30 Mart 2016 Çarşamba



NEDEN Mİ CEYHAN?

CEYHAN’DA NELER OLUYOR?

Emperyal güçler planladıkları gibi nihayetinde Osmanlıyı parçalamayı başarmış, aynı zamanda Müslümanları ümmet bilincinden de uzaklaştırmışlardı. Yeni süreçte eğitim ve kültürel açıdan da Müslümanları dinlerinden uzaklaştıracaklardı bu kez. Kurulan tazecik devletimizde eğitim sistemimiz rezaletti, eyvallah. Mantığında Müslüman Türk milletini dinsizleştirme temeli yer almaktaydı. Bediüzzaman Müslümanların çağın idrakini fen ile algılamalarını hedeflediğinden risalelerini bu minvale oturtmuştu. Değişik camialar ise rejimin dinsizlik politikalarına karşı kendilerince milli refleksler oluşturmaya çalışıyorlardı.
Bediüzzamanın yolundan gittiğini savlayan ne de çok yapı oluşmuştu sonraları. Bunlardan birisi de Fethullahçılık denilen yapıydı. Öğretmen ve eğitim temelli bir yapı oluşmuş, vatan evlatlarının dindar olarakta hayatı kuşanabilecekleri mesajı üzerine konuçlanıyorlardı. Dershane temelli bu yapıyla gariban müslüman çocukları da artık üniversiteyi kazanacaklar ve memleketin idaresinde söz sahibi olabileceklerdi. Onların bu temennisi millette karşılığını bulacak ve iltifatlanacaklardı. Zamanın ilerleyen aşamasında bu kez memeleketin siyasi iradesinde söz sahibi olmak isteyen başka bir islami yapıyla yolları kesişecekti. 
Eğitim sisteminin kepazeliği fethullahçıların dershane, okul gibi bazlı çalışmalarına dayanak teşkil ediyordu. Parayı ve gücü edinme ile de emperyal güçlerin dikkatini çekti bu yapı. Hele yurt dışına açılma emperyal güçlerin iştahını ayrıca bu yapıyı yönlendirmeye iyiden iyiye sevkeder. Artık bu minval paralel düşlerin savaşıdır, arenasıdır. Çocuklar suistimal ve geçim malzemesidir. Bu konu uzunuzadıya konuşulacak bir konudur. Belki olaylar soğuduktan sonra yakın gelecekte çok konuşulacak meselelerin birincisi olacaktır. 

            Güzel ülkemiz AK PARTİ iktidarından önce masa başında kaybedilen zihniyetin uzantılarıyla yönetilmekteydi. Küresel sermaye Türkiye’ yi iyi bir pazar ekonomisi olarak gördüğünden ötürü, ülkemizin ekonomisi düne kadar montaj sanayine dayanmaktaydı. Çünkü küresel sermaye bunu istiyordu ve bu isteğine uygun Türkiye’ de bir yerleşik düzen inşa etti. Bu düzenin sağ ideolojiye, sol ideolojiye ,  liberal ideolojiye, dini ideolojiye ve etnik ideolojiye bakan sacayakları vardır. Bütün bu birbirine zıt ideolojileri küresel sermaye besledi ve yeri geldiğinde Türkiye’ de siyasal istikrarsızlık için kullandı.
            Gezi olayları bunun en açık örneğidir. Zira Devlet Eski Bakanı Kamran İNAN’ nın dediği gibi “TÜRKİYE HAİNİ EN ÇOK OLAN ÜLKEDİR.” Maalesef tekrar bir ihanetin anatomisini 17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla yürürlüğe koymak istediler. Bu operasyonun aktörleri kamuoyunun da bildiği PARALEL yapıdır. 2010 Anayasa referandumunda  AK PARTİ’ nin sağladığı özgürlük ortamından faydalanıp HSYK içinde çeteleşmek için destek verdi. Yani destek verdikleri referandumda bile bir gizli ajandaları vardı. Böylesi bir gizli ajandası olan paralel yapının yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Amaçları devletin imkanlarına sahip olarak devlet mekanizmasını işlemez hale getirmektir. Haddizatında sürekli bir şekilde algı operasyonlarıyla imaj yaratarak ona göre pozisyon alıyorlar. Üzülerek ifade edelim ki Ak Parti içindeki Sözde Ak Partililer kriptolu paralelcilerin ekonomik vaatlerine yenik düşerek çatışmaların başka boyutlarına imzalar attılar. Bir yanda paralel yapı ile mücadeleden bahsedilirken diğer yandan Akparti kendi içerisindeki İHALECİ-Abdetli Kapitalist grubundan da özellikle partinin doğal lideri REİS'in bu yapı ile mücadelesinde zikzaklı bir pozisyon çizer. Parti içi çelişik mücadele bariz bir şekilde kamuoyunun önünde tartışılır hale gelir. İLAHİCİ grubu ise partinin hangi yapı ile mücadele edeceğinin şaşkınlığındadır. EYYAMCILAR ise günübirlik yaşamlarını sürdürmeye devam etmektedir. DAVA Reis'in omuzlarındadır. DAVA ülkenin bekasının cevabı olacaktır. Hele bir de ülkenin kıskaca alındığı savaş ve terör olayları ile kuşatılmışken...  

Hadi şimdi bu gelişmeleri bir olayda somutlayalım;


Geçtiğimiz günlerde Akpartinin içindeki bazı iştahlı eller Ceyhan Belediye Başkanı ALEMDAR ÖZTÜRK’ ün ihracına sebep oldular. Garip bir şekilde A Haber ve Sabah Gazete’ sinde HORİZON-PARALEL bağlantıları dosyasıyla ilgili olarak  Ceyhan Belediye Başkanı ALEMDAR ÖZTÜRK’ ün Paralel ile ilgi mücadelesi haberinden hemen sonra AK PARTİ’  den ihraç kararı çıktı. Anlaşılan GİZLİ BİR EL Ak Parti’ nin içindeki Sözde AK PARTİLİLER ile işbirliği yaparak Ceyhan Belediye Başkanı ALEMDAR ÖZTÜRK’ ün ihracını gerçekleştirdiler.  Güya paralel yapı ile mücadele ediyormuş gibi görünüp ama kriptolu paralelcilerle gizli bir şekilde ekonomik ve siyasi işbirliği yapan bu CENAH, göz aldatan gerçeklerle göz boyamaya devam etmektedir.
 Bu yolla Ceyhan Belediye Başkanı ALEMDAR ÖZTÜRK gibi ilk günden bu tarafa PARALELLE mücadele edenleri partiden uzaklaştırmaktır. Hala kamuoyu Ceyhan Belediye Başkanı ALEMDAR ÖZTÜRK’ ün hangi gerekçelerle partiden ihraç edildiğini net bilmemektedir. Seçilmiş bir belediye başkanı kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konu olduğu için açık bilgiye muhtaçtır. Eğer Türkiye TAM BAĞIMSIZ bir ülke olacaksa PARALEL yapı ile SAHİCİ bir şekilde hesaplaşmak zorundadır. Bu ihraç meseli sadece Ceyhan Belediye Başkanı ALEMDAR ÖZTÜRK’ ün ihracı ile anlatılacak kadar basit  değildir. Çünkü bu hesaplaşma yapılamasa Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ nın 2023 hedefine varılamaz. Kim ne söylerse söylesin Cumhurbaşkanımız  Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN bu ülkeye bir hedef koyarak bir kimlik ve kişilik kazandırmıştır.
Çanakkale Savaşı’ nda bu millet bir destan yazmıştır. İkinci bir destan ise “Kut’ül Ammare (7 Aralık 1915-29 Nisan 1916) kuşatmasıyla ortaya koymuştur. Kut’ül Ammare, Dicle nehri kıyısında olup Şattülarap Kanalı ile birleşen Basra körfezi’ nin 350 km kuzeyinde ve Bağdat’ın 170 km güneyinde bulunan bir kasabadır. İngilizler ve müttefikleri bu kasabanın  yakınlarında konuşlanarak muhabere başlamış Osmanlı ordusunun kasabayı ele geçirmesiyle son bulmuştur. Ordu komutanı MİRLİVA HALİL PAŞA  genaraller subaylar olmak üzere  toplam 15.000 civarında askeri esir almıştır. Hatta Halil Paşa’ya bu esareti kaldırması için Milyonlarca İngiliz Sterlini rüşvet dahi teklif etmişler.  Ama Halil Paşa cephede kazandığı muharebeyi  masa başında kaybetmeyecek karakterde asil bir komutandı.
 Uzun süren Osmanlının parçalanması süreci 6 Ekim 1923’ te İstanbul’ un Kurtuluşu görüntüsü  ile sona erdi. İlginç bir şekilde işgal orduları bir tane kurşun atmadan çekip gittiler. Peki neden işgal orduları bir tane bile kurşun atmadan çekip gitti.? Çünkü ülkemize sömürge zihniyetlerini bırakıp  gittiler. Bilindiği üzere 24 Temmuz 1923 tarihinde ise bu millete Lozan Antlaşmasını dayattılar. Kısacası Lozan Edirne’ den Kars’ a preslenmiş bir yönetim algısıdır. Zira İstanbul’ u  işgal edenler bizden böylesi bir yönetim anlayışı istiyorlardı.  Maaselef Çanakkale Savaşı’ nda ve Kut’ül Ammare kuşatmasında kazandıklarımızı masa başında kaybettik.


Bu örnek  Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ nın 2023 hedefine gittiği yolda kendisine nefer olmuş bence de olmaya devam edecek olan Ceyhan Belediye Başkanı ALEMDAR ÖZTÜRK’  ün iç ve dış etkenlere rağmen kazandığı muharebeyi masa başında kaybetme örneğidir.

Konu deşilmeye değer boyutta...Zaman zaman irdelemeye devam edeceğiz de bu konuları. 

Yani FEDA ve VEDA zamanlarındayız bir kez daha!

Fehmi Demirbağ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder