11 Şubat 2013 Pazartesi

DEMİRBAĞ AİLESİ

Alem adam yeni kongreden sonra yeniden MHP’nin başına genel başkan olarak seçilen, Devlet Bahçeli. Kongredeki yapmış olduğu konuşmada Akp’nin 2023 projesini kendilerinden telifsiz yürüttüğünü söylüyor. Sanki ortada ciddi bir proje varmış gibi. Olayın büyüklüğü 2023 ten bahsetmek. Hoş hükümette bahsediyor. 2023 diyor, 2071 diyor. Diyorda diyor…Altı doldurulmamış sloganlık ve beylik laflara bakacak olursak… Adı geçen tarihlerde kim hayatta olur, Rabbim bilir doğrusunu. O günlerin gençliği nasıl olacak, bütün mesele bu! Nasıl bir kimlikle taşınacağız geleceğe?
Herhangi bir siyasi partimizin çocuklar ve gençlere yönelik bir eylem adımı varmı ki?
Çocuklarımızı geleceğe taşırken;
Bir müslüman gibi mi, seküler mi, kapitalist mi yetiştireceğiz?
Ahlaki kaygıları nasıl olacak, hasılı?
De ki kürtlerden dem vuran ilgili siyaset, büyütürken çocuklarını; kahvaltılarda mısır gevreğimi yedirtecek…Yine bentenlerimi izlettirecek…onlarında binecekleri arabaların markaları aynılarımı olacak…Umutsuz ev kadınları isimli diziyi ha türkçe, ha kürtçe ha arapça çeviriyle izlemişsin, farkeden ne?
Siz Türk polisinin biberinin gazından şikayet ediyorsunuz, lakin aynı polise-askere tarafınızdan sıkılan kurşun nazardan koruma maksatlı değil ama…De ki iktidar sizsiniz; yani Kace(Kürdiye Cumhuriyeti) olduğunuzda mesela bir muhalif olarak birileri  apokürt ‘e  küfredebilecek mi? Sizin azınlığınız mı olacak Kürdistanda  yaşayan Türk nüfus? Anadilde Türkçe eğitim hakkı istenebilecek mi? Müminler kardeştir düsturu marksist felsefenizde yer alacak mı? İslami referansınız olacak mı mesela? Kürtçe meallerinizdeki cihad ayetlerini ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bütün bunlar olurken sizlerde rezidanslarda oturup toverslerdeki officelerinizde makyevelist yaşamlar mı süreceksiniz?
Behlül dana hazretleri sizin içinde bir menkıbeden mi ibaret olacak?
Bakın Suriye’ ye; iktidar ya da muhalif gruplar birbirlerine kurşun sıkarken bi ara merak ediveripte bakıversinler karşıya doğrulttukları silahların markalarına.
Yok arkadaş, ben bu kavgada yokum!
Önceden bağımsız türkiye derdik naçizane…
Şimdilerde bağımsız dünya diyorum…
Dünya mazlumları heryerde hep aynı…Aynı ağababaların hep aynı olduğu gibi.
Mazlumluk hadi biyere kadar.
Biz biz bu çağın müslümanları aynı zamanda fena haldede aptalız. Arkamızda yalnızca bizden dua bekleyen, istememizi bekleyen kainatın sahibi varken…
Biz ellerimizi açmışızda merhamet bekleriz bize zulmedenlerden!
Yahu iktidar olan biz değil miydik?
Şimdi iki satır şurada bir-iki laf edeceğim; tahammülsüzlük had safhada. Eleştiriye tahammül yok! Peki zalimin mensubiyeti var mı?
Her dinden, milletten zalim olmaz mı?
Adaletle hükmetmek esas değil mi?
Peygamber ilk hicret için müslümanları Habeşe gönderirken, Habeşin kralı Necaşi için ne diyordu? “Orada adil bir hükümdar bulacaksınız!”
Hadin hep beraber bi iman tazelemesi yapalım; tek ihtiyacımız bu!
“La ilahe illallah, Muhammedur Resulullah!”
“Allahtan başka hükmedici yoktur, elçisi de Muhammeddir!”
“Kızılcahamam dönüşü Demirbağ soyadlı aileyi ziyareti ise başbakanın egomu okşadı. Aileyi tanımam. Lakin soyadı benzeşmesi aidiyet duygumu kamçıladı. Bense başka bir Demirbağ olarak bir türlü ulaşamamaktayım başbakana. Evimi kızılcahamamamı taşısam ne? Hoş evim istanbulda olmasına rağmen istanbul il başkanına bile ulaşamadıktan sonra!”







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder