12 Şubat 2018 Pazartesi

GENEL KURMAY BAŞKANIMIZLA GÖRÜŞTÜM!


"Bir hayal kur" der Malcolm X. Ya da hidayet sonrası ismiyle Malik El Şahbaz.
Hayalin bir diğer adıdır bizim için Kızıl Elma. İlay-ı Kelimetullah tır işin aslı.
Mefkuresiz birey ve toplum hayata tutunamaz, işte bu hayatın en net gerçeğidir.
Bir Müslüman için Rabbinin rızasını kazanmak hayattaki en büyük hayalidir. Bunun için gününü Allah'ın rızasını kazanmak üzere tüketir. Rızayı ise insanlara karşı en faydalı olmakla kazanır. İnsanlığın hidayetine sebep olmak için kendisine mescid kılınan yerküreyi vatan bilerek her an bir cehd içerisinde bulunur. İyiliği yaymak şiarıdır. Aynı minvalde de kötülükle de mücadele eder. Bir müslüman gibi yaşamak ve ölürken de müslümanlardan olarak son nefesini vermek gerçekleştimesi gereken bir hayaldir.
Bütün bunları neden anlattım? Yazım için neden böyle bir giriş yapma gereği duydum?
Yine mış gibi yaparak anlatacağım. Hayali bir yazı yazacağım yine...
Hafta sonu Hulusi Bey aradı. "Buluşalım" dedi. "Ama siz çok yoğunsunuz" dedim. "Önemli olmasa elbette bu hengamede görüşemezdik" dedi.
Güney illerimizden birisinde vermiş olduğu adreste de buluştuk. Merak içerisindeydim. Öyle ya şu savaş ortamında koskoca Genelkurmay Başkanı ne diye benimle görüşmek istesin ki?"
Lafı uzatmayayım. Hulusi Paşam konuşmaya başladı.
"Bak Fehmicim. Senden özür diliyoruz. Seni dinlemedik. Sen yıllardır İmanlı ve Ahlaklı nesil yetiştirilmesi gerektiği üzerine tek başına yırtındın durdun. Fetullah'ın ayak oyunlarına, altın nesil adı altındaki mankurtlaştırma ameliyelerine karşı uyardın durdun. Eyyamcı yapının ülkeyi ve değerlerini suistimal etmesini de sürekli vurguladın. Belki istihza da yaptın. Ne kara, ne deniz, ne hava kuvvetleri dedin; illa ki kültür kuvvetleri komutanlığını oluşturmalıyız dedin. Bunun içinde bir mücadelenin içine girdin. Çocuklarımıza kendi rol modelimizi oluşturmak için "Herotürk" isminde bir çizgiroman kahramanı oluşturdun. Bunun romanlarını, çizgiromanlarını, tiyatro oyunlarını, aylık çocuk dergisini, çizgi filmini yaptın. İstedin ki feodalitenin ve cehaletin kıskacına alınan, ateist bir terör örgütünün etkisinden kurtarmak için Müslüman Kürt çocuklarına nasıl bir milletin mensupları olduklarını öğretmek için kültürel eğitimler yapalım. Biliyorum kapıların suratına nasıl kapandığını. Kimse seni ciddiye almadı. Çapsızlıklarından anlayamadılar da...Herotürk dediğin için çözüm sürecinde konjoktüre aykırı hareket ediyorsun diye tehdit aldığını da biliyorum. Ancak Afrin Operasyonuyla görüyoruz ki biz bu günleri gençlerimizi ıskaladığımız için yaşıyoruz. Genel manada gençliğimizi de ahlaksız yapıların (deist, ensest, lgbt, uyuşturucu, terörize yapılar) ve kültürel yozlaşmanın insafına terkettik. Okullarımızdaki eğitim sisteminin çürümüşlüğünden bahsetmeye gerek yok. Batı bizi bütün müesseseleriyle kuşattı. Bu konuda ciddi ve fiili olarak mücadele eden bir sen varsın. Artık seninle işbirliği yapmak istiyoruz. Devlet büyüklerimiz sana kulak vermek istiyorlar.
Kötülükle silahlı mücadeleyi yaparız evvelAllah. Hele bu milletin mayasında olan şehadet arzusu ve vatan sevgisi oldukça bize kimsenin diz çöktüremeyeceği de aşikardır. Bayrak sevgimiz, ezan sevgimiz ve inancımız bizi zaferlere ulaştıracaktır, biiznillah!
Ancak lağım akmaya devam ettiği sürece bütün pür-ü pak kaynaklarımızı zehirlemeye devam etmektedir. Bir füzenin maliyetince sen bütün bu sıkıntıları aşacak bir çalışmayı nihayetlendirirsin. Sana artık inanıyoruz."
Sonra biran durakladı. Gözleri buğulandı. Bakışlarını saklamak için başını yere eğdi. Yutkunarak konuşmaya başladı. Sesindeki titremeyi engelliyemiyordu.
"Ah be Fehmi kardeşim. Gencecik Mehmetlerimizi tabutlar içinde ailelerine teslim etmek ne zor bilir misin? Bir nebze tesellimiz var ki o da o aslan parçalarının güle oynaya şehadete koşmaları. Bu kahpe savaşın kurbanı olmasın artık evlatlarımız. Bütün ümmet coğrafyası içimizi dağlamakta. Türkistan'ın dramı, Filistin'in, Irak'ın, Suriye'nin, Libya'nın, Arakan'ın...İçimizi kanatmakta. Hatta Amerika ve Avrupa'da ki evsiz, mazlum insanlar. Sokaklarda kedi-köpek mamasıyla beslenmek durumunda bırakılanlar. Bütün bir dünya bizim merhamet nazarımıza muhtaç. Askeri açıdan bir yere kadar...Ancak bütün dünya insanlarını uyandırmak için senin Herotürk'e ihtiyaç var. "İttihatçılar, İstanbul üzerine yürüyüşlerinden cesaret alarak bu devleti birtakım kötü serüvenlere sürükleyecekler, belki de Turancılık gayretiyle veya İslamcılık siyasetiyle korkarım ki hem Çarlık Rusya’sı, hem de Büyük Britanya İmparatorluğu ile aynı zamanda savaşa sokacaklardır..." demişti Abdulhamit Han. İşte bu İttihatçılar batı kültürüyle yetiştiler. Aman artık çocuklarımızı bu batı kültürünün yıkıcı faaliyetlerinden kurtaralım. Bakın bu milletin çocukları "zulüm 1453'te başladı" demeye başladılar. Bir kısmı sapkınlaşarak "Lut kavminin çocuklarıyız" demeye başladılar."
Kısa bir süre sonra paşamızla görüşmemiz duygusal bir ortamla nihayetlendi. Vedalaştık, ayrıldık. Ben dönüş yolundayken benim bu mücadelemde bana destek verebilecek isimleri bir bir düşünmeye başladım;
Zengin işadamları,
Siyasiler,
Belediye Başkanları,
Milli Eğitim, Aile Bakanlığı, Kültür Bakanlığı...
Hep aynı isimlerde yine kilitlendim kaldım. "Tüh" dedim. "Keşke deseydim" diye de hayıflandım. "Paşam emret bunlara, emret!"
Yolda radyodan 11 şehidimizin haberini dinlerken cehalet terörü ile nasıl mücadele edileceğine dair çareler düşünmeye çalışıyordum.

FEHMİ DEMİRBAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder