3 Temmuz 2014 Perşembe


KUR'AN 

tuz ve şeker,
artık yeter!
...
hurafeliği din edinmiş ablam,
yarım yamalak örtüsüyle,
elinde yasin kitabı(!),
hem de latincesiyle,
kendi gibileriyle,
filanca zatın türbesinde,
oğluna iş,
kızına koca için,
bir de sarhoş kocası,
artık dövmesin diye kendini,
mubarek bir günde,
ölü zata talep belirtmekte,
güya dua etmekte!
ardından da mezara,
tuz ve şeker dökmekte!
...
tuz ve şeker,
bir de beyaz un oysa,
ömrünü tüketmekte...
...
ardından yatırdaki mezara,
mezardaki ağaca,
çaputlar bağlamakta,
sormaksızın,
bir parça gucci'ye,
ödenen dövizleri!
...
mum yakmakta bir de,
aydınlanmanın tarihini bilmeden,
hurafeliği din edinen ablamız!
...
abla mezarlıkta...
yetiştiremediği çocukları,
barlarda pavyonlarda!
...
biraz daha gelişmişi bunun,
profesör olanları,
cüppeleriyle,
atalarından yardım dilenmekte,
anıttepede!
...
daha tuhafları da,
teolog olanları yani,
astronomik rakamlıları,
keyiflerince,
hüküm buyurmakta,
ekranlarda!
...
din diye;
hurafeciler,
resmi dinciler,
keyficiler,
geçinmeciler,
bilmem kim efendinin,
bilumum hizmetlileri,
hizmetkar tanrının peşinde!
...
tuz ve şeker,
artık yeter!
...
her lüzumsuz konudan,
malumatlılar,
kafası ve imanı karışıklar;
duyun artık gerçeği,
Kur'an,
nazil oldu,
hak geldi,
batıl zayii oldu!
...
din ki,
gerçeği yani,
mazlumdan yana,
karşı haksızlığa ,
insanlara en faydalı olanları,
betimlemekte en hayrlı!
yetimlere, öksüzlere sığınak,
düsturu merhamete kucak açmak!
...
öğrenmek hakikati,
tek şartı,
kitabın kapağını açmak!
...


fehmi demirbağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder