15 Kasım 2022 Salı

MİNİ TARİH

"İhtilal" ve "devrim" ifadeleriyle hedef alınan II.Abdülhamit Han İT mensuplarınca tardedilmiştir. Bunun içinde dönemin şeyhülislamlarından destek bulmuşlardır. Peki nasıldırlar bu şeyhülislamlar? "Dini mübîni İslam'ın taarruza uğraması Tanzimatla başlasa da, sistemli olarak İT devresine rastlar... İT Fırkası, 1910'da kendileri gibi Yahudi uşağı bir mason ve kızılbaş olan Musa Kazım'ı bab- ı meşîhata (eskiden istanbul'da din işlerini tedvir eden, Devleti Âliyenin Diyanet işleri Reisi) tayin eder. Aynı partinin önde gelen isimlerinden, zamanın gazinocularından pezevenkler kralı namıyla anılan Giritli Necati isimli dönme bu şeyhülislam (!) Musa Kazım'dan bir fetva koparır. Fetva (!) şöyle: "Müslümanlar, üzümlerini şarapçılara satabilir, kendileri şarap imal edebilir, içebilir ve meyhane açabilir. "Medrese-i ulűmun Ehl -i Sünnet talebeleri, bu mason şeyhülislam (!) makamından çıkıp evine gitmek için arabasına binerken ve evi önünde arabasından inerken "meyhaneci meyhaneci" diye tempo tutarlar (...)Meyhaneci 1914'de bab-ı meşîhattan ayrıldı. Yerine kim geldi dersiniz? Ürgüplü Hayri isimli daha alçak birisi. (...) Ürgüplü Hayri'nin ilk fetvası (!): "Müslüman kadınlar kerhanede çalışabilir." Müslüman halk ona da kerhaneci lakabını taktı. Öldüğünde cenazesi Cumhuriyet döneminde Ürgüp'e götürüldü. Mezarı çok şatafatlı olup Fener Patrikhanesi yaptırmıştı. İşte bu Ürgüplü Hayri'nin oğlu bir zamanlar Amerika'da elçiyken Türkiye'ye getirilip başbakan yapılan Suat Hayri Ürgüplü'dür. Amerika'da çeşitli gazetelere lűtiliği övücü beyanatlar vermesiyle tanınmıştır ve bizzat lűti olmasıyla nam salmıştır. Yine bir ittihat ve Terakki mensubu olan ve Osmanlı Mebusan Meclisi'nde üye bulunan Numan Usta adlı bir Alevi, ilk komünist parti "İştirakiyyun"un kurucu üyesidir. II. Abdülhamit Han'a karşı darbeye kalkışan Hareket Ordusu isimli çapulcu sürüsünün önemli isimlerinden Resneli Niyazi de bir Bektaşiydi. Genç Türkler ve ittihat ve Terakki devrinde islam alfabesinin iptal edilerek Latin alfabesinin kabul edilmesi yolunda yoğun gayretler sarfedildiği malum. İşte bu hareketin tohumlarını atan adam Ahundzâde ( Ahmet Ağaoğlu) isimli bir Azeri Alevisidir ve Ruslar'a bağlı resmi bir görevli sıfatıyla İstanbul'a gelerek sadrazamla görüşmeye çalışmıştır. Her ne kadar bu görüşmeye muvaffak olamasa da, devrin fikrî (!) ve edebî (!) iklimi üzerinde istediği tesirleri bırakmayı başarmıştır. Onun alfabe değişimi fikrinin en ateşli taraftarları, birer Bektaşi olan Namık Kemal ve Mithat Paşa'dır. Özellikle Mithat Paşa'nın ihanette çok ileri gittiği, Osmanlı bayrağındaki"hilal"in yanına haç koymayı bile denediği ve "bugüne dek: Âl-i Osman dediler. Bundan sonra da Âl-i Mithat desinler" diyecek kadar işi azıttığı malum."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder