KAYBEDECEK VAKİT YOK!
Hell ülkesinde tutuklandım. Yine malumat toplamak için ülkeye izinsiz olarak giriş yapmıştım. Merak bu ya kafama takılmıştı, bu ülke nasıl kuruldu diye? Arvalap Adası gibi mükemmel bir yer nasıl olur da ikiye ayrılmıştı?
Hell'in kurucu bir lideri var. Bir de 12 kişilik bir kurucu konseyi. Arvalap Adasından bir kişiyi de ayartıp kurulun başına geçirmişler. Etti mi 13. Sara Aaranson, Gerdrude Bell, General Allenby, Lawrence, Abduh, Efgani, Hurrington, Resneli Niyazi, Teodor Hertz, Emmanuel Karasu, Mr. Vahap, Şerif Hüseyin ve o malum şahıs Hell ülkesini Arvalaptan ayırarak kuran kişiler.
6185 nolu yasaya aykırılıktan gözaltına alındım.
Halbuki ülkede metrekareye onlarca casus düşmekte. Başka adaların casusları ülkede cirit atmakta. James Bond, Mike Hammer, Hercules Pariot, Sherloc Holmes, Çakal Carlos en bilinenleri. Benim gibi sıradan bir yazara bile casus muamelesi yapıldı ya...en azından gururum okşandı. Kendimi önemsedim. Hell ülkesinde irticai faaliyette bulunmak diye bir suçlama ile de karşı karşıya bulundum.
Sorularım toplumda huzursuzluğa sebebiyet vermekte imiş. Bölücülük yapıyormuşum. Arvalap bir bütündür, parçalanamaz diye iddiam varmış.
Arvalap'ın resmi dili Açkurudyacayı övüyormuşum filan. Bir de buranın muhalif liderlerinden birisi ile temaslarım varmış. İddiaların ardı arkası kesilmiyor.
Hakimin huzuruna vardığımda "One Minute" dedim. "Arvalap Hell'den Büyüktür" diye de sözümü devam ettirdim.
"Hakim Bey artık modern zamanlardayız. Bilgi ve bilişim çağındayız. Bütün Arvalap halkı merak ediyor Hell neden bizden ayrı düştü diye? Ayrılığın, bölünmenin, parçalanmanın ada halkına ne faydası var?
Hell nasıl kuruldu?
Hell deki kurucu iradeye bağlı olduğunu iddia eden Ceviz kabuğuyla Halkın Payıdır politbürosu hakkımda atılan mesnetsiz iftiraların adresidir.
Ben Hell halkınında bizim Arvalap gibi kendi iradesi ile yönetilmesi gerektiğini savunuyorum.
Madenlerimizi ve diğer kaynaklarımızı neden başka adaların insanları kullansın?
Neden aramızdaki anlamsız düşmanlık sona ermesin ki?"
Ben mahkemede ifademi verirken o esnada hakimin telefonuna gelen mesajın bip sesi ile sözümü kesmek durumunda kaldım.
"Pardun bay sanık" dedi hakim. "Bylock'uma bir mesaj geldi de..."
"Ülkenin Toryum, Bor, Petrol kaynakları Birleşik Ada tarafından zaptedilmekte." Bir an Serdar Topçuoğlu arkadaşın söyledikleri aklıma geldi;
"Dünyanın KOLONİLEŞME ve VAHŞİ KAPİTALİZM ile başka ülkelerin zenginliklerini, mallarını, mülklerini ve hatta insanını SÖMÜREREK ZENGİNLEŞTİĞİ ve bu zenginlikleri de kendi ÜLKESİNE TAŞIYARAK, ÜLKESİNİ MARUF ettiği dönemde,
BİZ, YANİ TÜRKLER, YANİ O DEVRİN OSMANLI İMPARATORLUĞU için duraklama ve gerileme devri başlamıştı.
Üstelik öyle veya böyle sahip olduğumuz İSLAM inancı, hükmettiğimiz topraklarda yaşayan insanların ne DİNİNE, ne DİLİNE nede ZENGİNLİKLERİNE, kapitalist düzen gibi MÜDAHALE ETTİRMEDİ!!!
İşte sırf bu nedenledir ki OSMANLININ hükmettiği coğrafyalarda insanlar, bu gün İNGİLİZCE, FRANSIZCA veya FLAMANCA konuşurlar. Öncelikle bu gerçekle yüzleşmek ve kabullenmek zorundayız!
Ve işte sırf bu gerçek nedeniyle de, MAALESEF Kİ, kendi ülkemizi, ANA VATANIMIZI , KENDİ TOPRAKLARIMIZI SÖMÜRMEK durumundayız...
Bir İngiliz gibi sömürge topraklarında veya zamanında oraları ele geçirmiş ŞİRKETLERİ aracılığı ile dünyanın en ücra köşelerinden ALTIN, ELMAS, BAKIR, KOBALT, KURŞUN, DEMİR ,PETROL çıkarıp, alım, satımını yapıp , para kazanma şansımız yoktur...
Bir Belçika gibi, KONGO isminde ki ülkeyi TÜKETENE dek sömürüp, AVRUPA'nın ortasında yoktan bir ülke olma şansımız da yoktur...
Fransızlar gibi, özgürlüklerini verdiğimiz SÖMÜRGE ülkelerinin tüm MALİ YAPILARINI ve GELİRLERİNİ kontrol ederek, hala paralarından , PARA, mallarından , MAL kazanma şansımız hiç yoktur...
Hollanda gibi eski sömürgelerinde yürütülen TARIMSAL faaliyetleri,kendi ülkesinde yapılmış gibi göstermemiz imkansızdır...
ÇİN NASIL Kİ gelişebilmek adına , kendi insanını, kendi topraklarını, nehirlerini, havasını, suyunu KİRLETİYOR İSE,
MAALESEF ki , ÜZÜLEREK SÖYLÜYORUM ki, İÇİM KAN AĞLAYARAK BELİRTİYORUM ki, ülkemizde GELİŞEBİLMEK ADINA, kendi topraklarını, sularını, nehirlerini ,bitkisini, otunu, böceğini kullanmak zorundadır...
Enerji açığı bulunan ülkemizin, DOĞAYA ZARARI AZ OLAN alternatif enerji kaynaklarına yönelirken, DÜNYA EN BÜYÜK REZERVLERİNDEN BİRİSİNE SAHİP OLDUĞU LİNYİT KAYNAKLARIMIZI kullanarak enerji üretmesi KAÇINILMAZDIR.
KENDİ TOPRAKLARIMIZ ÜZERİNDE, en az 3-5 tane NÜKLEER SANTRAL kurmamız da KAÇINILMAZDIR.
Balıkların göç yolu üzerine BARAJ , kuşların göç yolu üzerine RÜZGAR türbini kurmamız KAÇINILMAZDIR.
En basit şöyle düşünün, EVİNİZDE YAKACAK YOK ve ÇOCUKLARINIZ üşüyor, BAHÇENİZDE Kİ 300 yıllık IHLAMUR ağacının GÖZÜNÜN YAŞINA BAKAR MISINIZ? İşte önemli olan bu TAHRİBATI ne kadar az veya çok yapacağımızdır ancak TAHRİBAT olması kaçınılmazdır."
Devam ettim;
"Hell ülkesinin çocukları Birleşik Adanın müfredatına göre yetişmekte. Siz bizden ayrıldınız ama Birleşik Adaya bağlandınız, farkında değilsiniz.
Çocuklarınız onların edebiyat eserleriyle, çizgi filmleriyle, oyuncaklarıyla şekilleniyor. Bakın biz Arvalap halkı olarak yakın zamanda Afrin Adasına bize ihraç ettikleri terör ürünlerini geri çevirmek için bir nezaket ziyaretine gittik. Ençok velveleyi sizin Hell' deki aydınlar çıkardı.
Adanın tamamındaki Cehalet terörü, Uyuşturucu Terörü, Gıda ve Sağlık Terörü, Anarşi Terörü Hell Adasındaki Birleşik Ada hakimiyetinden sadır olmakta!"
Ben otomatiğe bağlanmış şekilde savunmamaı yapmaya çalışırken hakim kaşlarını çatarak sözümü kesti:
"Sayın suçlu. Bylocktan aldığım talimata göre...Sen himmetini vermeyen, aklını okyanus ötesine bahşetmeyen, hizmet erlerinden olmamış, altın nesil için kılını kıpırdatmamış bir hezeyansın! Efendimiz senin ocağına ateşler salmamı buyurmakta! Kurulu düzene biat etmeyen birisin!"
Üç gün içeride tuttular. Sonra da salıverdiler. Sınırdışı ettiler Hell'den. Cezaevinde de diğer mahkumların kafalarını karıştırmaya başlamışım meğer.
Arvalap'a döner dönmez hemen bir Kültür Karargahı oluşturmaya karar verdim. Hell ülkesiyle ancak bilgi yoluyla ve aydınlanma ile mücadele edilebileceği kanaati hasıl oldu bende.
İnsanlar malum, bilmediklerine düşmandırlar.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya da yatkındırlar. Fikirsiz zikir ise en tehlikeli sürecin alametidir.
Arvalap Adasındaki okuma olayını çözelim ki sonumuz Hell ülkesine benzemesin.
Haftada bir kitap okumalı Arvalap halkı. Önce elbette ki kitabımız Kur'an-ı Kerim.
Sonra halkın eğitim vasıtası olan sinema filmleri çekmeliyiz.
Offf! Yapılacak çok iş var. Vakit kaybedecek durumda değilim.
Hay Allah! Afrinde durum ne vaziyette acaba? Duam sizinle mücahitler'
Hell'in kurucu bir lideri var. Bir de 12 kişilik bir kurucu konseyi. Arvalap Adasından bir kişiyi de ayartıp kurulun başına geçirmişler. Etti mi 13. Sara Aaranson, Gerdrude Bell, General Allenby, Lawrence, Abduh, Efgani, Hurrington, Resneli Niyazi, Teodor Hertz, Emmanuel Karasu, Mr. Vahap, Şerif Hüseyin ve o malum şahıs Hell ülkesini Arvalaptan ayırarak kuran kişiler.
6185 nolu yasaya aykırılıktan gözaltına alındım.
Halbuki ülkede metrekareye onlarca casus düşmekte. Başka adaların casusları ülkede cirit atmakta. James Bond, Mike Hammer, Hercules Pariot, Sherloc Holmes, Çakal Carlos en bilinenleri. Benim gibi sıradan bir yazara bile casus muamelesi yapıldı ya...en azından gururum okşandı. Kendimi önemsedim. Hell ülkesinde irticai faaliyette bulunmak diye bir suçlama ile de karşı karşıya bulundum.
Sorularım toplumda huzursuzluğa sebebiyet vermekte imiş. Bölücülük yapıyormuşum. Arvalap bir bütündür, parçalanamaz diye iddiam varmış.
Arvalap'ın resmi dili Açkurudyacayı övüyormuşum filan. Bir de buranın muhalif liderlerinden birisi ile temaslarım varmış. İddiaların ardı arkası kesilmiyor.
Hakimin huzuruna vardığımda "One Minute" dedim. "Arvalap Hell'den Büyüktür" diye de sözümü devam ettirdim.
"Hakim Bey artık modern zamanlardayız. Bilgi ve bilişim çağındayız. Bütün Arvalap halkı merak ediyor Hell neden bizden ayrı düştü diye? Ayrılığın, bölünmenin, parçalanmanın ada halkına ne faydası var?
Hell nasıl kuruldu?
Hell deki kurucu iradeye bağlı olduğunu iddia eden Ceviz kabuğuyla Halkın Payıdır politbürosu hakkımda atılan mesnetsiz iftiraların adresidir.
Ben Hell halkınında bizim Arvalap gibi kendi iradesi ile yönetilmesi gerektiğini savunuyorum.
Madenlerimizi ve diğer kaynaklarımızı neden başka adaların insanları kullansın?
Neden aramızdaki anlamsız düşmanlık sona ermesin ki?"
Ben mahkemede ifademi verirken o esnada hakimin telefonuna gelen mesajın bip sesi ile sözümü kesmek durumunda kaldım.
"Pardun bay sanık" dedi hakim. "Bylock'uma bir mesaj geldi de..."
"Ülkenin Toryum, Bor, Petrol kaynakları Birleşik Ada tarafından zaptedilmekte." Bir an Serdar Topçuoğlu arkadaşın söyledikleri aklıma geldi;
"Dünyanın KOLONİLEŞME ve VAHŞİ KAPİTALİZM ile başka ülkelerin zenginliklerini, mallarını, mülklerini ve hatta insanını SÖMÜREREK ZENGİNLEŞTİĞİ ve bu zenginlikleri de kendi ÜLKESİNE TAŞIYARAK, ÜLKESİNİ MARUF ettiği dönemde,
BİZ, YANİ TÜRKLER, YANİ O DEVRİN OSMANLI İMPARATORLUĞU için duraklama ve gerileme devri başlamıştı.
Üstelik öyle veya böyle sahip olduğumuz İSLAM inancı, hükmettiğimiz topraklarda yaşayan insanların ne DİNİNE, ne DİLİNE nede ZENGİNLİKLERİNE, kapitalist düzen gibi MÜDAHALE ETTİRMEDİ!!!
İşte sırf bu nedenledir ki OSMANLININ hükmettiği coğrafyalarda insanlar, bu gün İNGİLİZCE, FRANSIZCA veya FLAMANCA konuşurlar. Öncelikle bu gerçekle yüzleşmek ve kabullenmek zorundayız!
Ve işte sırf bu gerçek nedeniyle de, MAALESEF Kİ, kendi ülkemizi, ANA VATANIMIZI , KENDİ TOPRAKLARIMIZI SÖMÜRMEK durumundayız...
Bir İngiliz gibi sömürge topraklarında veya zamanında oraları ele geçirmiş ŞİRKETLERİ aracılığı ile dünyanın en ücra köşelerinden ALTIN, ELMAS, BAKIR, KOBALT, KURŞUN, DEMİR ,PETROL çıkarıp, alım, satımını yapıp , para kazanma şansımız yoktur...
Bir Belçika gibi, KONGO isminde ki ülkeyi TÜKETENE dek sömürüp, AVRUPA'nın ortasında yoktan bir ülke olma şansımız da yoktur...
Fransızlar gibi, özgürlüklerini verdiğimiz SÖMÜRGE ülkelerinin tüm MALİ YAPILARINI ve GELİRLERİNİ kontrol ederek, hala paralarından , PARA, mallarından , MAL kazanma şansımız hiç yoktur...
Hollanda gibi eski sömürgelerinde yürütülen TARIMSAL faaliyetleri,kendi ülkesinde yapılmış gibi göstermemiz imkansızdır...
ÇİN NASIL Kİ gelişebilmek adına , kendi insanını, kendi topraklarını, nehirlerini, havasını, suyunu KİRLETİYOR İSE,
MAALESEF ki , ÜZÜLEREK SÖYLÜYORUM ki, İÇİM KAN AĞLAYARAK BELİRTİYORUM ki, ülkemizde GELİŞEBİLMEK ADINA, kendi topraklarını, sularını, nehirlerini ,bitkisini, otunu, böceğini kullanmak zorundadır...
Enerji açığı bulunan ülkemizin, DOĞAYA ZARARI AZ OLAN alternatif enerji kaynaklarına yönelirken, DÜNYA EN BÜYÜK REZERVLERİNDEN BİRİSİNE SAHİP OLDUĞU LİNYİT KAYNAKLARIMIZI kullanarak enerji üretmesi KAÇINILMAZDIR.
KENDİ TOPRAKLARIMIZ ÜZERİNDE, en az 3-5 tane NÜKLEER SANTRAL kurmamız da KAÇINILMAZDIR.
Balıkların göç yolu üzerine BARAJ , kuşların göç yolu üzerine RÜZGAR türbini kurmamız KAÇINILMAZDIR.
En basit şöyle düşünün, EVİNİZDE YAKACAK YOK ve ÇOCUKLARINIZ üşüyor, BAHÇENİZDE Kİ 300 yıllık IHLAMUR ağacının GÖZÜNÜN YAŞINA BAKAR MISINIZ? İşte önemli olan bu TAHRİBATI ne kadar az veya çok yapacağımızdır ancak TAHRİBAT olması kaçınılmazdır."
Devam ettim;
"Hell ülkesinin çocukları Birleşik Adanın müfredatına göre yetişmekte. Siz bizden ayrıldınız ama Birleşik Adaya bağlandınız, farkında değilsiniz.
Çocuklarınız onların edebiyat eserleriyle, çizgi filmleriyle, oyuncaklarıyla şekilleniyor. Bakın biz Arvalap halkı olarak yakın zamanda Afrin Adasına bize ihraç ettikleri terör ürünlerini geri çevirmek için bir nezaket ziyaretine gittik. Ençok velveleyi sizin Hell' deki aydınlar çıkardı.
Adanın tamamındaki Cehalet terörü, Uyuşturucu Terörü, Gıda ve Sağlık Terörü, Anarşi Terörü Hell Adasındaki Birleşik Ada hakimiyetinden sadır olmakta!"
Ben otomatiğe bağlanmış şekilde savunmamaı yapmaya çalışırken hakim kaşlarını çatarak sözümü kesti:
"Sayın suçlu. Bylocktan aldığım talimata göre...Sen himmetini vermeyen, aklını okyanus ötesine bahşetmeyen, hizmet erlerinden olmamış, altın nesil için kılını kıpırdatmamış bir hezeyansın! Efendimiz senin ocağına ateşler salmamı buyurmakta! Kurulu düzene biat etmeyen birisin!"
Üç gün içeride tuttular. Sonra da salıverdiler. Sınırdışı ettiler Hell'den. Cezaevinde de diğer mahkumların kafalarını karıştırmaya başlamışım meğer.
Arvalap'a döner dönmez hemen bir Kültür Karargahı oluşturmaya karar verdim. Hell ülkesiyle ancak bilgi yoluyla ve aydınlanma ile mücadele edilebileceği kanaati hasıl oldu bende.
İnsanlar malum, bilmediklerine düşmandırlar.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya da yatkındırlar. Fikirsiz zikir ise en tehlikeli sürecin alametidir.
Arvalap Adasındaki okuma olayını çözelim ki sonumuz Hell ülkesine benzemesin.
Haftada bir kitap okumalı Arvalap halkı. Önce elbette ki kitabımız Kur'an-ı Kerim.
Sonra halkın eğitim vasıtası olan sinema filmleri çekmeliyiz.
Offf! Yapılacak çok iş var. Vakit kaybedecek durumda değilim.
Hay Allah! Afrinde durum ne vaziyette acaba? Duam sizinle mücahitler'
FEHMİ DEMİRBAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder