ELEŞTİRELLİŞTİRDİKLERİMİZDEN MİSİNİZ?
Kışkırtılmış ve batı tarafından dizayn edilmiş dindarlık, modern problemler karşısında ne yapacağını bilemiyor. Teknoloji konusunda özellikle. Gelişmelerin ve değişimlerin farkında bile değiliz. Modernite karşısında sus-pusuz! Mesela, betonla-naylonla nasıl başa çıkacağını bilemiyoruz. İslamın mevcudat karşısında değerleri yerle yeksan. Haçlılara, Sırplara, İngilizlere yenilmeyen bir medeniyet olarak betona-sentetiğe yeniliyoruz, farkında değiliz.
Belediyeler büyük bir savurganlıkla her tarafa park, cami yaparak, yapılan restorasyon çalışmalarıyla tarihimizi ve medeniyetimizi yok ediyor. Bunun nedeni bilgisizliğe dayalı görgüsüzlükten.
Sömürge valilerinin tavırlarıyla ülke yönetmeye çalışıyoruz.
Ne yardan geçiyoruz, ne serden.
Hem Müslüman kalalım istiyoruz hem de tam bir batılı gibi yaşayalım.
Mümkünatı olmayan hayallerdeyiz.
Bu çelişik durum bizi komik durumlara da düşürüyor.
Kitlelerin durumu ise alabildiğince hazin.
Düşünen adama bile, sorgulayana bile tahammül kalmamış durumda.
Gündelik hayat herkesi kündeye getirmiş durumda.
Partizanlık amentümüzü belirliyor.
Ya da mucize ve kerametlerin beklentisine hasretmişiz kendimizi ki, heyhat!
Ya da susacağız. Genel kitlenin teslimiyetine serdedeceğiz kendimizi.
Çürüdüğümüzü görmezden geleceğiz.
Çözüm önerilerine kulak tıkayacağız.
Şikayetlenmeleri zül adledeceğiz.
Birilerinin adamı olacağız.
Gemisini kurtaran kaptanlardan olacağız ama denizin bittiğini görmezden gelerek.
Pespayeleğin adına bile dava deyip es geçeceğiz bazı şeyleri.
Tuğyan ve kıyamet uzak gelecek...
Kavramlarımız ölecek kelimelerimizle birlikte hücre hücre...
Kırışacak tenimiz, buruşacağız.
Ama emin adımlarla cennet beklentimiz olacak büyük bir utanmazlıkla.
Kültür...Sanat...Eğitim...ve ahlak boş lakırtılardan ibaret kalacak!
Suya sabuna dokunmadan temizlenmenin faziletlerinden bahsedeceğiz.
İkiyüzlülüğümüzü bile arayacağız binbir surat halet-i ruhiyemizle...
Olsun!
Bizden birilerinin kendilerini kurtarması bize umut olacak; fırsattan bizler de belki sayelerinde yırtarız.
Utanmayacağız, arlanmayacağız, sıkılmayacağız; en yeni kostümlerle caka satacağız podyumlarda-kürsülerde!
Adam sanmaları için bizleri pişmiş kelle pozlar vereceğiz fotoğraf makinalrına. Çirkin çıksa da suretlerimiz paralı adamlarımız rotuşlar nasıl olsa!
İslamcıyız ne de olsa...
Bu tabela bizi kurtarır bir şekilde.
En azından mazimiz öyle.
Biz şanlı ecdadın nesliyiz.
Haydan geldik, amma. Huggeden nasipleniriz.
Bi haller oldu bize...
Olanı da kabullendik amma!
Tevbe etmesini bile unutarak...
Belediyeler büyük bir savurganlıkla her tarafa park, cami yaparak, yapılan restorasyon çalışmalarıyla tarihimizi ve medeniyetimizi yok ediyor. Bunun nedeni bilgisizliğe dayalı görgüsüzlükten.
Sömürge valilerinin tavırlarıyla ülke yönetmeye çalışıyoruz.
Ne yardan geçiyoruz, ne serden.
Hem Müslüman kalalım istiyoruz hem de tam bir batılı gibi yaşayalım.
Mümkünatı olmayan hayallerdeyiz.
Bu çelişik durum bizi komik durumlara da düşürüyor.
Kitlelerin durumu ise alabildiğince hazin.
Düşünen adama bile, sorgulayana bile tahammül kalmamış durumda.
Gündelik hayat herkesi kündeye getirmiş durumda.
Partizanlık amentümüzü belirliyor.
Ya da mucize ve kerametlerin beklentisine hasretmişiz kendimizi ki, heyhat!
Ya da susacağız. Genel kitlenin teslimiyetine serdedeceğiz kendimizi.
Çürüdüğümüzü görmezden geleceğiz.
Çözüm önerilerine kulak tıkayacağız.
Şikayetlenmeleri zül adledeceğiz.
Birilerinin adamı olacağız.
Gemisini kurtaran kaptanlardan olacağız ama denizin bittiğini görmezden gelerek.
Pespayeleğin adına bile dava deyip es geçeceğiz bazı şeyleri.
Tuğyan ve kıyamet uzak gelecek...
Kavramlarımız ölecek kelimelerimizle birlikte hücre hücre...
Kırışacak tenimiz, buruşacağız.
Ama emin adımlarla cennet beklentimiz olacak büyük bir utanmazlıkla.
Kültür...Sanat...Eğitim...ve ahlak boş lakırtılardan ibaret kalacak!
Suya sabuna dokunmadan temizlenmenin faziletlerinden bahsedeceğiz.
İkiyüzlülüğümüzü bile arayacağız binbir surat halet-i ruhiyemizle...
Olsun!
Bizden birilerinin kendilerini kurtarması bize umut olacak; fırsattan bizler de belki sayelerinde yırtarız.
Utanmayacağız, arlanmayacağız, sıkılmayacağız; en yeni kostümlerle caka satacağız podyumlarda-kürsülerde!
Adam sanmaları için bizleri pişmiş kelle pozlar vereceğiz fotoğraf makinalrına. Çirkin çıksa da suretlerimiz paralı adamlarımız rotuşlar nasıl olsa!
İslamcıyız ne de olsa...
Bu tabela bizi kurtarır bir şekilde.
En azından mazimiz öyle.
Biz şanlı ecdadın nesliyiz.
Haydan geldik, amma. Huggeden nasipleniriz.
Bi haller oldu bize...
Olanı da kabullendik amma!
Tevbe etmesini bile unutarak...
Fehmi DEMİRBAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder