18 Mart 2014 Salı



ÇOCUKLARIMIZ VE GELECEĞİMİZ BİZİM OLSUN PROJESİ




SANAL KAHRAMAN KAVRAMI ve
HEROTÜRK PROJESİ

Gün gelmiş,  uzak diyarlardan  bu topraklara kahramanlık yapmaya gelmiş olanların, daha fazla  kahramanlık yapmalarını gerektirecek  sebepleri kalmadığında,  hepsi birer birer kendi yurtlarına geri dönmüşlerdir. 
Örümcek Adam Peter Parker New York’a, Süperman Clark Kent Metropolis’ e yada Kripton’a, Kara şövalye Batman Bruce Wayne de Gotham’a geri dönmüşlerdir.
Ben-Ten, Xman, Texas, Tommiks, Zagor, Asterix, Tenten, Red Kit, Tarzan, Hary Potter ve diğerleri...
Çocukluk hayallerimizi de yanlarına alarak.
Hepsinin görev süreleri bitmiştir bu topraklarda.
Hem bu toprakların kendi kahramanı vardır artık; Herotürk!
O Gün Bugündür.
Bugün artık, Herotürk’ün günüdür.

***

*Milli sanal çizgi roman kahramanına acilen, bütün gecikmişliğimize rağmen  ihtiyacımız var. Bu kahraman hem bizim çocuklarımıza hem de dünya çocuklarına vereceği mesajlarıyla, kendi kültürel kodlarımızla birlikte evrensel insani değerlerin paylaşım ve yayılımında stratejik önem arzetmektedir.

*Çocuk eğitiminde "rol model" olarak sanal karakterler önemlidir. Çizgi roman bu işin başlangıç aşamasıdır. Hemen arkasından ise çizgi film. Son dönem teknolojisi 3D animation ise özellikle bilgisayar oyunları ile bütün dünya insanlarının gündemini belirlemektedir.

*Bu konu eğitimde "informal" bir modeldir.

*Konunun "kültür ekonomisi" boyutu ve önemi tartışılmaz derecede elzemdir.




Texas, Tommiks, Zagor, Swing derken, çocukluğumuzu batının kahramanlarıyla süsledik. Sonralarda kültür emperyalizmi oldu bütün o birikimler. Yaş ilerledi, sonrasında çoluk çocuğa karıştığımız günleri yaşar olduk. Harcanmış çocukluğumuzun farkına varmışlığı, kendi çocuklarımıza bizden kahramanlar sunma ihtiyacı hâsıl etti. Lakin ortada günümüzün çocuk dimağına uygun bizden tiplemeler yoktu. Onların da Benten’lerle, He-man’lerle büyümelerini çaresizlikle izledik. Her dönem batı yeni nesil kahramanlar üretmeye ise devam etti.
Bundan yaklaşık on yıl kadar önce, küçük oğlumla kahvaltı sofrasındaydım. Oğlum yemek alışkanlığı olsun diye aldığım çizgi karakterlerin resmedildiği tabaklardan birinde yemeğini yerken (yemek dediğim de yabancı markalı mısır gevreği) bir süre sonra yemeğinin bittiğini ifade etti. Bir an gözüm tabağının dibine takıldı. Aman Allah’ım! Tabağın dibinde bir FARE...
Ürkütücü, değil mi? Çocuğunuz öğrettiğiniz “Besmele” ile başladığı yemeğini “fare” resminin bulunduğu bir tabakla nihayetlendiriyor. Ama gelin görün ki “fare” dediğimiz şey aslında “Mickey Mause” değil miymiş? Ay ne kadar da şirin! Tabi ki de “fare” başka bir şey, “Miki Mause” başka...
Kahroldum... Yıkıldım...
Mankurtlaşmış ben nasıl isyan etmez, nasıl kahretmezdim ki?..
Ne yapmalıydım, ne yapılmalıydı?
Uzun yıllar, nihayetinde “HeroTürk”ün doğum sancılarına sebebiyet verdi.
J. K. Rowling isimli genç İngiliz bayanın yazdığı Harry Potter isimli kitaptan kazandığı paranın 40 milyar dolar olduğunu öğrendiğimde ise, olayın salt kültür emperyalizmi olayı olmayıp bir yandan da ekonomik gerçekliğinin masumane bir geçiştirme ile bertaraf edilemeyeceğini görmüş oldum.
Yalnızca Simpson isimli çizgi karakterin lisans gelirlerinin yıllık 8 milyar dolar olması ve dünyadaki bu tür çalışmaların sahiplerine nasıl bir güç kazandırdığı sonucu ise tablonun gücünü ortaya koymaktadır.
Ülkemizin lisanslı okul çantaları için yurt dışına ödediği bedelin de milyonlarca dolar olduğunu hatırlatarak artık bu arenada biz de yer alalım diyerek “HeroTürk” dedik...
Neden “HeroTürk “ün çizgi filmi olmasın? Kalemi, kırtasiyesi, tabağı-çanağı, kılığı-kıyafeti? Yurt dışına ödenen paralar neden memleketimde kalmasın? Neden memleketin çocukları “HeroTürk” kültürüyle büyümesin? Dünya çocukları neden “HeroTürk”e hayran olmasın?

Hala da kendi paralarımızla hem kendimizi hem çocuklarımızı aldatıyoruz.

***






NEDEN ve NASIL HEROTÜRK




PROJE AMACI
Ülkemizin birlik ve beraberliğe,  dünyanın barış ve adalete ihtiyaç  duyduğu günümüzde … Yüreğinde ecdadının hissiyatını, aklında evrensel değerleri,  batının ilim refleksiyle bir tutup, onları bir haznede harmanlandıran… Kısaca; milli-manevi değerlere sahip, yeni nesil bir kahramanın çocuklarımızca rol-model olarak benimsenmesini sağlamak.

PROJE METODU
Bize ait değerlerin tarihi köklerine de vurgu yapacak şekilde, çocukların hoşuna gidecek fantastik maceralar içerisinde hikayenin akışına uygun, kilit noktalara serpiştirerek bilinçlerinde yer edinmesini sağlamak.
Olaylar dün, bugün ve yarın üçlemesinde ele alınacaktır. Günümüzden güncel bir olaydan yola çıkılarak, tarihin dip konularına atıflarda bulunmak ve gelecekle ilgili vizyon oluşturacak “fütürist” bakış açıları sergilemektedir.

PROJE TEMASI
 Her macerada bizim kültür ve inaç kodlarımıza uygun  yeni bir temanın takipçiliğin                                                           e düşeceğiz.. Eğitim, çevre ve sağlık gibi insanlığın ortak teması konuları güncel hikayelerle süsleyip sosyal sorumluluk projelerine dönüştürmek için ergonomik ve rantabl  aksiyonlar  formüller üreteceğiz.
 “Türk” temasından maksat, ırkçı bir yaklaşım değildir.Bizim Türklüğümüz Mimar Sinan’ın Türklüğüdür. Etnik köken esas değildir.Baş kahramanımız Ertuğrul’un annesinin Bitlis kökenli bir Kürt, babasının da Tokatlı Çerkes ailelere mensubiyeti bu tavrımızın çıkış noktasıdır. Bu coğrafyanın 1000 yıllık şemsiyesinin adıdır Türklük
İnsan isimli canlı türünün insancıl markasıdır “Türklük!”
Barış, adalet, ilim, irfandır bizim Türklük anlayışımız.
Eserde, Niko, Chen, Widmark, İbosanjo, Esta gibi değişik ırk ve milletlerden oluşan yan karakterlerimizle de, hikayelerimiz de ”Yüzyılın İyilik Takımı” nı kurmayı ilke edindik.








YOL VE YÖNTEM


HEROTÜRK VAKFI
Çalışmalardan elde edilecek gelirler ile milli bir çocuk ve gençlik yetiştirme politikası oluşturulmasını takip edecektir.

HEROTÜRK ROMAN
Her ne kadar Herotürk eserleri çocuklar için gibi gözükse de, okur profilinde amaç 7’den 77’ye her okuru kucaklamak yer almaktadır. Kitap okuma eğiliminin az olduğu ülkemiz için HeroTürk’ler ‘ailenizin kahramanı’ olgusuyla herkesi de okuma kampanyasının doğal hedefi olarak görmektedir.

HEROTÜRK ÇİZGİROMAN
Türk resim sanatının gelişmesi için Türkiye’nin bir Walt Disney akademisini hazırlamak hedef alınmaktadır.
Herotürk Çocuk dergisi yakın plan hedefler arasındadır.
HeroTürk için sıraladığımız açıklamalar çizgiroman kitabımız içinde geçerlilik arzeder.

HEROTÜRK ÇİZGİFİLM
Hem TV’ler için çizgi dizi…
Hem sinema için çizgi film…
Hem reel dizi ve sinema filmi…

İnteraktif bilgisayar oyunları…

HEROTÜRK LİSANSLI ÜRÜNLER
Reklam yüzü bir tipleme oluşturarak kahramanımızı endüstriyel formata indirgemek kısa vadeli hedefimizdir.
Çocuğa yönelik her türlü gıda, tekstil, kırtasiye gibi ticari faaliyetlerde bir marka olarak materyal havuzu oluşturacağız.
Doğru seçilen karakter ile firmanın dünyadaki akımları izlemesini sağlar.
Markanın değerine katma değer katar (markanın değerini artırır). Böylece markanın bilinir ve tanınırlığını artar.
Çeşitli sektörlerde yapılan karakter lisans anlaşmaları piyasada sinerji yaratır, firmaların satışlarına ivme kazandırır, pazarlama kolaylığı sağlar.
Firmanın Rakiplerinden bir adım önde olmasını ve markanın tercih edilmesini sağlar.
Karakter lisansları; kullanırken uyulması gereken kurallar olduğundan, ürünün Kalite standardını yükseltir.
Lisanslı ürünler sektörü Türkiye’de hızla büyüyen pazarlardan biri. Özellikle çocuk odaklı başlayan bu sektör artık 7’den 77’ye herkesin ilgi alanına girmiş durumda. Yabancı film, dizi, basketbol gibi alanlarda da artık oldukça söz sahibi olan ve büyümesi hız kesmeyecek sektörlerden biri.

Türkiye’de çocukların tüketim ve ilgi alanlarının oluşturduğu Pazar 12 milyar dolar gibi dev bir boyuta ulaşmış durumda. Dünyada 170 milyar dolarlık büyüklüğe sahip sektörün Türkiye’de ise emekleme aşamasında olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zira Türkiye’de lisanslı ürünler pazarı 100 milyon Euro’luk bir büyüklüğe sahip.
Ancak sektör özellikle çocukların ilgisi ve yarattığı ürün skalasıyla ülkemizde de çok hızlı bir büyüme grafiği yakalamış durumda.
Lisanslı ürünler pazarı çok geniş faaliyet yelpazesine sahip. Oyuncak sahası lisans sektörünün lokomotifi. Kırtasiye sektörü pek çok ürün grubunu bir araya toplayan, oyuncak dışındaki tek lider. Tekstil ve gıda sektörleri kırtasiyenin ardından sıralanıyor.
Bu anlamda lisanslı ürünler sektörünün yarattığı iş fırsatları da her geçen gün artıyor. Zira lisansör firmalar, lisansiyerlerine ilgili karakterin sadece görselini kullanma hakkını vermekle kalmayıp, aynı zamanda arkasında durduğu çok güçlü bir pazarlama planıyla destek de sağlıyor.
Her yıl yenilenen tasarım rehberleriyle, firmalara kendi ürün konseptlerini yenileme ve trendleri takip etme şansını tanıyor. Lisanslı karakter, dünya markası olmanın tanınırlık ve gücüyle firmalara her alanda destek sağlıyor. Lisanslı ürünler sektörü içerisinde hala bakir Pazar alanları arasında yer alan hediyelik eşya, cd ve online oyunların ise lisanslı ürünler sektöründe kısa zamanda büyüme odağı olacağı düşünülüyor.

HEROTÜRK SPONSORLAR
Gerek ortaklık gerekse reklam karşılığı olarak HeroTürk her türlü teklifi de değerlendirecektir.

HEROTÜRK DESTEKLER
Devletimizin ve sosyal örgütlerin reklam kampanyalarında ve her türlü tanıtım çalışmalarında HeroTürk tüm ekibiyle hizmete hazır olacaktır.

HEROTÜRK SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ
Proje dosyamız bu konuda oldukça zarif ve faydacı fikirlerle kamuoyuna çıkmaya hazırdır. Zamana ve gelişmelere bağlı olarak bu geniş yelpazemiz paylaşılacaktır.

HEROTÜRK ÇOCUK TİYATROSU

WWW.HEROTURK.TV adresini ise bir çocuk portalına dönüştürmek, internet tv. yapmak yakın vadedeki hedeflerimiz arasında yer almaktadır.

***






EN İYİ YATIRIM ÇOCUĞA YAPILAN YATIRIMDIR
Eğitimde çağdaş yorumlardan biri olan çizgi roman yaklaşımı ile…Hem çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırtmak hem de kendilerine ait olan hikayelerimizle  tasvirlediğimiz sunumların onların hayal dünyalarında gerçekçi tasavvurunu gerçekleştirmek amaçlanmaktadır.

NEDEN ÇİZGİ ROMAN
 “İyi bir çizgi roman çizeri karışık bir konuyu ele alır ve basitleştirir. Bu da hayatın göründüğünden çok daha basit olabileceğini göstermesi açısından çocuklara yardımcı olur”...
“Tom Miks, Teksas, Kinova, Pekosbil, Zagor, Teks, Martin Myster, Mister No, Kızıl Maske, Mandrake, Baytekin, Kaptan Swing, Nathan Never, Ken Parker, Tarzan...” Tenten, Asterix, Red Kit, Koltes Maltes gibi daha pek çok ünlü kahramanı da unutmamak gerek. Bu ilgi, Türk çizgi roman yazar ve çizerlerinin de doğmasına; başta Karaoğlan ve Tarkan gibi daha pek çok ünlü kahramanların yaşama geçip yurtdışına kadar seslerini duyurmasına neden olmuştur. Çizgi roman Amerika, İtalya ve özellikle Fransa’da geniş okur kitleleri olan yayın türleridir. Fransa’da yalnızca çizgi roman basan 50’nin üzerinde yayınevi vardır. Bunların dışında, hangi yayınevinin portföyüne baksanız kesinlikle çocuk ya da genç ve yetişkin için hazırlanmış çizgi roman dizileri görürsünüz. Öylesine gelişim göstermiş bir alandır ki, yarışmalarından fuarlarına kadar tüm dünyayı bir ağ gibi sarmıştır. Belki bir araştırma yapılsa, çizgi roman kitaplarının düz yazılı kitaplardan tiraj olarak yirmi misli fazla sattığı görülür. Amerika’da haftalıklar içinde bazı çizgi romanların birbuçuk milyonun üzerinde sattığını biliyoruz.
Çizgi romanlar, kendi aralarında gerek çizgi, gerekse konu bakımından çok farklılıklar gösteren sanat eserleridir. Küçük yaşlarda okuma alışkanlığının kazanılmasında ve geliştirilmesinde, kitabı sevdirmek için bu resimli kitaplar büyük önem taşır. Okuma alışkanlığı olmayan ülkelerde, çocuklar için çizgi romanlar bir başlangıç ve okumaya geçişte önemli bir basamak niteliğindedir. Günümüzde öğretmenlerin, ebeveynlerin bile hâlâ kitaptan saymadıkları, okuyana iyi gözle bakmadıkları çizgi romanlar, yine de sevimli kahramanlarıyla bir tutkuya dönüştürdüğü okuma alışkanlığını çocuklarımıza, gençlerimize aşılamayı başarmıştır.
Pek çok kitap okurunun ilk basamağı olan bu kitaplar, tüm baskılara karşın, okurun kendi bulduğu yöntemlerle evlerin   gizli köşelerinde saklanarak, kaplarını değiştirerek, başka kitapların içine saklanarak okuruyla gizli buluşmasını sürdürmüş, elden ele dolaşmayı başarmış ve tutkunları arasında sağlam bir arkadaşlığın kurulmasını sağlamıştır.
Çizgi roman okuru, kitaplarını yalnız çizgi roman okurlarına veren, onlarla başka maceraları takas eden, verdiği-aldığı kitaplarla ilgili not defteri tutan, envanter çıkaran bir okurdur. Onlardan daha çok koleksiyon tutkusu olan ve bunu oluşturan başka bir okur kitlesi yoktur. 


ÇOCUK GELİŞİMİNİ SÜPER KAHRAMANLAR NASIL ETKİLİYOR?
Çoğu çocuk iki yaşını tamamladıktan kısa bir sonra taklit ve karakter oyunları oynamaya başlar. Okulöncesi dönem boyunca, bu tarz oyunların içeriği gelişir ve süresi uzar. Çizgi film kahramanları gibi tanıdıkları karakterler ile özdeşleşerek küçük çocuklar yaşamı kendi perspektiflerine göre yeniden oluştururlar ve yarattıkları bu yeni dünyada bir kontrol duygusu yaşarlar.  Taklit ve karakter oyunları sayesinde kim olmak istiyorlarsa onu olabilme şansı yakalarlar.
Bir karakterle özdeşleme şeklindeki oyunlar çocukların hem zihinsel hem de sosyo-duygusal gelişimi için önemlidir. Bir çizgi film karakterinin yerine geçen çocuk, o karakterin bakış açısını anlamaya çalışır. Bu çaba sadece zihinsel süreçleri ve yaratıcı düşünceyi geliştirmekle kalmaz aynı zamanda çocukların empati duygusu kazanmalarına fırsat verir. Bir süper kahraman yerine geçen çocuğun o karakterin nasıl baktığını, konuştuğunu, düşündüğünü ve davrandığını keşfetmesi gerekir.

Diğer taraftan küçük çocuklar, ebeveynin değil kendi kontrollerinde olan bir dünya hayal ederler. Çizgi film kahramanları ya da barbie bebeklerle özdeşleşme oyunları çocuğun düşünce seviyesinde ortaya çıkan bağımsızlaşma sürecinin ilk adımlarıdır.   Ayrıca, 2-6 yaş arası çocuklar engellenme, sevgi, kızgınlık gibi yaşadıkları yoğun duygularla baş edebilmenin bir yolu olarak da tanıdıkları karakterlerin yerine geçme oyunları oynayabilirler.  Oluşturdukları hayal dünyasında en güçlü, en hızlı ya da en güzel karakterlerin yerine geçerek aslında gerçek dünyada yaşadıkları korku, yetersizlik, güçsüzlük gibi duygularını yansıtmış ve büyük oranda boşaltmış olurlar.
Küçük çocuklar çizgi film karakterleriyle özdeşleşme oyununu genelde çok ciddiye alırlar ve sıklıkla hayal ve gerçek arasındaki ayrımı tam olarak yapamazlar. Karakterle özdeşleşme oyunlarında çocuk fiziksel ya da duygusal olarak kendisine ya da etrafa zarar vermediği sürece, ebeveynin neyin gerçek neyin hayal olduğu konusunda çocuğa açıklama yapması gerekmez. Çocuklar deneyimle ve başka zamanlarda onunla yaptığınız konuşmalar sayesinde neyin gerçek neyin hayal ürünü olduğunu kendiliklerinden öğrenirler.

Kız çocuklar için Barbie, erkek çocuklar için action-man gibi oyuncak karakterlere olan ilgi 5 yaş civarı en yüksek seviyeye ulaşır. Bu oyuncak karakterler sayesinde, çocuğun hayalleri kişileştirilmiş olur. Neredeyse tüm gün boyunca sıkılmadan barbie’lerle oynayan kız çocukları ya da savaşçı rolündeki oyuncak adamları dövüştüren erkek çocuklarıyla sık karşılaşırız. Oyuncaklara roller vererek ve oynatarak çocuklar kendi dünyalarını genişletmektedir. Diğer taraftan, oyun sırasında arkadaşını geçebilmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıkça verimli bir öğrenme deneyimi yaşamaktadır.
Örneğin, her zaman kazanmak ve en güçlü olmak isteyen 5 yaşındaki Can’ı düşünelim. Can sık sık ailesine şöyle demektedir: “Ben büyüyünce Örümcek Adam’dan daha hızlı olacağım.”
Can örümcek adam kostümleri giymekte, yeni çıkan örümcek adam aksesuarlarını istemekte ve örümcek adamla ilgili her şeyi sevmektedir. En sonunda, örümcek adam kıyafetleriyle dolabın tepesine çıkıp atlamak istediğinde çok endişelenen ailesi Can’ın oyununa müdahale etmek zorunda kalmıştır. Kendisini yaralayabileceği için ailesini fazlasıyla endişelendirse de sizce de bu oyun Can’ın “sadece 5 yaşında” olduğu gerçeğiyle başa çıkmasını kolaylaştırmıyor mu?

Çocukların hayali kahramanlara ya da bir takım oyuncaklara olan tutkusu önüne geçilmesi gereken bir boyut aldığında anne ve baba ne yapmalı?

Okul öncesi dönemde çocuğunuzun hayali kahramanlara olan tutkusu size çok abartılı gözükse de aslında sağlıklı gelişimin bir parçası olarak kabul edilebilir. Özellikle 4 yaş civarında çocuklar hayali kahramanlarla özdeşleşerek güçlü ve yeterli olmayı deneyimlemektedir. Ayrıca, bu kahramanların korktukları ya da hayran oldukları özelliklerini hayal dünyalarında yeniden şekillendirerek bu yaşa özgü zihinsel gelişim gereksinimlerini karşılarlar. Hayali kahramanlar çocuğun gerçek ile hayal ürünü arasındaki farkı öğrenme sürecini destekler. Ama yaşı ilerlemesine rağmen çocuğunuzun hayali kahramanlara olan ilgisi tutku şeklinde sürüyorsa çocuğun günlük yaşantısındaki bazı deneyim ve duygularıyla başa çıkmakta zorlandığı ve bu nedenle hayal dünyasına sığındığı düşünülebilir. Bu durumda ailenin çocukla kurduğu iletişimde daha aktif bir rol alarak, günlük deneyimlerde çocuğun güçlü ve yeterli olma, kendini ifade etme, dikkat çekme ve fark edilme, aidiyet hissi yaşama gibi temel duygusal gereksinimleri karşıladığından emin olması gerekir. Bunu sağlamanın en etkin yolu da çocukla birebir oyunlar oynamaya vakit ayırmaktır. Çocuğunuzun sizi oyun arkadaşı olarak kabul edip birlikte yeni oyunlar kurmaya başladıkça gerçek ve hayal arasındaki farkı hissettirmeye başlayabilirsiniz. Sizinle birebir oyun bir süre sonra çocuğunuza çok daha cazip gelecek ve hayali olduğunu bildiği kahramanlarla özdeşleşme oyununa ilgisini kaybedecektir.
Diyelim ki bir çocuk örümcek adam hayranı. Ona bu karakterle ilgili oyuncakların dışında diğer objeleri de almanın zararı mı vardır, yoksa hayal gücü gelişimini olumlu yönde mi etkiler?
Örümcek adamı seven çocuğunuza, ilgili objeleri alıp almama kararı hem çocuğunuzun yaşına hem de sizin böyle bir şeye bütçe ve zaman ayırmayı isteyip istememenize bağlıdır. 2-6 yaş arasında bir çocuğunuz varsa ona örümcek adamla ilgili objeleri almanızın bir sakıncası olmayabilir. Hayal gücü bu objeler sayesinde gelişir diyemesek de bu objeler çocuğunuzun oyunlarını belki daha gerçekçi hale getirerek onu oyuna devam etme ve hayal gücünü zorlama konusunda motive eder. Diğer taraftan çocuğunuzun her istediğini almak zorunda olmadığınızı hatırlamanız önemlidir. Objenin içeriğine göre ya da çocuğunuzla kurduğunuz sınırlar dengesine göre oyuncağı almak istemeyeceğiniz durumlar olabilir. Örneğin, çevreye ya da kendisine zarar vereceğini düşündüğünüz “kılıç” şeklinde bir obje istiyorsa çocuğunuz almamayı seçebilirsiniz. Eğer çocuğunuzun yaşı daha büyükse ona objeler almak yerine, örümcek adam çizgi romanları sunabilirsiniz.

Çocuklara Barbie, Winx, Spider-Man gibi oyuncaklar alırken nelere dikkat edilmeli?

Oyuncaklar çocukların hayal gücünü geliştirmelidir. Ebeveynler çocuklarının hangi oyuncakları tercih ettiğini ve onlarla nasıl oynadığını gözlemlemelidir. 2-6 yaş arasında barbie ya da Winx bebekler ve action-man şeklindeki oyuncaklar çocukların fantezilerini gerçekleştirmesine yardımcı olur. Ancak bu oyuncaklarla ilgili unutulmaması gereken çok önemli bir nokta vardır: bebeklerin gerçeğe uymayan abartılı anatomileri bazı çocuklara çekici gelmektedir, aynı gizeminden dolayı çocukların çok çekici bulduğu cinsellik konusu gibi. Kadın-erkek stereotipini vurgulayan bu oyuncaklar çocukların oyununa yetişkin meselelerinin fazlaca dahil olmasını teşvik etmekte ve çocukların kendi kendine keşif ve kendini ifade imkanını azaltmaktadır.
Çoğu çocuk test etmesi gereken agresif duygularını oyunlar aracılığıyla tükettikten sonra oyuncak hayvanlar ya da kuklalar gibi daha güvenli oyuncaklara yönelmektedir. Basit oyuncaklar çocukların kendi hayallerini ve isteklerini, agresif ya da cinsellikle ilgili fantezilerini deneyimleyip aşabilmelerine daha fazla şans verir.
Oyuncaklar, çocuklara akranıyla oyun oynayabilme ve başkalarından bir şeyler öğrenebilme fırsatı sunmalıdır. Oyuncak seçerken, oyuncağın çocuğunuzun sizinle ya da arkadaşları ya da kardeşleriyle etkileşime geçmesine izin verip vermediğine dikkat etmelisiniz. Oyuncak çocuğun kendi fantezi ve hayallerini ortaya çıkarıyor mu? Kendi çözümünü bulabilmesi yolunda çocuğu zorluyor mu? Oyuncak hayal kurmanın ne kadar kısmını çocuğa bırakıyor?


ÇOCUKLAR DA MARKA GİYER

ALIŞVERİŞTE SON SÖZ ÇOCUKLARIN
Giyim ve gıdanın yanı sıra araba ve ev alımında bile aileler üzerinde belirleyici bir konum edinen çocuklar, Türkiye`de 12 milyar dolarlık bir pazar yarattı. Çocuklara özel marka ve mağazaların sayısı artıyor.    
Anne ve babaların çocukları için kullandığı `yemedim yedirdim, giymedim giydirdim` sözü, 12 milyar dolarlık dev bir sektör yarattı.
Giyimden oyuncağa, sağlıktan gıdaya kadar pek çok alanda alışverişin yeni kahramanı artık çocuklar oldu. Öyle ki modacılar her mevsim birbirinden ilginç çocuk kıyafetlerini tasarlamak için koştururken, firmalar da çocukların sevdiği çizgi kahramanların lisansını almak için her yıl milyonlarca euro para ödüyor.
Araştırmalara göre de doğumundan itibaren tüketici konumunda olan çocuk, ailesinin her türlü satın alma kararında yüzde 82 etkili oluyor. Bir dediği iki edilmeyen çocuklar, son dönemde krizden bunalan firmaların da baş tacı. Çocukların etkileri sadece kendileriyle ilgili konularda değil, ailenin genel tüketiminde de etkili oluyor. Bu nedenle çocuklarla ilgisiz bir alanda bile çocuklara yönelik mesajlara öncelik veriliyor.

Çünkü çocuk bir şey talep ederken ailenin maddi durumuna bakmıyor.

Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya da, çocukları ele geçirenin dünyayı da ele geçirmiş sayılacağını söyleyerek, `Soframızdaki kahvaltıya kadar ne yiyeceğimizi bile çocuklar belirliyor` diyor. Psikolog Alanur Özalp ise bazı firmaların tamamen çocuklara yönelik reklamlar yaptığını belirterek, şu uyarıyı yapıyor: `Örneğin çocukların oynadığı araba reklamları... Evler bile pazarlanırken çocuklar kullanılıyor. Oysa bu iki konuda çocuklar karar verici değil, fikri alınan olmalı.`
Çocuklara yönelik pazarda en büyük payı yüzde 21 ile gıda alıyor. Daha sonra oyuncak ve hazırgiyim geliyor. Ayrıca, mobilyadan beyaz eşyaya, yayıncılıktan temizlik ürünleri sektörüne kadar çok geniş bir pazarda hem çocuklara hitap eden hem de çocuklar aracılığıyla aileleri hedefleyen ürünler öne çıkıyor.

ÇİZGİ KAHRAMAN YARIŞI
Çocuk tüketicileri hedefleyen firmalar, çizgi karakterlerin ve film kahramanlarının lisans hakları için de yarışıyor. Walt Disney, Mattel, Nickeodeon& MTV Licensing, King Features, Paws Inc. Comedy Central, Smiley Corparation ve Universal Studios gruplarının çizgi karakter ve film kahramanlarının lisans haklarını kiralamak için sıraya giren firmalar, ayakkabıdan elbiseye, takıdan gözlüğe, kırtasiyeden gıdaya, mobilyadan oyuncağa kadar pek çok ürünü, çocukların hayal dünyasına hitap edebilmesi için Barbie, Batman, Hot Wheels, Winx, Örümcek Adam, Pokemon gibi kahramanların figürleriyle süslüyor. Çizgi kahramanlarının resimlerini giysi veya ayakkabı üzerinde gören çocuklar da direkt bu ürünlere yöneliyor.

KIZLARIN GÖZDESİ BARBİE
Kız çocuklarının vazgeçilmez tutkusu ve tercihi Barbie bebekleri, Türkiye`de de en yaygın çocuk markası olarak yerini koruyor. ABD`li Mattel`in sahibi olduğu ve dünyada en bilinir ilk 50 marka arasında yer alan Barbie, endüstriyel tasarım markası haline de geldi. Barbie`nin 50. yaşı, dünyanın en ünlü modelistlerinin iştirakleri ile yetişkinler için de bir tasarım programına dönüştürüldü.

Lisans hakları, 2000`den beri Türkiye`de Gamma Medya Ajansı tarafından temsil edilen Barbie, 30`dan fazla lisanslı firma tarafından, 10`dan fazla kategoride ve binden fazla ürünle çocukların beğenisine sunuluyor.
Barbie lisanslı ürünlerinin perakendede 12.1 milyon euro satış hacmi ile lider konumda bulunduğuna dikkat çeken Gamma Genel Müdürü Zeynep Ataman, Barbie`nin günlük yaşamın bir parçası haline geldiğini söylüyor. Türkiye çocuk lisanslı ürünleri pazar payının yüzde 47`sine sahip olan Gamma`nın portföyünde yer alan sevimli karakterler Sünger Bob, Dora, Garfield, Betty Boop ve Smiley gibi 40`tan fazla karakter de çocuk ve yetişkinler için kırtasiyeden ev tekstiline kadar uzanan geniş bir ürün yelpazesinde perakendeciyle buluşuyor.
Çocukların TV de izleyip sevdiği ya da oyuncağı ile oynadığı karakterlerle arasında sıkı bir bağ oluştuğunun altını çizen Ataman, `Bu, lisanslı ürünleri almaya yönelten bir sevgi, bazen tutkudur. Bazen de moda diye çocuk buna uymak ister. Örneğin kız çocuklarının Barbie sevgisi gibi. Nickelodeon karakterleri de TV`de yayınlandığı sürede fanatik sevenlerini oluşturdu. Temel Reis, Garfield ve Ağaçkakan Woody ve Smiley ise, Türkiye tanınırlığında ilk sırada yer alan ve hiçbir zaman ölmeyen klasik karakterler arasında yer alıyor` diye konuşuyor.

ARABANIN LASTİĞİNİ BİLE ÇOCUK SEÇİYOR
14 yıl önce Çilek markasıyla çocuklara yönelik mobilya üretimine başlayan Çilek Mobilya, bugün 45 ülkedeki 2 milyon çocuğun odasını süslüyor. 14 yıl boyunca her yıl yüzde 25-30 arasında büyüme gösterdiklerini vurgulayan Çilek Mobilya Genel Müdürü Muzaffer Öztel, dünyada artık çocukların söz sahibi olduğunu belirterek, `Çocuklar artık babasının arabasının lastiğine kadar her alanda belirleyici oluyor. Biz de bu nedenle çocuk markası olmayı seçtik` diyor. Üretimlerinin yarısını 45 ülkeye ihraç ettiklerini anlatan Öztel, Türkiye`de 85, dünyada 90 mağazaları bulunduğunu, 2008`de perakende cirolarının 125 milyon dolara ulaştığını anlatıyor.

ÇİN, ÇOCUK SAĞLIĞINI HİÇE SAYIYOR
Çocukların tüketimin her aşamasında belirleyici konumda olduğunu kaydeden Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, `Bugün çocukları ele geçiren dünyayı ele geçirmiş sayılır. Soframızdaki kahvaltıya kadar ne yiyeceğimizi çocuklar belirliyor` diyor.
Yetersiz denetimler nedeniyle piyasaya çocuk sağlığına zarar veren pek çok ürünün sürüldüğünü kaydeden Kaya, `Gıda ve oyuncak sektöründe ciddi boşluklar var. Özellikle Çin`den gelen ürünler geri dönüşüm plastiklerden yapıldığı için çocukların sağlığını bozuyor. Tekstilde boyalı kıyafetlerin çocuk sağlığına birçok olumsuz etkisi var. Yine Çin`den gelen melaminli süt tozu, çikolata ve kek gibi ürünlerde kullanıldığı için çocuklara ciddi zarar veriyor. Bu nedenle tüketimde ailelerin çok dikkatli olup doğru ürünleri seçmesi gerekiyor` diyor.

Fikrini sorun her dediğini yapmayın
Çocuk ürünleri pazarının çocuklar ve aileler açısından bir de psikolojik boyutu var. Psikolog Alanur Özalp`a göre, ebeveynler alışverişte çocuklarının isteklerini dikkate almakla birlikte her dediğini yapma yanlışına düşmemeli.
Çocukların doyumsuz olmasına neden olacak bu tip davranışların hem aile bütçesi hem de çocuğun sosyal gelişimine zarar vereceğinin altını çizen Özalp, `Elbette her konuda olduğu gibi tüketim konusunda da aileler çocukların fikrini almalı ancak bu durum abartılmamalı. Karar verici olan çocuk olmamalı` diyor


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder