30 Nisan 2014 Çarşamba


BAS GAZA ŞOFÖR!


kendisi de homurdanıyordu,
kullandığı dizel kamyon gibi,
yolda kalınca,
anadolunun bu ücra yerinde,
otostopla biniverdim aracına,
aslen tokatlıyım dedi,
başladı yol boyu konuşmaya,
öfkeliydi, yıllarca biriktirmişti,
be mubarek adam benimi buldun,
yılların birikmişliğini kusacak?
üniversite mezunuymuş,
uzunca sürede memurmuş,
iftiraya uğrayıp olunca işinden,
bir arkadaşının kamyonunun,
direksiyonuna geçmiş,
ekmek parası uğruna...
tam 13 yıldır,
yaz kış demeden,
yollara adanmış bir ömür,
-neler taşımadım ki,
nerelere neler,
ah be kader!
katettiğim her kilometrede,
kahrediyorum arkadaş
bak bu kamyon alman malı,
biz de türk malı!
arkadaş,
bütün avrupadakinden fazla,
kamyon yol alır anadolu'da!
mevcut taşımacılığımızın,
dörtte üçü yani!
karayolu demek ne demek?
gavurun arabası demek,
yedek parça demek,
arabın petrolü,
insanımızın aptalca rolü,
...
şoför değil adam,
sanki şehirlerarası kütüphane,
anlamamki anlattıklarından,
ben basit bir pazarlamacıyım,
ithal ürünler satmaktayım.
....
anlayacağınız,
yolda kalmanın bedeli,
esiri olduk kamyoncunun,
hele ilk benzinliğe gelek,
canımı kurtaracam,
bir hamlede,
binerim bir otobüse,
ulaşırım gideceğim yere!
...
şoför konuşadursun yol boyu,
içimden yükleniyordum,
kamyonun gazına!
bas gaza, bas gaza!
...
satılacak mallarım var daha,
...
mallara!
...
hele bir de trafik kazalarından,
bahsedince...
istiklal savaşından,
daha çok can vermişiz yollara...
iyice tadı kaçtı yolun,
...
eğer dedim içimden,
huylu biri olsaydın,
olmazdın memuriyetinden!
sana ne!
sen şoförsün bak işine!
koce devletten iyi mi bilecen,
karışırsın büyüklerin işine?
...
kamyonun,
yol boyu neden,
homurdandığını anladım!
adamın söylediklerini,
anlamadan,
...
bu yollar,
homurdatır adamı!


fehmi demirbağ


29 Nisan 2014 Salı

TAKSİM

PUTUNA TAPINACAKLARIN İBADET TARİHİ 1 MAYIS

istikbali kıble ve,
taksim edilmiş hayatlar!
oynanan büyük oyunun,
en büyük sahnesi,
özdeşiği rejimin,
istiklal caddesi!
ve kulları,
kuru kalabalıklar!
yani,
öfkenin çocukları!

seküleritenin mabedi istiklal caddesi

fatih harbiyede
peyami safa
-bu vitrinler,
türk kızlarını,
bizden alacaklar, der,
kahramanının,
istiklal caddesindeki,
sergüzeşt dolaşmasına!
...
tokatlıyan otelini mi anlatsam,
atlas pasajını mı?
el hamraya mı,
yenilir yutulur olmayan haramları mı?
neyini anlatsam,
adı istiklal olupta,
müstemleke olmanın adımlarını mı?
galatasaray lisesi,
batılılaşmanın okulu,
re re ra cim bom bom,
profeterol mü inci de,
yoksa Türk lokumu mu?
melek sinemasında,
yeşilçamın ilaheleri,
pera da agathanın,
kayıp anahtarı,
cami yakışmaz,
tasalluttur kiliseleri!
neyini anlatsam istiklalin,
gezi olaylarını mı?
havaya sıkılan,
sol yumrukları?
bir mayısını,
katledilen onca canı,
kayıp annelerini!
cılızdan çıkan sesleri!
ya da ara sokaklarında,
ayrık otlarını mı?
ot sarıp, ot gibi yaşayanlarını
vur patlasın çal oynasın,
birahaneleri ya da 
kulağı kesikleri...
istiklal caddesi ve
mahsun, ağa camii...
ve seküleritenin mabedi,
istiklal caddesi!
...
tünelde başlar hikayesi,
istanbulun ilk metrosu da,
banisi büyük deha da,
arnavut kaldırımlı yapısı da,
koşuşturan atlı tramvayları da,
bir mazi şimdi,
değişmeyen değişimi,
yol boyu konsolusluklar,
iştahı kabarık kapitalizm tanrısı,
ki kendine yeni kullar ister,
istiklal caddesini,
bir baştan bir başa tavaf eder.
...
taksim anıtı,
istanbul sularının,
taksim kılındığı yerde,
taksim edilesi,
anadolunun,
salyası sarkık,
sevdalılarınca,
özgürlük türküsü,
söylüyorlar,
siyah tshirt üniformalı,
lejyonerleriyle...
...
atatürk kültür merkezi,
tasavvuru londranın,
ah newyorkun!
cafesinde the marmaranın,
şanzelize özlemlilerinin,
avangard tutkuları...
başka mahallelerin,
imalat hatası çocukları,
çapulcu diye,
ümmetin ıskaladığı çocuklar!
acılı mı acılı yani!
...
ya istiklal,
ya istikbal!
bal gibi de,
yuvası,
guguk kuşlarının!
...
istiklal street,
sittiret!

fehmi demirbağ

uzan yanıma paralelim;
HADİ GEZİYE GİDELİM
70 Lİ YILLAR,
DENİZ GEZMİŞ,
BİZ NİYE GEZEMEDİK?
...
hadi,
geziye gidelim!
bütün mahalle,
doluşsunlar minübüse,
babalar,
çizgili pijamalarını giysinler,
analar dolma sarsınlar,
kızlı erkekli,
hadi,
geziye gidelim!
ip atlayalım,
top oynayalım,
bir köşede nineler,
gelinleri çekiştirsinler,
ocaklar yansın,
kebaplar yapılsın,
hadi,
geziye gidelim!
...
2013' LER,
ANLAMLIDIR GEZİLER,
SİZ HALA,
ANLAMADINIZ MI?
...
böylede gezi mi olur be,
haydi,
taksime gidelim!
kıralım, dökelim,
sayıp sövelim,
faşizme direnelim,
...
ölelim!,
öldürelim!
...
geziye gidelim!
...
biber gazı yiyelim,
gülüp eğlenelim!
...
biri bizi attaya götürsün,
tahtadan atlara binelim,
tahtadan kılıçlarla,
savaşlar edelim!
...
geziye gidelim!
...
degav degav diyelim,
parmaklarımız tabanca olsun,
mahsuscuktan ölelim!
...
hadi,
tımarhaneye gidelim,
deli gömleği giyelim,
şişe şişe serum yiyelim,
...
çok eğlenelim!
...
mahallenin abileri,
para versin bize,
verdikleri mektubu,
abayı yaktıkları kızlara verelim...
...
geziye gidelim,
niye gittiğimizi bilmeyelim!
...
biri bizi attaya götürsün,
eğlenelim!
nesiller boyu sürsün!
...
taksime,
ta s..kme!
...
pijamalı babalar,
eşofmanlı abiler,
maksi giymiş ablalar,
telaşeli anneler!
şehrin bir ucuna,
ekmek almaya gitmiş,
nazardan korunmaya,
kurşun dökünmüş veletler!
...
her yer taksim,
her yer hidayete,
direniş!
...
ne iş?
...
meyhaneleri;
sekülerite mabedi!
...
1 MAYISTA KAPAKLANSIN BAŞLAR SECDEYE!

fehmi demirbağ



KAHROLSUN ÖTEKİLER!


BİRAZ GENÇLİK,
BİRAZ ROMANTİZM,
DAHA ÇOK İSYAN,
KARA CEHALET İLE,
OKUMUŞ CEHALETİ BİR DE...
DEVRİME HAZIRIZ, BİZ DE!
BİR DE, KIT YÖNETİM,
BU İŞTEN ÇOK EKMEK YERİM!
YAŞASIN DEVRİM!
BİR DE İKTİDARA SÖVGÜ,
EFENDİLERİMDEN ÖVGÜ,
BU İŞİ ÇOK SEVDİM!
WHAT'S HAPPENING,
IN TURKEY!

ANARŞİ FESTİVALİNE WELCOME!


BARIŞ BAYRAMINDA,
BAHARIN,
BİR MAYISIN...
yakılıp yıkılacak,
korku salınacak,
faşist devletten,
hesap sorulacak!
çav bella çav!
taş atılacak,
molotofta,
barış dolu dünya için,
kıyamet kopacak!
can verilecek,
canlar alınacak,
bu düzen yıkılacak,
çav bella çav!
analar ağlasın,
sokaklar yansın,
bekle bizi devrim,
ağustosta!
...
al şimdi yukarıdaki dizeleri,
ah benim kemalist gencim,
solumtrak bomboş delikanlım,
marksistim, narsistim,
al yanına birde cırtlak dişi,
dal sokaklara...
bu ülkenin geleceği için,
sana çanak tutan,
bugünlerin içine et!
sağcılarla işbirliği et!
memleketin içine et!
...
et kafa!
...
ilim neymiş, irfan, kültür neyine,
pavlovun köpeği gibi ezberle,
efendilerinin öğrettiği gibi,
gebermeye hazır ol,
kör kurşuna,
dudaklarında şehadetin;
ölümsüzdür, devrim şehitleri!
...
memleketin bahanesi bitmez ki,
sebeptir her türlü bakteriye,
yetişir mikrobun türlüsü,
kölelerin dudaklarında,
yer etmiş,
salak bir özgürlük türküsü!
...
çav bella! çav!
...
sağ...
sol...
...
ah! cool!
...
kim ki,
bu ülkenin sağcısı,
ya da solcusu,
cehaletin yolcusu!
...
by! by!
...
ki tek ideoloji,
kahrolmuşu;
amerika tutkusu!
perhiz turşusu!
...
I love you!

fehmi demirbağ



sinek oltası

turhalımın, nato yolunda,
amasyadan gelipte,
tokata giden kamyonlar,
memlekette taşımacılığın,
neden hep karayoluyla olduğunu,
homurtulu dizel motorlarıyla,
haykırırlarken dimağıma,
ben yeşilırmak kıyılarında,
elimde olta,
dolduruyordum çocukluğumu.
...
fakirliğin kader olduğu,
bir yetmişlikle feleğe,
sefere çıkıldığı yetmişler...
işi bitmişlerin türkiyesi,
artık göğünde turnaların uçmadığı,
kınalı kekliklerin sekmediği,
türkülerin ses ve nefes olmadığı,
başka kalıplara ruhlarımızın doldurulduğu,
aldatmanın aldanma olduğu,
ve benim çocukluğumla örtüşen,
tarihin yazmaktan hicap duyduğu,
şimdilerde burnumda tüten yıllar!
...
misina alamazdık,
zengin işiydi...
anamın iğne oyası,
yapmak için kullandığı,
naylon ip yeterliydi...
mazeret ya da bahane,
asla üretmezdik,
çare bizdik!
ucuna, bir de toplu iğneyi,
eğerek yaptığımız kanca,
mantar yerine gamez...
oltamıza sap olurdu kendir sapı,
adı kevrek...
saatlerce bir aşağı bir yukarı,
yol alırdık yeşilırmak boyunca...
yeşilırmak bizdendi,
kuzeni kızılırmak gibi,
zalim değildi...
tek elle bir çırpıda,
takardık yem olarak,
toplu iğneden kancamıza,
yakaladığımız sineği.
...
biz balıkçıydık afilli,
bazen sazan, bazen tal,
istemezdik kayabalığını,
yulanus dediğimiz yayınbalığı
en gözde avımızdı.
...
söğüt dalına solungaçlarından,
asardık tuttuğumuz her balığı!
...
ana sütüne eş, tek gıda maddesi,
sofralarımızda en az yer edinen!
...
memleketin üç tarafı deniz,
biz; istifade bilmeyen milletiz,
ırmaklarımız, göllerimiz, denizimiz,
tek becerimiz onları kirlettiğimiz!
...
ekolojik denge desek,
gelecek su savaşlarına gebe,
kimin umurunda,
kim ki gerçeğin farkında!
...
tarihin sert geçen kışlarında,
uysalı anadolumun, yeşilırmak,
ve gaziosmanpaşadan kankisi,
tunadan kopup gelen buzlar,
tıkarlar boğazını istanbul'umun.
...
haliçinde,
sonraları tutar olduk balığı,
çinden ithal oltalarla...
...
yeşilırmak o günden bugüne,
akarda akar,
köprüsünün altından,
zaman akar,
su akar,
türk bakar!

fehmi demirbağ

26 Nisan 2014 Cumartesi



BİR SAVCI OLSAM!

on okkalı bir savcı olsam,
davalar açarım,
memleketin bütün,
gelmiş geçmiş,
yöneticilerine!
...
önce başbakanlarına,
böyle mi yönettiniz,
yıllar yılı,
koca ülkeyi?
yuh olsun sizlere!
bakanlarına,
hele ki
milli eğitim,
kültür bakanlarına!
öğretmenlerine,
imamlarına,
doktorlarına,
mimarlarına,
mühendislerine,
bütün okumuş çocuklara!
25 milyon nüfusumuz,
12 yaşın altında,
her üç çocuktan biri,
cinsel taciz altında,
günah günah yokoluyoruz,
kimse değil, bunun farkında!
savcı olsam,
herkese suç duyurusu,
suçluyuz hepimiz!
her makamda bir adam,
nerde peki,
adam gibi adam!
torpilsiz iş yapan yok,
liyakatsiz ceset çok!
rüşvet olmazsa olmazı,
sorun konuşmak,
hepimizin açmazı!
herkes masal derdinde,
aldatmanın hevesinde!
savcı olsam,
külliyatlarca,
dava dilekçesi,
en çokta yetimlerden!
meydanlara kurarım,
idam sehpalarını!
darağacından kelleler toplarım!
...
ah bir savcı olsam,
suçlasam bütün ilahları!
...
iç geçirirken,
içerlerken,
rahatladım bir anda;
meğer, yakın zamanda,
mahkeme-i kübra'da,
toplanacakmış bütün suçlular,
herkesin dosyası hazır,
mahkeme başkanı,
olaylara nazır!
...
ah bir savcı olsam,
artık boştan lafım!
...
ben de hazırlanayım,
benimde var,
verilecek hesabım!
yakın zamanda,
büyük mahkeme,
kurulacak madem,
hazır olmalı,
ifadem!

FEHMİ DEMİRBAĞ



BÜYÜYÜNCE NE O'LCAN?


mahallenin büyük abileri,
mahallenin veletlerini,
başlarına toplar,
ısmarladıkları gazozlarla,
sorular sorar bizlere,
akıllarınca dalga geçerlerdi.
-büyüyünce ne olacan?
peltek dilimizi ağzımızda toplar,
kendimizce derli toplu,
cevaplar verirdik;
-doktor!
-mühendis!
-öğretmen!
..sittir lan derlerdi,
verdiğimiz her bir cevaba,
bu teneke mahallesinden,
doktor mu çıkar,
öğretmen mi?
dalga geçerlerdi!
bir ben,
farklı cevaplar verirdim abilere,
hatta, bir defasında,
çöpçü olacam dedim,
gülümsediler!
aferin lan dediler,
hah şöyle,
biriniz gerçekçi olsun!
sizden olsa olsa,
gazetelerin
üçüncü sayfasına,
haber olur!
yakıştıramazlardı yani,
bizim mahalleden,
asla adam çıkmazdı,
okumuş adam!
oğlum bizler,
kader mahkumuyuz,
bizden yalancı, üçkağıtçı,
hırsız, katil çıkar,
çıksa çıksa!
- sen söyle bakalım,
neden çöpçü olacan!
diyemedim,
bu sizin çöpten fikirlerinizi,
silip süpürmek için!
dedim,
herkes bir şeyler tüketiyor,
bir sürü atık madde,
kirletiyor dünyamızı,
mahallemizi,
sokağımızı...
pırıl pırıl,
bir dünya istiyorum!
herkes çöp üretmek,
istiyor da,
kimse sormuyor,
çöpler ne olacak,
...
abilerin,
en fiyakalısı,
en kabadayısı,
tuttu kulağımı,
çekiştirdi,
parmakları arasında,
- ülen sıpa,
anarşist mi olcan,
ne biçim laflar diyon?
bir de kıçıma bir tekme,
memleketin,
koca koca adamları,
o söylediklerini,
dert edinmiyor da...
bacak kadar boyuyla...
tövbe tövbe...
arkamdan bağırıyordu,
-burası teneke mahallesi,
biz çöp olmuşuz oğlum!
burda ağır laflar etmiycen,
burası,
kadere teslimiyet kalesi,
burası,
teneke mahallesi!

fehmi demirbağ

25 Nisan 2014 Cuma



ambulance

sirenler çalıyor ana dilime,
hızır acilden değil,
ambulancelerden,
mahalleleri geçerek değil,
siteleri aşa aşa!
trafik başa bela,
yolda kalanlara değil,
şehri yönetenlere,
kurnaz şoförlerden bazıları,
sirenin peşine takılı!
yollarda her türden araba,
kimi amerikan malı,
kimi avrupa,
hatta uzakdoğudan!
petrolu ortadoğudan,
kanlımı kanlı!
sirenler çalıyor kültürüme,
masal söyleyen,
nenemden değil,
beyaz camdan,
beyaz perdeden;
kapkara!
senaryolar türlü türlü,
kanlı mı kanlı!
sirenler çalıyor,
gazinolardan...
taş plaklardan,
şimdilerde digital,
konser meydanlarından,
nihavent makamında değil,
beni benden alan şarkılar,
alıp ta yerime başkasını koyan,
uğruna kanlar dökülen aşklar,
sirenler çalıyor radyolardan!
canlı mı canlı!
sirenler çalıyor okullardan,
modern köle,
mankurt yetiştirme,
mekanlarından!
sirenler çalıyor lokantalardan,
besmelesiz coladan!
sirenler çalıyor hastanelerden,
düzmece tababetten!
sirenler çalıyor ankara'dan,
her kasımın onunda,
saat dokuzu beş geçe,
mesai başlangıcında!
...
sirenler çalıyor,
beynimde!
....
yol verin geliyorum!

fehmi demirbağ

24 Nisan 2014 Perşembe



 



ÜSKÜDAR'DA SİGARA İÇMEYİNİZ!

babasının koşu arabasını çalan Phaeton,

sonraki yıllarda at arabası olarak bilinen
 "Fayton"un isim babası olduğunda,
istanbul'da adalarda yaptığı manitaya,
tur attıran kolalı yakalı  katibimin,
ne motorun icadından haberi vardı,
ne de meterolojik olaylardan!
oysa mehmet akif safahatını yazarken,
birilerinin hedefinde,yalnızca
saraya damat olmak vardı!
katibim ise üsküdar yollarında,
çamura batmış, kim ki farkında?
...
Pagan kökenli toplumlarda,
özellikle Hindistan ve Orta Asya'da,
cadıların özel gecelerde uçtuğuna,
süpürge üstünde gezdiğine inanılırdı. 
aslında anlatılan bu olay ile,
 "yıldız kayması" ifade edilirdi.
 eski çağlarda yaşayan insanlar,
yıldız kaymasından haberdar olmadıkları için,
 onlara göre bu olay bir cadının,
 süpürge üstünde gezmesiydi.
...
yüzyılın başında, newyorkta,
kadınlar ateşe verilen,
odun yığınları arasında,
can verirlerken cadı suçlamasıyla,
jade eşi hz. hasan efendimizi,
kendi elleriyle zehirliyordu!
...
ve güneyli köle sahipleri,
pamuk tarlalarında tecavüz edipte, 
zenci kadınları nescafe kıvamında,
hamile bırakırlarken,
dönemin kürtaj maddesi cola idi!
çocuklarımız hazerfende,
cooking cook festivalinde,
yasak aşkın meyvesine,
merhaba derken!
...
hazerfen kuş tüylerinden kanatlarıyla,
galatadan üsküdara süzülürken,
ıv. murat wright kardeşlere,
co-pilot olup, fırsat sunuyordu,
kuştüyü yataklarda cennet hayaliyle!
...
üsküdar açıklarında,
açıkça görmezden gelinen,kız kulesi!
dünyaya sembol olması gereken,
kronik sevdası,galatayı unutamamıştır,
ısrarla koşup kendisine gelmesini bekler,
yıllar yılı, asırlardır!
cenevizliler yapmıştır kuleyi,
sultanın parasıyla,
ondan beridir,
cenevizliler de kayıptır,
yakın zamanlarda sultanda!
galata;
istanbul'un yakışıklısından,
istanbul'un en güzeline aşk!
kız kulesine...
nazlı deniz dilberine,
galatadan en son haberi 
hazerfenin getirdiği söylenir.
...
onca hikayenin arasında,
canhıraş ben,
hiçbirşeyden habersizcesine,
üsküdar...motor iskelesinde,
bir istanbul gününü daha zayi ederken,
bekleşirken maktülümün başında,
dilimde  kan damlayan kelimelerimle,
bunlar geçiverdi aklımdan...
...
mazeret edindim efkarı,
bir sigara yaktım...
san fransisco'da doktorların,
buhran yıllarında,
ilaç niyetine reçeteye yazdığı türden,
...
nerin bir nefes çektim,
havaya savurdum dumanını,
...
savruldum!
...
karşıda güneş batarken,
üsküdarın evleri ateş alıyordu.
ufuk, marlboro kırmızı olmuş,
yanıyordu! 
camel sarısı dumanlar savurarak!
...

 fehmi demirbağ

23 Nisan 2014 Çarşamba

ZOMBİLERCE KUŞATILDIK!

BİR SORUM VAR ARKADAŞLAR!



herkes kendini de bilmeli, haddini de,
katmerli, katmanlı bir halkız nihayetinde,
şehirde yaşayanlarımız,
şanslı hissederler kendilerini,
savaşın vahşetinden bahsederiz,
ortak gündem maddemiz bu!
bizim dışımızdaki dünya,
berbat bir yerdir,
biz ulular topluluğu!
zekilerimiz,
ve kurucu irade,
bir değerler bütünü üretmişlerdir,
etrafımıza ördükleri,
duvarlar arasında!
yaşam alanlarımız,
ve tercihlerimiz,
seçmek durumunda,
bırakıldıklarımız!
onlar,
her şeyin en iyisini bilirler,
en iyiler onların hakkıdır!
toprağı işleyen köylülerimiz ise,
cahil sıradan insanlardır işte!
onlar için erdem, ahenk demektir,
ütopya; şehirliye denk düşmek!
yalandan da olsa mutludurlar,
yağmur zamanında yağsın yeter!
gebe kalsın tüm inekler!
gerçeği söylerler,
yapmasalar bile!
ve cesurlarımız vardır,aramızda,
nizama adanmış ruhlar, üniformalı!
cesaret, korkusuzluk, özgürlük,
ithal silahlarında saklı!
ve fedakarlarımız...
muhafazakarlarımız...
başka kültürlerin gübrelerinde,
yetişen evcil mantarlar gibi!
belki de en çok korkaklarımız!
sade yaşantısı olanlarımız,
lojman garantili hocalara,
kulak vermiş cemaatimiz!
ilmini satan hokkabazlarımız,
üniversite dolu adamlarımız,
boş hayallerin tüccarı yazarlarımız,
new age starlarımız...
sahte ilahlarımız,
ve herşeye rağmen,
düzenin geleceğine adanmış,
ruhlar topluluğu,
ya da ruhları çalınanlar!
sistemin bel kemiği,
ruhtan ari, etle örülü iskeletler!
kamuya hizmet edip,
sisteme kul olanlar!
ve,
benim gibi arada kalanlar!
araf'ta,
aklına soru takılanlar!
...
al, gazı mı sistem,
yine gerildim!
gezi parklarına,
niyetliyim!
...
sırtımı okşa,
rahatlat beni!
...
sevmedim,
sevemedim,
ben bu düzeni!
...
herkes bir yere ait iken,
bir yer edinemeyen!
...
kendini bilmenin erdeminde,
kelimelerin serüveninde...
...
siz sizler için,
bestelenen şarkılara,
tempo tutturun,
ben,
ıslık çalacağım!
...
mezarlıklardan,
geçerken yaptığım gibi!
...
bir kutsal asa,
yapımı gibi,
bir sürü zombi!
...
anlayan var mı beni?
...
siz de hergün,
sınanıyor musunuz?
a- zeki misiniz, misal?
b- kurnaz?
c- ya da nazik misiniz?
d- dürüst müsünüz peki?
e- fedakar veya cesur?
ya da hiçbiri!
...
siz düzenin,
hangi koduyla,
programlandınız?
...
uygun musunuz?
uyumsuz musunuz?
...
düzenin kulu musunuz?


fehmi demirbağ

Her 3 çocuktan biri cinsel istismara uğruyor, her 4 gelinden biri çocuk ama bunları boşverip dünyanın tek çocuk bayramı bizde diye övünelim.

TÜRK; DÖVÜN, ALIŞ, ÜRK!

“Kurtarabileceğiniz en anlamlı çocuk henüz suça bulaşmamış çocuktur. Türk toplumunda şiddet artık bir iletişim dili oldu. Çocuğu bozulan toplumun şasesinin kaydığını görürsünüz. Türkiye’de suçların kayıtları tutulmuyor, niye çünkü gerçekle yüzleşilmek istenmiyor. Kapımıza gelen ve artık görmezlikten gelemeyeceğimiz bir sorunumuz var.”

“Aile, akrabalık ve komşuluk kavramlarının değişmesi, mahalle ve alışveriş mekânların yabancılaşması burada en önemli faktördür.”

" Toplumdaki bozulmanın ilk belirtilerinin çocukta ortaya çıktığını unutmayalım."

 "Adaletin ortadan kalktığı bir yerde, devlet güçlerine güvenin ortadan kalktığı bir yerde, inanç seviyesinin sarsıldığı bir dönemde bu gençlere hangi değerleri anlatabiliriz?”

gölgelerin gücü adına!

gölgelerin gücü adına,
gölgelerin efendisiyim,
ışık bende ise,
gölgelere hükmederim!
işim gölgeleri büyütmek,
sırrını sihrin,
ışıkta bilmek!
karanlıklar efendisi,
tek rakibim!
ben gölgelerin efendisiyim!
soyut hisler diyarında,
terkedilmişler limanında,
sancı imparatorluğunda,
efendiler efendisiyim!
...
korkudan beslenirim,
meçhulun payitahtında,
askerlerim yalnız kalpler,
bir mum ışığı asam benim,
gölgelerin efendisiyim!
...
sokaklarda ve duvarlarda,
hakikatin kadranında,
uzayan ve kısalan bedenler,
tek emrimle komutamda!
...
insanların hatalarında büyürüm,
korkakların ve günahkarların,
var gibi olup ta tek yok olan,
bedensiz varlığım,
varlığın peşinde olan!
...
gölgelerin efendisi,
nefessiz nefes kesici,
...
ben gölgeyim,
peşinizden gelici,
tıpkı vicdan gibi!
...
rengarek olsanızda,
gölgeniz kapkara,
tıpkı vicdanınız gibi!
...
keşkeler dağının zirvesindeyim,
ben gölgelerin efendisiyim!
...
nefsiniz gibi!


fehmi demirbağ

22 Nisan 2014 Salı

KUTLAYANLARIN 23 NİSAN'I MÜBAREK OLSUN!


ÜLEN EŞŞEK SIPALARI

ülen eşşek sıpaları,
dövüldünüz,
şiddette uygulandı,
taciz de edildiniz kahpece,
çalıştınız da karın tokluğuna,
bana mısınız demediniz,
bayramınızdan vazgeçmediniz!
bütün hastalıklarımızı,
size geçirdik;
korkularımızı,
nefretimizi,
sevgisizliğimizi,
vahşet duygularımızı,
bozduk ayarınızı,
yine de bayramınızdan,
vazgeçmediniz!
çocuk gelinler mi,
dersiniz,
başlık paraları mı?
üzerinizden dönen,
ticaretler...
siyasetler...
her türlü pis kazançlar,
iğrenç oyunlar!
paraya da tamah etmediniz!
bir küçük ciklet,
bir parça çikolata,
bir de yanaktan makas,
bir de kerata denildi mi,
ülen eşşek sıpaları,
bilmez miyim,
bayramınızdır o an!
tıpkı çocukluğumdaki gibi...
23 nisan hariç,
diğer günler sizin bayramınız,
hariç dedim çünkü,
bugün,
çocuktan beslenenlerin günü,
kendilerini avutanların!
yalancıktan gülecekler,
sembolik makamlar,
bile verecekler!
alın...
kar kardır!
ama kapris yapmayın!
içten içe ses çıkarmayın,
bir 23 nisanda,
gülüversin büyükler!
bir de sözüm,
nolur büyümeyin,
içinizdeki siz,
hep çocuk kalsın!
nolur bir de,
büyüklerinize,
benzemeyin!
hem kendinizi,
zorlamayın,
ulusal ne demekmiş,
egemenlik filan,
siz de büyüyünce,
bizler gibi,
he dersiniz!
...
sizi gidi,
eşşek sıpaları!

fehmi demirbağ

21 Nisan 2014 Pazartesi



alamanya'dan mektup var


formül basit, denklemde,
ithal kafa olacak memleket,
üretimi bitir, kendi elinle
suçluyu bul istersen kader de,
yüksek vergi yüzde yetmiş,
meğerse işimiz çoktan bitmiş,
topladığın vergileri maaş yap,
abuk sabuk kanunlarla adil dağıt,
bol keseden memur yap halkı,
şehirlere, köylüyü dağıt,
yol yap onlara, kredi dağıt!
bakarsan nüfus dağılımına,
köyde kalan ölümü bekleyen ihtiyarlar,
şehirden memuriyet bekleyen delikanlılar!
köy mü; kerpiç ev, ev dibi ahır!
dillerde gönüllerde hep kahır!
bitsin tarım, tükensin hayvancılık,
imdada yetişir market rafları!
çözümün adı hep slogancılık!
genetiğiyle oynanmış tohumlar,
umuda mahkum insanlar!
haydi yazar abi, profesör amca,
çanak tutun aldatanlara!
o öyleymiş te bu böyle,
doksan yılın temcit pilavı,
uydur uydur dur onca yalanı!
betondan kafes kurun yığınlara,
okutarak cahil bırakın,
ya da okutmadan,
akıbet belli!
sırtına odun koyun,
marka semerlerle!
biraz din diyanet;
ama saklısından-tuzaklısından!
bir de lider sürün önlerine,
makus talihin katili!
aslında;
formül basit, denklemde!
zehiri altın kadehte sunacaksın,
şarkılarla, markılarla avutacaksın!
sen diyeceksin,
gelişmekte olan ülke,
aldığınla yetinecek,
elindekiyle kavrulacaksın!
kafan karışırsa eğer,
kuyruğunu dikeltirsen,
bulurum bir başka bahane,
onunla oyalanacaksın!
mevzuat hazretleri tek padişahın!
bir yalan söyleyeceğim ki sana,
Allah'a inanır gibi inanacaksın!
formül basit, denklemde,
yediğinin yemeğin adı; kaos,
köyünü unutacaksın,
aklında kalmayacak,
ne düven ne patos!
sen artık moderinsin!
ihtiyacını karşılar,
yeni dinin!
cebinde kredi kartın,
yaz tatilin...
bir de emekliliğin!
daha ne istersin?
...
şimdi öğrendiklerini,
öğret oğluna...
o da oğluna,
silsile sürsün torunlarına!
...
"unutmayın; siz büyük milletsiniz!
sizin atalarınız ta viyana'ya!"
...
yukarıda bahsedilen sözler,
benim değil,
Alamanya'ya,
65 lerde gidipte dönmeyen,
amcamdan!
öğrenmiş;
yeğenin şair oldu demişler!
o da bu satırları,
karalayıp bana göndermiş.
demiş,
yeğenim bunları,
şiir diye yazsın,
okutsun insanlara,
canlarına okunan insanımıza!
...
yazdım ben de,
bakalım birileri,
okur mu diye?

fehmi demirbağ


ONE MİNUTE KARDEŞİM!

"TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?"

DÖNÜŞTÜRÜLÜYORUZ! 

HEM DE KISIR SİYASİ KAPIŞMALARIN GÖLGESİNDE!

Pensilvanya'da mukim hocaefendimizin çocuk kanalı yumurcak tv de yayınlanan pokoyo,tsubasa,caillou ile...
12 senedir iktidar olan muhafazakar iktidarın milli eğitimi ile... belediyeleri ile...
berbat bir şehirleşme anlayışı ile...
adnan efendinin mırnavları ile...
pop hocalar ile...
tesettürsüz müslüman kadınlar ile,
en küçük müzik nağmesinde bir çengi gibi...köçekler gibi...sahneye fırlayan utanma duygusunu yitirmiş müslüman gençlik ile...
namazsız, niyazsız islamcılar ile...
uyuşturucu, alkol, fuhuş ile...
aptalca günlük tartışmalarla...
dedikodu, gıybet, iftira gibi günahların es geçilmesi ile!
ülker sponsor olmuş; çizgi film izlemeyen çocuk kalmayacakmış! (Milli kahramanımız herotürk yok ama bu projede! BİZ HALA TRT İÇİN TORPİL PEŞİNDEYİZ. YUH 10 YIL OLDU! HALA BİR ADAMINI BULAMADIK, DOSYAMIZ GEÇSİN DİYE!)

Tarihi boyunca müslüman toplumlar hiç bu kadar makyevelist, pragmatist olmamışlardı.

bakın bir liste sunuyorum. yeni yaşam alanlarımız sitelerimizin ve avm lerimizin...isimlere bak; üstüne hayatımızı işgal eden bir de yabancı markaları ekleyin bu listeye!

hadi şimdi slogan atalım; one minute!

KİM CUMHURBAŞKANI OLUR BİLMEM AMA, ORTADA RENKSİZ VE KİŞİLİKSİZ BİR CUMHUR OLDUĞU ORTADA... AKLAKİ ÇÖKÜŞ YAŞAYAN CUMHURUN ZAVALLI POZİSYONUNA  SEBEP OLANLAR İSE KOLTUKLARININ MODELİNİ DEĞİŞTİREREK  MEMLEKETİN MESELELERİNE ÇÖZÜM ÜRETTİĞİNİ ZANNEDEREK YİNE ZAMANLARIMIZI ÇALMAKTALAR! KİMİ DE BEDDUALARIYLA İŞTİRAK ETMEKTEDİR BU SUFLİLİĞE!

YAŞAM ALANLARIMIZ VE YENİ ALGILARIMIZ!

Türkiye, “projeli konut” kavramıyla tanışalı henüz çok uzun bir zaman olmadı. 1990’larda başlayan bu yeni yerleşim / yaşam anlayışı, kısa bir süre içinde yaygınlık kazanarak hayatımızın bir parçası haline geldi. İlk başta sadece konut olarak başlayan projeler son dönemlerde içinde konut, alışveriş merkezi, otel ve ofis elementi barındırır şekilde geliştirilmeye başlandı.
2000 – 2005 arasında İngilizce isim verme modasının başladığını gözlemlemek mümkün: Metis Country Villaları (Ankara – 2001), My City (İstanbul - 2000), Paradise City (İstanbul - 2002),Altınorak Sunflower (İstanbul -2002), Polat TowerResidence (İstanbul -2001), Dragos Drive (İstanbul - 2002), My Village (İstanbul - 2003),  BavarianGardens (İstanbul - 2000) ve daha bir çokları bu geleneğin öncülerini teşkil ediyorlar.
Aynı dönemde, projelere yine daha “Avrupai” bir hava veren, “mitolojik” veya “antik” olarak niteleyebileceğimiz bazı proje isimleri de görülmeye başlanıyor:  Angora Evleri (Ankara -2003), Venus Kent (Ankara-  2002), Atlantis Konutları  (İstanbul - 2003),Aqua Manors (İstanbul - 2004), Hederapark Evleri (2001, İstanbul), Pegasus Residence (İstanbul - 2005) gibi...
Yaşam alanlarımıza verdiğimiz isimlerdeki dönüşüm, bir değişimin ipuçlarını veriyor belki de.  

MODERNİTEYE DİRENEMEYİŞİMİZ;
İLİM-KÜLTÜR-SANAT VE EDEBİYAT ALANINDA YOKLUĞUMUZ BİZİ HİÇLİĞE SÜRÜKLEMEKTEDİR! arkasından da gelsin terör ve şehid cenazeleri. Hadi tüm timsahlığımızla ağlayalım.

MODERN KÖLELİK ARTIK İSLAMİ SOSLU!

Kültürel atmosfer, kendi kimliğimizle ilgili görüşlerimiz YOLUNU BULMADIKÇA ve değiştikçe bu isimlere muhakkak yenileri de eklenecektir.

SİTE İSİMLERİNDEN BİR KISMI:

MARKALAŞMA ADINA İNGİLİZCE'DE KELİME BIRAKMADIK PATENTLEDİK!

alice village 
almondhill 
atasehir residence
bautek kugu evleri
burj el turco
evidea
flora residence
fms park village
incity istanbul apartments
istanbulbis
kempinski residence astoria
kentplus
mashattan
mega kent
millenium park
my country
my town
my world
narcity
nautilus residence
power center
selale premium residence
terrrace fulya residence
uphill court
yakacik country villalari
yeshill gokturk
Sinpaş Bosphorus City İstanbul...

ve daha yüzlercesi!

konstantiniapol olduk!

ayasofya açılsın ikiyüzlülüğü ile!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !!!  
Osman Bey, sabah saat 7.00'de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı. Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC'ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuanı ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Rowenta ile saçlarını kuruttu.
Bill's gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine çav deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı. Şehrin göbeğindeki Mega Center'daki ofisine varınca, Casper bilgisayarını çalıştırdı. Microsoft Excel'e girdi. Ofisboy'dan Nescafe'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi. Öğlen Wimpy's Fast Food kafeteryaya gitti. Ayaküstü Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşam üzeri iş çıkışı Image Bar'a uğrayıp CB'sini yudumladı, sonra köşedeki Shopping Center'a uğradı. Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kâğıdı, Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla faturayı ödedi.
Hafta sonu eşi Münevver'le Galeria'ya giden Osman Bey, Showroom'ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı.
Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide'a göz atan Osman Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programları izledi. Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı.
Saat 22.00'ye doğru Show'da Türk dili üzerine panel başladı. Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.
"Ne mutlu Türk'üm(!) diyene" diye gerindi...

FEHMİ DEMİRBAĞ

19 Nisan 2014 Cumartesi


KEDİCİKLER
ebu hureyre,
en çok,
hadis rivayet eden sahabi,
kedilerin babası yani,
ona bu ismi,
peygamber verdi!
...
nerde görsem,bir sokak kedisi,
peygamberim gelir aklıma,
bir de perişan olmuş,
sokaklara düşen peygamberin ümmeti!
...
uyuyan kedisini,
rahatsız etmemek için,
yattığı yerden,
hırkasını kesen,
merhamet peygamberi!
...
ha! kedi dediniz de,
aklıma geliverdi!
ithal mamayla beslenen,
sosyete kedileri!
...

gençliğimizin baharı,
ama aylardan eylül,
hemen seksen sonrası,
hafta içi,
belki de pazartesi,
bir ikindi vakti,
sanayii nefise,
talebesi olmak için,
fındıklıdayım.
....
yetenek sınavı sonrası,
gerçek sınav için,
yakınlardaki,
camideyim!
alnım secdeye kapanmış,
bugünlere,
o günlerden
dualar dudaklarımda,
-rabbim hayr eyle!
...
camide üçbeş delikanlı,
ya da bir başka,
yedi güzel adam,
namazı eda ettik,
usul tadili erkan,
ben dedi, adnan!
heybetli,
bir güzel adam,
saçı ortadan ayrılı,
sünnete ayarlı!
...
hemen kaynaştık...
...
avlusunda caminin,
yine görüşmek için,
randevulaştık!
...
onlar uzaklaşırken yanımdan,
arkalarından,
hayranlıkla bakakaldım!
...
bilen bilir,
her caminin kedisi vardır,
avlusunda dolaşıp,
cemaatin bacaklarına dolanan,
...
hikmeti ilahi,
caminin avlusunda,
bir sürü kedi!
...
ara ara görüştük,
halleştik,
çünkü biz artık,
kardeştik!
...
mimar sinan değilde,
gidince başka üniversiteye,
ayrı düştük kardeşimden!
...
sonrası,
yüzü nur, kalbi nur,
pak dostları,
gıyaben takip ettik!
taktir ettik!
...
derken bir rüzgar,
memlekette esen,
bir deli rüzgar,
adnanımı serinletti!
...
memleket ilk ondan öğrendi,
yahudiyi,
masonu!
o korkusuz adam,
kalemiyle cihad eden!
korkuttu çokça baronu!
...
başına gelmedik illet,
kalmadı gelmedik musibet!
...
Allahu alem, safhası;
mehdilik şimdi onun sırası,
canlı yayında 33. dereceden,
bir ihanet vesikası...
...
cami avlusunun değil,
başka alemin kedicikleri,
maşallah,
bacakları arasında!
...
ey! nur talebesi,
yakıştı mı o minver sana,
minberin sanki,
et pazarı!
...
behey! hemşehrim,
adnanım, kardeşim!
...
herşeye eyvallahta,
bu neyin cümbüşü?
neden yarıldı,
İsa'nın döşü?
...
Allahu alem!
bu sen değilsin,
sen olamazsın!
haybeye,
neyine gerek,
mehdilik,
adamlığın yeterdi be!
...
ben hala kardeşinim;
tevbe öneririm!
...
sen mehdi değilken de,
peşindeydik!
...
silikon vadisinin,
sultanı olman, nafile!
...
çok içerledik!
...



fehmi demirbağ


KARDEŞİM OLUR MUSUN?

akan su pislik tutmaz ise,
su gibi akan zamana,
ne demeli?
kirbela zamanlardayız!
bir polis copu,
eskilerden; tanıdık,
saatin sarkacı gibi,
iner durur tepelerine,
şehrin,
ve hak arayan insanların!
uvertürü biber gazı!
...
beyazıt meydanında,
israil bayrağı yakardık,
adeviyyeye atıf!
polis bizden oldu,
zulüm hep satıh!
...
suçsuz yere,
tutuklanmak bela ise,
tutunamayanlara,
ne demeli?
yok yere mi delirdik!
boşuna mı yediğimiz dayaklar,
yumruklarımız boşuna mı,
sıkılı kaldı?
çenelerimiz neden kilitlendi?
işkence;
hepimize aynı menü!
herkese nasibince!
...
usandım,
arkası gelmez,
aptalca kavgaların,
safında,
artık yer alamam!
hem bu kavga benim değil,
bu kavga; ısmarlayanların!
...
ıskaladığımız çocuklarla,
yumruk yumruğa gelmek,
tuzu kuruların,
kavgasını gütmek!
...
anam ağlamasın,
başka da analar!
nedir bu,
kardeşe kin kusmalar!
...
gündem şeytanın,
malzeme, adem oğlu,
hem de,
Allah'tan dem vuranların!
kim vurduya giden,
zavallı kurbanların!
...
barış çok mu zor Allah aşkına,
bir ekmeği,
ortadan ikiye bölmek?
nedir bu,
pisipisine ölmek!
...
kimi vatan diyor,
kimi yurt!
adından başka,
değişik olan ne?
uğruna savaştığımız,
düşmanlaştığımız,
aynı topraklarsa,
bu kavga niye?
...
bir dava tutturduk,
hayata tutunamadan!
hepimiz cehalet ehli,
asılı kaldı gözlerimiz,
asılı kalan kardeşlerimiz gibi,
akıp giden zamanda!
bu,
vurulup,
ölüp gitmeler neden,
hepimiz neticede kabir ehli!
...
fehmi demirbağ


18 Nisan 2014 Cuma

MUSA'NIN ASASI (HOLLYWOOD)

VE
MİKİ FARE

çok zaman önce,
sahaflara dadanan,
bir garip adam,
-cambaza bak dedi!
ya da kuşa!
millet başka,
işlerle oyalanıyorken,
sahafın kedisi dahil,
herkesi uyutuverdi.
adamlar şaşkın,
köşedeki fare uyanık,
fare bu,
kediyi yedi!
...
kitapları kemirdi!
...
o adam,
o değiştirdi,
dükkanın,
kutsalı olan,
kitabın kapağını,
ama kitabın içi,
aynı kaldı!
...
kitabın dışını,
farklı görenler,
aslında eski,
ama yeni,
kitaba el uzatmadı!
...
zaman geçti, tez,
tekrardan eskidi bu kez,
kitabın hem kapağı,
hem içi,
ama millet,
kitapsız kaldı!
...
kitapsız kalan millet,
bitap kaldı!
...
boş beyinlere hitap,
mecalsiz kaldı!
...
fare büyüdü,
şehre taşındı,
yaban ellere...
çok büyüdü,
geri döndü,
kemirerek hayatlarımızı,
...
adam,
perdeye bak dedi,
beyaz perdeye,
mickey mause,
oluvermişti,
bizim fare!
...
fare cirit atarken,
yuvalarımızda,
bizde ki başka telaşe,
fareli köyün,
kavalcısının,
adam koyduk peşine,
....
sahaflarda,
adı geçen hikaye,
anlatılır da dilden dile,
bir süpürge kapıp,
fareyi kovalayan yok,
nafile!
...
bir başka adam,
şiire döktü,
olan biteni,
gülü görmezden,
gelenler,
kutsadılar dikeni!
kendilerini,
seveni!
...
sivri akıllısı memleketin,
hesap yaptı,
dahiyane planlar!
farenin postundan,
seccade yapmaya,
kuruldu fabrikalar!
...
mickey mause,
az biraz, pause!
...
hal bu ki;
yoksa kitap!
halimiz harap!
...

fehmi demirbağ




kalem; kale'm!


kalemime takat isterim rabbimden,
hançereme çığlık!
miras düştü yalnızlık,
hayatı çalınmış dedemden!
...
halim,
ahvalim,
hakikatim;
mekkeli yetimin dediği gibi;
"Dünya ile benim ne alakam var.
Ben, dünyada bir ağaç altında gölgelenip de,
bırakıp giden bir yolcu gibiyim."
...
barut gibiyim,
öfkeli,
göreli,
olup biteni,
bileyledim,
kalemimi,
kalemimi,
ençok,
birilerinin üstünü çizerken kullandım,
son günlerde,
içerlenmem ondan!
kahırlanmam!
...
bana bir şiirler oluyor,
sorsan herkes çok iyi,
bütün kötülüklerin,
müsebbibi ben,
aslıma bakarsan,
aslında tek tükenen,
ben ki harfiyyen!
...
kalem yazıyor,
gözler;
görmezden geliyor!
...
kalem,
yazdıkça,
kellem,
sadıkça,
yaban ellerde,
yalnızlık kulem,
dik duracak,
hüzün bulutlarıyla,
ben ki biçare ozan,
kalben sustukça...
....
ben sustukça,
takatsiz bırakma kalemimi,
rabbim!
konuşan,
dilimi!
...
yaşama sevincim,
çiziktirdiklerim...
...
kalem,
gölgem!
...
kalem; kale'm!
...



fehmi demirbağ

OKUMAK İSTERSENİZ;
KALEM SURESİ
Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla
1- Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun.
2- Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.
3- Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır.
4- Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.
5- Artık yakında göreceksin ve onlar da görecekler.
6- Sizden, hanginizin ‘fitneye tutulup-çıldırdığını.’
7- Elbette senin Rabbin, kimin Kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir; ve kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir.
8- Şu halde yalanlayanlara itaat etme.
9- Onlar, senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı.
10- Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık,
11- Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan),
12- Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkar,
13- Zorba-saygısız, sonra da kulağı kesik;
14- Mal (servet) ve çocuklar sahibi oldu diye,
15- Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: “(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır” diyen.
16- Yakında Biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız.
17- Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.
18- (Bu konuda) Hiçbir istisna yapmıyorlardı.
19- Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela’ onun üstünü sarıp-kuşatıverdi.
20- Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup-kapkara kesildi.
21- Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler.
22- “Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın.”
23- Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler:
24- “Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın.”
25- (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
26- Ama onu görünce: “Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız” dediler.
27- “Hayır, biz (herşeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık.”
28- (İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: “Ben size dememiş miydim? (Allah’ı) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?”
29-Dediler ki: “Rabbimiz Seni tesbih eder, yüceltiriz; gerçekten bizler zalim imişiz.”
30- Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar.
31- “Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınmışız” dediler.
32- “Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimiz’e rağbet eden kimseleriz.”
33- İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler.
34- Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri Katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.
35- Öyleyse, Müslümanları suçlu-günahkar olanlar gibi (eşit) kılar mıyız?
36- Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
37- Yoksa (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var?
38- İçinde, neyi seçip-beğenirseniz, mutlaka sizin olacak diye.
39- Yoksa sizin için üzerimizde kıyamete kadar sürüp gidecek bir yemin mi var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye.
40- Onlara sor: “Hangisi bunun savunuculuğunu yapacak?
41- Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse, ortaklarını getirsinler.
42- Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler.
43- Gözleri ‘korkudan ve dehşetten düşük’, kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi.
44- Artık bu sözü yalan sayanı sen Bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
45- Ben, onlara süre tanıyorum. Elbette Benim düzenim (cezalandırmam) sapasağlamdır.
46- Sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, onlar, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar?
47- Yoksa gayb (görünmeyenin bilgisi) onların yanında mıdır ki, kendileri yazıp duruyorlar?
48- Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.
49- Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.
50- Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı.
51- O inkar edenler, zikri (Kur’an’ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. “O, gerçekten bir delidir” diyorlar.
52- Oysa o (Kur’an), alemlere bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)den başka bir şey değildir.