3 Temmuz 2015 Cuma


İNGİLİZLER ARABİSTANI OSMANLIDAN NASIL KOPARTTILAR?

Osmanlı coğrafyasında Arapları isyan ettirerek savaş ortamı yaratan Batılı ajanlar, öncelikle para ve kadın meraklısı Arap şeyhlerini elde ettiler. İngiliz asılı Kim Philby , Arapların Osmanlıya isyanında başrol oyuncusu idi. 1930’lu yılarda ABD petrol şirketleri adına çalışmaya başladı. ABD’li Yahudilerin kontrolündeki ARAMCO şirketinin kuruluşuna da yardımcı oldu.
Hayatını para kazanma uğruna idealize edenler. Çıkarları uğruna neler yapmazlar ki! Bu sözlere en iyi örnek John Philby adındaki İngiliz olsa gerek. 1885-1960 yılları arasında yaşayan Philby’nin çalışmaları ülkesi İngiltere adına olduğu kadar, eylem alanı olması bakımından Osmanlı’yı da yakından ilgilendiriyordu. I. Dünya Savaşı’nın patlaması üzerine İngiliz ordusu tarafından Arabistan cephesinde Bağdat harekatında finans işlerinde görevlendirildi. Savaş ortamında işbirliği yapılacak olan aşiret reislerine verilecek para ve silahın miktarını, ödeme şartlarını o belirleyecekti. Türk ordusu savaş ortamında mücadele ederken, o Arap isyanının başarılı olması için ülkesinin bütün imkanlarını seferber etti.
1916 yılı içinde Basra yakınlarında yanında ünlü casus Gertrude Bell olduğu halde kendisini ziyaret eden Wahhabi reislerinden Suudi emirine verilecek maaş miktarını ayarlamıştı. 1917 yılında önce Suudi şeyhlerini görmüş, çöl ortamında seyahat ederek Mekke’ye gelmişti. O’nun bu yolculuğu İngiltere Kraliyet Coğrafya Cemiyeti tarafından ödüllendirildi. Ama o, savaşın sonlarına doğru Suudilerin daha ılımlı olduğu görüşlerinden hareket ederek desteğini de onlara vermeye başladı. Philby’nin görevi, İngiltere Gizli Servisi adına Arabistan yarımadası ve Irak’ta dağıtılacak para veya rüşveti koordine etmekti.
1920 yılında Osmanlı’dan ayrılan Irak’ta yeni bir devleti inşa etme çalışmaları başlatıldı. Gertrude Bell ile birlikte çalışan Philby, öncelikle Irak’ın İç güvenlik işleri, daha sonra da zengin petrol yataklarının bölüşülmesi İngiltere adına imtiyazının elde edilmesine çalıştı.
1921 yılında İngiltere İstihbarat Servis şefi olarak Filistin bölgesine gitti. Yahudilerin serbest göçü ve kutsal topraklara yerleşmesine yardımcı oldu. Çalışmaları esnasında ünlü casus Lawrence ile aralarında görüş ayrılıkları vardı. Osmanlı’nın çöküşü ile birlikte ABD’li petrol şirketlerinin görevlendirdiği Alan Dulles ile görüşmeleri oldu. Sonra Filistin’in geleceği hususunda görüşmeler yapmak üzere İngiltere’ye gitti. Winston Churchill, Siyonist hareketin lideri Haim Weizman, Baron Rotschild ile görüşmeler yaptı. İngiliz Gizli Servisi, Filistin’den ayrılacak Müslümanların Arabistan topraklarına yerleştirilmeleri için 20 milyon pound’luk bir rüşvetin Suudi şeyhlere verilebileceğini gizlice bildirdi. İngiltere, Süveyş-Yemen-Basra deniz yolunun güvenliğinin sağlanması için Suudilerle anlaşmak istiyordu.
Philby aracılığı ile Suudilere para ve silah desteği verildi. Suudiler, Hicaz bölgesinin hakimi Şerif Hüseyin üzerine saldırarak onun hakimiyetine son verdiler. Philby, Suudilerle birlikte çalışırken Cidde’deki Osmanlı yöneticilerinin kaldığı tarihi binaya yerleşti.
Philby. 1930 yılında İslamiyete geçti. Şeyh Abdullah adını aldı. Suudilerin danışmanı olarak İngiltere ile görüşmelere katıldı. Ancak 1933 yılında ABD’nin Standart şirketi ile Suudilerin anlaşmasına yardımcı oldu. SOCAL adıyla kurulan şirket Suudi Arabistan petrollerinin çıkarılmasını 60 yıl süreyle üzerine aldı. İngiliz gizli servisi, yıllardır para ödediği Philby’in bu davranışları karşısında onu tutuklama saf dışı etme politikası izledi.
Ve 1936 yılında ABD’nin Teksas Standart şirketi ile Suudiler arasında Süveyş’in doğusunda kalan topraklardaki enerji kaynaklarının çıkarılma imtiyaz anlaşması imzalandı. Anlaşma esnasında Philby, Suudiler adına danışman olarak görüşmelere katıldı. Arab-Amerikan Petrol şirketi “ARAMCO” bu şartlarda kuruldu. Ve bu anlaşmadan dolayı Philby’e yüksek komisyon “rüşvet” verildi.
Philby, Londra’ya gitti. Yahudi önderlerden Ben-Gurion ile görüşmeler yaptı. Yahudiler’den de para alarak Suudilerin onaylaması halinde Yahudi göçünün Filistin’e hızlanacağı vaadinde bulundu. Suudi petrolünü satmak için Nazi Almanyası ve İspanya ile gizlice temaslarda bulundu. 1940 yılında ülkesi İngiltere’ye geldi. Liberal Partiden seçimlere katıldı. Geçmiş yılarda İngiltere Gizli Servisi adına çalışan John Philby, tutuklandı. Cezaevine kondu. Kurşuna dizilmesi söz konusu idi. Ancak böyle bir işlem gerçekleşmedi. Ve bir süre sonra serbest bırakıldı. Yeniden İngiliz istihbaratı adına çalışmaya başladı. 1943 yılında yeniden Yahudi önderlere yanaştı. Suudi kralına 20 milyon pound ödenmesi halinde Filistin’de Yahudi göçüne karşı Arabların tepkisinin olamıyacağı görüşlerini dillendirdi. Bahsi geçen 20 milyon pound için ABD’nin aracı ve kefil olması isteniyordu. Ancak görüşmelerde bir anlaşma olmadı.
II. Dünya Savaşı 1945 yılında sona erdi. Taif’e geldi. Köle pazarında 18 yaşında genç bir kadını satın aldı ve onunla evlendi. Savaş sonrası hem Amerikan Gizli Servisi, hem de petrol şirketi ARAMCO ve hem de Siyonistler onunla ayrı ayrı ilişkiler kurdular. Herkes kendi çıkarı için onu kullanıyordu. O ise arabuluculuğu karşılığında alacağı paraları düşünüyordu.
1953 yılına kadar Suudi kralının danışmanı olarak görev yaptı. Kralın ölmesi üzerine, yeni seçilen kralı eleştirdi. Gözden düştü. Arabistan’dan sürüldü. Lübnan’a yerleşti. Birinci karısından oğlu Kim Philby ile aynı evde beraber yaşamaya başladı. 1955 yılında Mısır ile İsrail arasında Süveyş krizi patlak verdi. O esnada oğlu Kim, İngiltere adına “MI6” adına ajanlık yapıyordu. John Philby, Mısır’a silah desteği vermesi için Sovyetler ile görüşmelere devam etti. Nasır ile Ruslar arasındaki ilişkilerin gelişmesine yardımcı oldu. Ve 1960 yılında Beyrut’ta öldü. Müslüman mezarlığına defnedildi. Oğlu KİM PHİLBY, İngiliz İstihbaratının (SIS ) sorumluluk verdiği üst düzey bir ajandı. 1963 yılında Beyrut’ta kayboldu. Bir Sovyet gemisine binerek izini kaybettirdi. İngiliz istihbaratanın bu çok deneyimli casusu Rusya’ya gitti. Ve bu tarihten sonra Sovyetler birliği adına çalışmaya başladı. 1988 yılında öldüğünde Philby adıyla casusluk tarihinde silinmeyecek izler bırakarak gitti. “Paranın dini imanı olur mu?” sözleri onlar için geçerliydi. Ortadoğu’da süregelen çatışmalar, dökülen kanların sorumlusu kim veya kimler sorusu sorulduğundu Philby örnekleri tarih sahnesine çıkıyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder