Kürt kardeşlerim!
"Kürt sorunu" dediğiniz, Türkiye'nin olduğu kadar "Kürtler" adına konuşan birilerinin de sorunudur. "Kürtler" ne zaman kendilerini aşacaklar da 21. yüzyılda yaşadıklarının farkına varacaklar? Ne zaman ahlaken savunmaları mümkün olmayan önderlere ya da örgütlere bel bağlamaktan vazgeçecekler? Türk hükümetlerinin "resmi tarihi"nden yakınırken, PKK ve uzantılarının söylemlerine teslim olmaktan geri duracaklar? Ne zaman bizzat kendi aydınları tarafından ihmal edilmiş budunlarının acısını "Yeni Dünya Düzeni"nde var olabilmek için petrolsüz, doğalgazsız çabalayan kan kardeşleri Türklerden çıkarmaktan vazgeçecekler? Bütün bunlar bir süreç meselesidir, gayret meselesidir. Bunu çözüm süreci olarak mı göreceğiz, çözülme süreci mi?
Kürt sorunu deyip duruyoruz. Türkiye'de nitelikli "eğitim sorunu" bahsedilen terör meselesinden çok daha tehlikeli bir sorundur. Biz ilkokul seviyesindeki soruların içinden çıkamayan üniversite mezunlarımızla geleceği nasıl kurgulayacağız, bunu sorgulayalım! Bu çocuklarımız, batının kültür değerleriyle yetiştirdiğimiz çocuklarımız Güneydoğu da dahil olmak üzere, hangi sorunla baş edecekler? Hangi milli ve evrensel reflekslere sahip olabilecekler ki?
Türkiye'nin bir de 2023 hedefleri var. Evet... 2 trilyon dolarlık milli gelir öngörülüyor. Bunlar bizzat Sayın Başbakan tarafından dillendirilen fevkalade sevindirici hedefler. Velâkin, ulaşılabilir olmaları için işgücünün istihdam edilebilir nitelikte olması şart. Oysa, eğitim sistemimizin nitelik ve nicelik olarak ne denli yetersiz olduğunu sağır sultan duydu. Melbourne Enstitüsü'nün 2012 raporu Türk yükseköğretim sistemini 50 ülkelik listesinde 46. sıraya koydu. İran bile bizden daha iyi durumda. Gençlerimiz hedeflediğimiz ligde rekabet edebilecek donanıma haiz değil. Astronomisiz kozmoloji, matematiksiz teknoloji, biyolojisiz çevrecilik, fiziksiz, kimyasız eskatologya, notasız müzik, tarihsiz siyaset... 21. yüzyılın "Türkiş" ütopyası. Barbyler, Bentenler, Spidermanler ve Mickey Mauslarla yetişen nesil! Ve bu uğurda dışarıya pompaladığımız yetim hakkı dövizlerimiz… Aklımızı başımıza toplamazsak terör filan değil, entel görünümlü cehaletimiz dağıtacak bizi! Dağılan bilyelerden son yuvarlakta siz olacaksınız kardeşlerim.
Biz ortak yönlerimizi payda yapalım. Bu coğrafya dış dünya tarafından Müslüman Türk olarak bilinmektedir. Yurt dışına çıktığınızda bu ülkenin ateistide olsanız vasfınız Müslümandır. Çingenede olsanız, kürtte olsanız, çerkezde olsanız siz Türk vatandaşısınız. Bu coğrafyanın markası Müslüman Türk’tür.
Bölünmek değil birleşmek kaderimiz olmalıdır. “Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılmadıkça, parçalanırsınız!” diyen rabbimize kulak verelim. Birliğimiz dirliğimizdir prensibini unutmayalım!
Evet, yeni kurulan devletimizin cumhuriyet hükümetleri çok büyük hatalar yaptılar. Jandarmanın dipçiği yalnızca sizin ensenize inmedi. Hepimiz zulümlerden nasiplendik. Bizim sonu gelmeyecek kavgamız kimin işine gelebilir ki, bir baksanıza! Bizler evlatlarımızı yitirirken kimlerin kurşunlarını sıkmaktayız birbirimize? Ve asla sizin sesiniz olamaz batılının taşeronu olan bir terör örgütü! Mezarlarımıza bir bakalım, yanyana yatmıyor mu ecdadımız? Aynı türkülerle büyümedik mi? Aynı sokaklarda kirletmiyor mu çocuklarımız kıyafetlerini? Aynı okul sıralarında çürütmüyorlar mı dirseklerini!
Açılım diyorlar!
Açılalım; birbirimiz olduğumuzu söyleyelim birbirimize!
Hangi Akil adam söyleyecekse söylesin artık; “Müminler kardeştir!”
Musalladan sonra nereyi yurt edineceğiz dostlar!
Rabbimiz bizi ayrı ayrı yurtlara yerleştirmeyecek; Türkler şuraya, kürtler buraya!
Ya cennetliğiz, ya cehennem!
Ya iyiyiz ya da kötü aslında!
Bir kavga vereceksek eğer, cehalete, yoksulluğa ve zulme karşı verelim; hep beraber!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder