30 Nisan 2013 Salı


Bu yazı Suriye için yazılmıştır... Buzağı aranmasın!


Ülkelerin iç düzenlerinde toplumla devlet arasına giren örgütlenmelerden beklenen, devlet egemenliğine paralel bir egemenlik kurulmasıdır.
  Ülkelerin iç düzenlerinde toplumla devlet arasına giren örgütlenmelerden beklenen, devlet egemenliğine paralel bir egemenlik kurulmasıdır. Paralel egemenlik demek, o ülkede yeni bir güç odagı olustururak, yeni ve etkili bir ortak yaratmak, erki anayasal sorumluluk tasımayanlara devretmek anlamını tasır. Vatandaslarda bu ikilemde büyük bir tenakuz yaşar. Kaos düzeninin filiz bulacağı ortam artık hazırdır.Yeni egemenlik, nüfuz alanı ile devletin egemenlik alanına galebe çalmaya başlar. Özgürlük gibi kutsal betimlemelerin arkasına sığınan emperyal güçler ulusalcılık gibi kavramlarında naif sıfat kazanmalarına yol açar.Milli bir kompleks toplumun tüm bireylerini etkisi altına alır.
 Paralel yönetimin oluşturulma süreci, ülkeden ülkeye uygulamada küçük değişiklikler göstersede, ana program değişmiyor.İçine sızılan devlet bürokrasisinin de yardımıyla, yaygın bir "medyatik" ve "enteklektüel"
yedek güç operasyonuyla, Amerikalılar'ın "manufacturing public perception" dedikleri "kamuoyunun algılama silsilesini üretme"sürecinde, aşamalar birbir geçilerek ülke insanları, aslında kendilerine benimsetilmiş olan düşünce ya da eylemleri, bizzat kendilerine aitmişçesine algılayıp- uygulamaya geçiyorlar.
 Beyin temizleme, beyne yeni algılama düzeneği yerleştirme, örgütleme, kimlik oluşturma ve eyleme geçirme süreci birbirini takip eden adımlarla gerçekleştiriliyor:
 Kamuoyu oluşturuculara (bizdeki adlandırmayla) aydınlara, yazarlara, bilim adamlarına- yönelik içerde ve dışarda masrafları karşılayarak, konferanslar, toplantılar düzenlemek. Katılımcılarla doğrudan ilişki içinde, ilgili ülke hakkında bilgi almak ve "düşünce" ve "örgülenme"özgürlüğü başlığı altında yeniden yapılanma düşüncesini kabul ettirmek.
 Alt örgütler yoksa, hemen Helsinki Nihai Senedi kapsamında Helsinki Yurttaşlar ve Ortak Zemin Merkezleri örgütlemek ve koşullar olgunlaştıkça, uzatan yönlendirilebilecek bir ilişkiler ağı altında insan hakları dernekleri ve benzeri örgütlenmelerin kurulması,
 Yeni propaganda aygıtlarının (radyo, gazete, dergi, televizyon, video
yayını) devreye sokulması. Bilimsel magazinsel içerikli, insan hakları ilkeleri üstüne sürdürülen yayınların yoğunlaştırılması. İnsan hakları ihlallerinin yaratılmasıyla sürecin hızlandırılması.
 Casuslar yerine yayın muhabirleriyle yerinden bilgi elde etmek için yaygın bir yayıncı eğitim programının gerçekleştirilmesi,
 Bilimsel ve toplumsal konferansların çoğaltılması. Yerel vakıf ve "think tank" derneklerinin kurulması,( Genel manada yapılan bu değerlendirmelerden tamamen milli hassasiyet içinde kurulan, faaliyet gösteren yapılar asla kastımız dahilinde değildir. Ancak temkinli olmak adına ülkemizin geleceği için hassas olmamız gerektiğinin altına vurguda bulunmak istiyorum.)
 İşadamları derneklerinin, sendikaların kurulması, varolanların içine bilim danışmanlarıyla sızılması. Siyasi partilere eğitim programlarıyla, particilik dersleriyle yaklaşarak kadroların yönlendirilmesi gençliğin "düşünce özgürlüğü" ve "siyasi katılımcılık"propagandasıyla örgütlenmesi,
 Gizli ve yarı gizli istihbarat çalışmalarının azaltılması, buna karşılık medya muhabir ağıyla açık ve yaygın istihbarat toplanması, olanaklıysa Amerikan televizyonlarının yerli şubalerinden yayına geçilmesi, eksik-yanlış bilgilendirmeyle kitlelerin yönlendirilmesi, yerel medya ile eğitim-konferans-gezi düzenleyerek kalıcı bağlar oluşturulması,
 -Etniklik kışkırtıcılık: Etnik ayrılıkları güçlendirmek üzere kültür anımsatma programlarına başlanarak yerel toplantılardan uluslar arası toplantılara adam taşınması,  ulusal-bölgesel tarihin bütünleştirici özelliklerinin anımsanılarak, yerel tarih, yerel kültür araştırması adı altında en eskiye özlem yaratılması,
 - Yanlış ve eksik bilgilendirme: Kitlelerin akıl denetimlerini ele geçirmek üzere yoğun propaganda ve yanlış bilgilendirmeyle tarihsel devlet kurumlarının ve etnik sürtüşmeleri önleyen geleneksel kurumların yıpratılması, toplumsal kimliği karıştırmak için tarihsel ve toplumsal gelişim gerçeklerini bozarak yeni kimlikli topluluklar oluşturulması. "Dinlerarası diyalog" "hoşgörü" gibi programlarla egemen devletin seküler yaklaşımı ile mevcut dindarlar arasında polemikler oluşturulması, çatışmalar yaratılması...
 - Yolsuzluk kampanyaları: Yerinden yönetim talepleri ile merkezi yönetim arasında ayrışmalar tesis edip, yolsuzluk olayları ile de topluma aşağılık duygusu yerleştirilip çaresizlik boyutunu yükseltmek.
 - İktisadi ortamı denetleme: Para piyasalarının uluslar arası spekülatör ve tefecilere borç ekonomisinin gereği olarak açılması,
 - Merkezi yönetime güvensizlik yaratımı: Kritik dönemlerde iktisadi bunalıma düşürülen sanayici ve üreticilerin konferans ve sempozyumlarla güvensizliklerinin artırımı,
 - İşadamlarının örgütlenmesi:Serbest Pazar veya serbest ekonomi söylemlerinin işadamları örgütlenmeleriyle kamuoyuna maledilmesi,
 - Ulusal sanayinin yıkımı: Ulusal iktisadın çökertilmesi için, ulusal sanayileşmenin ve enerji kaynaklarının yıkıma uğratılması...Çevreci akımların üzerinden ulusal madenciliğin, doğal yakıt üretim kaynaklarının ulusal egemenlik sınırlarının dışına çıkartılması,
 -Orduları ulusal kimliğinden koparma: Ordunun profesyonelleştirilmesi, ordunun günlük siyasi konuların içine çekilmesi, orduyu halkın hassas olduğu konularda taraf kılmak,
 -İnanmış örgüt liderlerinin yetiştirilmesi:Yeni ultra liberal önderlerle yeni partilerin kurulması; parti programlarının kışkırtmaya yönelik içerikte olması,
 - Ulusal bunalımlar yaratılarak,güven ortamının zedelenmesi:Sık sık iktisadi krizlerle bunalım aralarının azaltılması. Devletin gücünün gözüktüğü kaynakların yabancı sermayeye geçirilmesi.Yabancı sermayenin devletin imtiyazlı noktalarına yerleşmesi,
 -Ulusal üretim birimlerinin ele geçirilmesi: Ağır sanayi, enerji, iletişim kurumlarının özelleştirme programlarıyla terki, büyük projelerin ihlali...
 - Silahlı gücün zayıflatılması: Ulusal silah sanayini engelleyip, iktisadi bunalım bahane edilerek ordunun yenilenme alımlarının yapılmayışı, ulusal sınırların gevşetilmesi,
 - Devlet yönetiminin kargaşayla ele geçirilmesi: Seçim darbesiyle egemen devletin ele geçirilmesi. Merkezi direniş durumunda kitle gösterileri düzenlenmesi. Etnik ya da mezhepsel kışkırtma ve çatışmaların körüklenmesi.
 - Belediye hizmetlerinin yabancı şirketlere devri: Toplumsal hizmetlerin karlılık adına devri; su-elektrik gibi kentsel işletmelerin devri içinde düşünsel altyapının oluşturulması,
 - Kültürel kaynaşmanın yıkımı:"Çok kültürlülük" propagandasıyla ortak kültürün batının değerlerine açık edilmesi. Batının dinsel kurumlarının ulusal egemenlikten pay talep etmesi.
 Federatif yapı için yasal düzenlemelerin alt yapısı hazırlanacak, bunun içinde şiddet olayları tertip edilerek gerekli ortam tesis olunacak; "dirty work" un bütün kuralları itina ile uygulanacaktır.
 Ülke içinde benzeri faaliyetler yürütülürken insan hakları gibi kavramlar dışarıdan empoze edilip uluslar arası kamuoyunun edinim şartlarından da istifade olunacaktır. Etnik ve dinsel ayrışımların sermayesi ise parasal ve siyasal olarak müttefiklerden temin edilecektir. Küllenmiş tarihsel acılar, çatışmalar temcit pilavı misali halkın gündeminde taze tutulurken, halkın milli benliği yabancı kültür ve düzenine özenme eğilimleri kışkırtılır.
 İşin kaos boyutuna yakın komşu ülkeler çekilirken ülke yalnızlaştırılır. Yıllardır birlik ve beraberlik içinde yaşayan toplumlar önce ayrışır sonra da çatışır.
SONUÇ: Batı kartellerinin eline geçmiş, enerji kaynakları, hertürden iç korunması kaldırılarak açık pazarlaştırılmış ve güvenliği Batı'nın ordularına terkedilmiş koloni halk! Ekonomisi yabancıların eline geçmiş, zayıflamış merkezi egemenliğiyle dış politikada karar yetkinliği bitmiş, dış dayatım kurallarına mahkum bir devlet, tarihsel ve kültürel egemenliğini yitirmiş, Batı'nın alt dereceli bir hizmetkarına dönüşmüş bir halk yığını...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder