18 Aralık 2020 Cuma

 TÜRKİYE’DE ÇİZGİFİLMİN DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Türkiye’deki animasyon sanatının kökenini Karagöz-Hacivat’a, yani gölge oyununa bağlamak mümkün. Gölge oyunuyla animasyon tekniği karşılaştırılacak olursa ikisinde de model hazırlandığı ve bu modele hareket kazandırıldığı görülür. Türkiye’de yüzyıllardır gölge oyunuyla eğlenceler düzenlenmesine karşın animasyon yapımına başlanması oldukça geç bir döneme rastlar. Dünyadaki animasyon tarihine bakıldığında bir çok sektörde olduğu gibi Türkiye’de animasyon sektörünün ortaya çıkmasında da oldukça geç kalındı.
1930’lu yıllarda Disney ve çağdaşı olan sanatçıların filmlerinin Türkiye sinemalarında gösterime başlamasıyla karikatür sanatçıları, animasyon sinemasına ilgi duymuş ve bu alanda çalışmalar başlatmışlardır. Bu noktada karikatür sanatçılarının Türkiye’deki çizgi filmin temellerini attığının altını çizmek gerekir. Türkiye’de ilk çizgi film denemeleri 1947–1949 yıllarında Vedat Ar’ın verdiği bir kursla başlamıştır. Ar’ın, 1947 yılında kurstaki on beş öğrencisiyle birlikte yaptığı üç dakikalık “Zeybek Oyunu” adlı çalışması Türkiye’nin ilk animasyon filmidir. (Not: TRT Çocuk 23 Nisan Uluslararası Çocuk ve Medya Kongresi’nin ikincisinde Eskişehir Üniversitesi Animasyon Bölüm Başkanı Fethi Kaba, Türkiye’deki ilk animasyonun 1932 yılında Cemal Nadir Gürsel tarafından yapıldığını ancak tamamlanmadığını söylemiştir.)
1940’lı yıllarda sinemalarda gösterim öncesi reklam filmlerinin çekilmeye başlanmasıyla animasyon yapımları talep edilmeye başlanmış. Talepler sonucu İstanbul Reklam Ajansı karikatür sanatçılarını bünyesinde toplayarak çizgi filmler hazırlamış. Kısa bir sürede hazırlanan bu basit filmler oldukça ilgi görmüş. Bu yıllardan sonra yurt dışına giderek çizgi film konusunda eğitim alan sanatçılar daha sonra Türkiye’ye dönerek bilgi ve tecrübelerini aktarıp animasyon yapım stüdyolarının kurulmasına ön ayak olmuşlar. Animasyon sanatçıları arasında Ferruh Doğan, Oğuz Aral, Tonguç Yaşar, Orhan Büyükdoğan gibi isimler bulunuyor.
1951–1957 yılları arasında renkli olarak gerçekleştirilen ve Türkiye’nin ilk uzun metrajlı film projesi olan “Evvel Zaman İçinde”, banyo işlemleri için gönderildiği Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) kaybolmuştur. Animasyon alanında önemli adımların atıldığı bu yıllarda onca emeğin boşa gitmesi sektör üzerinde olumsuz etkiler yaratmış. Bu filmden geriye beş dakikalık siyah beyaz çekilmiş dans eden bir kadının görüntülerinin yer aldığı bir bölüm kalmıştır.
Türkiye’de 1960’lı yıllarda Filmar, İstanbul Reklam, KareAjans, Karikatür Ajans, Radar Reklam, Stüdyo Çizgi, Canlı Karikatür, Ajans Bulu, Sinevizyon, ve Artnet gibi ajanslar ve stüdyolar reklamlardan kazandıkları paralarla kısa ya da uzun metrajlı animasyon filmleri üretmişler.
70’li yıllar
Bu yıllarda Derviş Pasin, Ateş Benice, Tonguç Yaşar, Erim Gözen, Tunç İzbek, Emre Senan, Ali Murat Erkorkmaz, Cemal Erez, Meral Erez ve Ruhi Görüney gibi animasyon sanatçıları başarılı işlere imza atmıştı.
Tonguç Yaşar, Sezer Tansu’yla birlikte hazırladığı “Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü” adlı kısa metraj çizgi film ile 1972 yılında 3.Altın Koza Film Festivali’nde özel ödül kazanmış. Daha önceki çalışmalardan oldukça farklı olan bu çalışmada Kur’an-ı Kerim’den çıkartılan bir ayetin “Amentü billah! Ve bima cae min indillah!”ibarelerinin küreklerle çekilen bir gemiye benzetilmiş figürasyonunun harekete geçirildiği gösterilir. Ayrıca bu film dokuz yüz filmin katıldığı 9. Annecy Çizgi Film Şenliği’nde ön elemeyi geçerek gösterilmeye değer bulunan ilk Türkiye çizgi filmi olmuştur.
İtalya’da canlandırma sineması eğitimi alan Meral Erez, “IlGatto” (Kedi) animasyonuyla 1978 yılında düzenlenen Balkan Film Şenliği’nin Ulusal Kısa Film Yarışması’nda birincilik ödülü aldı. Meral ve Cemal Erez, 1981 ve 83 yıllarında yaptıkları Les Cordes (İpler) 1985 yılında Marly-le Roi Kısa Film Şenliği’nde ödül aldılar.
Karikatürist Tan Oral, 1969’da yaptığı “Sansür” adlı animasyon filmi ile TRT Kültür ve Sanat Bilim Ödülleri Kısa Film Yarışması’nda birincilik ödülü, 1975 yılında Akşehir Nasrettin Hoca Canlandırma Film Yarışması’nda büyük ödülü kazandı. Tan Oral, Tonguç Yaşar ile birlikte bu tür deneysel filmler üreterek Türkiye çizgi filminin sanat ve estetik açısından gelişmesine büyük katkılar sağlarken animasyon filminin sadece reklam filmi olmadığını da ortaya koydular.
80’li yıllar
1980’lerin başında Türkiyeli animasyon sanatçılarının yurtdışındaki şenliklerde gösterime katıldığı ve ödüller aldığı görülüyor. 1980’de Ateş Benice’nin “Stereo” filmi Zagrep Canlandırma Filmleri Şenliği’nde gösterilmiş, aynı film ertesi yıl Portekiz’in Espinho kentindeki bir yarışma için özel çağrı alarak gösterime girmiştir. Bahattin Alkaç’ın “Tombişin Öyküsü” adlı çizgi filmi 1980’de Almanya’da katıldığı bir yarışmada övgüye değer bulundu. Ali Murat Erkorkmaz’ın “Quick Case” isimli çalışması ise 1983’te Annecy Canlandırma Film Festivali’nde 350 film arasında ilk ona girmişti.
Televizyonun yayın hayatına girmesi ve televizyonun reklam filmleri yayınlamaya başlaması ile birlikte çizgi filmlere ikinci kez talep artışı yaşanır. TRT, Türkiye yapımı çizgi filmlere yer vermeye başlar. 1984’te Derviş Pasin ve Ateş Benice’nin kurduğu Pasin-Benice Stüdyoları, TRT için “Tomurcuk”, “Süper Civciv”,“Evliya Çelebi”, “Karınca Ailesi”, “Ece ile Yüce” gibi birçok film çeker. Beş dakikalık ve yetmiş beş bölümden oluşan “Karınca Ailesi” ilgi görür ve yurtdışı pazarında da gösterime girer.
1980’li yılların ikinci yarısında ise Çizgi Reklam, Tunç
İzberk Stüdyosu, Tele Çizgi, Animatek, Ajans Blu, Artnet gibi birçok stüdyo çeşitli devlet kurumları için eğitici ve öğretici animasyon filmleri yapmaya başlar.
Dede Korkut Hikâyeleri’nden alınarak çizgi filme aktarılan 50 dakikalık “Boğaç Han” Türkiye’nin ilk uzun metrajlı filmidir. Bu film Pasin-Benice Stüdyosu’ndan Derviş Pasin tarafından 1988 yılında yapılmıştır.
Ankara’da 1988 yılında Bahattin Alkaç’ın kurduğu Damla Animasyon, Kültür Bakanlığı için “Deli Dumrul”u ve TRT için de birçok çizgi filmi yapar. 1989’da yine Bahattin Alkaç tarafından kurulan Denge Animasyon; TRT, Kültür Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yanı sıra Türkiye’deki birçok kurum için animasyonlar hazırlar. Ayrıca Almanya, Avusturya, Amerika, Arabistan, Fransa ve İspanya için birçok animasyon filmi de üretir.
Animasyon sektörünün Türkiye’de yeterinde gelişmemiş olmasının nedenlerinden biri de animasyon eğitimine gerekli önemin verilmeyişidir. 1984 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde animasyon dersleri verilmeye başlansa da animasyon eğitiminin sadece bir dersle verilmesinin mümkün olmadığı açıktır. 1988 yılına gelindiğinde Anadolu Üniversitesi Uygulamalı Güzel Sanatlar Okulu’nda çizgi film eğitimi hakkında ilk ciddi çalışmalar yapılmaya başlanır. 1988 ve 89 yıllarında Anadolu Uluslararası Çizgi Film Festivali yapılırken 1989 yılında ilk çizgi film semineri gerçekleştirilir.
90’lı Yıllar
TRT’de 1990 yılında gerçekleşen bir yolsuzluk gerekçe gösterilerek çizgi film yapımı için verilen destek geri çekilir ve Türkiye animasyon sineması büyük bir darbe alır. Animasyon stüdyoları TRT’nin bu alandan çekilmesi üzerine ekonomik gücünü yitirmeye başlar ve birçoğu kapanmak zorunda kalır.
Türkiye’deki ilk animasyon bölümü, 1990 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Çizgi Film (Animasyon)Bölümü adı altında kurulur. Böylece animasyon eğitimi alanında önemli bir adım atılmıştır.
Bu yıllarda Kültür Bakanlığı, Türk kültürünü tanıtmaya yönelik “Dedem Korkut”, “Manas Destanı” ve “Ak Tay” gibi çizgi filmler yaptırır. Ayrıca bu yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı da çocuklara dinî ve millî değerleri aktarmak adına “Bir Hikâye Bin Ders”, “Küçük Mücahit”, “Bosna Alevler İçinde” ve “Nasreddin Hoca” gibi çizgi filmler üretilmesini ister.
1993’te Türkiye’de çizgi film yapım sanatçılarını mesleki anlamda bir araya getirmek için Çizgi Filmciler Derneği kurulur. Dernek, Türkiye’de çizgi film sanatını geliştirmek, çizgi filmciler arasında iletişim kurmak, uluslar arası etkinlikler konusunda bilgilendirmek ve Türk kültürünü çizgi film vasıtası ile çocuk ve gençlere tanıtmak amacını taşır.
Türkiye’de animasyonun gelişmesiyle birlikte animasyon sanatçıları yurt dışındaki birçok büyük stüdyoda çalışmaya başlar. Bunların en başında Tahsin Özgür gelir. Walt Disney’de çalışan Özgür, Tarzan (1997), Herkül (1999) ve Asteriks’te (1994) animatör olarak görev almış. Şahin Ersöz ise Walt Disney’in storyboard sanatçısı olarak Herkül (1997) ve Balto’da (1995) görev alır.
2000’li Yıllar
Anadolu Üniversitesi’nden sonra 2005 yılında Maltepe Üniversitesi’nde ve 2006 yılında Kütahya Üniversitesi’nde ÇizgiFilm- Animasyon Bölümü açılır. Animasyon sektöründe çalışacak sanatçıların mesleki eğitimlerini üniversite öğrenimi sürecince almaları sektöre hazırlanmaları açısından önem taşımaktadır. Hem böylelikle animasyonla ilgilenenlerin çok daha erken yaşlarda bu mesleği seçmeleri ve deneyim kazanmaları da sağlanır.
1 Kasım 2008’de Türkiye’nin ilk yerli çocuk kanalı, TRT Çocuk’un yayına girmesiyle birlikte gelişmekte olan animasyon sektörü yeni bir döneme girer. Ardından 2011’de kabul edilen “Radyo ve Televizyon Kurulu ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun”unda yer alan “Genel ve tematik içerikli yayın yapan televizyon kuruluşlarının, çocuk yayınlarında çizgi filmlere yer vermeleri hâlinde, çizgi filmlerin en az yüzde yirmisinin, diğer çocuk programlarının en az yüzde kırkının Türkçe dilinde üretilmiş yapım olması ve Türk kültürünü yansıtması zorunludur” maddesi (14. Madde) ile birlikte yerli yapım çizgi film üretiminin devlet tarafından destekleneceği duyurulmuş. Bu gelişmeler doğrultusunda yeni animasyon stüdyoları açılır ve bu stüdyolarda yerli yapımlar üretilir.
2009 yılında Türkiye’nin ilk üç boyutlu çizgi film serisi “Keloğlan”, Animax Animasyon Stüdyoları tarafından yapılarak TRT Çocuk kanalında yayınlanır. İki sezon boyunca gösterilen “Keloğlan”, 2012’de reelle animasyonun birleştirildiği yeni bölümlerle de ekranlara geldi.
Said Nursi’nin hayatını anlatan animasyon filmi “Allah’ın Sadık Kulu”, motion capture (hareket yakalama) tekniğiyle Türkiye’de yapılmış ilk uzun metraj animasyon filmidir. Yönetmenliğini Esin Orhan’ın yaptığı film üç buçuk yıllık bir yapım sürecinden sonra 2011’de gösterime girdi.
Bu yıllarda birçok animasyon sanatçısı, bilinen animasyonlarda ve filmlerin görsel efektlerinin yapımında yer almış. Çoşku Özdemir görsel efekt sanatçısı olarak Lucas Film, Dreamworks Animasyon ve Blue Sky Stüdyoları’nda çalışmış. Avatar (2009), Buz Devri 2 (2009), Transformers 2 (2009), Karayip Korsanları 3 (2007), Madagaskar 2(2008), Iron Man 2 (2010), Son Havabükücü (2010) gibi filmlerde görev alan Özdemir, 2010 yılında Türkiye’de Robotika Film’i kurarak animasyon ve görsel efekt alanında dünya standartlarında işler üretmeyi hedefler.
Dreamworks’de çalışan animatör Onur Yeldan da Arı Filmi (2007), Shrek: Sonsuza Dek Mutlu (2010) ve Çizmeli Kedi (2011) gibi bilinen animasyonlarda yer almıştır. Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü (2006), Narnia Günlükleri: Prens Kaspiyan (2008), Titanların Savaşı (2010), Harry Potter ve Ölüm Yadigarları (2011) gibi filmler de animatör Arslan Elver’in çalıştığı filmler arasındadır.
TRT Çocuk’a çalışan animasyon stüdyolarının yanı sıra 2000’li yıllarda açılan Raatsız Animasyon Stüdyosu, Gentlemen Visuals, Robotika Films, Anima Animasyon Stüdyosu, Lighthouse Visual Effects, Cherrycherry Animation, Animanya Animasyon, Arca Medya gibi bir çok stüdyo animasyon çalışmalarını sürdürmektedir.
Son olarak 2013 yılında İpek Üniversitesi’nde Animasyon Bölümü açıldı. Ankara’da açılan üniversite, Türkiye’de açılan dördüncü Animasyon Bölümü. Bünyesinde animasyon stüdyosu da barındıran üniversite hem akademik hem de sektörel anlamda önemli çalışmalara imza atmayı planlıyor.
Tabi Herotürk projesiyle komplike çalışma sürdüren Fehmi Demirbağ'ı da hatırlatmamız lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder