24 Temmuz 2015 Cuma

TERÖRDEN ŞİKAYET ETME TÜRKİYEM!

ÇÜNKÜ SEN GENÇLİĞİNİ KENDİ EVLADIN OLARAK YETİŞTİRMEDİN!

O'NU KAFİRİN EĞİTİM SİSTEMİNE TESLİM ETTİN...

ŞİMDİ DÖVÜNMEYİ BIRAKTA, AYAĞA KALKMAYA BAK!

İŞTE REÇETEN!
Gençlik, kâinattaki her şeyin kıvamında ve tadında olduğu bahar mevsimi gibi bizim de güç ve kuvvetimizin, yerinde olduğu bir dönemdir. Türkçemizde “delikanlı” tabiri ile ifadelendirilen bu dönem; aynı zamanda hayatımızda “gözü kara” olarak riskli kararlar aldığımız çağımızdır. Hayatımızdaki bu dönemin önemini yaşlılarımızın iç geçirerek “ah! Gençlik” diye hayıflanmaları bize daha iyi anlatmaktadır. O halde bizim de hayatımızın yarınlarında ah çekmemek için günümüzün “ilmi ve teknolojik gelişmelerini geçmişimizin zengin kültür mirası üzerine bina ederek” hayatımızın enerji dolu bu evresini verimli kullanmamız gerekmektedir.

Öyleyse, arzulanan ve özlemi çekilen gençlik; geçmişinin sağlam temellerine sırtını dayayarak, geleceğe adım atarken; Yaratanına layık kul ve onun yarattığı kullarına ve diğer varlıklara faydalı olmayı amaçlayan kimsedir. Peygamber (sas) Efendimiz gençlik enerjisini yaratılış gayesi uğrunda kullanan gençleri adil bir devlet başkanıyla aynı kefede değerlendirerek şöyle buyurmuştur:

 “Gençliğini Allâh’a ibâdetle geçiren delikanlı, hiçbir gölgenin olmadığı bir günde arşın gölgesinde gölgelenecektir” 

Değerli Gençler,
Gençlik; hayatımızın geleceğini etkileyen bir dönem olduğu için gelecek ideali olan herkesin hedef tahtasında sizler varsınız. Çünkü gençlik olmadan geleceğin inşası mümkün değildir. İşte bunun farkında olan kimseler yarınımız olan gençlerimizi kendi emelleri doğrultusunda kullanmayı hedeflemektedirler. Özelikle son dönemlerde toplumu bölmeye ve kana bulamaya çalışan terörün, uyuşturucu, fuhuş, helal olmayan yollardan zengin olma arzusu ve şöhret gibi araçları kullanan zararlı oluşumların, satanizm ve ateizm gibi batıl inanç ve ahireti unutturup hayatı sadece dünyadan ibaret gören zararlı düşünce akımlarının zehirli tuzakları gençliğimiz içindir.
Bunlar; büyük-küçük tanımayan, anne-baba, komşu hakkı, kul hakkı bilmeyen, içinde yaşadığı gezegeni hoyratça kullanan ve kendisinin dışındaki canlıların- bitki ve hayvanlar dâhil- yaşam haklarına saygı göstermeyen, zerre kadar hayrın ve şerrin hesabının sorgulanacağı günü düşünmeyen bir gençlik arzulamaktadırlar.
Öyleyse bu tuzaklara düşmemek için, yarınımızın ve asıl gideceğimiz ebedi hayatımızın aydınlık ve güzel olması için yarına yönelik idealimizin ve modelimizin güzel olması gerekir. Geçmişimiz, sayamayacağımız kadar örnek alacağımız kahraman gençlerle doludur.
Kur’an, inançlarını dönemin zalim sultanına haykırıp hayatın her türlü şatafatını reddeden “Ashabı Kehfi”,  asil, güzel, makam ve mansıp sahibi züleyhanın zina isteğini hapse atılmayı göze alarak reddeden iffet ve haya numunesi Hz. Yusuf (as) ı, Hocasına hizmet ve itaatte Musa (as) ın genci olarak Yuşa (as)ı, içinde yaşadığı toplumun yanlış ve batıl inancını değiştirmek ve onlara tevhid yani Allahın birliği mesajını vermek için ateşe atılmayı göze alan İbrahim(as)ı, Allah emrettiği için kurban olmayı kabullenen ve babasının isteğini şartsız kabul eden teslimiyetin ser levhası İsmail(as)ı, örnek genç şahsiyetler olarak önümüze koymaktadır.
Peygamber (s.a.s) efendimizin de Suffe ashabı başta olmak üzere yetiştirdiği ; Mekkede lüx yaşamını elinin tersiyle reddederek peygamberimizin rahlei tedrisatını tercih edip Yirmili yaşlarda Medine’yi Kuranla fetheden Uhud şehidi Musab b. Umeyr, Kuran ve tefsirde çığır açıp ekol oluşturan Abdullah b. Abbas ve Abdullah b.Mesud, Fıkhi meselelerde peygamberimizin kendisiyle övündüğü Muaz b. Cemel, İlim, idare ve askeri alanlardaki başarılarıyla Hayber’in Fatihi Hz. Ali, edep ve hayada meleklerin bile kendisinden haya ettiği Hz. Osman, ilim için gece gündüz peygamberimize hizmet eden, açlıklara direnen Ebu Hureyre, ilayı kelimetullah için gusletme fırsatı bulamadan zifafı terk eden Gasilul Melaike diye adlandırılan Hz. Hanzala (R. Anhüm) gibi saymakla bitiremeyeceğimiz gençler dünya durdukça bizim gençliğimiz için numune olmaya devam edeceklerdir.

Gençlerimizin dönüp geriye baktıkları zaman idol olarak kabul edecekleri genç kahramanlarla dolu bir tarihimiz var. Bunlar dururken ne olduğu belli olmayan ve bize dayatılan sahte kahramanları örnek almamak aklımızı kullanmamızın gereğidir.
Gençlik, bu dönemin enerjisini en verimli bir şekilde dünya ve ahirete faydalı bir şekilde kullanmaktır. Haramlardan uzak Allahı razı etmenin peşinde koşmaktır. Yoksa bize yıllarca empoze edilmeye çalışıldığı gibi her türlü günahların meşru görülerek işlendiği bir dönem değildir.Bunu için sevgili peygamberimiz(as):“ yaşlıların olgunluğunu ve yaşam tarzını tercih eden gençleri en hayırlı genç olarak” haber vermektedir
Bize düşen, gençliğimizi yarınlarımızı göğüsleyecek, varoluş gayemize göre yaşayan, Kur’an’ın rehberliğinde ve Peygamberimizin (s.a.s) önderliğinde, Allah’ın rızasına uygun hayat tarzını benimseyen; Çağın beklentilerine cevap verecek donanıma sahip, dürüst, kişilikli, vakur, alçak gönüllü ve karakter sahibi kişiler olarak yetiştirmektir. 
           
 Muhterem Kardeşlerim
Resûlullah (sallallâhü aleyhi ve sellem) ibadet ehli gençler hakkında şöyle buyurmuştur:
“Allah Teâlâ, ibadet eden genci meleklerine göstererek şöyle buyurur: Ey benim için şehvetini, isteklerini bırakan, gençliğini benim için harcayan genç, sen benim yanımda bir melek gibisin.”  
Resûlullah (sallallâhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Eğer huşu sahibi gençler, ibadet eden ihtiyarlar, sütteki bebekler ve otlayan hayvanlar olmasaydı, mutlaka üzerinize büyük bir azap yağardı." 
Gençlik, Allah'a şükrü gerektiren ve Allah tarafından insana bahşedilen çok önemli bir ni­mettir. Bu nimetin nasıl ve ne uğurda harcandığı konusunda herkesin sorguya çekileceğini bildiril­miştir.
Âdemoğlu şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Rabbinin huzurundan ayrılamaz:
1- Ömrünü nerede geçirdiğinden.
2- Gençliğini nerede tükettiğinden.
3- Malını nerden kazandığından.
4- Nereye harcadığından.
5- İlmiyle nasıl amel ettiğinden 

Gençlik dönemi insanın kemale ilerleyiş yo­lunda adımlar attığı, hayat tecrübelerini basamak basamak elde ettiği bir dönemdir. İnsanın beşer olarak hata ve kusurda bulunması bir yana bunlar gençlik döneminde biraz daha fazla görülür, insan, ergenlik çağından sonra nefsine ve şeytana uyarak günah işleyebilir. Günah işleyebilen bir varlık olması nedeniyle yüce Allah günahtan kurtuluş yolu olarak tövbe kapısını insanlara açmıştır. Her insanın tövbeye ihtiyacı vardır. Önemli olan hiç günah işlememek değil günahta ısrar etmemektir.
Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)'in
"Günah­kârların en hayırlısı tövbe edenlerdir’’  hadisi buna işaret etmektedir.
Müslüman’ın günahlarına tövbe etmesi dinî bir görevdir. Bu görev ömür boyunca devam eder. Töv­be etmeyen insan kendisine zulmetmiş olur.
 "Kim tövbe etmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir’’  anlamındaki âyet bunun delilidir.
Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) bir gencin günahlarının farkına varmasının ve bu sebeple tövbe etmesinin Allah Teâlâ katında çok daha değerli olacağını, "Allah tövbe eden genci sever"   ha­disleriyle beyan etmiştir.

Yine Resûlullah (sallallâhü aleyhi ve sellem) pek çok hadisinde faziletli gençleri methetmiş, onların ahirette ayrıcalıklı kimseler olacağını beyan etmiştir.
İşte genç yaşta yapılan ibadete Resûlullah (sallallâhü aleyhi ve sellem) ayrı bir önem vermiş ve genç yaşta ibadet alışkanlığının kazanılmasını tembihlemiştir. Unutulmamalıdır ki gençler bir milletin is­tikbali olduğu kadar onların bu istikbali görebilme­leri için de büyüklere önemli görevler düşmekte. Toplum bir binayı oluşturan taşlar gibidir. Birinin zayıf olması diğerinin kuvvetinin de zayıflamasına sebeptir. O nedenle gençlerin Allah’tan korkan, vatanına, milletine ve başta kendisine ve ailesine saygılı, sorumluluk bilincinin farkında olabilmeleri için, büyüklerin de rehberliğine ihtiyaçları vardır.

Muhterem Müminler
Ebû Abdullah-ı Mukrî anlatıyor:
Yanımızda gece teheccüd kılan bir genç delikanlı vardı.
Teheccüdünü bitirince benim anlamadığım bir şeyler söylerdi. Karanlık bir gecede kalktım ve beni görmeyeceği bir yerde onu dinledim.
Göz yaşları içinde hüzünlü bir sesle şöyle demekteydi:
‘’Nefsime cennette olduğum, meyvelerinden yediğim, hurilerin yanımda olduğu ve oranın güzel elbiselerinden giydiğim şeklinde bir temsil getirdim. Yine nefsime cehennemde olduğum, ondaki zakkumdan yediğim, kaynar suyundan içtiğim ve vücuduma vurulan prangalarla depreştiğim şeklinde bir temsil daha getirdim.’’
Sonra nefsime döndüm: ‘Ey nefsim, şimdi bunlardan hangisini arzuluyorsun?’
Bana, ‘Dünyaya döndürülüp amel etmeyi (ve böylece cenneti kazanmayı)’ dedi. Ona,
‘Şimdi emniyettesin. Çalış işte’ dedim.”
Delikanlı daha sonra şu şiiri okudu:
Nefsinin her bir istediğini yapıp ederken,
Her hâlükârda dâim gülerek eğlenirken,
Fiillerini bildiğin halde hiç tövbe etmezken,
Nasıl hoşlanırsın hakîm diye seslenilmekten? 

Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) fertlerin gençlik zamanında kazanacakları ve ifa edecek­leri kulluk ve ibadet için, "Gençlik yıllarında Allah’a kulluk yapanın, ihtiyarlık zamanlarında kulluk yapmaya başlayana üstünlüğü, peygamberlerin insanlara olan üstünlüğü gibidir. (o derece fazi­letlidir.)'’   buyurarak gençlik döneminde Allah'a kulluk yapmanın, ibadete sarılmanın, insanlara ve Allah’a karşı görev ve vazifeleri bilmenin ne derece önemli ve O'nun katında ne derece fazi­letli olduğunu göstermiştir.
Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim'de mağara arkadaşlarının (Ashâb-ı Kehf) kıssasını anlatır­ken onların iman dolu gençler olduğu beyan et­miş ve ardından, bu hasletleri sebebiyle onların imanını artırdığını beyan buyurmuştur:
"Hakika­ten onlar, Rab'lerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini artırdık"  

Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) ibadet ehli gençlerle ilgili diğer hadislerinde şöyle buyurmaktadır:
“Gençlerinizin en hayırlısı, (sefahatten uzak durmakta ve temkinli davranmakta) ihtiyarlara benzeyendir. Yaşlılarınızın en fenası ise (nefsinin arzularına uymakta hevâperest) gençler gibi yaşayandır.’’ 
‘’Adalet güzeldir ancak liderlerde olursa daha da güzel olur. Cömertlik güzeldir ancak zengin­lerde olursa daha da güzel olur. Vera' (takva) güzeldir ancak âlimlerde olursa daha da güzel olur. Sabır güzeldir ancak fakirlerde olursa daha da güzel olur. Tövbe güzeldir ancak gençlerde olursa daha da güzel olur. Haya güzeldir ancak kadınlarda olursa daha da güzel olur." 

Hasan-ı Basrî (rh.a) bir gün yanındakilere sordu:
“Ey ihtiyarlar! Başak olgunlaştığında ne beklenir?”
İhtiyarlar, “Hasadı” cevabını verdiler.
 Bu sefer, “Ey gençler! Bazen, olgunlaşmadan da ekine afet geldiği olur” dedi.
Değerli Kardeşlerim
Kur’an’da Rabbimizin bize örnek gösterdiği Muhammed aleyhisselam bize Allah’ın razı olacağı genç tarifinde bulunuyor…
Bir anlamda bugünün gençlerine hedef çiziyor…Nasıl bir gençlik isteniyor şimdide biraz bu konuya bakalım

İdeal genç;
Yüce Allah’a ibadet eder.
      Peygamberimiz (s.a.v)  buyuruyor:
"Yedi sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ onları hiçbir gölgenin bulunmadığı (Kıyamet) gününde Arş'ın gölgesinde gölgelendirir. Adaletli yönetici, Allah'a ibadetle büyüyen genç, kalbi camilere bağlı kimse, Allah için birbirini seven, bu uğurda bir araya gelip bu sevgi ile ayrılan iki kimse, mevki sahibi olan güzel bir kadın tarafından birlikte olmaya çağırıldığı halde, "Ben Allah'tan korkarım" cevabı ile karşılık veren kimse, sağ elinin verdiği sadakayı sol eli duymayacak şekilde gizli sadaka veren kimse, tenha yerde Allah'ı anarak gözleri yaşla dolup taşan kimse." 

  Bu sözleriyle Peygamberimiz (s.a.v), gençlerin Müslüman’ca davranmasını, Yüce Allah ile iletişimlerinin güçlü olmasını istiyordu. Kıyamet gününde Mü’minleri barındıracak ilâhî gölgenin, Allah Teâlâ’nın arşının gölgesi olduğunu hatırlatıyordu. Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen gencin, kıyamet günü arşın gölgesinde gölgelenecek yedi guruptan biri olduğunu müjdeliyor ve gençlere bir hedef çiziyordu.
“Allah gençliğini kendisine itaat dairesinde geçiren genci sever.”(Abdullah b. Mübarek)
“Allah, ibadete düşkün gençle meleklere karşı övünerek şöyle buyurur: ‘Kuluma bakın. Benim rızam için nefsanî isteklerini terk etmiştir.” buyuruyordu.

Geceleri İbadet Eder.
      Peygamberimiz (s.a.v)  buyuruyor:
      “Farz namazlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.” 

İffet ve Hayâ Sahibidir
      Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor:
      "Allah, gayri meşru şehvet peşinde olmayan genci çok beğenir." 
      Buna göre Yüce Allah'ın beğenisini kazanmanın yolu iffet ve hayâlı olmaktı. Bakışlara dikkat etmekti.
   Peygamberimiz (s.a.v); "Bakış şeytanın zehirli oklarından bir oktur..."  buyuruyor.
"Allah, karşı cinse meyletmemiş gençten memnun olur."  

Eğlencelere ve fani zevklere dalmaz
      Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor:
      “Rabbim kendisinde eğlencelere ve fani zevklere karşı meyil bulunmayan, gençliğini hakka itaat yoluna bağlayan ve gayrimeşru şehvet peşinde olmayan bir genci pek beğenmekte ve ondan çok hoşnut olmaktadır.” 
      En hayırlı genç, eğlencelere ve fani zevklere dalmayan delikanlıdır.

Onurlu ve Olgundur
      Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor:
      “Rabbin, olgun davranan gençten hoşlanır.” 
      En hayırlı genç, nefsin isteklerine karşı koyan, onurlu ve olgun delikanlıdır. “Allah çocukça davranışları olmayan, hayra yönelip heva ve hevesi terk eden, vakar sahibi olgun genci sever.” 

Tövbe Eder
      Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor:
“Allah tövbe eden genci sever.” 
      En hayırlı genç günah işlediği zaman hemen tövbe eden delikanlıdır.
      "Allah katında en sevimli olanlar hatalarından dolayı Allah'tan af dileyen ve tövbe eden gençlerdir."  

Hiç kötülük yapmaz
      Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor:
      “Allah, kötülüğe ilgi göstermeyen genci diğer gençlere üstün tutar.” 

Yaşlılara Saygı gösterir
      En hayırlı genç, başta anne babalar olmak üzere yaşlılara saygı gösteren delikanlıdır. “Yüce Allah, yaşından dolayı bir ihtiyara saygı gösteren gence yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.” 

İhtiyarlara Benzemeye Çalışır
       “Gençlerinizin en iyisi, yaşlılarınıza benzemeye çalışanıdır; yaşlılarınızın en kötüsü ise, gençlerinize benzemeye çalışanıdır.” 
En hayırlı genç, ihtiyarlar gibi ölümü düşünüp ahreti için çalışır. Gençliğin verdiği heva ve heveslerden uzak durur.
Rabbim bizi bu özellikleri taşıyanlardan kılsın inşallah… âmîn… 
Unutmayalım ki gençliğimiz geleceğimizdir. Geleceğin idealini taşıyan gençleri olmayan bir topluluk yok olmaya mahkûmdur. Gençlerimizin enerjilerini beyhude, dünya ve ahretimize faydası olmayan her türlü tuzak ve zararlı eylemden uzak tutalım. Onları tehlikelere karşı uyaralım! Geçmişte olduğu gibi bugünümüzde ve yarınlarımızda da asrın Fatihlerine, Yavuzlarına ve Mimar Sinanlarına ihtiyacımız vardır.
Geleceğimize güzel bir miras bırakmak istiyorsak Efendimizin şu mesajına masadak olalım:

 “Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlak ve edepten daha güzel bir miras bırakmış olamaz” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder