21 Aralık 2013 Cumartesi

AKLINI KİRAYA VERMEYEN,


KARDEŞLERİM!


BİR DE HAYATLARIMIZLA VE HAYALLERİMİZLE KUMAR OYNANMASIN ARTIK!

Kazan kaynamakta...altına odunlar sürülmekte...dediler, demediler arasında bir hengame...nefret fırtına olmuş, yığınları kırmakta...müminler gönül kırmakta...kırılmakta...beddualar gırla...herkes bir safta;
kim haklı? ya da haksız mı birileri?
sokakta cehalet; okuyan nesil yok, dershane patırtısına rağmen! yazan da...milli eğitim mi; kargalar gülmekten fıtık olmuş!
ahlaksızlık! tavan yapmış; uyuşturucu, fuhuş, alkol... ne gam!
terör uykuda!
iki umut adam, aşık atmada! ya da deki; sidik yarışı! çirkinlik...maskaralık! Böğk!
bana mı soruyorsunuz; al birini vur ötekine!
iktidar olanlar, muktedir olamamanın hıncında!
üniversiteler hırsız hocaların işgalinde...üniversiteler paralı...işkolu; sektör. kütüphane masal, laboratuar idrar tahlil merkezi!
işin aslına bakan yok!
kör dövüşü; seni yedirmeyeceğiz!
hep beraber bir alamete binmişiz, farkeden yok!
hep beraber kıyamete gidiyoruz, çarkeden yok!
bunlara mı layığız diye, soran da yok!
ayakkabı kutusu; alın size mizah malzemesi; gavursa götüyle cümleten hepimize gülüyor, gülen yok!
bakanların çocukları; bakıpta göremeyenlerin çocuklarının oylarıyla, kurban paralarıyla semirmişler...geçiniz...
kişileri konuşuyoruz...
olayları...
işin aslına bakan yok!
2012 de 600.000 çocuk tacize uğramış kılı kımıldayan yok!
bize giren çıkan ne, birilerinin yemesinden benim de anladığım yok!
biri piri fani. bir ayağı çukurda...gavur elinde esir... hop oturup hop kalkıyor!
diğeri ayrıca kanserli...allah şifasını versin!
ensest artmış...homoluk...sapıklık! uyuşturucu...aileler perişan!
şimdi sözlerim birilerini rahatsız edecek!
olun kardeşim, rahatsız olun ve artık maşa olmaktan, piyon olmaktan, kullanılmaktan; rahatsız olun!
çocuklarınızı kendi değerlerinize göre yetiştiremediğinizi hatırlayın. hani var mı bir çizgi filminiz?
yol muş, dershaneymiş...
yumurtalar tokuşturuluyor!
kadehler!
ya hu bir durun da seslerinizi kendi liderlerinize yükseltin!
yeter, bizi kardeşlik duygularımızdan arındırmayın deyin!
ne bu kavga! ne bu hırs deyin!
utanmalarını sağlayın!
ben mi? her iki tarafında tarafında değilim. yanlış buluyorum olanları. zaten iki tarafı da oldum olası eksik bulmuşumdur. ancak iki tarafıda kardeş bilmişimdir. doğruları noktasında da iki tarafa da hizmetlerim olmuştur. iki tarafa da dualarım...
ama yetti artık. bu çirkinliği iki tarafa da yakıştıramıyorum, üzülüyorum da...

hasılı;
Şair Kanuni ağacını saran karıncalar için Ebu Suud Efendiden fetva ister.
"Meyve ağaçlarını sarınca karınca
Günahı var mı karıncayı kırınca"
E.Suud Efendinin Muhibbi mahlaslı Kanuni'ye şu cevabı verir:
"Yarın Hakk'ın divanına varınca
Süleyman'dan Hakk'ın alır karınca."


BU İŞTEN KİM KARLI ÇIKTI?
Mevsim yaz, aylardan Ağustos ayı … Riviera kıyısında küçük bir kasaba. Yaz sezonu ancak yağmur yağıyor yani kasaba bomboş … Bu kasabada herkesin birbirine borcu var ve veresiye ile iş yapıyorlar.

Kasabadaki tek otelin sinek avladığı şu sıralarda şans eseri otele zengin bir müşteri geliyor ve otel sahibine 100 dolar bırakıp, anahtarı alarak odaya yerleşmeye çıkıyor.

Otel sahibi hemen parayı alıp kasaba olan borcunu ödüyor. Kasap parayı hemen toptancıya götürüp borcunu kapatıyor. Toptancı büyük bir sevinçle parayı aldığı gibi kendisine veresiye hizmet veren berbere götürüp borcunu ödüyor. Berber de doğruca otele gelip otel sahibine olan konaklama borcunu ödüyor.

Bu arada müşteri odadan aşağıya iniyor ve odayı beğenmediğini söyleyerek otel sahibine verdiği 100 doları geri alıp otelden çıkarak gidiyor.

Ancak ortada garip bir matematiksel problem var; Şimdi bu işten kim karlı çıktı ?



HOCAEFENDİ' DE BİZİM, ERDOĞAN' DA!


GÜL' DE...KILIÇDAROĞLU'DA, SARIGÜL'DE, BAHÇELİ'DE...DEMİRTAŞ'TA...

BİZİM KAVGAMIZ BAŞKALARININ KAZANCI!...
BU ÜMMETİN ÇOCUKLARINA"BARIŞ" YAKIŞIR!
ŞİMDİ, TEVBE ZAMANI!


"Kün!" dedi rabbim!
Sonsuz kelimeleri içinde en küçüğüne hükmetti, incir çekirdeği hükmündeki kelimesine; "Ol" dedi!
"Ol" du!...
Sonsuzluğu inşa etti bu küçük kelimenin üzerine...
Siz bakmayın, bir işi hafife almak için "incir çekirdeğini doldurmayacak" tarzı yaklaşımımıza...Galat haline!...
İncelik var, hikmet var...idrak sahibine olmazların oluru var...
Son 300 yılın en bulunmaz zamanlarındayız...
Kıymetini bilmemiz lazım!
Şimdi lütuf mevsimi...hazana dönüştürmenin alemi yok!
Bahar zamanı...
Uyanma zamanı...
Fırsat!...
Bilene...
Atın binilip, kılıcın kuşanılacağı an...
Laklaklama zamanı değil yani!
Diriliş...

Eğriye eğri,doğruya doğru...

Hani bir yetim vardı ya 1400 küsur sene önce, Mekkenin çöllerinde...Bir adam! İncir çekirdeği gibi bir başına yapayalnız. Rabbim sahiplendi de...Ağaçlara dönüşüverdi mücadelesi...
Yıkıldı Kisranın sarayları...
Romanın!
Şeytan varlığının en ciddi darbesini aldı...

Hani incir çekirdeği vardır ya...Zerre miskal...Küçüklüğün ifadesi. İşte o incir çekirdeği uygun zemin, uygun şartlarda bir ağaca dönüşür ya...
Yıllar önce...Gençten bir adam. İncir çekirdeği...İzmir'de kestane pazarında bir camide...Hani zamanında haksızca yatırıldığı cezaevinin penceresinden dışardaki talebelerine yazdığı risaleleri kibrit kutusunda atardı ya...İncir çekirdeği misali mesajlar...
O mesajları şiar edinen o imam...Bugün incir ağacı oldu da...Dünyanın dört bir yanında dallandı, budaklandı.
Seviyorum seni Pensilvanya'da esir tutulan!..
Kırık testinden dökülen rahmet alameti billur tanelerini...
Ağlamaktan bir keseye dönmüş gözaltı torbalarını...
O torbalarda, rahmet var, müjde var...
Seviyorum seni, müjdeye sebep oluşunu...
Eleştiri mi? Ne haddime; beğenmeyen kendi yapsın, yapamadığını iddia ettiklerini...
Sen 300 yılın hilalisin!

***
Bir adam Kasımpaşa sokaklarında...
İskenderpaşa gibi küçük bir camiden yükselen büyük seslerin peşindeki bir başka adamdan el aldı ya, nasihat misali...Bütün dünya bu adamın lezzetli meyvelerinden tatmalı...
Onlar bize geçmişin uzanan elleri...
Dualarımızla kucaklayalım!
Barış ve esenlikler!
Zan' a tevessül etmeyelim; sui zan'na!
Tezek yakmaya mahkum edilmiş bu coğrafyanın çocuklarının makus talihinde yolları kesişir, Kestanepazarında ki incir çekirdeğinin...ve Kasımpaşalının...
İnsanlığın kaderi adeta bu iki insanın dudakları arasında yazılmakta...mahzun ümmetin!
300 yıllık bekleyişin fırsatı bu iki insanın kaderinde...
300 yılın yıldızı işte bu adam "çağın idrakine İslam'ı söyletmenin derdinde!"
Seviyorum seni be Kasımpaşalı...
Öfkeni seviyorum, duruşunu!
Hani elini yüreğine götürüyosun ya...Yüreğimin yağlarını eritiyorsun...
Ay ve yıldızın birleşme noktasında oluşunuzu seviyorum!
Sevdanızı seviyorum...
Derdiniz, derdimiz değil mi?

A dostlar!
Anlamam gündelik hesaplardan...Hesaptan, kitaptan...
Hesap bilirim, kiramen katibin yazdığı...
Kitap bilirim, Mekkeli yetime ineni...
Bilmem, anlamam çimento hesabından...Kurban derisinden...
Derisi yüzülenleri bilirim...O kadar!Diri diri beton bloklara gömülenleri...

Kardeşlerim;

Gelin tepmeyelim bu fırsatı. Yazık olur...
Her iki tarafın tarafgirleri; sakin olun! Olan gündemlerle bu tarihi zirveyi bulandırmayalım, karalamayalım. Onların nefislerini kabartmayalım. Onlara sahip çıkalım. Onların birliği dirliğimizin yapıtaşıdır...

Elbette her iki tarafından zanlarımızca eksikleri kusurları olabilir.
Bir kusur, bir yorum adına yıkmayalım bu yapıyı. Beğenmediğimiz hususlarda yapıcı tavır ve çözümsemelerimizi sunalım...Üretelim...
Slogan değil ama...
Hayrlar dileyelim!
Temenniler edelim!

Aksine; bir tuğlada ben olabilir miyim diyelim bu yapıda. Bizler kardeşiz. Bizim davamız, benlik davası olamaz...olmamalı da...

Ayrıntılara girmek istemiyorum. Dershane, mershane, iktidar, miktidar meseleleri. Bunlar ayrı şeyler...Konuşmayı, uzlaşmayı gerektiren şeyler!

Mesele BİRLİK meselesi...
Gerisi FURUAT meselesi!

Birbirimize buğz edeceğimiz ortamlar tamda şeytanın arenası. Al sana fitne, fücur, koğuculuk, bozgunculuk!
KAOS!

Harcamayalım bu fırsat ortamını.
Ve bu iki ölümlünün ölümsüzlük yolculuğunu hayra çevirelim. Ahiret yurtlarını dar etmeyelim onlara!
VEBAL BİZLERDE!

Biz bu anı yakalamak için 300 yıl bekledik!

Vakti olan buyursun daha da beklesin!
Lakin yeryüzünün mazlumlarının kaybedecek dakikaları yok!

BENLİK ZAMANI DEĞİL; BENCİLLİK!..

Şimdi VUSLAT ZAMANI!

"KARDEŞLİK ZAMAN' I!"

ZAMAN; BİRBİRİMİZİ YEMEK İÇİN "İNCİR ÇEKİRDEĞİ" MEVZULAR ÜRETME ZAMANI DEĞİL.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder