TRT DE NELER OLDU?
Bundan bir süre önce bir mektup ulaştırıldı tarafıma. Enteresan bilgiler, iddialar vardı bu mektupta. Hani Reisin insanlarımızı meydanlara davet hususunda TRT ekranlarında kendisine yer bulamayıpta CNN ekranlarından arz-ı endam ettiği darbeye teşebbüs gecesiyle alakalı. AA ajansının hakeza.
TRT maalesef ki gayya kuyusu. Bir diriliş dizisi günahlarına ne kadar kefaret eder bilemem ama, mektupta yazılanlar yenilir yutulur cinsinden değil. Umarım o geceye dair kamuoyunu tatmin eder açıklamalar verilir, yetkililer tarafından.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Büroya verdiğimiz ilk bilgilendirme
ifadesinde adı geçen TRT eski Yapım
Koordinatörü , Özbekistan temsilcisi Osman Gökmen’in TRT de Paralel yapılanmada
gerek sınav komisyonlarında görev alarak gerekse Yapım koordinatörü olduğu
dönemde yaptığı görevlendirmelerle bu yapıya ciddi anlamda katkısı olan
biridir. Adı geçenin geçmişte yaptığı pek çok usulsüzlük ve evrakta
sahtecilik yaparak Paralel Yapının
vazgeçemediği bir yönetici olmuş ve gayrı ahlaki tutum ve davranışlarına rağmen
TRT üst yönetimi tarafından her zaman korunup kollanmıştır. Nitekim TRT de yapılan FETÖ soruşturması kapsamında
görevden elçektirilmesine rağmen 1 gün sonra Mecliste kurduğu tartışmalı
bağlantılarla soruşturmayı etkilemiş ve tekrar göreve iade edilmiştir. Adı geçenin yönetici olduğu dönemlerde yaptığı
usulsüz uygulamalarla ve düzenlediği
sahte evraklarla TRT de pek çok kişiye haksız
paye ve devlet imkanlarının kullandırılması konusunda suç teşkil eden
uygulamalar yapmıştır. Bu iddialara en güzel örnek ise ekte sunduğum devletin
resmi evrakları üzerinden yapılan sahte evrak düzenlenmesiyle ilgili olan resmi
belgedir.
Osman Gökmen TRT kurumunda çalışan ve mevcut kadroları
itibarıyla Sarı Basın Kartı alması imkansız olan personele, sahte evrak
düzenleyerek Basın Kartı verilmesini sağlamıştır. Ekte sunduğum resmi belgeden
de anlaşılacağı üzere kadro itibarıyla Sarı Basın Karı alması imkansız olan ve
bir dönem sekreterliğini yapan Serpil
Atalay Tork ve Mehmet Yıldırım’a BYEGM’nin matbu formunda “ Yayın Yapım
Elemanı ve Yönetmenlik yapar” diye yalan
beyanda bulunarak bu kişilerin haksız yere Sarı Basın Kartı almasını
sağlamıştır. TRT Kurumunda yapılacak basit bir sorgulamayla bu bilgilerin
doğruluğu teyit edilebilir. İşin başka bir boyutu da BYEGM ile ilgilidir. Osman
Gökmen’in sahte evrakla yaptığı ve 2 kişiye Sarı Basın Kartı verilmesine ilişkin
resmi yazı BYEGM tarafından reddedilmiş ve adı geçen kişilerin Sarı Basın Kartı
alamayacağı bu kişilerin uygun olmadığı resmi yazıyla belirtilmiştir. Ancak
FETÖ yapılanmasının kamu kurumlarındaki sızmalarının her kuruluşta olduğunun
kanıtı sayılabilecek skandal bir uygulamayla, adı geçen kişilerin Sarı Basın
Kartı almasına ilişkin talebin uygun olmadığına ve reddine karar veren BYEGM,
daha sonra bir yazıyla bu red yazısının sehven yazıldığını söylemiş ve adı
geçen kişilere Sarı Basın Kartı verilmesini sağlamıştır. (Ek 1 )
2 kişinin haksız yere
Sarı Basın Kartı almasına ilişkin sahte resmi evrak düzenleyen Osman Gökmen’in
FETÖ yapılanması için ne kadar önemli bir rol üstlendiğini gösteren çarpıcı bir
örnektir. Adı geçenin resmi evrak üstünde sahtecilik eyleminin soruşturularak,
gerekli cezanın verilmesi vatan borcudur.
İlk verdiğim ilk bilgilendirme ifadesinde 15 temmuz darbe ve işgal girişiminde TRT de
okutulan Darbe bildirisinin ve TRT nin darbecilerce ele geçirilmesinin mercek
altına alınarak her türlü detayın titizlikle incelenmesi gerektiğini
belirtmiştim. Bu bağlamda TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren’in izaha muhtaç “ darbe girişiminden 1.5 saat”
önce devamlılık stüdyoları ve yayın rejiye yaptığı garip ziyaretin üstündeki
sır belgesi mutlaka kaldırılmalıdır. Şöyle ki Program ve Haberden sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı olan İbrahim Eren’in teknikten sorumlu Genel Müdür
Yardımcısının görevine soyunup darbe gecesi TRT nin Darbecilerce işgal
edilmesinden dakikalar öncesi yayın
rejilerini teftiş etmesi ve görevli personele yayınla ilgili herhangi bir sorun
olup olmadığını sorması, görev tanımı itibarıyla normal bir durum değildir.
Yine darbe gecesi yaşanan ve TRT Genel müdürü ve
Yardımcılarının nedense hiç bahsetmediği bir olay da mutlaka mercek altına
alınıp soruşturulmalı ve adı geçenlerin konuyla ilgili ifadelerine
başvurulmalıdır.
TRT Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve TRT Okul kanalında canlı olarak yayınlanan “Geleceğin
iletişimcileri Yarışması Ödül töreni ”
programının ısrarla 15 Temmuz gecesi yapılması için bizzat Genel Müdür ve
Yardımcıları tarafından Programın Yönetmenine dikte edilerek kabul ettirilmesi
de yine izaha muhtaçtır. Programın içeriği itibarıyla hedef kitlenin gençler
olması ve tüm okulların yaz dönemi nedeniyle tatilde ve öğrencilerin
memleketlerinde olmaları durumu gözönüne alındığında 15 temmuz tarihinde Ankara
Arı Stüdyosunda canlı yayın olarak gerçekleştirilen Programın darbe gecesine
denk getirilmesi konusu ciddi olarak soruşturulup gerçeklerin ortaya
çıkartılması Darbe girişiminde şehit olanlar ve gaziler için namus borcudur.
Televizyon yayıncılığı için böylesi bir programın 15 Temmuzda yayınlanmasını
istemek televizyonculuk için skandal bir uygulamadır. İzahı mümkün değildir. Ayrıca bu sene ikincisi yapılan ve geleneksel
olduğu söylenen programın geçen seneki
ilk yayın tarihi incelendiğinde çarpıcı bir gerçek çıkacaktır ortaya. 2015 yılında ilki gerçekleştirilen “Geleceğin
iletişimcileri yarışması ödül töreni” programı 28 Mayıs 2015 tarihinde yayınlanmıştır. Yani üniversitelerin açık,
öğrencilerin okullarında olduğu çok uygun bir tarih seçilmiştir. Bu yıl
ikincisi düzenlenen yarışmanın neden yine 28 Mayısta değil de, Temmuz 15
tarihinde yapıldığının cevabını TRT
Genel Müdürü, yardımcıları ve Eğitim Dairesi Başkanı Adnan Arıkanlı vermelidir. Adı geçen
Programın, okulların açık olduğu dönemde yapılmayıp aylardır yayınına izin
verilmemesi ve yayın tarihinin TRT Eğitim Dairesi Başkanlığı ve TRT Genel Müdür
ve Yardımcıları tarafından bizzat tespit edilmesi de yine Darbe gecesi yaşanan gariplikler de
dikkate alındığında ciddiyetle üzerinde durulması gereken bir durum olduğu açık
bir gerçektir.Adı geçen programa TRT
Genel Müdürü Şenol Göka, Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren, Genel Müdür
Yardımcısı Erkan Durdu, Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin İşler, TRT Yönetim
Kurulu üyesi Recep Şahin ve Feridun Keşir’in bizzat katılıp ödül kazanan öğrencilere ödül vermesi ve programın 21. 09 da başlayıp 23.20 de bitmesi
üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. TRT nin neredeyse tüm üst düzey
yöneticilerinin bir arada olması ve Programın canlı yayını devam ederken Arı
Srüdyosu üstünde uçan uçakların net bir şekilde hissedilmesi ve bu program bitmeden TRT nin darbeciler
tarafından işgal edilmesi değerlendirildiğinde TRT Genel Müdürü, yardımcıları
ve Yönetim Kurulu Üyelerinin darbecilerin TRT yi işgalini önlemeye yönelik ya
da Darbe bildirisinin okutulmaması için alınacak tedbirler konusunda hiçbir girişimde bulunmamaları ve vatandaşın
TRT ye girip darbecileri derdest ettikten sonra sahneye çıkmaları kesinlikle
cevabının bulunması gereken hayati sorulardır.
Yine aynı geceye TRT Eğitim Dairesi Başkanı Adnan Arıkanlı,
Haber Dairesi Başkan Yardımcısı Kudret Doğandemir ve Spor yorumcusu Ersin Düzen
de katılmıştır.
TRTnin neredeyse tüm üst düzey yöneticilerinin katıldığı ve
15 Temmuza ısrarla denk getirilen bu programla ilgili akıllarda başka soru
işaretleri de bulunmaktadır. Darbecilerin TRT yi ele geçirdikten sonra TRT
Kanallarının yayınını kesmesi ve darbe bildirisinin yayınlatılması konusunda da
bazı gariplikler vardır.
.
TRT WORLD
22.43.38 de ABD Başkanı Barack Obama konuşurken yayın
donuyor. Obama nın resmi ekranda görüntü donuk ama alttan altyazılar akmaya
devam ediyor.
22.43.40 da Başbakan Binali Yıldırım’ın donuk görüntüsü
geliyor ekrana
22.51.48 de Başbakanın görüntüsünün üstüne “ Barack Obama
Us. President” yazısı bindiriliyor. Bu arada ekranın altında dünyadaki
gelişmelerin haber verildiği alt yazı bandı akmaya devam ediyor
22.59.49 da yayın kesiliyor sinyal yok
TRT World Bizzat Cumhurbaşkanımızın emriyle Türkiye deki
olay ve haberlerin milletimizin bakış açısıyla dünyaya anlatılması amacıyla
kurulmuş resmi bir kanaldır. TRT nin bütçesinin yarıdan fazlasının bu kanala
harcandığı dikkate alınırsa Darbe gecesi yaşanan tüm soru işaretlerinin
titizlikle açıklanması gerekmektedir. Şöyle ki saat 23.00 da yayını kesilen TRT
World kanalında darbe bildirisi yayınlanmamıştır. (Yayın merkezi İstanbul’da
olduğu için ) TRT kanallarında 02.49 da
”Halk TRT ye sahip çıktı” alt yazısıyla ortak yayına başlanırken, dünyaya TRT
de neler olup bittiğini anlatmak amacıyla kurulan TRT world kanalı saat
03.21.59 da yayına başlamıştır.
03.21.59 da sinyal geliyor. Darbe girişimi sonrası ortak
yayına bağlanılıyor. Ancak İngilizce dilinde yayın yapan TRT World İngilizce
çeviriyle olayları dünyaya anlatmak yerine diğer TRT kanalları gibi Türkçe
yayınla devam eriyor.
04.40.08 de ortak yayından çıkıp İngiltere ye bağlanılıyor.
04.43.31 de İngiltere’deki stüdyodan yapılan yayın kesiliyor
ve tekrar TRT ortak yayınına bağlanılıyor.
04.50 sunucu Tijen Karakaş darbe girişimi sonrası ortak
yayında anons yapıyor.:” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz dakikalarda
, bu yeni bir açıklama sevgili seyirciler geçtiğimiz dakikalarda sıcak bir
açıklama yaptı. İstanbul Atatürk Havalimanında dinleyelim izleyelim” dedikten
sonra Cumhurbaşkanımızın açıklaması geliyor
TRT World ekranına. Cumhurbaşkanının konuşması devam ederken,
04.52.15 de , ortak
yayından çıkıp Cumhurbaşkanımızın konuşması kesilip İngiltere’ ye bağlantı yapılıyor.(
Yani konuşmanın bitmesine 10 dakika daha varken Cumhurbaşkanının konuşması 2.dakikasında kesiliyor )
04.52.15de İngiltere’ye bağlanılıp TRT World İngiltere
stüdyosunda İngiliz spikerin giriş anonsundan sonra yorumcu Endrew Steele’nin darbe girişimi ile ilgili
yorumlarını aktarıyorlar.
06.31.45 e kadar İngiltere den yayın devam ediyor ve bu
dakikada tekrar ortak yayına bağlanılarak Cumhurbaşkanının Havalimanı önünde
vatandaşlara hitap ettiği konuşma canlı
olarak yayınlanmaya başlıyor. Ancak bu kez de görüntü var ses yok. Yani
Cumhurbaşkanın konuşması sessiz olarak yayınlanıyor.
06.42 de ortak yayına bağlantı devam ederken yayını
İngilizce olarak çeviren sunucunun sesi
duyulmaya başlıyor. (Bu saate kadar Türkiyedeki darbe girişimi ile ilgili olayları,
Cumhurbaşkanının açıklamalarını İngilizce anlatacak bir spiker ya da yorumcunun
olmaması manidardır. Ayrıca İngilizce
altyazı olarak bile verilmemesi skandal bir durumdur. Kesinlikle
soruşturulmalıdır. )
Darbe girişimi savuşturulduktan “onbir buçuk” saat sonra
saat 12.19.10 da ilk İngilizce alt yazıyla darbe girişimi ile ilgili haberlerin
ekranda görülmesinin savunulacak ya da izah edilecek bir durumu yoktur.
06.56.10 da tekrar İngiltere’ye bağlanılıp TRT World
stüdyosundan spiker ve bir yorumcuyla olaylar değerlendiriliyor
12.49.00 da ilk defa İstanbul stüdyosundan yayın yapmaya başlanıyor.
12.50.10 da ilk bağlantı Ankara’daki muhabir Hasan
Abdullah’la yapılıyor
12.56.17 de Türkiye den ikinci canlı bağlantı ilginçtir Gaziantep’le yapılıyor. Yerel muhabirin darbe
gecesinde yaşadıkları aktarılıyor.
13.00 da Türkiye deki stüdyodan yorumcularla konu işleniyor.
.
Darbe gecesi yaşanan bir başka gariplikte bu noktada
başlamıştır. İngilizce yayın yapan TRT World kanalı TRT nin ortak yayınına
bağlanmış ve yayınını Türkçe olarak devam etmiştir. Tamamen İngilizce diliyle
yayın yapan bir kanalın sat 04.53 e kadar Türkçe yayın yapması ve tam
Cumhurbaşkanımızın darbeyle ilgili
yaptığı açıklama yayınlanırken 04. 53 de Cumhurbaşkanının konuşması kesilerek
İngiltere’ye bağlanılarak TRT World kanalının İngiltere stüdyosundan yorumcu
Endrew Steele’ a darbe yorumu yaptırılarak ingilizce yayına başlaması
kesinlikle soruşturulması gereken ciddi bir durumdur. İngilizce dilinde yayın
yapan bir haber kanalının 04. 53 e kadar Türkiye den dünyaya tek bir İngilizce
haber yapmaması ve darbe girişiminde yaşananları dünyaya anlatmamasının sebebi
mutlaka sorulmalıdır. Darbe gecesi TRT
de yaşanan tüm gariplikler dikkate
alındığında bu durumun mutlaka aydınlatılması gerekmektedir. Tüm bu
garipliklerin TRT nin ilgili tüm birimlerindeki güvenlik kameralarının
titizlikle incelenerek teyit edilmesi
gerekmekte ve şüpheli durumların mercek altına alınması zaruridir.
Bu yayında dikkat çekilmesi gereken en önemli husus, Türkiye
saatiyle 04.40 da yani İngiltere saatiyle 02.40 da İngiltere de TRT World
Stüdyosunun spikeri, yorumcusu, kameramanı, sesçisi ve tüm ekibiyle hazır
bulunması, normal yayıncılık refleksiyle açıklanacak bir durum değildir.
Merkezi Türkiye olan ve ülkenin en pahalı stüdyosu ve en gelişmiş teknik donanımına
sahip TRT World kanalında darbe girişimi savuşturulduktan sonra saatlerce
konuyu dünyaya ingilizce anlatacak bir spikerin, ya da TRT Ortak yayınındaki gelişmeleri
ingilizceye çevirecek bir kanal çalışanının bulunmayışı manidardır. Darbe
girişimi sonrası ilk ve tek merkez olarak İngiltere nin seçilmesi ve İngiltere
bürosunun tam kadro görev yapması kafalarda ciddi soru işaretleri
uyandırmaktadır. TRT World kanalının
darbe girişimi sonrası öğlen saat 13.00 e kadar İngiltere bağlantılı değil
adeta İngiltere den yayın yapması bu kanalın kurucusu ve tüm personelin ve yurt
dışı bürolarının belirlenmesinde tek yetkili isim olan Genel Müdür Yardımcısı
İbrahim Eren tarafından açıklanması gereken garip ve yayıncılık kurallarına
aykırı bir durumdur.
Yine TRT World kanalında darbe girişimi sonrası yapılan
yayında atılan bazı başlıklar da ciddi olarak mercek altına alınmalıdır. Saaat
12.52 de (yani darbe girişiminden sonra tekrar yayına başlamasının üstünden 11
saat sonra) İngilizce olarak atılan 2.
Manşetle “20 darbeci asker öldürüldü”
(20 soldiers attempting coup were killed) altyazısıyla tüm dünyaya duyurulan haberin önceliği, atılan
başlık ve neden şehit edilen ve yaralanan insanların haberinin ön plana
çıkartılmaması sorgulanmalıdır.
TRT World kanalında darbe girişimi gecesi yaşanan ve
ihmal,beceriksizlik ya da umursamazlık
sonucu oluşan skandal yayının tarafsız medya uzmanları tarafından incelenmesi
gerekmektedir.
Yine TRT Müzik
kanalında şahit olduğumuz bir başka gariplik de yaşananların tesadüfle izah
edilemeyecek kadar vahim olduğunu göstermektedir.
TRT Müzik Kanalı tarafından bastırılıp, promosyon amaçlı her
yere dağıtılan 2016 takviminde temmuz ayı ile ilgili yapılan bir hatanın FETÖ
örgütünün benzer sübliminal mesajlarından birinin daha, TRT üzerinden verilmesine
işaret ediyor demek abartılı bir tespit olmaz. 12 ayda hiçbir yanlışlığa
rastlanmazken 2016 takviminde temmuz ayının 15 inin kırmızıyla tatil olarak
gösterilmesi, masumane bir hatadan ziyade bilinçli bir mesaj olabilme gerçeğine
işaret etmektedir. Keza bu takvimi bizzat hazırlayan TRT Müzik Kanalı
Müdürlerinden Nuh Mete Deniz’in eski görevinin yayın şefliği olması ve FETÖ
soruşturması kapsamında işten el çektirilen ve gözaltına alınan eski Yayın Dairesi Başkanı ve Yapım Koordinatörü
Sezai Karataş’ın ekibinden olması, konunun titizlikle soruşturulup kasıtlı bir
uygulama mı yoksa sehven yapılmış bir hata mı olduğu mutlaka açıklığa
kavuşturulmalıdır. Sezai Karataş ın daha önceki görevleri ise, Yayın Yönetim
Müdürü, Arşiv Daire Başkanı ve Yapım Koordinatörlüğü dür.
Hayatın doğal akışına uymayan tüm bu garipliklerin
titizlikle incelenip gerçeklerin ortaya çıkartılması, darbe gecesinin üstündeki
özellikle TRT kurumunun üzerindeki şüphe bulutlarını dağıtılması bakımından
hayatiyet arz etmektedir. Darbe gecesi Akıncılar hava üssünün önemi ne ise TRT
nin öneminin de aynı olduğu gerçeğini hatırlayarak, bu darbe girişiminde aktif
olarak ya da gizli olarak destek veren tüm kişilerin belirlenmesi vicdani bir
borçtur. Bu nedenle TRT nin tüm güvenlik kamera görüntülerinin sadece TRT Genel
Müdürlüğü olarak değil, ARI ve Orkut Stüdyoları, TRT İstanbul Ulus Stüdyoları olarak tek tek incelenmesi
gerçeğin açığa çıkartılması bakımından çok önemlidir. Yine darbe gecesi TRT de
yapılan tüm görevlendirmelerin ve görev değişikliklerinin ciddiyetle soruşturulması
gerekmektedir. Özellikle 15 temmuzda TRT de görev yapan, TRT Genel Müdürlüğüne giriş çıkış yapan ve
görev değişiklikleriyle özel olarak darbe gecesinde görev yapan tüm personelin
titizlikle soruşturulması gerekmektedir.
TRT Genel Müdürü ve Yardımcılarını ve Yönetim Kurulu
üyelerinin 15 Temmuzda darbeciler TRT yi işgal ederken Arı Stüdyosunda bu
işgali önlemek için ne gibi önlemler aldıkları sorgulanmalıdır. Ayrıca adı
geçen tüm yöneticilerin Arı Stüdyosundan çıkış saatleri belirlenmeli ve güvenlik
kameraları titizlikle incelenmelidir
Yine TRT kanallarında yayınlanan darbe bildirisinin önüne
montajlanan hava durumu bandı, darbecilerin akıl edebileceği bir durum değil,
TRT içinden darbecilere alenen destek verenlerin önerip gerçekleştirdiği
profesyonel bir davranıştır ve bunu yapan personelin tespit edilmesi
gerekmektedir.
Yine darbe gecesi sorgulanması
gereken en önemli kanal, FETÖ yapılanmasının
özel bir önem verdiği TRT Haber kanalıdır.
Saat 23.06- 23.11 arası yaklaşık 5
dakika yayının kesilmesi ve daha sonra darbe bildirisinin okunduğu saate kadar
yaklaşık 48 dakika hava durumu bandının yayınlanması ve bu olağanüstü
garipliğin TRT yöneticileri ve TRT Haber
kanalı personeli tarafından cevaplandırılması gereken muammadır. Darbecilerin
TRT yi işgal ettiği saat ve Devamlılık stüdyosuna ve rejilere müdahale ettiği
saatler tespit edilerek bu garip durumun açıklığa kavuşturulması şarttır.
Darbeciler devamlılık stüdyosunda rejiye müdahale etmeden, TRT içinden bir
destekle darbecilerle iş birliği mi yapıldı sorusu cevap beklemektedir.
Yukarıda detaylı olarak darbe gecesi TRT nin tüm
kanallarındaki yayın akışındaki gariplikleri ve olağan dışı durumları verdiğim
çizelgeden de anlaşılacağı üzere pek çok soru işareti ve gariplikler vardır.
-Darbecilerin darbe bildirisini için kullandıkları TRT 1
kanalında 23.59.17 e kadar yani darbe bildirisi okunana kadar yayına müdahale edilmemesi
-TRT Haber’de 23.06.10-23.11.30 saatleri arası yayının
kesilmesi ekranın kararması ve 48 dakika hava durumu yayınının verilmesi
-TRT Avaz’da 23.10.26-23.11.09 arası yayının kesilmesi
ekranın kararması ve 23.52.51 den itibaren hava durumu bandının yayına girmesi
-TRT Türk’de 23.06.11-23.1138 arası yayının kesilmesi
ekranın kararması
-TRT Okul’da 23.08.51-23.14.13 arası yayının kesilmesi
ekranın kararması
Güvenlik kameraları izlenerek ve darbecilerin yayına
müdahale ettiği saatle karşılaştırılarak bu kesintilerin sebebi bulunmalıdır.Yukarıda
ayrıntılı olarak verdiğim detaylar
incelendiğinde darbenin askeri ayağı kadar, sivil ayağının da ne kadar hayati
olduğunu göstermektedir. TRT Kanallarının izlenirlik oranlarının düşük
olmasına rağmen, hafızalarda kalan “Darbe bildirisi TRT de yayınlanıyorsa darbe
başarılı olmuştur” algısı 15 Temmuzda da tekrarlanmıştır. Darbe bildirisinin 1
saat daha yayınlanması durumunda olabilecekleri düşünmek bile korkutucu. O
nedenle, F16 lardan,helikopterlerden,tanklardan,tüfeklerden ölüm kusan bomba ve
kurşunlar kadar, TRT de okunan darbe bildirisinin etkisi de yıkıcı olmuştur.
Bu sebeple
saat,dakika ve saniyesine kadar verilen detayların, izaha muhtaç
olayların,cevap bekleyen soruların açıklığa kavuşturulması şarttır.
Yine TRT Kürdi Kanalı’nın geçmişine yönelik yapılan teftişin
bizzat TRT Genel Müdürü Şenol Göka tarafından önce sözlü sonra yazılı olarak
teftişi yürüten başmüfettiş Hüseyin Günay’a
resmi olarak bildirilerek TRT Kürdi’nin teftişinin bitirilmesi de ciddiyetle soruşturulması gereken bir husustur.
TRT Kürdi Kanalında yapılan nilyonlarca liralık yolsuzluk ve usulsüzlüğün
üstünün örtülmek istenmesi şüpheli bir
durum olup TRT Genel Müdürüne tamamen kendi insiyatifiyle yaptığı bu teftişi sonlandıran emirin sebeplerinin sorulması
lazımdır.Bu bağlamda FETÖ soruşturması
kapsamında TRT den ilişiği kesilen eski TRT Kürdi Kanal Kordinatörü Fethullah
Kırşan’ın geçmişteki şaibeli
uygulamalarının ortaya çıkartılıp sorumluların cezalandırılması zaruridir.
Tamamen sorumlu ve ülkesini seven bir vatandaş olarak hiçbir
maddi ve manevi bir beklenti olmaksızın yaptığımız mücadelenin bizzat TRT üst
yönetimi tarafından sekteye uğratılması ve bu konuda yaşadığımız mağduriyetin
Türkiye Cumhuriyetinde örneği olmadığını söylemek abartılı olmaz.
15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin gerçekleştirilmesinden
aylar öncesi Ankara İl Emniyet Müdürlüğü
KOM Şubesine yaptığımız bilgilendirmeler
ve ifadelerin daha Savcılık tarfından uygulamaya sokulmadan verdiğimiz ifadelerin TRT yönetminin eline
geçmesi ve bu konuda ifade veren 3 TRT cinin Emniyet KOM Şube Müdürlüğü ve savcılığın dışında
kimsenin bilmesinin mümkün olmadığı teknik detayların , ifademizde adı geçen kişilerin,
verdiğimiz ifadelerdeki detaylara haiz olarak ifadede adını verdiğimiz
tanıkları gayrı resmi olarak soruşturmaya tabii tutup göz dağı vermesi ve adeta yürütülecek dava öncesi önlem alması
skandal bir durumdur.
İl Emniyet Müdürlüğü
KOM şubede 16 Ağustos tarihinde
yaptığımız görüşmeden sonra bize verilen randevu tarihinde 18 ağustosta ifade
vermek üzere gittiğim KOM Şubede yaşadıklarımız da yine skandal bir uygulamadır.Zira ek ifade
vermek üzere gittiğim tarihten 1 gün sonra TRT Genel Müdürlüğü tarafından hakkımda yürütülen hiçbir soruşurma olmamasına
rağmen açığa alınarak, FETÖ cü teröristlerle aynı uygulamaya maruz bırakılarak
açığa alındım.
Soruşturmayı yürüten savcının emriyle TRT dosyasının KOM
şubeden alınıp KOM Müdürlüğe verilemesi üzerine ek ifade vermek üzere gittiğim
KOM Müdürlüğünde 1 saatı aşkın beklediğim halde ifadem alınmamış ve akabinde 18
Ağustosta TRT Üst yönetimi tarfından tamamen yönetimi kötüye kullanan bir
uygulamayla açığa alınıp adete FETÖ soruşturması kapsamında açığa alınan
personelle aynı listede ve aynı muamelelere tani tutulmamız da skandal bir
uygulamadır. TRT Üst yönetiminin yaptığı bu uygulamanın, Savcılıkca yürütülen
FETÖ soruşturmasına ifadelerimizle
verdiğimiz destekten duyduğu rahatsızlıkla bizi açığa alması ve adeta
cezalandırılarak bu konuda hayati riskleri de gözönüne alarak bu ifadeleri
verenleri sindirip,
korkutup,cezalandırmaya yönelik bir uygulama olduğu açık olup bu konudaki
mağduriyetimiz de halen sürmektedir.
(Mektubu kaleme alan kardeşimizin ismi bizde saklıdır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder