DİN ÇOCUKLARA ANLATILIR,
BÜYÜKLERCE YAŞANMAZ!
"yapmadığınız halde niçin söylüyorsunuz?"
Haksız da sayılmazlar yani bu coğrafyanın ateistleri...
Çapulcuları ve hatta...
Kızlı-Erkekli, haksız da sayılmazlar!
Sen ıskala birşeyleri...Görmezden gel...Es geç!
Dini siyasete ilintile, ticarete...Geçim yolu olsun bazılarının...Gerçeği değil ha, haşa!
Hem onlar kafir! Biz ise Cenneti garantileyenlerdeniz...
iNSANLARIMIZ; Kuran kaç ayettir diye sorulsa herhalde çoğu 6666 diye cevap verecektir. İmanın şartı 6, İslamın şartı ise 5. Çoğunun da dini bilgisi bundan öteye geçmez. Ramazan’da unutarak yiyince oruç bozulmaz, 20 Nisan 571 gibi bir kaç bilgiyi de ekleyin buna. Ahan da size Din… Kültürü..
Bilgilerin yüzeyselliği bir yana bir de Din Kültürü’nün "Din" sanılması meselesi asıl büyük soru işareti. Çocuklara hazırlanmış bir müfredat nihayet. Ama öyle bir hazırlanıyor ki, “bu, dinin ta kendisi!”
Din Kültürü dersinin böyle bir misyonu olmadığını kimse iddia edemez, evet; “İnsanlara dini anlatma!”
İddia etse de bu fazlasıyla kağıt üstünde bir şey olur. Fazlasıyla “İslamı anlatma” derdi olan bir müfredat sözkonusu çünkü. Ve aynı zamanda böyle bir algı tabii.. Namaz, oruç, hacc, imanın şartları, kader, Peygamberin hayatı, Kutsal Kitab, iyilik, doğruluk vs.
Peki bu işteki temel sorun nedir? Temel sorun, dinin biraz kültüre meyillendirilmesi, biraz da çocuklaştırılmasıdır bu şekilde. Ve bu çocuklara anlatıldığı için değil, devletin belirlediği bir çerçeve söz konusu olduğu için böyledir. Türk-İslam sentezine uygun bir din anlayışıdır. Bu da kısaca, ya da dinin devletin himayesinde/otoritesi altında olduğu tezine hizmet eden, bunu sarsabilecek sinirleri alınmış, dolayısıyla da acaip tarihsel, statik, hakikatçi olmayan bir din.
Bir de bir kısım cemaatlerin din algısı var ki...Akıllara seza!
Peki gelelim asıl soruya, bu belirtilen şey ne kadar dindir? Çünkü fazlasıyla “dünyanın” belirlediği bir anlayıştan, statükodan bahsediyoruz nihayet. Üstelik bunu öğrenen dini öğrendim sanıyor, sonra ya saçma bulup uzaklaşıyor, ya da o öğretilen “çocuksu din anlayışıyla” gitmeye çalışıyor. Asla hakikatçi bir dine geçemiyor o noktadan. Çünkü de yine devlete bağlı diyanet de o kafada, cami de o kafada ve zaten bu yüzyıllardır devam edip geldiği için halk da o kafada, üç aşağı beş yukarı.
Onun için mesela Kuranı Kerim dersi çıktığı için önce çok sevinmiştik. Ama sonra baktık ki müfredat ElifBeTeSe! Yani işin özünden uzak yine...
Velhasılı kelam; aslına bakarsanız din, çocuklara değil, büyüklere anlatılır. Ama öyle bir kısırdöngü sözkonusu ki insan çocuklukta öğrendiği dinle ömrünü geçirebilir. Herhalde de buna bakılıyor. Ve herkes razı olduğuna göre de söylenecek pek bir şey kalmıyor.
Hükümet 11 yılını betonla, yolla...yeni iş kollarıyla doldurdu. Paranın konuşulduğu...6 sıfırların atıldığı...
Eğitim ve kültürün ise...HEYHAT! EYVAH! Sıfırlandığı...
Mesele; meseleleri partizanca yorumlamak ise; her şey yolunda...Tren uzaklaştığında anlaşılacaktır sözlerim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder