21 Nisan 2014 Pazartesi


ONE MİNUTE KARDEŞİM!

"TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?"

DÖNÜŞTÜRÜLÜYORUZ! 

HEM DE KISIR SİYASİ KAPIŞMALARIN GÖLGESİNDE!

Pensilvanya'da mukim hocaefendimizin çocuk kanalı yumurcak tv de yayınlanan pokoyo,tsubasa,caillou ile...
12 senedir iktidar olan muhafazakar iktidarın milli eğitimi ile... belediyeleri ile...
berbat bir şehirleşme anlayışı ile...
adnan efendinin mırnavları ile...
pop hocalar ile...
tesettürsüz müslüman kadınlar ile,
en küçük müzik nağmesinde bir çengi gibi...köçekler gibi...sahneye fırlayan utanma duygusunu yitirmiş müslüman gençlik ile...
namazsız, niyazsız islamcılar ile...
uyuşturucu, alkol, fuhuş ile...
aptalca günlük tartışmalarla...
dedikodu, gıybet, iftira gibi günahların es geçilmesi ile!
ülker sponsor olmuş; çizgi film izlemeyen çocuk kalmayacakmış! (Milli kahramanımız herotürk yok ama bu projede! BİZ HALA TRT İÇİN TORPİL PEŞİNDEYİZ. YUH 10 YIL OLDU! HALA BİR ADAMINI BULAMADIK, DOSYAMIZ GEÇSİN DİYE!)

Tarihi boyunca müslüman toplumlar hiç bu kadar makyevelist, pragmatist olmamışlardı.

bakın bir liste sunuyorum. yeni yaşam alanlarımız sitelerimizin ve avm lerimizin...isimlere bak; üstüne hayatımızı işgal eden bir de yabancı markaları ekleyin bu listeye!

hadi şimdi slogan atalım; one minute!

KİM CUMHURBAŞKANI OLUR BİLMEM AMA, ORTADA RENKSİZ VE KİŞİLİKSİZ BİR CUMHUR OLDUĞU ORTADA... AKLAKİ ÇÖKÜŞ YAŞAYAN CUMHURUN ZAVALLI POZİSYONUNA  SEBEP OLANLAR İSE KOLTUKLARININ MODELİNİ DEĞİŞTİREREK  MEMLEKETİN MESELELERİNE ÇÖZÜM ÜRETTİĞİNİ ZANNEDEREK YİNE ZAMANLARIMIZI ÇALMAKTALAR! KİMİ DE BEDDUALARIYLA İŞTİRAK ETMEKTEDİR BU SUFLİLİĞE!

YAŞAM ALANLARIMIZ VE YENİ ALGILARIMIZ!

Türkiye, “projeli konut” kavramıyla tanışalı henüz çok uzun bir zaman olmadı. 1990’larda başlayan bu yeni yerleşim / yaşam anlayışı, kısa bir süre içinde yaygınlık kazanarak hayatımızın bir parçası haline geldi. İlk başta sadece konut olarak başlayan projeler son dönemlerde içinde konut, alışveriş merkezi, otel ve ofis elementi barındırır şekilde geliştirilmeye başlandı.
2000 – 2005 arasında İngilizce isim verme modasının başladığını gözlemlemek mümkün: Metis Country Villaları (Ankara – 2001), My City (İstanbul - 2000), Paradise City (İstanbul - 2002),Altınorak Sunflower (İstanbul -2002), Polat TowerResidence (İstanbul -2001), Dragos Drive (İstanbul - 2002), My Village (İstanbul - 2003),  BavarianGardens (İstanbul - 2000) ve daha bir çokları bu geleneğin öncülerini teşkil ediyorlar.
Aynı dönemde, projelere yine daha “Avrupai” bir hava veren, “mitolojik” veya “antik” olarak niteleyebileceğimiz bazı proje isimleri de görülmeye başlanıyor:  Angora Evleri (Ankara -2003), Venus Kent (Ankara-  2002), Atlantis Konutları  (İstanbul - 2003),Aqua Manors (İstanbul - 2004), Hederapark Evleri (2001, İstanbul), Pegasus Residence (İstanbul - 2005) gibi...
Yaşam alanlarımıza verdiğimiz isimlerdeki dönüşüm, bir değişimin ipuçlarını veriyor belki de.  

MODERNİTEYE DİRENEMEYİŞİMİZ;
İLİM-KÜLTÜR-SANAT VE EDEBİYAT ALANINDA YOKLUĞUMUZ BİZİ HİÇLİĞE SÜRÜKLEMEKTEDİR! arkasından da gelsin terör ve şehid cenazeleri. Hadi tüm timsahlığımızla ağlayalım.

MODERN KÖLELİK ARTIK İSLAMİ SOSLU!

Kültürel atmosfer, kendi kimliğimizle ilgili görüşlerimiz YOLUNU BULMADIKÇA ve değiştikçe bu isimlere muhakkak yenileri de eklenecektir.

SİTE İSİMLERİNDEN BİR KISMI:

MARKALAŞMA ADINA İNGİLİZCE'DE KELİME BIRAKMADIK PATENTLEDİK!

alice village 
almondhill 
atasehir residence
bautek kugu evleri
burj el turco
evidea
flora residence
fms park village
incity istanbul apartments
istanbulbis
kempinski residence astoria
kentplus
mashattan
mega kent
millenium park
my country
my town
my world
narcity
nautilus residence
power center
selale premium residence
terrrace fulya residence
uphill court
yakacik country villalari
yeshill gokturk
Sinpaş Bosphorus City İstanbul...

ve daha yüzlercesi!

konstantiniapol olduk!

ayasofya açılsın ikiyüzlülüğü ile!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !!!  
Osman Bey, sabah saat 7.00'de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı. Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC'ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuanı ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Rowenta ile saçlarını kuruttu.
Bill's gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine çav deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı. Şehrin göbeğindeki Mega Center'daki ofisine varınca, Casper bilgisayarını çalıştırdı. Microsoft Excel'e girdi. Ofisboy'dan Nescafe'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi. Öğlen Wimpy's Fast Food kafeteryaya gitti. Ayaküstü Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşam üzeri iş çıkışı Image Bar'a uğrayıp CB'sini yudumladı, sonra köşedeki Shopping Center'a uğradı. Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kâğıdı, Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla faturayı ödedi.
Hafta sonu eşi Münevver'le Galeria'ya giden Osman Bey, Showroom'ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı.
Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide'a göz atan Osman Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programları izledi. Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı.
Saat 22.00'ye doğru Show'da Türk dili üzerine panel başladı. Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.
"Ne mutlu Türk'üm(!) diyene" diye gerindi...

FEHMİ DEMİRBAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder