"Küresel sehirler, küresel markalar artık dünyada devletler gibi siyasi aktör haline geliyor. Kültür de siyaset ve ekonomi gibi stratejik unsur oluyor." Küresel markalar; İŞGALCİ KOLLUK KUVVETLERİ! ŞİMDİ MİLLİ MÜDAFA ZAMANI! KIZLI-ERKEKLİ KAYBEDECEĞİZ YOKSA GELECEĞİMİZİ! YANİ; NE KARA KUVVETLERİ, NE HAVA KUVVETLERİ, NE DENİZ... İLLA Kİ; KÜLTÜR KUVVETLERİ!
7 Mayıs 2021 Cuma
Matematikle aranız nasıl?
Misal kaç çocuk doğmakta dakikada dünyada, umud içinde; mavi ya da pembe cıbınlarıyla-tulumlarıyla?
Misal dakikada kaç çocuk ölmekte hastalıktan ya da açlıktan?
Hangi çocuk nasıl tutunmakta hayata?
Salgınlardan, savaşlardan kaç çocuk yetim kalmakta?
Kaç ders kitabı bahseder misal çocuklardan; onların güvenli geleceklerinden; kurbağaların iç organlarından bahsettiği kadar? Hangi bilim kurulu dert edinir dünyanın acı çeken çocuklarını?
Oysa çocukları katledilen, toprak ana şahittir olup bitene de; yazık ki elinden bir şey gelmez onun da! Çünkü o da kimyasal yöntemlerle kurallara uygun şekilde bilimsel metodlarla kahrolmakta!
Kaç çocuk öldürülür? Silahla ya da fast food menüleriyle?
Kaç çocuk tecavüze uğrar? Kaç azgının iştahına meze?
Kaç çocuğun organları satılır? Kaç geberesice biraz daha soluk alsın diye?
Kaç çocuk sürgündür dünya coğrafyasında? Kaçının bedeni sahillerde sere serpe?
Matematikle aranız nasıl?
Mazeretlerimiz, gözyaşlarını siliyor mu masumiyetin?
Tarihin dehlizlerinde filan tarihten misallemeler verirken sayılar rakamlar nasıl bir döngüdeler?
Roma arenalarında kaç masumun soluğu aslan pençelerinde?
Yanlış hesap dönmezken artık Bağdat'tan sayılar ne ifade ediyorlar bize?
Günümüzün İngiltere’si, Amerika’sı, İsrail’i, Rus’u, Çin’i gibi, bir zamanların Moğollar'ı vardı. Dünya imtihan dünyası malum!
Yaklaşık 750 İslam şehrini viran etmişlerdi. Tıpkı günümüzde olduğu gibi, uzak bir beldedeki İslam şehri Moğollar tarafından istila edildiğinde, uzaktaki Müslümanlar; “Moğollar buraya nasıl gelecek, bana ne!” demiş, kardeşlerinin feryatlarına duyarsız kalmış, ancak çok geçmeden o zulüm alevi kendi bacalarını da tutuşturmuş, işte o vakit uyanmışlar, dizlerini dövmüşler, ama iş işten geçtikten sonra, yani Basra, Bağdat, Buhara gibi şahane beldeler viran olduktan sonra… Tarih dediğiniz şeyde rakamlardan ibaret değil mi? Yaşanmadı mı yoksa o anlatılanlar?
Gelmedi mi yoksa daha önce 224 bin peygamber? Gelmedi mi Firavun, Nemrut; Karun? Zalimler diye bir şey duymadınız mı, hadi duymayız ya mazlumların seslerini?
Matematikle aranız nasıl?
Tesbih çekerken bilmem kaç misli sevaplar umarken ki kadar bereketli mi rakamlarınız?
Zekat verirken küsuratlar mı gelmekte işinize?
Ya da oynadığınız iddiada, bahiste kar oranlarınız ne?
Alırken ve verirken aynı rakamlarla mı işinizi görmektesiniz? İki kere iki cidden kaç?
Borsadan bahsetsem, mevduat hesaplarından, gecelik repolardan?...Ama bahsetmeyeyim mi ne yani hesap gününden? Ne yani yapanın yanına kar mı kalsın yaşanılanlar?
Sayılı ömrünüzün dakikalarından fazlaca almayayım da sadede geleyim hemen?
Rakamlarla aranız nasıl, elbette siz daha iyisini bilirsiniz! Elbette Çanakkale şehidlerinin sayısından bahsetmeyi seversiniz de, Çanakkale neden işgal edilir sormazsınız nedense? 29 Ekim bayramdır kurulan yeni devlet adına da kaybedilen imparatorluğa figan eden yok; adeta kurtulduk nidaları verilen kurtuluş savaşının Osmanlıya karşı olduğunadır.
Ama bilmeniz gereken bir şeyden haberdar etmek istiyorum sizleri.
Sonra demedi demeyin, feryatı figan eylemeyin!
Arkadaşlar, dostlar, kardeşler!
Yurttaşlar!
Ülke nüfusumuzun 25 milyon'u...
Yani üçte biri...
12 yaşın altında...
Bebeği, çocuğu, genci bol olan bir ülkeyiz.
Şimdi rakamları iyi takip edin!
Önümüzdeki 10 yıl içinde bu çocuklar yaklaşık 18 yaş ortalamasında olacaklar.
Gelecek bekleyen gençler!
Yani bu çocukları nasıl yetiştirirsek bu aynı zamanda şu demektir; ülkenin gidişatı da o şekilde olacak!
Peki çocuklarımızı yetiştirmeyi becerebiliyor muyuz?
Okullarda, sokaklarda çocuklar bizim çocuklarımız mı?
Her geçen gün artan uyuşturucu ve bilumum kötü alışkanlıklardan çocuklarımızı korumak adına ne yapıyoruz?
Ensestlik, deizm, almış başını gidiyor.
Oku dediğimiz çocuklarımıza %90 tercüme eserlerle hitap etmeye çalışıyoruz. Hoş 25 milyonu öğrenci olan ülkemde nüfusa oranla okuma alışkanlığı %2. Okuyoruz ama, gazel, martaval!
Peki çocuklarımızı nasıl yetiştireceğiz. Fullbright etkisindeki milli eğitimle buraya kadar... Üniversitelerimizin durumu ortada; intihalci öğretim üyeleri hazin bırakıyor ahvalimizi.
Ya informal eğitim desem?
Yerli sinemamız ortada; yersiz!
Yerli kültür pespaye olmuş?
Markalar işgalci kolluk kuvvetleri!
Hamasetle bu işlerin içinden çıkabileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz?
Matematikle aranız nasıl?
Bizim gayet iyi!
Biz kim miyiz?
Biz karamsar tabloların, istatistiklerin elbette farkındayız.
Ancak karanlığa küfredilmemesi, aksine mum yakılmasından yanayız.
İnanmış birlerin nice binleri perişan ettiği okumalar yaptık biz.
Biz birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz içindir diyenlerdeniz!
Mücadeleden yanayız.
Gayretten yanayız. Seferden yanayız.
Her şeyden yana bu bizim bireysel imtihanımız; ömür süremiz bittiğinde Rabbimize elimizden geleni yapmaya çalıştık diyenlerden olmak istiyoruz.
Yüzlerce yıl sonra tarih olduğumuzda birileri 2000 li yıllarda hak için hakikat için birileri uğraş vermiş desinler diye, şimdiden onları diri tutmak için mücadeledeyiz.
Bütün sorunların farkındayız.
Bütün sorunlara karşı gerçekçi çözüm öneri ve uygulamalarımız da var.
Matematikle aranız nasıl?
Eğer bize katılırsanız biz bir fazla olacağız!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder