29 Ekim 2022 Cumartesi

MAVİ KEP, MAVİ PELERİN

Jön Türkler'in Almanya'ya gönderdiği yetim işçilerden haberimiz yoktur sanırım? Osmanlı Devleti'ni imar ve ihya edecekleri iddiasıyla 31 Mart ihtilaliyle iş başına gelen Jöntürklerin yedikleri herzelerin hala bir çoğundan haberimiz yok. Misal, müterake yıllarında yani devletin son zamanlarında Almanya'ya karın tokluğuna gönderdiği yetimleri duymuş muydunuz? Ya da Ermeni tehciri sonrası el konulan yetim Müslüman Türk çocuklarının Ermeni kimliğiyle batıya kaçırıldığından... Devlet başıbozuklarca ele geçirildikten sonra ard arda gelen savaşlar sebebiyle zor duruma düşmüş, yetim çocuklarına bakamayacak hale gelmişti. "Darüleytam" yani "yetimler yurdu" çok sayıda yetim çocuğa ev sahipliği yapmaktaydı. 1917 yılına gelindiğinde artan yetim sayısına bakacak kaynak bulmakta sorunlar yaşanılmaya başlanıldı. Adeta koskoca devlete babaları savaşta şehit düşmüş çocuklar fazla gelmeye başlamıştı ittihatçıların yönetimine.. Müttefik Almanya ile görüşüldü. Almanya, İttihatçılardan'dan yetimleri istedi... Almanya'ya savaş ekonomisi için iş gücü lazımdı. Dolayısıyla iki devlet arasında bir protokol imzalandı. İlk etapta yaşları 14-16 arasında değişen 314 yetim çocuk, çalıştırılmak üzere Sirkeci Garı'ndan Almanya'ya şaşaalı bir törenle gönderildi. Çocukların başlarında mavi bir serpuş omuzlarında yine mavi bir pelerinle... Almanya maceramızın ilki, 2. Viyana kuşatması sonrasında da yine dindaşlarımız kalakalmışlardı Almanya topraklarında; yitip giderek tarihin tozlu sayfaları arasında. Yetim çocuklar konusu mühim. Nedense kimse düşmedi bu yetim çocukların peşine. Düşmedikleri gibi 1960 larda işçi olarak ekmek parası uğruna gidenlerin peşine. Yeter ki onlar döviz göndersinlerdi ülkeye... Gönderilen bu yetim çocuklara Almanya bakacak, onların ihtiyaçlarını karşılayacak, hatta meslek öğretecekti. Güya meslek öğrenecek olan bu çocuklar Berlin'de de törenle karşılandılar. Çocukların 200'ü madenlere gönderildi. 80 tanesi tarlalarda çalıştırıldı. İçlerinden sadece 30'u meslek öğrenebilecekleri işlere yerleştirildiler. Madende çalışan çocukların şartları son derece zordu. Haftanın 7 günü karın tokluğuna çalışıyorlar, domuz eti ve domuz suyu ile yapılmış çorba yemeyi reddettikleri için de yavan ekmekle beslenmek zorunda kalıyorlardı. Yetersiz beslenmenin yanında, yetersiz barınma, yetersiz giyinme gibi problemler de vardı. Bunlardan dolayı madenlerde çalışan pek çok çocuk hastalanıp hayatını kaybetti. Doğruydu; madenlerde Alman çocuklar da çalışmaktaydı. Alman çocukların 1 gün dinlenme tatilleri ve de maaşları vardı. Bunu öğrenen bizim yetimler madenlerden kaçmaya başladılar. Polisse kaçan çocukları yakalıyor, yeniden madene getiriyordu. Almanya bu durum karşısında ne yaptı biliyor musunuz? Bu çocukları müterake yıllarını yaşayan İstanbul'da ki ittihatçı Türk hükümetine şikayet etti. Meğer yapılan antlaşmaya göre, bu yetim çocuklar Almanya'da 3 sene boyunca karın tokluğuna çalışacaklar, 4. seneden sonra bir miktar maaş alacaklar, bu alacakları maaşın da yarısını İstanbul hükümetine göndereceklerdi. İttihatçılar bu insanlık dışı, bu aşağılık anlaşmayı gizlemişti... Almanya, bu 314 çocuktan hayatta kalanları "firar ediyorlar, antlaşmayı bozuyorlar" gerekçesi ile geri gönderdi. İttihatçıların foyası meydana çıkmıştı. Oysa ki çocuklar yaşadıkları eziyete sabretseler, köleliğe baş kaldırmayıp, firar etmeselerdi, İttihatçılar bu yöntemle daha nice yetim çocuğu daha Almanya'ya gönderecek ve bu yetimlerin külfetinden (!) kurtulacaktı. Hatta ikinci grup olarak göndereceği çocuklar hazırlanmıştı bile... Peki bütün bunlardan sonra ne olmuştur dersiniz? İşgal altındaki İstanbul hükümeti utanıp hayatta kalan yetim çocuklara kucak açmıştır değil mi? Hayır! Hemen Almanya ile yeniden temasa geçilir. İlk gönderilen çocuklardan hayatta kalanlar geri alınır. Çünkü ilk giden çocukların hem yaşları büyüktür, hem de çoğu şehirli çocuklardır. İttihatçılar ikinci parti göndereceği çocukları daha düşük yaş grubundan ve de Anadolu'nun yetim köylü çocuklarından seçer. Böylece yaşı küçük ve mazlum, suskun, sessiz Anadolu çocukları Almanya'daki şartlardan şikayetçi olamaz, firar edip işi bozmaz diye düşünürler. Almanya'ya bu şekilde binlerce yetim Türk çocuğu daha gönderilir. Babaları vatan için şehit düşmüş çocuklar, ittihatçılara külfettir ve yönetim bu çocukların pek çoğundan kurtulmuştur... 200 bini aşkın yetim çocuğun hangi birinin hikayesinin ardına düşebiliriz ki? FEHMİ DEMİRBAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder