ARVALAP ADASI HAKKINDA
Hakkında o kadar çok şey anlattım ki Arvalap Adasından haberi olmayan kalmamıştır.
Malum yalan dünya derler. Kahpe dünya filan diye değişik betimlemelerle bu dünya hakkında o kadar çok şey söylemiştir ki insanoğlu, uğruna ahiretini ve herşeyini feda ettiği dünya ve içindekiler hakkında tatminkar değildir ve bal gibi de bilmektedir ki yine bu dünyanın geçici olduğunu.
Yalan dünya, yani palavra. Tersinden bakıldığında yani ezberlerin dışına çıkıldığında sırrına vakıf olunan dünya.
İşte bir nevi dünyanın bir yansımasıdır Arvalap Adası'da.
İki yönü vardır bu adanın. Bir Hell denilen Cehennemi bölümü. Bir de diğer tarafı vardır ki yani oranın sultanlığının, idaresinin benim başında olduğu bölüm.
Önce benim kısminı anlatayım.
Orada bilim vardır. İlim hakimdir oraya. Kültür, sanat, edebiyat ve ahlak hususunda herşey yaradılışın nakışındadır.
Adaya ulaşmak istiyorsanız bütün yollar oraya çıkar, yeter ki elinizde bir adresiniz olsun. Tasvir yapacak olursak tarifinin adı bir nevi cennet misalidir.
Hayal kurmasını bileceksiniz evvela. Hayal kurabilmeniz içinde mürekkep pekmezinden şifa bulmanız gerekmektedir. Harf harf hece hece gerçeklerden beslenmeniz gerekmektedir. Akıl nimeti en önemli vasıtadır oraya yol almanız için. Vahiy soluğunuzdur derinliklerine ve zirvesine varmak istiyorsanız. İbadet urbası mintanınız olmalı ki yolda aşınmasın uzuvlarınız. Şükür ve sabır ile yarenliğiniz varsa bir çırpıda adada söz sahibi olanlardan olursunuz. Huzur makamında keyf sürersiniz. Endişe patikalarını kolaylıkla aşarsınız.
Bir de zaman mefumu yoktur adada. Bir bakmışsınız Resulullahla taifte taşlanıyorsunuz, bir de ayaklarının tozu oluyorsunuz medineye yapılan hicrette. Musab ın tebliğine şahid olurken, Saad Bin Ebi Vakkas'ın okuyla yol alıyorsunuz müşrikliğin böğrüne saplanırken. Sultan Alparsan oluyorsunuz, Tarık Bin Ziyad, Selahaddin! Tarih sizin ilham meclisiniz.
Ölülerle konuşuyorsunuz kitaplarına dalarken engin kütüphanesinde.
Barış güvercinlerini besliyorsunuz avuçlarınızla ümit kırıntılarıyla. Aşk pınarından kanıyorsunuz ilahi makamlarının nağmesiyle.
Her varmanız da adaya ne yaşamak istiyorsanız onu yaşıyorsunuz. Ne olmak istiyorsanız siz osunuz. Kim olmak istiyorsanız da o.
Arvalap adasında yıldızları siz kırpıyorsunuz. İstediğiniz kadar güneş, dilediğiniz parlaklıkta ay edinebiliyorsunuz.
Burada haram haram! Zinhar lüzumsuzluk adına ne varsa hepsi lanetli. Ağzınızdan kazara bile olsa küfür çıkmıyor. Hayallerinizle herşeyi biçimlendirmeniz helal.
Bir de Arvalap Adası kimsenin tapulu malı değil. Kim hayaliyle ulaşırsa onun.
Hastalık yok, savaş yok, kıtlık yok, afet yok! Yokluk yok! Bir de bir küçük tüyo vereyim size. Burada sahip olduğunuz herşeyi gerçek dünyanıza götürmek serbest. Hem de dilediğiniz kadar.
Bir de...
Hill bölümünden bahsedeyim sizlere...
Burayla ilgili malumat sahibi olmalısınız.
Kabus treniyle yol alabilirsiniz buraya. Alçaklık, ihanet dağlarını aşarak kolaylıkla gelebilirsiniz. Aslında buraya girmek biz insanoğluna yasak kılınmıştır. Ama bir şekilde merak çukuruna düşerseniz vizeyi almış olursunuz gelmek için.
En kibirli olan buraya sultan olur. Günah ve ahlaksızlık galerisinde eserleri olanlar rol model olurlar. Bütün kapılar som altındandır, tevbe kapısı hariç. Ağaçtan olduğu için pek rağbet eden yoktur. Ki o kapı bizim bölüme açılır.
Ben isimlendiririm bu adaya dair bütün isimleri.
Ödüm kopar Hill bölümünden. Malumat sahibi olmak adına kaçamaklarım olur kısa süreliğine oraya. Topladığım bilgileri paylaşırım benim gibi hayal yolcularıyla.
Kısa bilgiler verdim bu yazımda Arvalap Adası hakkında. Uzun lakırtılara gelmeyenler için. Siz uzun uzun düşünün ancak ada hakkında. Hatta becerirseniz siz de yazın kendi Arvalapınızı.
Kimbilir aynı adanın vatandaşlarıyızdır belki de.
Belki bir yerinde buluşur laflarız bir kahve içimi eşliğinde.
Not: Adamıza kahve Yemen'den gelir. Starbuck's kahve Hill bölümünde!
FEHMİ DEMİRBAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder