31 Ekim 2013 Perşembe

KAHVENİZ NASIL OLSUN?

NEDENMİŞ;

BİR FİNCAN KAHVENİN 40 YILLIK HATIRININ OLMASININ NEDENİ? 



 Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner. Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir. Herkes bir bardak secince, profesör şöyle söyler : ‘Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında. 
Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz.
Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. ! Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız. Hayat kahveye benzer, is, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayati tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatin kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen sadece bardağa odaklanarak kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz.
 Kahvenizin tadına varın!
En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar.


CEMAAT-AKPARTİ DİDİŞMESİNİN GÖRMEDİĞİMİZ YÖNLERİ;
Akgündüz, Gülen'in çevresinde onu devre dışı bırakmak isteyenler olduğunu hatta onun Türkiye'ye gelmesini engellemeye çalıştıklarını iddia etti. Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz dershane krizini yorumlarken hükümetle asker arasında kamuoyunun bilmediği olayları da anlattı. Akgündüz "Fethullah Gülen, 2004 MGK'sında Başbakan Erdoğan'ın nasıl tavır aldığını bilse, sabaha kadar ona dua ederdi" diyor Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörlüğü'nün yanı sıra Osmanlı Araştırmaları Vakfı Başkanlığı görevini de yürütüyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın dershanelerin özel okullara dönüşmesini amaçlayan projesinden sonra hükümet ile cemaat arasındaki gerilim, cemaatin 2004 yılı MGK'sıyla ilgili çıkardığı haberler sonucu, farklı boyutlara ulaştı. Sabah gazetesine konuşan Prof. Dr. Akgündüz hükümet ile cemaat arasındaki olayları analiz ederken, 2004'teki MGK toplantısı hakkındaki bilinmeyenleri de ilk kez dile getirdi. Prof. Dr. Akgündüz ayrıca Başbakan Erdoğan'ın yurtiçinde ve yurtdışında devlet başkanlarıyla yaptığı görüşmelerde cemaati savunduğunu da anlattı. ZİHNİYET ESARETİ VARDI - İslam dünyası 150 yıldır bir türlü ayağa kalkamadı. Özellikle son yıllarda yeniden hareketlenme belirtisi var mı? - 1990'lı yıllara gelince İslam âleminde bir ferahlama, genişleme başladı. 1960'a kadar 50 küsur devlet esaret altındaydı. Bunun da çok büyük etkisi var. Sadece Türkiye bir şeyler yapabilirdi ama o da zihniyet esaretindeydi. Bana göre 1000 yıl İslam'ın bayraktarlığını yapan Türk milleti, yine liderliği ele aldı. Buna neo-Osmanlı diyen Avrupalılar, Arap âlemi ile aramızı açmaya çalışıyor. Bir defa Türk milleti, diğer milletlerden farklı olarak hiçbir zaman hegemonya altına girmemiş. Parçalanmış fakat hiçbir devletin sömürgesi olmamış. Hakikaten İslamiyet en doğru şekilde Türkiye'de yaşanıyor. - Son 11 yıldır iktidarda olan AK Parti hükümetinin seçimleri sürekli kazanmasının sırrı nedir? - Mesele şahıslarla değil, ekiple alakalı. Eskiden memleketi idare edenler yüzde 80'i yiyorlardı yüzde 20'sini de millete harcamaya çalışıyorlardı ama yol masrafına bile yetmiyordu. Ben Diyarbakır'ın Çüngüş kazası, Malkaya Köyü'ndenim. Bizim köylerin dağlarına eski hükümetler tarafından o zamanın parasıyla 5 trilyon tahsisat çıktı. İhaleyi eski bir siyasi kazandı. 5 milyona yakın fidan getirdi, büyük dağdaki dereye döktü, üzerini de taşla kapladı. Gidip istihkakını aldı. Bu hükümet iki yıl önce yine benim köyümün ormanlaşması için 5 milyonluk tahsisat çıkardı. Kaymakam takip etti 'Ağaçlar yeşermeden istihkakı ödemem' dedi. Menderes, Özal ve Erdoğan... Bu üç lider milletle aralarındaki kan uyuşmazlığını kaldırdı. Halk 'Bunlar bendendir' dedi. - Halkın sevdiği liderler olarak Menderes, Özal ve Erdoğan'ı saydınız ama Demirel'den söz etmediniz. Oysa Nur Hareketi her zaman Demirel'i desteklemişti. - Nur Cemaati'nin Demirel'e destek vermesinin nedeni, komünizmin karşısında yer almasıdır. 1990'da komünizm yıkılınca şartlar değişti. Demirel cumhurbaşkanıyken Taksim Camii'nin mütevelli heyetinin temsilcisiyken İstanbul'daki evine ziyarete gittim ve ona 'Bugün sizi Hürriyet gazetesinin başyazarı Oktay Ekşi köşesinde çok övdü. Siz Oktay Ekşi'nin övdüğü Demirel misiniz, yoksa bir zamanlar Nur Cemaati'nin 'Nurlu Demirel' dediği Demirel misiniz?' diye sordum. Bana 'Ben Oktay Ekşi'nin övdüğü Demirel'im' dedi. Demirel, Oktay Ekşi'nin söylediği gibi 28 Şubat'ın desteklediği Demirel'di. - Son yıllardaki ekonomik ve siyasi gelişmeler, Arap dünyasıyla Türkiye'yi ne kadar yakınlaştırdı? - Bugün Mısır veya Suriye'de serbest bir seçim olsa Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül, cumhurbaşkanı adayı olsalar yüzde 70'le seçilirler. Bu çok önemli bir hadisedir. Onun için ben İslam âleminin geleceğinden de üzüntülü değilim. Bu bir doğum sancısıdır. - Türkiye'nin hızlı yükselişi sizce kimleri rahatsız ediyor? - Biz hızlı atılımlar yapıyoruz. Almanya üçüncü havalimanından rahatsız. Çünkü Frankfurt Havaalanı işlevini kaybedecek. Bediüzzaman diyor ki 'Biz fakiriz, hafifiz. Avrupalılar bizi trenle geçti, biz balonla uçup onları geçeceğiz.' Bence Türkiye şu anda bunu yaşıyor. BU BİR DOĞUM SANCISIDIR - Gezi eylemlerinin de tam bu sırada başlaması tesadüf mü? -Sarıyer'de 100 binin üzerinde ağaç bir tek üniversite inşa etmek için yakılırken, sesi çıkmayan belli çevreler 10-15 ağaç için sesini yükseltiyorsa, bu işin arkasında bir iş vardır. Bir makale kaleme aldım ve kıyametler koptu. Ama aynı görüşümde ısrar ediyorum. Gezi olaylarını Koç grubu finanse etti. Çünkü Koç Üniversitesi, Gezi olaylarının bütün altyapısı için günlerce hazırlık yaptırdı. Maskeler orada hazırlandı. Hatta alıştırma yaptılar. Nasıl gazlar sıkılacak? Nasıl gidilecek? Nasıl kaçılacak? Divan Otel'e nasıl ulaşılacak? Bunu bilmeyen yok. Arkasından kendilerine göre bütün zinde güçleri harekete geçirdiler. 4 Nisan'da CHP yönetim kurulunda olan bir kişi, Gaziantep'e yatırım yapacak birine 'Sakın yatırım yapma. 1 Haziran'dan sonra Türkiye'de sokak savaşları başlayacak' diyor. Sadece ve sadece Türkiye'yi batırmak için. Bakın Olimpiyat'ı elimizden aldılar. Yatırım yapılmasın diye bazı çevrelere 'Türkiye teröre boğuldu, yatırım yapmayın' diye mail göndermişler. - Sizce yurtdışından kimler destek oldu? - Türkiye ilk kez maddi ve manevi yükselişe geçti. Gezi olayları, ikinci 31 Mart Vakası'dır. Sultan Abdülhamit'e o 31 Mart olaylarından sonra veya önce karşı çıkan aynı yedi grup. Gezi protestolarının organizatörleri aynı çevreler. Kim karşı çıkmış? Almanya ve İngiltere, Bağdat ve Hicaz demiryolundan dolayı karşı çıkmış. Bugün de Almanya, Frankfurt Havaalanı'ndan dolayı karşı çıkıyor. Çünkü orası sıfıra düşüyor. İstanbul merkez havalimanı oluyor. Alman vakıflarının para verdiğini devletin bütün kurumları biliyor. Diğer yedi grubun altısı da aynı. KRALDAN ÇOK KRALCILAR VAR - Hizmet hareketini İsrail ya da Amerikan neo-con'lar etkiliyor olabilir mi? - Bazen kraldan fazla kralcılar olabilir. Ben onlardan bu manadaki ittifakları asla beklemiyorum. Ama cemaat çok büyüdü. Bazen Gülen'i devre dışı bırakarak farklı hareketler yapanlar olduğunu biliyorum. Hizmet hareketinin lehine olması için kraldan fazla kralcı davranarak hata yapanlar var. - Fethullah Gülen'in Türkiye'ye gelmesini engelliyorlar mı? - Çok garip karşılıyorum orada kalmasını. Çevresindeki belli ekip ona müsaade etmiyor. Çünkü Gülen burada olsa, ona ulaşmak kolay olacak. Ve doğrular anlatılacak. - Neler mesela? - Mesela 2004'teki Milli Güvenlik Kurulu toplantısı. Gülen onun mahiyetini bilse, sabaha kadar Tayyip Erdoğan'a dua eder. Ben biliyorum. Ama açıklamayacağım şimdi. Bizzat şahitlerinden dinledim. İstihbarat bilgisi değil, dedikodu değil. O tarihteki MGK toplantısı, Türkiye'nin dönüm noktasıdır. Tayyip Bey'in gösterdiği o şecaati unutarak onu aleyhine kullanmak isteyenlere sadece gülüyorum. Bu meselede keşke aklı başına gelse de Abdüllatif Şener konuşsa. Çünkü olayı, onun anlattıklarıyla biliyorum. Türkiye'nin kurtuluş sahnesidir o MGK toplantısı. Yani tarihle kıyaslarsanız ister Malazgirt zaferi, ister Türkiye'nin demokrasi meydan muharebesi deyin. Ama bakıyorum, Tayyip Erdoğan kendisinden çok emin olduğu ve orada neler yaptığını bildiği için hiç konuşmuyor, gülüp geçiyor. ERDOĞAN, PUTİN'E CEMAATİ ANLATTI - Dershane konusunun bu kadar tepki almasını nasıl açıklıyorsunuz? - Dershane meselesini gündeme getirerek gerginlik çıkaran Zaman gazetesi ve hatta Fethullah Gülen. Mücadele yolunu seçti, hata yapıldı. Yıllardır senin davanı koruyan, her ithama göğüs geren Genel Kurmay Başkanı Başbuğ ile tartışan, cemaatle ilgili iddiaları cevaplandıran bir başbakan ile mi mücadele edeceksiniz? Birbiriyle mücadele edenler müspet hareket edemez. Hizmet, mücadele yolunu seçerek hata ve kara propaganda yapıyor. Ben Kazakistan olayını kamuoyuna açıkladım. - Kazakistan'da neler olmuştu? - Başbakan risk almıştır. Dünyanın ikinci gücünün başıyla Gülen'in okullarını ve hizmetini savunmuş ve tartışmıştır. - Rusya lideri Putin ile mi? - Evet. Hangi devlet adamı bir saat 15 dakika bunu yapar? Başbakan, Putin'e '80 yıldır Bedüizzaman'a, talebelerine ve Fethullah Gülen'e Türkiye'de de ithamlar yapıldı. Bölücü, yıkıcı dendi. Bizi aldattılar, sizi de aldatmasınlar. Size bu haberleri getirenler Ergenekoncular' diye anlattı. Hükümet, cemaate destek konusunda hep samimiydi. İSTANBUL GİDERSE ÇOK YAZIK OLUR! - Önümüzde üç önemli seçim var. Yeni bir sokak hareketi bekliyor musunuz? - Bu meselede endişelerim çok. Birinci endişem büyükşehir belediyelerinde. 'Dindarım' diyen birileri, basit tartışmalar sebebiyle Türkiye'nin istikbalini karanlığa atarlarsa Cenab-ı Hak ne onları ne de hükümeti afeder. Dershane tartışmasına basit tartışma diyorum. Onların bir kısmına göre hayati bir tartışma. - Böyle bir risk var mı? - Dikkatli olunması gerekiyor. Hele hele Mustafa Sarıgül açısından çok endişeliyim. Çünkü eskiden Gülen'in cemaati onu destekledi. Olayın temeli şu, maalesef şerde ittifak çok kolay. Tayyip Bey, Diyarbakır'da konuşma yapınca, Kemal Kılıçdaroğlu 'PKK'lılara taviz' diye bağırıyor ve BDP ile ittifakı konuşabiliyor. Bu çok tehlikeli bir yaklaşım. Bana göre burada Saadet Partisi ve MHP cephesine çok büyük görev düşüyor. Keşke İzmir'de AK Parti'yi MHP, Mersin'de de MHP'yi AK Parti desteklese. Doğrusu endişeliyim. Bir İstanbul kaybedilirse, Diyarbakır'a benzemez. Çok yazık olur. - Hizmet hareketine mesaj mı gönderiyorsunuz? - Mesaj değil, sitem gönderiyorum. Tekrar ediyorum dershane tartışmasını çok basit bir tartışma olarak görüyorum. Ve eğer bu ihtilaf sebebiyle bir kısım ehli iman gider de yanlış yerlere el verir, İstanbul yadellere düşerse, bunun sorumluluğu herkesindir. - Cemaatin medyası, Gezi olaylarını destekler nitelikte miydi? - Hizmet tarafı, Gezi olaylarını neredeyse tasvip etti. Bu çok acı bir gerçek. Emre Uslu dehşet bir yazı yazdı 'Bu gerginliğin üç sebebi var' diyor 'Birisi İsrail, cemaatin İsrail'e bakışıyla hükümetin farklı. İkincisi Avrupa Birliği' diyor. Avrupa Birliği'nin altına mı yatalım yani? 'Gezi olayı, hürriyetleri kısıtlamaktır' diyor. Yani düşünün, Koç'un fonksiyonunu anlattım. Ama Zaman gazetesinde Koç'u destekleyen manşet atıldı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder