28 Şubat 2014 Cuma

FİLOZOFUMUZ,



GİRİTLİ

Giritli bir filozof,
demiş ki;
Giritli bütün filozoflar,
yalancıdır!
Giritli bu filozof,
doğru mu demiş,
yalan mı?
...
Uzun adam,
Kasımpaşalı
demiş ki;
Pensilvanyalı;
paralel yapı!
...
Pensilvanyalı,
demiş ki;
uzun adam,
yolsuzluktan sabıkalı!
...
hayda!
ulan giritli!
nasılda karıştırdın,
ortalığı?
...
Ben ki,
Tokatlı!
kafası karışık,
zavallı!
...
Aklım ermez,
büyüklerin işlerine...
Holywood yapımı,
filmlere!
...
Girit dediniz de;
Komşusu Rodosta,
meydana gelen bir olayda;
olan bitenler,
şöyle idi;
zamanın da;
...
KÖPRÜLER, TÜP GEÇİTLER...KARAYOLLARI, HAVAYOLLARI!

İLETİŞİMDE VE ULAŞIMDA HERTÜRLÜ VASITA; NETWORK, NEWYORKTAN SONRA DÜNYA BAŞKENTİ!

İNCEDEN İNCEYE...
KIZIŞAN SİYASET ORTAMINA DİKİZ ETMEDEN!

BİR GÖNÜL KÖPRÜSÜ KURACAK ASRIN LİDERİ ARANIYOR!

...

BİRAZCIKTA HOŞGÖRÜ YANİ...ÜLKEMİZ İÇİN DEĞİLSE DE AHİRET YURDU İÇİN!

...
HASILI!...

Öyle bir geçiyordu ki zaman insanın huzur dolu bir sokağa ihtiyacı vardı.
Eee ne de olsa yalan dünya…
Mematisiz batsın bu dünya…
Yeteneksizsiniz Türkiye! Ses ver Türkiye; ses!
Allahtan muhteşem bir yüzyıldayız…
Bu yüzyılı bağcıların yüzyılıyla karıştırmayın lütfen…
Ve Allahsızlık etmeyin…
O Süleyman ki;
Rodos halkı bıkmış Cenevizlilerin zulmünden…
De hadi demişler muhteşem Süleyman’a; kurtar bizi!
50 bin kişilik ordu… Süleyman’ın ordusu gemilerle yanaşmışlar Rodos adasına…
50 bin kişinin günler süren yolculuğu…
Yemesi, içmesi, çişi…
Ada üzüm bağlarıyla dolu.Asker aç…
Asmadan kopartır bir salkım üzümü Mehmetçik. Ardından üzümün bedeli olan akçesini bağlar asmaya.
Helali bilirdi süleymanın mehmedi…
Hayatlar helal ile haram arasında…Şimdilerde getiri-götürü…Şimdinin Sülümanları binbirgecenin onuru!
Helal ile haram…
Tıpkı çanakkaledeki gibi;
Kocadere köyünde büyük bir “ Sargı Yeri ” kuruluyor. Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli herkesin gardaş olduğu günler…
Bunlardan biri Çanakkale Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır.
Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.
Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın..."
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur.
" Ben...Ben köylüm Lapseki' li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım...Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin.
" Sen merak etme evladım " der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar.
Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde " söyleyin hakkını helal etsin " olur.
Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor.Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz.
"Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.
Süleymana geri dönelim.
Aynı Süleyman, asr suresi gereği;
Hani; İman edenler, Salih amel işleyenler…ve hakkı ve sabrı birbirlerine tavsiye edenlerin kurtulduğuna dair inançla coğrafların çizildiği o günlerde;
Hocası Yahya efendiye haber salar.
Der ki; n’olur bu muhteşem imparatorluğun sonu?
Der hocası; Banane!  
Süleyman köpürür! Ne aymaz bir cevap bu! Der, hocası; Ne zaman kibu millet, der banane, çöker işte o zaman zillet!
 Bir don almak için dokuz dükkan dolaşan süleymanın torunları ağır değil mi medeninin hikayesi?
fehmi demirbağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder