12 Haziran 2014 Perşembe




gece; iki hece,
sebepsizce,
korkular siner,
sinsice,
uzun cümlelerce!
...
uyku; mezarı gecenin,
yum gözlerini,
gelsin eceli gecenin!!!
AYDINLIK GECELER

gece;
hüznün rahmi!
...
boğuk karanlığın ve sessizliğin,
fısıltılarına kulak veripte,
tülden düşüncelere dalmışların,
geçmişin kadim kitaplarının,
güvelenmiş sayfalarını çevirdiği,
alem içinde alem!
...
sineleri yırtarcasına,
hilkat garibesi bir hüznü,
yasak aşkın meyvesi gibi,
peydah eden,
gönüllerin durgun
ve dipsiz kuyusu!
...
hasrete dayanamayan,
ürkek yüreklerin,
içten içe dayanılmaz,
kahredici ağıtlar yaktığı,
hesaplaşmanın,
ölümüne olduğu an...
...
gözlerde zuhur eden;
kendi gözüne cellat,
düşman kirpiklere,
yapışan katreleri,
ölümcül virüsler gibi,
ölümsüzlüğe çoğaltan,
gariplerin biçare siperi.
...
derde doyduktan sonra,
aynı kirpiklerden yanaklara,
oradan titreyen çeneye,
oradanda yalnızlığın,
ıslak şahidi olan,
taştan yastıklara düşen,
ebedin müstemlekesi lahza...
...
titrek ve boğuk seslerin,
iç çekmelerin,
boğazlarda bocaladığı,
bir garip mizansen...
...
kahredici sükuneti,
bozmaya da niyetli olmayan,
nefes alan yutkunmaların,
şehadete en yakın,
boğazlardaki son limanı...
...
kelimelerin,
lacivert gökyüzünün,
ve dahi yüzsüzlüğün,
karanlık rüyaların,
yok yok,
illa ki kabusların,
artık şehrin ve herşeyin,
karardığı o vakitte,
elemin, acının, kederin,
yalnızlığın,
durgunluğun...
...
anası gece!
gündüzün katili!
...
yani,
Allah'a en yakın olduğun,
an aslında!
...
düşersen kelimelerin girdabına,
haybeye çırpınma!
...
teslim ol!
...
senin ve gecenin sahibine!
...
gör güneş nasıl doğarmış,
gecenin o vaktinde!


fehmi demirbağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder