22 Mayıs 2014 Perşembe

Kıymetli genç kardeşlerim,
ülkemin güzide gençliği;

Dünyanın incisi, ülkemizin en güzel şehri İstanbul'u fetheden büyük komutan Fatih Sultan Mehmet’in anıldığı ve fetih coşkusunun tekrar yaşandığı 29 Mayıs tarihi İstanbul'un fethinin yıl dönümüdür.
Bize düşen ise sadece  dedelerimizin yaptığı bu kahramanlıklara hakkıyla sahip çıkmaktır. İlimde, irfanda, kültürde ve sanatta bize düşen, bu emanet şehri dedelerimiz gibi torunlarımıza layıkıyla bırakmaktır. Peygamber övgüsüne mazhar olmuş bu tarihi olayın sorumluluğu bütün Müslüman Türk gencinin hayat prensibi olmalıdır;
“Kostantiniye, bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır.” 
İstanbul’un fethinde Türklerdeki Gazâ fikri de etkili olmuştur. Yani adalet, eşitlik ve özgürlük düşüncesini yeryüzündeki bütün insanlık alemine yaymak, mazlumlardan yana olmak gibi kutsal amaçlar taşıyan milli hedeflerimiz o zaman için bir zulüm devleti olan Bizansa karşı bu fetihe bir gerekçe olmuştur. Ayrıca Osmanlı toprakları arasında bulunan Bizans Osmanlı Devleti’nin düşmanlarını koruyup onları Osmanlıya karşı kışkırtıyordu. Bizans Osmanlı şehzadelerini de kışkırtarak devleti iç savaşa sürüklüyordu. Bu yüzden Osmanlı Devleti’nin güvenliği ve geleceği için İstanbul’un fethi zorunlu olmuştu.
"Tarih tekrardır" denilir. Bugünde millet olarak "dirliğimizin, birliğimizden geçtiği" bilinci ile varlığımızdan rahatsız olan düşman unsurlara karşı uyanık olmak durumundayız. Tarihimizden bize düşen sorumluluk ve geleceğimizin sorumluluğu bizi büyük bir ciddiyete davet etmektedir. 
Şanlı ecdadının bilinçli mirasçısı olan bizlere konumlarımıza göre; Fatih olmak düşer, Akşemsettin olmak düşer, Ulubatlı Hasan olmak düşer. Tarih bizden yeni Fetihler bekler!
Tarihin değişim noktalarından biri olan İstanbul'un Fethini, aynı zamanda gönüllerinde fetih hareketinin bir parçası olarak görmek gerekir.
Şairimiz Arif Nihat Asyanın "Fetih Marşı" bahsettiğimiz "Fetih Ruhu" nu en güzel anlatan dizelere sahiptir.

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Hepinizi, yiğit alınlarınızdan öpüyorum genç kardeşlerim!

fehmi demirbağ



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder