"Dünyayı yöneten, kalem, mürekkep ve kâğıttır." Jonathan Swift
2071 TEMALI 100.000 EL YAZMASI ESER!
İSTANBUL HEM OKUR – HEM YAZAR!
10 GÜNDE 100.000 YAZAR!
“Okumak bir insanı doldurur, konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır.” Bacon
'' Ölünce unutulmak istemezseniz, ya okumaya değer eser yazın veya yazılmaya değer işler başarın.'' Benjamin Franklin
"Kâmil odur ki; koya her yerde bir eser, Eseri olmayanın yerinde yeller eser." Hz. Hadimî
Ne yazık ki biz Türkler’in tarih yaptığımızdan söz edilirde, tarih yazdığımızdan söz edilemez. Kendi tarihimizi batılı kalemlerden öğrenmemiz en çok şikayet ettiğimiz konuların başındadır.
PROJENİN KONUSU:
İstanbul İlimizdeki ortaokul ve lise öğrencilerinin arasından 2012-2013 öğretim sezonu içerisinde 10 günlük bir program neticesinde 100.000 yazar elde etmek.
PROJENİN AMACI:
İnsanımıza hem okumanın, hem de yazmanın önemini öğrenciler üzerinden aktarmak.
İstanbulumuz’da ilk-orta-lise öğrenimi gören yaklaşık 2.5 milyonluk bir nüfus sözkonusudur. Adeta küçük bir ülke nüfusu oranındaki “ülkemizin geleceği” konumundaki 12-17 yaş grubundaki çocuklarımıza yapılacak proje konusu etkinliğimizle HEM OKUR-HEM YAZAR statüsü ve alışkanlığı kazandırma amacındayız.
GİRİŞ:
Kişi, ne denli bilgili olursa olsun, belleğine güvenmemelidir. Çünkü, zamanla birçok şey unutulabilir. Bu nedenle, unutulmaması gereken şeyler, yazıya geçirilmelidir.
Yazının bulunması, insanlık için çok büyük bir devrim olmuştur. Sözlü olarak aktarılan bilgiler, kulaktan kulağa geçerken birçok değişikliğe uğrar.
Kimi önemli konular unutulur. Ama yazıya geçirilen bilgiler, gelecek kuşaklara hiçbir değişikliğe uğramadan aktarılır. Böylece, insanlığın binlerce yıllık birikimi, kuşaktan kuşağa aktarılmış olur.
Bilindiği gibi insan ömrü sınırlıdır. Ancak insanlık dünyada var olmayı sürdürecektir. Yeni kuşaklar, kendilerinden önceki kuşakların birikiminin üstüne yeni değerler ekleyerek daha güzel bir dünya için çalışmayı sürdüreceklerdir. Böylece, kesintisiz bir biçimde uygarlık gelişip ilerleyecektir.
Bunu sağlayan da yazıdır.
Bilginler ve sanatçılar, insanlığın gelişmesi için en dinamik güçlerdir. Ancak bunların çalışmaları yazıya geçirildiği ölçüde gerçek değerini bulur. Bugün, yüzlerce yıl öncesinin bir destanı, şiiri, romanı bizi ne denli etkiliyor. Eğer yazı olmasaydı bunların büyük bölümünü yitirmiş olacaktık. Örneğin, Türk destanları zamanında yazıya geçirilemediği için bugün elimizde olan özetleri ile yetinmek zorundayız. Bunların elimizde bulunan kısaca konuları bile, insanlık için hazine değerindedir. Atalarımızın nasıl düşündüklerini, nasıl yaşadıklarını bu metinlerden anlayabiliyoruz.
Bu destanların tümü yazıya geçirilmiş olsaydı, şimdi tarihimizi, geçmişimizi daha ayrıntılı bilmiş olacağımız gibi, bunların anlatımı ile beslenen sanatımız da daha yetkin olacaktı. İran destanı Şehname' nin Firdevsi; Yunan destanı İlyada' nın Homeros tarafından derlenip toplanması ve bu destanların daha sonra yazıya geçirilmesi sayesinde bugün insanlık büyük kültür yapıtlarına sahip olabilmiştir. dahası denilebilir ki, İlyada' dan yola çıkan batılı yazarlar, bu günkü batı sanatını yaratabilmişlerdir. Birikimin, insanlık tarihinde ne denli önemli olduğu bu örneklerde de görülebilmektedir.
Kişi, çok bilgili olsa da zamanla birçok şeyi unutabilir. Birikimleri kuşaktan kuşağa aktarabilmenin en önemli yolu yazıdır.
Yazının bulunması, insanlık için çok büyük bir devrim olmuştur. Sözlü olarak aktarılan bilgiler, kulaktan kulağa geçerken birçok değişikliğe uğrar.
Kimi önemli konular unutulur. Ama yazıya geçirilen bilgiler, gelecek kuşaklara hiçbir değişikliğe uğramadan aktarılır. Böylece, insanlığın binlerce yıllık birikimi, kuşaktan kuşağa aktarılmış olur.
Bilindiği gibi insan ömrü sınırlıdır. Ancak insanlık dünyada var olmayı sürdürecektir. Yeni kuşaklar, kendilerinden önceki kuşakların birikiminin üstüne yeni değerler ekleyerek daha güzel bir dünya için çalışmayı sürdüreceklerdir. Böylece, kesintisiz bir biçimde uygarlık gelişip ilerleyecektir.
Bunu sağlayan da yazıdır.
Bilginler ve sanatçılar, insanlığın gelişmesi için en dinamik güçlerdir. Ancak bunların çalışmaları yazıya geçirildiği ölçüde gerçek değerini bulur. Bugün, yüzlerce yıl öncesinin bir destanı, şiiri, romanı bizi ne denli etkiliyor. Eğer yazı olmasaydı bunların büyük bölümünü yitirmiş olacaktık. Örneğin, Türk destanları zamanında yazıya geçirilemediği için bugün elimizde olan özetleri ile yetinmek zorundayız. Bunların elimizde bulunan kısaca konuları bile, insanlık için hazine değerindedir. Atalarımızın nasıl düşündüklerini, nasıl yaşadıklarını bu metinlerden anlayabiliyoruz.
Bu destanların tümü yazıya geçirilmiş olsaydı, şimdi tarihimizi, geçmişimizi daha ayrıntılı bilmiş olacağımız gibi, bunların anlatımı ile beslenen sanatımız da daha yetkin olacaktı. İran destanı Şehname' nin Firdevsi; Yunan destanı İlyada' nın Homeros tarafından derlenip toplanması ve bu destanların daha sonra yazıya geçirilmesi sayesinde bugün insanlık büyük kültür yapıtlarına sahip olabilmiştir. dahası denilebilir ki, İlyada' dan yola çıkan batılı yazarlar, bu günkü batı sanatını yaratabilmişlerdir. Birikimin, insanlık tarihinde ne denli önemli olduğu bu örneklerde de görülebilmektedir.
Kişi, çok bilgili olsa da zamanla birçok şeyi unutabilir. Birikimleri kuşaktan kuşağa aktarabilmenin en önemli yolu yazıdır.
Okur-yazarlığın genel tanımı bir dilin yazınlarını okuyabilme, okunan öğeleri algılama ile kavrama yetisine sahip olunmasıdır.
Günümüz bağlamında okur-yazarlık iletişimin bir parçasıdır. Bir dili bilip, konuşabilmenin yanı sıra iletişim kurabilmek için yeterli derecede okuma ile yazmayı da bilmek gerekir.
UNESCO’nun tanımına göre okur-yazarlık; Değişik türdeki yazılı kaynakları, kayıtları kullanarak tanımlama, anlama, yorumlama, bir araya getirme, iletişim kurma ile hesap yapma yeteneğidir. Toplumun geniş bir kitlesine seslenebilmek, bilgisi ile gücünü geliştirerek hedeflerine ulaşması için bireye olanak veren olgudur.
Okumak, doğduğu andan itibaren birçok eğitim süreci geçiren insan için en kolay ve en etkili öğrenme yoludur. Sahip oldukları bilgilerin %60’ını bu yolu kullanarak edinen gelişmiş ülke toplumları, günümüzde daha fazla okuma alışkanlığına sahip olmanın sağladığı avantajları her alanda yaşamaktadırlar. Geri kalmış toplumların karşılaştıkları sorunların bir çoğunun kaynağında ise eğitimsizlik yer almaktadır. Bu toplumlarda kişiler, okuyarak geçirebilecekleri zamanları çoğunlukla yararsız uğraşılarla geçirmektedirler. Oysa okuma alışkanlığı öncelikle kişilerin kendisi için edinilmesi mutlaka gereken bir alışkanlıktır.
Ne var ki iş okuma-yazma bilmekle bitmiyor. Hiç okuma yazma bilmeyene Kara Cahildenir. Yalnız okuma-yazma bilip, bu düzeyde kalmış olanlara da Cahil denmektedir. Bundan anlaşılan, yalnızca okuma-yazma bilmekle de cehaletin sürekliliğini korumakta olduğudur.
Okuma bilmek yazılı bir konuyu anlayabilmeye yarar. Bunun ötesinde bilgi sahibi olmak ise, okuyup anladıklarıyla o konudaki bilgilerini karşılaştırıp bir sonuca varabilmeyi sağlar. Demek ki, bilgili olmak kişiye fikir sahibi olmayı, fikir yürütebilme yetisini kazandırır. Bu olmayınca da tek başına okuma-yazma bilmenin insanı çok uzaklara götüremeyeceği açık bir gerçektir.
HEDEFLER:
Öğrencinin-öğrenciye:
Yazı kabiliyetinin geliştirilmesi,
Okuma ve yazma fiiline aynı anda işlevsellik kazandırılması,
Olayları kavrama; anlama-anlatma yetisinin artırılması,
Tarihe not düşme duygusu verilmesi,
Planlı olma alışkanlığı kazandırılması,
İfade edebilmenin getirdiği gereklilik ile ruhsal olarak rahatlama imkanı sunulması,
2071 temasından dolayı vizyonerlik istidatı kazandırılması…
Pavlov’un prensibi gereği 2071,1071’i çağrıştıracağından milli şuura atfedilmesi,
Milletçe aynı konuda ortak gündemle, ortak duygularla hareket ederek kollektiflik bilinci yerleşmesi,
Çalışmalar yaz tatili süresince gerçekleştirileceği için, faydalı bir aktivitede hedeflenmiştir.
BEKLENEN SONUÇLAR:
100.000 el yazması esere sahip olacağız. Bu çocuklar büyüdüklerinde gelecekleri konum ile yazdıkları bu çalışmalar maddi-manevi çok daha önem arzeder hale gelecektir. Düşünsenize popüler birinin gençlik çalışmasına sahip olmayı…Geleceğin başbakanının, sanatçısının imzası…
Her sene tekrarı halinde, hele birde proje ülke sathına yayılabilecek düzeye geldiğinde toplumumuzun vizyonu adına önemi paha biçilemez hal alacaktır.
Aynı zamanda bu çalışmaların bilgisayar ortamında kaydı ile de dünyanın en büyük sanal kütüphanesinin temelleri atılacaktır. Türk edebiyatının şahlanış başlangıcı böylelikle ortaya konulacaktır.
Olay Türkiye’ye mal olduğunda hersene 1.000.000 el yazması eser hedeflenmektedir.
Ayrıca bu konu Türki Cumhuriyetlerle de paylaşılabilinir. Türk dünyası için ortak lisan ve ortak hissiyat paydası sökonusu edilir.
PROJENİN YÜRÜTÜLMESİ:
Edebiyata az ya da çok yatkın öğrenciler öğretmenleri tarafından belirlenip proje uygulama komitesine bildirilecektir. Hedef 100.000 kişilik bir öğrenci sayısıdır.
Uygulama süresi toplamda 10 gündür.
Proje Abdi İpekçi gibi kapasitesi yüksek (12.500 kişi) kapalı spor salonunda uygulanacaktır.
Hergün salona 10.000 öğrenci alınacaktır.
Saat: 11.00 / 13.00 arası
Kamuoyu nezdinde saygınlığı olan, ülkemizin yazar, gazeteci, akademisyen ve aydınlarından tespit edilecek isimler günün ilk yarısında öğrencilere sorulu-cevaplı bir ortamda tecrübe ve birikimlerini aktaracaklardır. Öğrencilere yaldızlı magazinin idolleri olan, yalnızca topçu ya da popçularının değil düşünen insanlarında rol model olması hedeflendirilmelidir.
Saat: 14.00 / 15.30 arası
Gazeteci-Yazar Fehmi Demirbağ özel bir teknik ile öğrencilere nasıl yazılır hususunda brifte bulunacaktır. Burdan elde edecekleri teknik ile çocuklarımız artık birer potansiyel yazardırlar.
ÇALIŞMA KONULARI:
Roman,
Hikaye-öykü,
Şiir,
Makale,
Günlük,
Röportaj tarzında işlenip, 2071 teması işlenecektir.
YÖNTEMLER:
Öğrencilere kapalı spor salonunda 20x28 ebatlarında 160 sh. ajanda/defter dağıtılacaktır.
Ajanda maliyetlerini karşılamak için sponsorluk çalışması yapılmalıdır. Ajanda arkasına ilan almak gibi.
Ayrıca organizasyon harcamaları için sponsorluk çalışması ayrıca yapılacaktır.
Organizasyonun tanıtımları ve salon harcamaları için…
“Hergün Birbuçuk Sayfa Yaz” (Birbuçuk sayfa ibaresi akılda kalıcılığı sağlayacağı için tercih edilmiştir. Aykırı ve sıra dışı ifadeler özellikle reklam sektörünün bir yoludur.) prensibi ile 3 aylık tatil süresi sonunda çalışmanın bitirilmesi esas alınacaktır.
Yazılar “dolmakalem” ile yazılacaktır.
Ajandaya yazılanlar ayrıca bilgisayar ortamında temize çekilecek okullar açıldığında öğrenci çalışmayı bir CD ile teslim edecektir.
Toplanan kitaplar yani elyazması eserler 24 Kasım öğretmenler gününde belirlenecek bir fiat ile (50 TL. gibi) bir başka etkinlik ile satılacaktır. Öğrencilerin kendi eserlerini satınalma hakları mahfuzdur. Elde edilecek gelir ile (50x100.000) okul yapımı gibi konular için milli eğitime kaynak oluşturulur.
Öğrenci çalışmalarının yer aldığı CD ler sanal kütüphane oluşturmak maksatlı oluşturulacak bir internet sitesi ile kamuoyu ile buluşturulacaktır.
Önümüzdeki sezon projenin ikinci uygulamasının yapıldığı gün o ana kadar eserleri internette yayınlanan çalışmalardan ençok tıklanan 10 eser para ödülü kazanacaklardır. (10.000 TL. gibi)
Ayrıca yayınlanan eserin basılmasını arzu eden yayınevleri de bu havuzdan telifleri yazarlarına ödenmek kaydıyla faydalanabilirler. Eserlerin hertürlü telifleri yazarlarına aittir.
Site reklam gelirleri o senenin yazarlarına; ihtiyaç sahiplerine burs olarak dağıtılacaktır.
UYGULAMA ADIMLARI:
Proje uygulama komitesi belirlenecektir. Komitede bir devlet üniversitesinin olması tercih edilir.
UYGULAMA TAKVİMİ:
18 Mayıs 2013 Cumartesi günü Kapalı Spor Salonunda başlanacaktır. Açılış için Devlet protokolu hedeflenmelidir ki olay kamuoyunun dikkatini çeksin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder