8 Temmuz 2015 Çarşamba

2015 ramazanı bitmek üzere....Ezanlarla, namazlarla, iftarlarla, sahurlarla bayram yakaladı da alacak elimizden bu mubarek günleri. 
Behey 11 ay...acele edinde sultanımızı tezden bize geri getirin...
Ama  bu kez gelirken yanınıza gezi imamını, kediciklerin babasını, pop hocaları, namaz kıldırma memurlarını, coşkulu ve eğlenceli ramazan gecelerini, otel iftarlarını, dilenci yardım kuruluşlarını getirmeyin, olur mu?
Yardımlaşma ve ibadet ayı olarak getirin bize ramazanımızı!

1000 aydan hayrlı olan, Kadir-i Mutlak Rabbimizin biz aciz ve nankör kullarına bir nimet olarak bahşettiği Kadir gecesinde...Esirgenmek ve bağışlanmak umuduyla ve Ümmet-i Muhammed'in cehaletten uyanışına vesile olsun adına kalem oynattım aşağıdaki satırlarda...


HAYRLI BAYRAMIN OLSUN TÜRKİYE'M!

Beldenin birinde,
ikindiye yakın zahar,
oturmuşta esnaf birarada,
beklemekteler hocayı...
içilirken beş çayı...
okunsunda ezan,
kılalım namazı.
...
sıcak mı sıcak,
bir temmuz gününde,
köylü hasad için tarlada...
esnaf sinek avında...
işçi mesaide...
memur tatilde...
yüksek tahsil yapan
öğrenciler baba evinde...
...
işte öyle birgün...
...
bıldır beldeden 3 gişi getti,
böyük şehere...öniversiteye...
biri istanbula abugat olmaya...
izmire geden tabip olacakmış...
angaraya geden de öğretmen...
...
istanbula geden aşırı dincilere garışmış,
ordodoks islam mı ne,
radikal mi filan...
bir garip oluvermiş.
ağzından kuran lafı düşmüyo.
lakin kuran okuduğu da yok,
namaz gıldığıda...
gurbet elde garibimi
anasının dantelinden ,
daha da ince işlemişler,
entel diye bezemişler.
hadis filan gabullendiği yoh...
böyük şeherde dini mubin,
türlü türlüymüş hani...
nurlusundan nursuzuna,
abdestsizinden namazsızına,
paralelinden üçgenine...
salavat getiren yok,
dine kural koyan amma da çok!
abugat olacakmış bizim ki işte,
paralel devlet yapılanmasında,
adalet dağıtacakmış biz yol bilmezlere...
haddini ve ecdadını bilmez olarak...
...
izmire giden çağdaşlık derdinde...
içki dermiş içilmeli,
o da atasının izinde.
kadın erkek ilişkileri,
düzeyli seviyelerde...
sosyal hukuk devletinde,
laiklik elzem mi elzem...
köylüyü uyandırmalı derken,
bütün memleketi uyutma hevesinde...
halkların kardeşliği derken,
uyandırdığı korku,
kendi halkının ensesinde...
işte bizim köyün çocukları,
her biri apayrı bir serden seri,
unutmuşlar kerpiçten evleri de,
rüyalarını süslemiş,
şehrin betondan kümesleri!
...
angaralı öğretmen olacak ya,
öğrenememiş lakin gittiği okulunda,
ne sevgiyi ne de saygıyı...
daha geçen yıla gadar...
birlikte güderlerdi köyde,
köyün davarlarını köyün merasında...
şimdi mektepli oldular da,
birbirlerine selam vermez oldular.
birlikte büyümüşlerdi oysa,
köyün sokaklarında...
birlikte oynamışlar,
birlikte söylemişlerdi memleket türkülerini.
Tanrı dağı kadar Türk,
Hira dağı kadar Müslümandılar...
Şimdi memleketi gurtarmak adına,
birbirlerine düşmanlar!
...
okumuşları birbirlerini düşman bilsin,
cahilleri ikindi namazını beklerler,
birlikte içtikleri çayın eşliğinde...
son seçimi birlikte değerlendirirler.
-Söylesene emmi, dinlemedin beni...
bak sana dedim di,
memlekete koalisyon olmaz...
baksana veletleri...OKUMAYA GÖNDERDİKLERİMİZİ,
döndülerde köylerine,
bilmez oldular birbirlerini.
Aha da biz...biz köylüler,
imeceyle yapmadık mı
köyün okulunu da, camisini de...
yolunu da, ahırını da...
sanki memleket ahanda,
bizim köy gibi yönetilmez mi?
...
gelin şu veletleri,
kurban bayramında,
bayramın namazında biraraya getirek,
Allah'a gurban olasıcalar...
noluyo aynı toprağın tohumları,
öpüştürüp barıştırak...
la diyek;
gardaştan düşman olur mu hiç?
bu örf değil, huy değil,
edindikleriniz biz değil!
bu köy bizim köyümüzdür,
siz de bu köyün çocukları,
biz de küslük olmaz,
ortasını bulupta,
hasbihalsiz,
muhabetsiz kalmak hiç olmaz!

fehmi demirbağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder