5 Aralık 2017 Salı

BU MESAJ KENDİSİNİ ARAYANLARA İTHAF EDİLMİŞTİR!

Birinci Dünya Savaşından yenik çıkar Alamanya. Almanın Kayzeri Wilheim'in sayanına bir laç kilometresi kalmıştır düşman askerinin.Kralın yaveri sorar, "efendim savaşı kaybettik. Düşman şehre girdi. Son bir emriniz var mı?"
Wilheim'in cevabı ilginçtir; " Okul yapın! Eğitimi, aile ve anne eğitimini yeniden keşfetmemiz lazım" der. "Kaybettiklerimizi yeniden bulmamız lazım!"
Acilen, bu toplumun gündemine okumayı ve yazmayı yeniden yüklemlememiz lazım.
Bu kaçıncı haber, kedi katleden sapık bir güruhla karşı karşıyayız.
Dilimizde öfke, küfür ve şiddet vazgeçilmez reflekslerimize dönüştü.
Gücü gücü yetene.
İtirazlar salvo kabiliyetinde. Günü tüketmek şiarımız oldu.
Heryerde eleştiri, herşeyden biteviye şikayet.
Gençliğin ahvali pür melalimiz.
Önceliklerimizi yitirdik.
Misal; kırmızı çizgilerimizden biri olan Kudüs bitti bitecek nokta com düzeyinde.
Allah'tan 850.000 kişilik taşeron ordusu devlete kitlendi. Herkes devlet memuru olma gayretinde. Neymiş, garanti altında olmalıymış hayatlarımız. Yahu ülkemizin bir garantisi yok. yarın Amerikan köpeklerinin şalyaları bütün mahremlerimize bulaştı bulaşacak nokta com!
Eğer kitap okumuyorsan kusura bakma kardeşim boş beleş adamsın sen. Ömrü işkembe ile apış arasında geçen kalabalıklardan birisin. Hele yazmıyorsan, ne diyeyim sana.
Ey ülkemin mürekkep ehli...öğretmenler, öğretim üyeleri, diyanet erbabı, kelli felli idareci ehli...yazsanıza kardeşim. Bakın bu ülkede basılan kitapların %90 nı tercüme kitaplar. Yok mu bu ülkenin anlatacağı şeyleri?
Yazma seferberliği öneriyorum.
Memurlara şart koşulsun. Okullarda mezuniyet için nasıl bitirme tezleri varsa memuriyetten emekliliği haketmek için de bütün mesleki deneyimleri özetler mahiyette çalışmalar istensin. Ey falanca şunca yılını yedin bitirdin, hiç mi anlatacak anın birikmedi senin?
Milletvekilleri, bakanlar, siyasiler...o engin tecrübelerinizi anılarınızı yazsanıza!
Biz yazmazsak...Birileri bize kader diye talihler yazıyor. Biz de utanmadan cidden kaderimiz bu diye, hatta rabbimize iftira atıyoruz. Ahmaklık, cehalet, fakirlik kader değildir kardeşim. Saçmalamayı bırakın artık.
Okumayı bırakın, ama yalan okumayı, mazeret okumayı, partaval okumayı...Okuyun kardeşim, Allah'ın kitabını, tabiat kitabını. En azından şu yazıyı okuyun.
Yazın kardeşim, anılarınızı, hayallerinizi, bildiklerinizi...En azından şu yazıya bir yorum yazın. Bildikleriniz toprağa karışmadan yazın!
Ya da konuşmaya devam edin. Sanki ülkenin tek malı ke-mal kılıçdaroğluymuşçasına hep ondan bahsedelim. Elin gavuru havada ters takla atan robotlar yaparken bizde mazeretlerimiz adına taklalar atıp duralım.
Trump'u da konuşalım. Bizi turp gibi sıkan cehaletimizden bahsetmeyelim ama. Hem de en afilli alim cakasıyla arz-ı endam edelim sosyal paylaşım sitelerinde.
Trafiği berbat eden...yaşadığımız şehirlere ihanet eden...çocuklarımızı suistimal eden...hayatın içine eden bizler değilmişçesine suçlayalım; şeytanı, gavuru, konuyu komşuyu...
Ah ulan ah! Kimse beni anlamıyor diyelim. Herkesi suçlayalım, sanki biz başkalarının herkesi değilmişizcesine!
Allah affeder deyip hamuduyla günahlar işleyelim, ama başkalarının ahlaksızlıkları midemizi bulandırsın. Öyle ya, bizim hep bir mazeretimiz var. Sen benim yerimde olsaydın napardın diyelim de kendimizi kimsenin yerine koymayalım.
Okuduğu gazete AMK olan toplumdan bahsediyorum. İnternet üzerinden çocuk pornogrofisinde dünya beşincisi olan bizden...Çürüdüğümüzün farkına varamayanlardan...Suçu hep başkalarına atanlardan...
Peki biz...kendimiz, ailemizi, sokağımızı, işyerimizi, ülkemizi, dünyamızı değiştirmek için ne yapıyoruz? Dünya değiştirmeden cevaplarımız olmalı.
Bekliyoruz...Birisinin bütün bunları değiştirmesini! Peki ama o birisi kim? Mehdi mi? Mesih mi?Onlar gelmeden ya nefesin biter, Azrail gelirse! İşte o an kopacak olan kendi kıyametinde Adnan hocadan şefaat bekliyorsan nafile! O artık bir playboy! Kedicilkleri de aslında sırtlan! Hepsi de estetik mamulü!

Yani...
Herşeyin başı eğitim denilir ya...Hadi bunu ispatlayalım. En azından kendimize bir hayrımız olsun. Haftada bir kitap okuyan bireylere dönüşelim. Günlük yazalım.
Bel ki değişir dünya. Bil ki başka da yolu yok zaten!
Ha...Bir de bu mesajı alabildiğince paylaşalım ki ne yapmasını bilmeyen bir kardeşimize ulaşırda...o da etkilenir de...Kim bilir bizi değiştirecek, dönüştürecek kişiye ulaşmış oluruz!

Fehmi Demirbağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder