8 Şubat 2018 Perşembe



ACUN ILICALI GERÇEĞİ




Efendimiz bir ikindi namazını ashabına alalacele kıldırır. Evine geçer. Sonrasında ashab acelesinin sebebini sorarlar efendimiz'e. "Evde bir miktar altın ve gümüş vardı. Onları ihtiyaç sahiplerine bir an önce ulaştırmalıydım" diye acelesinin gerekçesini açıklar.
Haydi gelin efendimizin bu uygulamasını hayata geçirelim desem başta nefsim olmak üzere hepimiz bin dereden su getirmez miyiz?
Zamanımızın gereği ve gerçeklerinden birine dönüşmü bulunan sosyal medyada fırsat buldukça paylaşımlar yapıyorum. İnancım o ki yanlışa meylettiğinde sosyal medya milyonların akaidini, ahlakını bozmaya muktedirdir. Algı için aidiyet duygusu için müthiş bir kozdur.
Dün twitter'de bir paylaşım yaptım "Yakında başlayacak Survivor'a göndereceğiniz SMS'leri TSK DAYANIŞMA-GÜÇLENDİRME VAKFINA gönderin.
Acun keyf içinde yaşayacağına, Şeyma 20 bin dolara cüzdan alıp instagramda hava atacağına bir YERLİ TANKIMIZ olsun, MEHMETLERİMİZ yaşasın, bir evladımız BABASIZ kalmasın, bir eş dul kalmasın, ana baba yanmasın." diye...
Kendi açımdan bir tıklanma rekortmeni muamelesi gördüm. Twitter, instagram ve facede arkadaşlık istekleri tavan yaptı.
Şunca zaman o kadar can alıcı meseleye değinmemize rağmen fukara balıkçının sepeti gibiydi beğenilerim.
Sebebini kendimce sorguladığımda olmadık enteresan sonuçlarla yüzleşmek durumunda kaldım.
Önce Acun Ilıcalı ismi üzerinde durmaya çalıştım. Kimdi bu Acun Ilıcalı ki hatta bu yazıyı yazmama sebep olan?
Biz millet olarak onun ofis boyluktan kader seyriyle medya patronu oluş hikayesine şahit olduk. Kader diyorduk ama Banu Avar onun bir proje olduğundan bahsediyordu. İsmi Adnan Hocayla da anıldı, Fethullah Gülen'le de. Ama 15 Temmuz vatan nöbetlerinde Kısıklı'da salladığı bayrakla bir vatan evladı olduğuna dair pozlarını da gördük.
İlk başlarda firardaydı. Güzel kızların sahillerini doldurduğu diyarlarda gezinirken gıpta edilen, gençlerin yutkunmaktan gırtlak kanseri riski taşıdığı dönemlerdi. Her genç kızın rüyasına kayınvalide adaylarınında dualarına karışıyordu ismi. Sevimli bir veletti. Adeta evin oğluydu. Hele ailesini kaybettiği dramatik hikayesi kimin içini acıtmamıştı ki?
Maliye Bakanlığının Gençlik Spor Bakanlığıyla birlikte şans oyunlarının caziplendirilmesi adına çalışmalar yürüttüğü dönemlerde şansa dayalı "Var mısın, Yok musun" isimli yarışma programı en az Kurtlar Vadisi kadar idoldü.
Hayatımız tv yıldızlarıyla şekilleniyor; Cem Yılmaz, Okan Bayülgen, Beyazıt Öztürk gibi isimlerle renkleniyorduk. Bütün bu isimler halkın içinden çıkarttığı isimlerdi. Bir gün siz de Acun Ilıcalı olabirsiniz mantığında fırsatlar ülkesi olmanın göstergesinde gelişiyordu herşey.
Sonra...TV8 ve buçuklu 8 gibi iki ayrı kanalın patronu olarak karşımıza çıktı Acun. Yetenek Sizsiniz, O Ses Türkiye Ve Survivor gibi yabancı menşeeli programların uyarlamasıyla ekranların en takip edilen isimlendirilen biri oluverdi. Valla işin aslı Acun işinin hakkını da vermiyor değildi. Erzurumluluğunu sık sık vurgulaması Anadolu'nun bu Karaoğlanının herkeste yer edinmesini de sağlıyordu. Mütevazi bir kişilik sergiliyordu. Hatta bazı programlarda yardım toplaması gönüllerdeki yerini pekiştiriyordu. Ancak öylesi şaşaalı hayata kim karşı durabilirdi ki? Ailesinde çatırdamalar olmuştu. Yeni eşi ise eski yarışmacılarından birisiydi. Buraya kadar eyvallah...
Belki kıskançlığın mihenk isimlerinden birydi Acun, kim bilir. Kızına 900 bin liraya cip alması...Eşinin 20 bin liralık çantasını instagramda paylaşması gibi naif olaylar dikkatleri üzerinde topluyordu.
Bir de Afrin olaylarının milli hisleri açığa çıkardığı bu günlerde biz de bu konu üzerinden genel manada yozlaşma kültürü üzerine dikkat çekmek istedik.
Acun'un yarışma programlarının formatında SMS ile iştirak konusu malum. Duyarlılık adına dedik ki Acun'a gösterdiğiniz ilgi ve desteği milli duyarlılık hususuna da evriltelim.
Acun kim ne derse desin işini iyi yapan bir adam. İslami duyarlılığı bizim kadar olmayabilir. Seküler bir ülkede kendisini bu konuda kınayamazsınız. Survivor'da apışarası görüntülere itiraz edebilirsiniz. Diğerlerinde yarı çıplak çocukların dans gösterilerine de itiraz edebilirsiniz. Psikolojik, sosyolojik, teolojik hertürlü yorumda bulunabilirsiniz.
İyi de sormazlar mı adama;
Beşiktaş Kültür Merkezi ülkenin kültürel yapılanmasını yönlendirirken...Bir de üstüne para kazanırken...Ey muhafazakar belediyeler siz ne yapıyorsunuz diye?
Acun'a laf söylerken TGRT; Kanal7 ve hatta TRT...Ya siz ne yaptınız milli şuur adına?
Adnan Hoca denilen vatandaşa kızalım da...Ya siz yüzlerce din pazarlaması yapan abudik-gubudik tv'ler?
Acundaki fırsat siz de olsa...Siz ne yapamazdınız ki? Esenyurt diyecem arkasını getirmeksizin.
Acun Ilıcalı çok sevilen çok ta kıskanılan bir adam işin gerçeği bu.
Ki bir zamanlar ben de "Türkiyem'in 7 Bölgesine 7 Çocuk Hastanesi" projemi yapmaya çalışırken düşündüğüm isimlerden biriydi Acun.
Kendisine herhangi bir gıcığım yok şahsen. Keşke irşad ehli bu kardeşimize hakikatleri hatırlatsa. Onun kumaşı diğer medya maymunlarıyla kıyaslanacak olduğunda fazlasıyla milli. Milli Piyango kadar milli hemi de.
Neyse biraz uzattım. Sosyal medyada dolaşan bir alıntı yazıyla nihayetlendirelim konuyu.
"Yedinci kez umreye gitmenin telaşında ve heyecanında olan bir arkadaşımla biraz hasbihal ettik bugün dostlar !!!
Eşi kızı ve küçük torunuyla birlikte gideceklerinden falan bahsederken,"maliyet olarak ne kadar tutuyor bu umre ziyaretin" diye sordum..
Tur şirketine ödenen miktar ile ordaki harcamalarıyla birlikte 60 bin lira gibi bir rakamdan bahsetti..(Kendisi löküs hacılardandır.)
Gel dedim sana nafile umre sevabının elli katında sevap kazandıracak bir öneri de bulunayım hacı kardeşim!
Nedir dedi..
Çıkalım senle birlikte..
Divanlı, kayabaşı, duraklı, çiçekli, haydarlı,kuyucak, şekerli, ekmekçi mahallelerini gezelim..
Hani bu mahallelerde küçük küçük bakkalar olur ya..Bu bakkalların hepsinin de veresiye defterleri olur ya..
O mahallelerde yaşayan garib gurebanın borçlarının kabardığı,o borçlarını ödiyemedikleri için ekmek bile almakta zorlanan fakir fukaranın borçlu olduğu veresiye defterleri var ya..Hadi gidelim bu bakkallardan veresiye defterlerini satın alalım..Aynen Ecdadının yaptığı Zimmen Defteri uygulamasını yapalım.
Hem o fakirlerin borçları bitsin..
Hem o bakkalların bükülen belleri doğrulsun..
Hem ekonomiye katkı sağlansın..
Hem o garib gurebanın yüzleri gülsün..
Bak bu parayla rahat 15-20 bakkalın veresiye defterini alabiliriz...
Düşün ki evinde pirinci şekeri bitmiş ama borcu olduğu için bakkaldan veresiye istemeye cesaret edemiyen bir annenin, bakkala girdiğinde bakkal amcanın "Kızım..borcunuzu bir hacı bey kapattı..Borcunuz yok..ne istiyorsan alabilirsin" dediğindeki o annenin heyecan ve sevincini..
Şu kış gününde ne büyük bir hayr etmiş olursun ki elli umre değil beşyüz umre sevabı kazanırsın...Ne dersin....
Cevab veremedi hacı efendi.
Düşündü taşındı ofladı pufladı...
Mırın kırın..kem küm...hıg mıg...
İkram ettiği çayı bile yarım bırakıp çıktım gittim yanından..
Aaahhhhh Müslümalık aaahhhh...
Garib gurebanın gönlünü feth etmenin sevabını unutan Müslümanlık aahhhh..Acun'un SMS lerine göz diken ben hele!
Bir yetimin yüzünü güldürmenin Allah katındaki ecrini unutan Müslümanlık...
Daha bu müslümanlar niye iflah olmuyor diye yakınıp duralım bizler...
İnsanlara dinin direği, şekil ve biçimler değil, salat etmek gönüllere girmektir diye öğretilseydi daha güzel bir toplumun içinde yaşıyor olacaktık..."
Millete Allah'ın soracağı soruları yönelteceğimize...Namaz kılıyor musun, Oruç tutuyor musun diye...Sorabilseydik aç mısın kardeşim diye!

Bir topluluk kendisini değiştirmeden Allah onları değiştirmez ilahi düsturunu hatırlatarak kalın selam ile...

FEHMİ DEMİRBAĞ







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder