12 Şubat 2014 Çarşamba

14 ŞUBAT


SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!

Hayat sevince güzel, sevince tatlı günler.
Bir kuşu, kelebeği, bir taşı sevin yeter.
Sevince kalbimizde ümitler çiçeklenir.
Kötülükler kaybolur karanlığa gizlenir.
Çok sevmeli herkesi sevgi ömrün neşesi,
Dünyada en güzel şey kalpte insan sevgisi.
Sevgi olmadan yaşamanın ne anlamı var ki? Kalp, atmak için bir sebep arar ve en önemli yaşama hevesini de sevgide bulur.
Daha güzel bir dünya istiyorsak sevelim. Birbirimizi sevelim, ağaçları sevelim, insanları, kuşları, doğayı sevelim. Sevgi güzellik getirir.
Siz de sevin herkesi her şeyi ve de dağıtın tüm dünyaya. Çünkü sevginin getirdiği mutluluk hem bol kepçe hem bedava…
Sevginin sembolü Yunus Emre’nin insana bakış açısı İslam dininden beslendiğinden herkesi eşit olarak kabul eder. Büyük mutasavvıf insanları Allah tarafından yaratıldıkları için sevdiğini söyler. Onun gözünde tüm insanlar eşittir. Hiçbirinin diğerinden farkı yoktur.
Yunus Emre şiirlerini büyük bir hoşgörü ve insan sevgisi ile kaleme almıştır. Ondaki sevgi ufacık bir toz parçacığından okyanuslara, yaratılandan da yaratana ulaşır. Onun eserlerinde tevhit yani birlik ön plandadır. Dünyadaki her şeyin bir yani tek olan Allah’a ulaştığına inanır. İnsanlara beslemiş olduğu sevgi ve gösterdiği hoşgörü yaşadığı dönemde kendisinin sonraki çağlarda ise eserlerinin insanlar tarafından çok sevilmesini sağlamıştır. Onun eserlerinden anlaşıldığı üzere Yunus Emre her zaman mazlumun yanında olmuştur. İnsanlara yaşama sevgisi, birlik, hoşgörü aşılamıştır. Yunus Emre tüm bu olumlu özellikleri ile çağını aşıp günümüze kadar ulaşmayı başarabilmiştir.
Yunus Emre geleceğin daha güzel olması, kişinin sesini yarınlara ulaştırabilmesi için herkesin sevgi ile dolmasını önerir. İnsanların birbirini sevmesi ve hoşgörü sahibi olması sayesinde dünyanın daha güzel bir yer olacağına inanır ve bunu eserlerinde işler.

İnsan dünyanın her yerinde aynı değeri taşır. Hiç kimse ırk, dil ve dini nedeniyle birbirinden ayrılamaz, hiç kimseye bu özelliklerinden dolayı pozitif ya da negatif ayrımcılık yapılamaz. Dünyadaki tüm insanlar eşittir ve dünyanın tüm insanları sevilmeye değerdir.
Her insanın kendine özgü özellikleri vardır. Kimse kimseye benzemek ya da sadece birileri istiyor diye kendini değiştirmek zorunda değildir. Önemli olan tüm insanları olduğu gibi kabul edip olduğu gibi sevebilmektir. Çünkü dünyada evrensel olan nadir şeylerden biri sevgidir. Dünyanın neresine giderseniz gidin orayı sevgi yönetir. Sevginin olduğu yerde kötülüğe yer yoktur. Sevgi tüm milletlerin ortak dilidir. Sevgi ile dolu bir gülümseme dünyanın tüm dillerinde aynı anlamı taşır.
İnsan sevgisi herkesin içinde barındırması gereken bir özelliktir. Herkesi sevmek elbette ki mümkün değildir ama sevmediğimiz insanlara karşı bile saygıyı yitirmemek gerekir.  Tüm dünyanın bayram yerine dönebilmesi için ilk şart insanların koşulsuz şartsız birbirlerini kabullenmeleri ve karşılıksız sevmeyi öğrenebilmeleridir.
Vatan sevgisi sevgilerin en güzeli, en yücesidir. Herkesin içinde büyük bir yer tutan vatan sevgisinin yeri dinimizde de çok büyüktür. Vatan, millet özelliği taşıyan insanların üstünde yaşadığı kara parçası olsa da aslında vatan sadece bir kara parçasından ibaret değildir. Vatan yuvamız, vatan barınağımız, vatan en kutsal saydığımız yerdir. Vatanımızın her karışı vatan uğrunda canını seve seve feda etmiş şehitlerimizin kanıyla sulanmıştır.
Bir ulus için en önemli kavramlardan biri vatandır. Vatanın içinde koskoca bir tarih barınır. Herkesin vatanı kendisi için çok değerlidir. Tüm insanlık vatanı uğrunda mücadele etmiş ve dünya bugünkü halini bu mücadeleler sonucunda almıştır. Şüphesi ki vatan sevgisi sevgilerin en temizi, en karşılıksız olanıdır. O öyle bir duygudur ki her insan gerektiğinde daha önce atalarımızın yaptığı gibi vatanı için canını seve seve verir.
Vatan sevgisine dinimizde de yer verilmiştir. Peygamberimizin bu konuda söylediği sözler mevcuttur. Bununla birlikte vatan sevgisi yıllar boyunca pek çok yazar ve şairin eserine de konu olmuştur. Namık Kemal vatan şairlerinin en büyüğüdür. Yine Mithat Cemal Kuntay o meşhur dizelerinde vatanı şöyle anlatır:
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır
Sevgi bize hoşgörülü olmamızı da öğretir. Hoşgörü, karşılaştığımız olumsuz durumlarda karşımızdaki kişinin kusurlarını görmezden gelmek onu bu davranışı sebebiyle rencide etmemek demektir. Herkes hayatta hatalar yapabilir. Ancak sağlıklı insan ilişkileri için bu hataları affetmek, onları görmezden gelmek erdem sahibi olan bir insanın barındırması gereken özelliklerin başında gelir. Günümüz şartlarında hoşgörüye her zamankinden fazla ihtiyaç duymaktayız. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanların içinde bulundukları olumsuz yaşam şartları, zorlu yaşam mücadelesi insanları hoşgörüden git gide uzaklaştırmakta. Hal böyle olunca çekilmez, yaşanılmaz bir toplum haline gelmek işten bile değil. Bu olumsuz davranış sadece bireyleri değil toplumu da olumsuz yönde etkiliyor. Oysaki millet olarak hoşgörülü ve birbirine saygılı olmak bize daha yaşanılası bir dünya sunacaktır.
Şöyle bir düşünün sabah karşılaştığınız insanlara günaydın diyor musunuz ya da akşam evinize giderken kaç kişiye iyi akşamlar dileğinde bulundunuz? Otobüste yolculuk yaparken diğer insanlara anlayışlı davranıyor, mağdur durumda bulunanlara yardım ediyor musunuz? Zor durumda olan bir insana en son ne zaman yardım ettiniz veya size yapılan bir haksızlıkta gülümseyebiliyor musunuz? Önemli değil diyebilmek bu kadar mı zor? En son ne zaman kendinizi karşınızdaki insanın yerine koydunuz?
Hoşgörüyü vurdumduymazlık kavramı ile karıştırmamak gerekir. Hoşgörüde her şeyin farkındalık ve kendi isteğiniz ve iyi niyetle görmezden gelme söz konusudur. Vurdumduymazlık ise hoşgörünün aksine olumsuz bir davranıştır. Hoşgörü insanı yüceltir vurdumduymazlık ise küçültür. Bizim istediğimiz iyi niyet, “Yaradılanı severim, yaradandan ötürü ” zihniyetidir.
Çağımızda hoşgörüye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Günler geçiyor, çocuklarımız büyüyor, onlara daha güzel bir dünya bırakabilmek toplumsal huzur ile mümkündür. Toplumsal huzurun en basit temeli ise karşılıklı sevgi ve saygı ile atılır. Birlikte yaşamak, tüm insanlarla kardeş olmak, onlara gülümsemek, çatık kaşları yumuşatmak bize daha huzurlu bir yaşam ortamı sağlayacak ve dünyamızı daha güzel bir yer haline getirecektir.
Hoşgörülü ve yardımsever bir toplum her zaman çağın önünde olur. Diğer toplumların imrenerek baktığı bir toplum olabilmek için bu iş sevgi ve saygı ile başlar. Lütfen aynaya bakın ve bugün  kendinize söz verin. Mutlu yarınlar için mutlu bireyler, mutlu toplumlar için hoşgörülü ve saygılı insanlar gereklidir. Herkese gülümsemek yaşam felsefeniz olsun. Hayat böyle daha güzel olacak.
İslam aleminde sevgi, kardeşlik, birlik ve beraberlik düşüncesinin gönülleri rahatlatması, kalplerin tam anlamıyla yumuşaması, merhamet duygularının kabarması, fakir ve yoksulların düşünülmesi, nefsin kötü arzularına gem vurulması, büyüklerin, akrabaların, komşuların, eş ve dostun her daim ziyaret edilmesi, öksüz ve yetimlerin sevindirilmesi, her türlü sosyal dayanışma ve yardımlaşmanın sağlanması; Allah’ın (cc) aff ve mağfiretinin, bağışlamasının umulduğu olumlu davranış ve yaklaşımlardır
Toplumda ihtiyaç sahibi fakir ve yoksul kimseleri tespit etmek, onları gözetmek, sıkıntılarına yardımcı olmak, geleceğe ümitle bakmalarına katkıda bulunmak hem dini, hem de insani bir görevdir.
Peygamber efendimiz; “insanlığın en hayırlısı insanlığa hizmet eden, faydalı olandır” Buyurarak bu önemli görevi Müslümanlara hatırlatmıştır Bu sebeple toplumda huzur, barış, sevgi ve güven ortamı ancak; yardımlaşma ve dayanışmayla sağlanabilir Cenab-ı Hak,“…iyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın; günah işlemek ve haddi aşmakta yardımlaşmayın” Buyurmakta ve müminleri karşılıklı yardımlaşma konusunda uyarmaktadır.
Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa (sav)’de : “Müminler birbirini sevmekte ve birbirine merhamet etmekte, bir bedenin uzuvları gibidirler Bedenin herhangi bir uzvu rahatsız olursa, diğer bütün uzuvları da rahatsız olur” İfadesiyle kaynaşma ve dayanışmanın önemine işaret etmiştir.
Dinimiz; yakın çevreden başlayıp, bütün insanlığı içine alan bir yardımlaşma ve dayanışma anlayışını zorunlu kılar. Hak Teala Kur’an-ı Kerimde; “Şüphesiz Allah adaleti, adil olmayı, insanlara iyilikte, ihsanda bulunmayı, akrabaya, yakınlara bakmayı emreder Hayasızlığı, fenalığı, azgınlığı yasaklar, …” Buyurmaktadır
 Müslüman önce anne ve babasına karşı saygılı olur Daha sonra ailenin diğer fertlerine, akrabalarına, komşularına, Müslümanlara; hatta tüm insanlığa karşı vazifelerini yerine getirir, iyilik, ihsan ve ikramda bulunur.
Bu konuda sevgili Peygamberimiz; “Cennetin güzel kokusu, bin yıllık mesafeden alınır Fakat anne ve babasına isyan edenlerle akrabalarıyla münasebeti kesenler bu kokuyu alamazlar” buyurmuş, terk edenlere de büyük tehlikeyi haber vermiştir.

Asıl olan, mü’minler arasındaki sevgi, saygı ve dostluk bağlarının güçlenmesi, büyüklerin ve ihtiyaç sahiplerinin hatırlanması, din kardeşliği duygu ve bağlarının ülkemizde ve tüm İslam aleminde tam anlamıyla güçlenmesidir.
Sevgililer gününüzü kutlar bütün insanlık aleminin sevgi hamuruyla yoğrulmasını temenni ederim!


fehmi demirbağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder