NEDEN HEROTÜRK!
“İman etmedikçe cennete gidemeyiz.
Birbirimizi sevmedikçe de gerçek mana da iman etmiş olamayız. Birbirimizi
sevmek içinse aramızda selamı yaymalıyız!” Dünyanın tek önderi ve tek kahramanı
alemlerin efendisi bu buyruğu bize tavsiye etmiş. Bu doğrultuda sizleri
selamlıyorum; ALLAH’IN SELAMI ÜZERİNİZE OLSUN.
Ben Ertuğrul. Siz beni diğer adımla
daha yakından tanıyorsunuz; HEROTÜRK!
15 yaşındayım. Tıpkı Örümcek adam
gibi. Nedense Peter Parker’a kahramanlığı layık görenler ben Türk olduğumdan
mıdır nedir “bu yaşta çocuktan kahraman mı olur” diyorlar. Bir de tarihi
bilmiyorlar. İslamın peygamberine iman edenlerin çoğunluğu çocuk ve gençlerden
ibaretti. İslamın ilk öğretmeni misal 16 yaşındaydı. Allah’ın aslanı diye
bilinen Ali 8 yaşında peygamberin davetine katılmıştı. Yetişkinlerin
dertleriyle boğuşan insanlık nedense çocukları hep gözardı etmektedir. Bir süre
sonunda çocuklarda o sıkıntılı yetişkinlere dönüşüyorlar. Bu sarmalın adına da
sistem diyorlar, ideoloji diyorlar.
Herotürk ismini bana İtalyanlar vermişti.
Babam Türkiye’nin Roma büyükelçisidir. Venedik Belediye başkanının kızı Esta’yı
bir gondol kazasında kurtarmıştım, bunun üzerine de İtalyan basını bana “Kahraman
Türk” anlamına gelen Herotürk ismini vermişti. Bütün dünya bu isim üzerine
tartışma yapmamışken ülkem Türkiye’de “Madem kahramansın. Neden Herotürk ismini
kullanıyorsun? Hero’da neyin nesi? Gibi akılalmaz bir reddedişin içine
girdiler. Görende zanneder ki amanda aman her konuda milliymişiz de kala kala
bir benim adım kalmış yozlaşan. Giydikleri kıyafetlerden, yedikleri içtiklerine
kadar, eğitimden sağlığa kadar yozlaşmış millet bana gelince bir milliyetçi
kesiliyorlar ki sormayın gitsin.”
Benim maceralarımı merak eden
arkadaşlar www.eforyayinevi.com
adresinden kitaplarıma ulaşabilirler.
İtalyan, İngiliz, Yunan asıllı
Amerikalı, Çinli, Nijeryalı arkadaşlarım var bana maceralarımda yoldaşlık eden.
Clark Kent gibi, Parker gibi gazeteciyim bende. Ama sosyal medyada yazıyorum.
Bir haber sitem var. Youtuberlik yapıyorum aynı zamanda.
Geçen hafta Arvalap Adasının diğer
ucunda yer alan Hell’de “Dünya Kahramanlar Kongresi” vardı. Hatta adanın
Agartha isimli kötülükler kısmından da katılımcılar olmuştu. Enok’un kitabından
pasajlar okuyarak kongreyi açan Mr. Nosam sanal kahramanlara daha büyük işler
düştüğünü ısrarla vurguladı.
Marvel evreninden, DC evreninden,
Dream Works’tan, Pixar’dan, Walt Disney’den çokça kahraman salonu doldurmuştu.
İslam dünyasından kahraman olarak bir ben vardım koca salonda. Kongre sonrası
anlamıştım ki kongre davetiyesini
göndermelerinin sebebi kendilerine katılmam içinmiş. Yani çocukların akaidini
bozacaktım. Sihirden, büyüden normalmiş gibi bahsedecektim Müslüman Türk
çocuklarına. Onlara Kabbala kültürünü verecektim. Dünya hegemonlarına hizmet
etmem istendi. Çocuklarımızın tüketim toplumunun parçalaları olmaları için
gayret etmeliymişim. Hele okullar meselesine hiç girmemem gerekiyormuş. Sosyal
medyadaki şu paylaşımımdan hiç hoşlanmamışlar: “Çocuk
okutuyoruz iddiasındaki yapılar...Okullar, vakıflar filan!
Nerede bu okuttuğunuz çocuklar ya hu?
Etliye sütlüye karışmayan çocuklar sizin okuttuklarınız mı?
Bir de hatırlatırım memleketin canına okumaya çalışanları...
Kime ne okutuyorsunuz, anlamıyorum!”
Nerede bu okuttuğunuz çocuklar ya hu?
Etliye sütlüye karışmayan çocuklar sizin okuttuklarınız mı?
Bir de hatırlatırım memleketin canına okumaya çalışanları...
Kime ne okutuyorsunuz, anlamıyorum!”
“Kahraman olmak için pelerine ihtiyaç yoktur, erdemli bir genç
zaten kahramandır” tarzı savunmalarım işlerine gelmiyormuş. Tekerlerine çomak
sokmam rahatsızlık veriyormuş beylerin. Yüceler meclisi yeryüzü tanrıları
olarak benim çalışmalarımdan memnun değillermiş. “Tam bağımsız Müslüman Türkiye”
söylemimden rahatsızlık duymaktalarmış. Hele bir de “çocuklarımız
için...acilen milli edebiyat, milli çizgi film, milli internet, milli oyuncak istiyormuşum
ki (doğru diyorlar)…
Sorgulamamı sevmemişler; Gelecek 10 yılın sonunda
bizi neler bekliyor?
Nüfusumuzun 20 küsur milyonu 12 yaş altı çocuklarımızdan ibaret. Bu çocukların geleceği ülkemizin geleceği demek ise...Misallendireyim; Çin’de en fazla yılda 34 yabancı filme izin veriliyor. Onlar böylelikle Çin’ li kalıyorlar.
Bizse Amerikan filmlerinin ve Amerikan özentili bizden gözükenlerin kültürel taarruzlarının işgali altındayız. Onun için Küçük Amerikayız. Müslüman Türklüğümüz ise bir iddiadan ibaret.
Dinsizlik, densizlik, deistlik, ateistlik, ırkçılık, ensestlik, lgbt, uyuşturucu, terör, misyonerlik, eyyamcılık, modernizm gibi olgu ve oluşumların gençlerimizin üzerinden geleceğimizi tehdit ettiğini defaaten topluma hatırlatmamdan rahatsız olduklarını yinelediler.
Nüfusumuzun 20 küsur milyonu 12 yaş altı çocuklarımızdan ibaret. Bu çocukların geleceği ülkemizin geleceği demek ise...Misallendireyim; Çin’de en fazla yılda 34 yabancı filme izin veriliyor. Onlar böylelikle Çin’ li kalıyorlar.
Bizse Amerikan filmlerinin ve Amerikan özentili bizden gözükenlerin kültürel taarruzlarının işgali altındayız. Onun için Küçük Amerikayız. Müslüman Türklüğümüz ise bir iddiadan ibaret.
Dinsizlik, densizlik, deistlik, ateistlik, ırkçılık, ensestlik, lgbt, uyuşturucu, terör, misyonerlik, eyyamcılık, modernizm gibi olgu ve oluşumların gençlerimizin üzerinden geleceğimizi tehdit ettiğini defaaten topluma hatırlatmamdan rahatsız olduklarını yinelediler.
Kongre üç gün
boyunca çeşitli etkinliklerle sürdü.
Bir de müze açmışlar
“Sanal Kahramanlar Evreni” diye. Ne kadar mitolojik tanrı varsa hepsine bölüm
ayırmışlar. Mu, Atlantis, Reptilian, Anunnaki ırkları için özel bölümler
yapmışlar. Harut, Marut, Ecinniler bölümleri insana kafayı yedirtecek şekilde
dizayn edilmişti.
“Tanrının oğlu
olduğuna inanan insanlar elbette Süperman’a da, Batman’a da inanacak. Endişe
etmeyin ey sanallar!” diye mikrofa konuşuyordu Mr. Nosam. “Noel babaya inanan
insanlar bir şekilde yanmaz kefene de inanacaklardır!”
Bense içimden “Allah’ım! Biz müslümanları dincilerin şerrinden koru!
müşriklerin...
kafirlerin...
fasıkların ve münafıkların!” diye duamı ediyordum.
kafirlerin...
fasıkların ve münafıkların!” diye duamı ediyordum.
Pastör Andrew
Brunson’un davasını takip ediyordum, duruşmalarını filan. O zaman almıştım
kongre davetiyesini. Diriliş Kilisesinden bir zangoç çocuk tutuşturdu elime
davetiyeyi. Çocuk aslen Müslüman çocuk. Ama misyonerlerin faaliyetleri
neticesinde dininden uzaklaşanlardan.
“Bir sanal hikaye
olan hristiyanlığa ve yahudiye neden rağbet eder ki Müslüman Türk evladı” diye
de sordum kendime?
Kongre başlarken
gelişmiş ülke liderlerinden kutlama telgrafları okundu uzun uzun. Çizgi roman
kültürü nerede yaygın ise bilin ki o ülke gelişmiştir. Hem kültür üretirler hem
de o kahramanlar üzerinden kültür ihraç ederler. Ne diyordu Cizvit Papazları “
Çocuklarınızı yedi yaşına kadar bize verin, sonrasında sizin olsunlar!?”
Ayrıca kültür
ekonomisi oluştururlar, ülkeleri gelir elde ederler. Gelde bu hakikati bizim bir
kayıt cihazı gibi ezberle yetişmiş ilim üretemeyen kafalara anlat. Gelde sanal
kültür kahramanlarının ülkelerinin lejyonerleri, işgalci kolluk kuvvetleri
olduğunu anlat!
Çocuk edebiyatında
yokuz. Ülkemizde basılan kitapların %90 ı tercüme! Yani kilise kafasıyla Müslüman
Türk çocuğu yetiştirmeye çalışan gafillere işin önemi nasıl anlatılabilir ki?
Çizgi filmlerin öneminden, internet oyunlarının öneminden 5 yaşındaki çocuğunun
eline akıllı telefonu tutuşma acziyetindeki gafillere konunun önemini nasıl
anlatsam? Barby bebekle kadının ölçülerinin 90-60-90 olduğuna inandırılan bir
nesle nasıl Hz. Fatıma olunacağından bahsedilebiliriz ki?
Merhametsiz bir
nesil yetişiyor, Bizansın ilkeleriyle yetişen. Onun içindir ki AVM mabetlerinde
büyüyen Hary Potter nesli “zulmün 1453’te başladığına inanıyor!”
Ben Ertuğrul!
Osmanlı başlarken
Ertuğrul Gaziyle başlamıştı hikayesi.
Çanakkale’de okumuş
çocukları katledilirken Ertuğrul Körfezinde, Ertuğrul Teryaresinin yardımıyla
Nusret Gemisiyle mayın döşeyerek durdurmak istedik sanal akaide mensup
insanları.
Ertuğrul gemisiyle
son kez uzandık geniş coğrafyalara…
Şimdilerde yine bir
Ertuğrul’la dirilişin peşindeyiz.
Mr. Nosam’a restimi
çektim.
Dedim “ ben sizinle
hareket etmeyeceğim!”
Fehmi abiyle
mücadele etmeye devam edeceğiz sizin sanal dünyanızla ve sanal
kahramanlarınızla.
Biz gerçeğiz ve
gerçek olmaya da devam edeceğiz.
Kongrenin ayrıntılı
notlarını sizlerle bilahere paylaşacağım.
Şimdi yeni maceralar
için müsaadenizi rica ediyorum.
Washington’a
Kelime-i Tevdhid Sancağını dikmeye gidiyorum. Kudüs’ü geri almaya!
Benim maceralarıma
eşlik etmek isterseniz; buyrun!
Hem Fehmi abi "Çizgiroman okulu" açtı. Çocuklarımız batının sanal kültür kahramanlarıyla tek yanlı olarak yetişmesinler diye sanatçı yetiştiriyor. Yeni kahramanlarımız olsun diye!
FEHMİ DEMİRBAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder