EMPERYALİST KELEBEKLER (2)
Anası, babası, ecdadı, yedi sülalesi bu milletin bir ferdi olan...İsmi de bu kültüre ait olan...Bu kültürün harmanında yoğrulan...Ama kendisini "ateist" diye tanımlayan bir tanıdığımla konuşuyorduk geçenlerde:
"Abi, yine trafikten ceza yemişim" dedi. "Yav arkadaş biraz sürat yapmışım, radar affetmemiş basmış cezayı. Ortalıkta da gözükmüyor halbuki trafik polisleri...Kim görüp de cezayı basıyor arkadaş, araçta telefonla konuştuğumu...Emniyet kemerini takmadığımı?..."
Haydi gel de bu arkadaşa Kiramen Katibin'den dem vur. Meleklerin varlığından bahset. Gizli kameraları kavrayamayan bu beyne frekanstan, manyetik alandan filan bahset. Elli kelimelik repertuarıyla operanın faziletlerinden bahsetmeyi modern zamanların matahlığı zanneden bu tanıdığım ve buna benzeyen güruhun tektipliğinin işgal ettiği dünyayı ve kainatı ve dolayısıyla yaradılışı gel de haykır bu kahrolası hegemonik şeytani düzene!
Ve dahi nasıl bahsedeyim 1955'te CIA bünyesinde kurulan Amerikan Kültür Konsey'i ile George Orwel'lerin, Hemingwayların sübvanse edildiklerini.
Ne diyordu Orwel, 1984'te "Büyük abi, bizi gözetliyor!?"
Sahi "Çanlar kimin için çalıyor?"
...
Emperyalist Kelebekler yazımızın konusu...Bu ikinci bölüm. Ama bugün 19 mayıs... Gençlik bayramı...
Tarihin dip hikayelerinde genç bedenler kurban edilirmiş türlü ayinlerle, tanrıların öfkelerini yatıştırmak için. Hele ki bakire kızlar, kutsal sunaklarda. Ya da bir şeyler dilemek için pinti tanrılardan...O gün,bayram gibi de kutlanırmış halk tarafından... Gençliğin kurban olarak kabullenmesi içinde tanrılar tarafından.Bana inanmayan, kulak versin; tarihin dehlizlerinden, kurban gençlerin çığlıkları çarpacak suratlarınıza...
...
Koru beni, kolla beni, elini ayağını öpeyim abi kelebeği'nden bahsetmeye devam edelim.
Yumurtalarını vakti saati geldiğinde Mavi Cendiya bitkisinin yapraklarına bırakan "Koru Beni Kelebeği"nin emperyalist hikayesinden...
Tabi tropikal ormanlarda yaşayan Kokulu Orkide bitkisini de anmamak olmaz. Aynı Orkideyle örtüşük yaşam süren renkli Orkide arısından da...
Orkide çiçeği açar açmaz kırmızı bölümü tas şeklinde olan kısmının hemen üstünde kaygan ama baldan tatlı bir nimet salgılamaya başlar. Bu kokuya dayanamaz Orkide arısı ve hemen orkidenin yanına gelir. Kaygan sıvı ile arı düşer kırmızı tasın içine. Oradan kurtulmanın tek yolu vardır, az ötedeki dar yarıktan çıkmak. Bunu yaparkende orkidenin polenleri üzerine yapışır. Oradan başka bir orkideye ulaştığında arı orkidelerin döllendirmesini de başarmış olur. Tabi bütün bunların evrim sayesinde olduğunu iddia edecek beyinlerin balatalarının yanmış olması lazım.
...
Yaprak böceğinden de mi bahsetsem acaba? Güneydoğu Asya ve civarında bulunan, kendilerini düşmanlarından korumak için, bulunduğu ortamdaki ağacın yaprağına dönüşebilen, kamuflaj ustası diye anılan, besin bulabilmek için kuşlara saldırabilecek kadar güdüye sahip yırtıcı bir böcek türündende bahsedelim tabiki de. Bu gezegende 47 milyon yıldır değişmeden arz- ı endam eden bu mahlukatların soylarının devam edegelmesi için yumurtalarının kabuklarının dış çeperleri adını şimdi unuttuğum bir karınca tarafından mutlaka kemirilmesi gerekmektedir. Yoksa hayvanın soyu tükenip gidermiş milyonlarca yıl öncesinden. O karıncaya da teşekkür etmek lazım, evrimi red ettikleri için.
...
Dedim ben de o tanıdığıma...Hani trafik cezası yemişti de ona üzülüyordu ya..."Oğlum cezanın büyüğü geliyo...haberin olsun!" O şaşkınca yüzüme bakıp da ne demek istediğimi kavramaya çalışırken "Hayat ehliyetin elinden alındığında..." diye yarım yamalak bir vurguyla geçiştirdim sözümü.
Neyse Emperyalist Kelebekler konulu yazıma şimdilik yine ara veriyorum. Devam edeceğim.
Son 42 yılda dünyadaki mahlukatın %58 azalmasının verdiği kederin acısını biraz hazmedeyim devam edeceğim yazıma. Önümüzdeki 20 yılda dünyayı bekleyen felaketleri düşündükçe, ben yazmayayım da kim yazsın be kardeşim bu konuları?
FEHMİ DEMİRBAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder