5 Kasım 2018 Pazartesi

TAZMANYA CANAVARLARI HER YERİ İSTİLA ETTİLER
Tazmanya Canavarı gerçek mi?
Robert McKimson’un oluşturduğu bu çizgi karakter çok hızlı ve sınır tanımayan iştahıyla istediği her şeyi yerdi. Özellikle de 1990′lı yılların en sevilen çizgi film karakteri arasında yer alırdı.
Tazmanya Canavarı hatta bir moda ikonu bile olmuştu. Peki, bu çizgi film kahramanı sizce gerçek bir hayvan mı?
Evet, Tazmanya Canavarı ya da Taz olarak bildiğimiz bu çizgi film karakteri aslında gerçek bir hayvandan esinlenerek oluşturulmuştu. Avustralya'nın Güney doğusunda bulunan Tazmanya Adası Avusturya'ya bağlı bir eyalettir. İşte bu bölgeye has olarak yaşayan vahşi hayvandan esinlenerek bu karakter ortaya çıkarılmıştı.
Şimdi sıkı durun...
Müthiş bir hikaye sizi bekliyor.
Gerçek Tazmanya Canavarını anlatmak istiyorum; İngiliz kaşiflerinden birisini daha. Avustronezyalılar geliyor!
Amerika'nın kıta olarak batılılarca keşfi ve sonrası gelişen olaylarla dünya tarihinin başka evrelere açıldığını az çok biliriz de... Bir de yeni bulunan bir başka kıtadan da malumatımız olması gerekir. Hele bu kıtaya yerleşenlerin daha sonra Çanakkale'ye Anzak olarak geldiklerini de unutmayalım.
Gerçek bir canavar olan batının işgalci unsurları her koldan yeryüzünü talana çıkmışlardı.
Avustralya kıtası çok kolay bir şekilde keşfedilmeyen kıtaydı. Bu kıtanın keşfi 18. yy sonlarında yapıldı. Gerçi İspanyol ve Portekizli gemiciler Avustralya kıtası’nın yakınlarına kadar gelmişlerdi. Ancak kıtayı farketmeyip Avustralya’ya uğramamışlardı. O kadar çok gemici bu kıta’nın çevresinde dolanmasına rağmen kıtayı tam anlamıyla keşfedememişlerdi. Hatta kıta’nın birkaç kilometre açıklarındaki bir ada keşfedilmişti ve bu adayı keşfeden kişinin adı Tasman’dı. (İşte bu Tasman'ın adının verildiği Tazmanya Canavarının hikayesi) Tasman bu adayı keşfettiği zaman büyük bir sevinç yaşamıştı. Adaya kendi adını çağrıştıran Tasmanya ismini verdi.
Birçok gemici bu araya uğramışlardı.İngiliz korsanlarından Dampir bu adanın batı kıyısına uğramış ancak burayı tamamen keşfedememiştir. Aynı şekilde Hollandalılar da bu adanın batı kısmına uğramışlar ancak yine adanın tam anlamıyla her toprağını gezememiştir. Ancak bu adanın her yerini gezmen ve haritasını çizmek sadece James Cook’a nasip olmuştur.
Bir taraftan gavura kızmayı hüner bellediğimiz doğrudur. Ama adamlar öyle feragat ve fedakarlıklarda bulunmuşlardır ki bugünkü dünya hakimiyetini öyle elde etmişlerdir. Bizim klavye mücahitlerine gel de bunu anlat. Oturdukları yerden Cihad yapan boş-beleş adamlara.
Onlara gıpta etmek lazım. Hiç bir zafer havadan gelmez. Havadan gelen Ebabil kuşlarıdır. Onu da başka bir zaman anlatırız İnşallah!
***
Gelelim kahramanın hikayesine. Ne yani onların kahramanları yok mu? Onların kahramanları yalnızca sanal mı sandınız?
Cook, ailesinin onuncu çocuğuydu. Ve yaşamı fakirlik içerisinde geçti. (Gavurlarında bir fakirlik tarihleri var, bilesiniz.) Bu fakirlik sırasında mecburen çalışması gerekiyordu. Bu yüzden dolayı bir manifaturacının yanında iş buldu ve orada çalışmaya başladı. Ancak çalıştığı adam hep Cook’a kötü davranırdı. (Bizim yerli filmlerdeki gibi. Siz bir de Oliver Twist'i okusanız.) Yaptığı bazı hatalardan dolayı sık sık döverdi. Bazen Cook işe gitmek istemezdi. Ancak ailesi büyük bir para sıkıntısı çektiği için mecburen gitmek zorunda kalırdı. Ancak daha fazla dayanamayan Cook bu adamın yanından kaçıp limandaki gemilerde birine miço olarak yazıldı. Ancak şansı gemilerde de dönmedi. 13 yaşlarındayken adamın yanından ayrılmıştı ve şimdi yaşı yirmi yediydi.
Ancak bu yaşına kadar çok ağır işlerde çalıştı. Ancak bu ağır işine rağmen haritacılığı da öğrendi. Bu sıralarda Kanada’da yaşamaya başladı. (İngiltere'den Kanada'ya...Biz çocuklarımızı yolun karşısındaki markete gönderemiyoruz be!) Kanada’nın batı kıyılarının haritalarını çizdi. Bu haritacılık Cook’un şansının dönmesine yardımcı oldu. İngiliz bahriyesi Cook’u bu harita çizme yeteneğini taktirle karşıladı ve onun rütbesini teğmenliğe yükseltti. (Bizde askerliğimizi bu yüzyılda bile yaylalar yaylalar yapıyoruz. Ya da bedelli. Gerçek bedel ödeyenlerde "meçhul asker!)
Cook giderek tanınmaya başlanmıştı. İyi bir gemiciydi. Aynı zamanda başarılı haritacı ve başarılı bir subaydı. O yıllarda Pasifik Okyanusunda yapılacak keşif görevlerini Cook’u önderliğinde yaptılar. Cook uzun yıllar geçen şansız hayatını tamamen değiştirmişti. Artık bir yönetici bir haritacı ve çok başarılı bir subaydı.
(Sahi biz o yıllarda ne yapıyorduk? 1699 Karlofça anlaşmasını imzalayalı da çok olmamıştı. Ama çöküşün alametleri bir bir geliyordu.)
Cook kendisine verilen 83 kişilik mürettebatı ile 1768 de gemisi ile yollara çıkarak keşifler yapmaya başladı. Aradan geçen altı ay içerisinde Tahiti’ye vardı. Burada bir süre durdu. Burada bulunduğu süre içerisinde yıldızlarla ilgili gözlemler yapıyordu. Daha sonra gözlemlerini tamamlayıp Yeni Zellandaya harekete geçti. (18’inci yüzyılın ortalarında Avrupalılar tarafından sömürgeleştirilen Tahiti toplumu, Adalardaki insanlar, gönderilen misyonerler vasıtasıyla kültürel değerlerini kaybetme durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Volkanik arazi taraçalar halinde tarıma elverişli şekle getirilmiş ve verim alınmıştır. Ne yazık ki, 1880’de resmen Fransa’ya bırakılan bu topraklar, Fransızların nükleer denemeleri nedeniyle 1964’ten itibaren verimli toprak özelliğini yitirmiştir.)
Ve hareketinde belli bir süre sonra şuan da adı Cook Boğazı olan boğazın keşfini yaptı. Daha sonra Cook boş durmayıp Yeni Zellada’nın tam bir haritasını çıkardı ve buraya İngiltere adına el koydu. (Şaşırdık mı? Hayır! Çok yaşa kraliçe! Kraliçe'nin İslamcıları bu konuları biliyorlar mı acaba?)
Devam edelim işgale...Pardon, hikayemize!
Yeni Zellandayı İngiltere adına aldıktan sonra kuzey batıya doğru ilerlemeye başladı. Burada Avustralya’nın doğu kıyılarına yani bugün Sdney şehrinin bulunduğu körfeze gitti. Buraya vardıktan sonra yavaş yavaş aşağıya doğru indi. Bu yolculuktan sonra Cook birşeyin farkına vardı. Burası bir kıtanın devamı olmadığını ancak ve ancak tamamen koca bir ada olduğunu farketti. Hemen haritalarını çıkarmaya başladı.
(Bu kadar şeyi nereden mi biliyorum? Gavurun internetinden! Okuyun araştırın, karıştırın; daha neler var neler?)
Cook Yeni Zellanda’daki gibi burayı da İngiltere adına el koydu. ( Aynı İngiltere bir süre sonra Osmanlı topraklarına da el koyacaktı. Biz de onlardan kurtulmak için mücadele edecektik, bu mücadeleye kurtuluş savaşı diyecektik. İstanbul'da 5 yıl boyunca kalacaklardı. Sonra hiçbir şey olmamış gibi çekip gideceklerdi. Biz de minnettarlık nişanesi olarak devrimler yapacaktık. Çok mutlu olacaktık, övünecektik.)
Buranın adına New South Wales koydu. Bu ismi verdiğinde tarih 1770’i gösteriyordu. Tabi bu koca adanın keşfi hemen olup bitmedi. Cook bu adanın tamamen keşfini 1772 yılında tamamladı.
(Kuduruk İngiliz Avustralyayla yetinmedi. Geminin dümenini kırdı Güney Kutbuna)
İki gemi ile Güney Kutbuna yol aldı. Güney Kutbuna gelen Cook daha sonra Güney Pasifiği dolaştı. Bu dolaşmalar sırasında Kaledonya ve Norfolk adalarını keşfetti. (Bildiğimiz kordonboyu gezintisine çıkmamış adam. Biz gitseydik sosyal medyada fotoğraf paylaşmak için giderdik.)
Hikayemizin sonuna geliyoruz. Cook üçüncü ve son keşif gezisine çıktı. Bu son keşifte Bering Boğazını kullanarak Sibirya’nın kuzey kıyılarını inceledi. ( Kafayı yemiş bu adam. Kanada, Avustralya, Güney Kutbu, şimdi de Sibirya'nın kuzeyleri...)
Burada Pasifik kıyılarının haritalarını çıkardı. Haritaları çıkardıktan sonra Havai adalarına geçti. Ancak Cook bu adaya vardığında yerlilerle sorun yaşamaya başladı. Yerliler Cook’un sahip olduğu gemiden eşyalar çalmaya başlamışlardı. Bunu öğrendikten sonra Cook yerlilerle araları açıldı. (Ulen puşt...Siz bütün dünyayı çalıyorsunuz. Verin garibanlara da üç-beş bişi. Yok, olur mu öyle bişi. Yerliler kızdırdınız ince bacaklı İngiliz'i. Amerika yerlilerini naptılar bunlar. Tabi nerden bileceksiniz ki, Allah'ın yerlileri. Siz okumazsınız ki? Ah pardon! Üzerinize alınmadınız değil mi yerli ve milli okurlarım. Yersizlik yaptım işte.))
İngilizler bunlara fazla dayanamadı ve aralarında biri ateş açmaya başladı. (Yanlışlıkladır kesin) Cook önceden bir yerliye bıçak hediye etmişti. O yerli Cook’un hediye ettiği bıçak ile Cook’u yaraladı. Ancak bu çatışma son bulmadı. Yerliler ateş sonrası çok öfkelendiler ve İngilizler'i öldürmek için büyük bir hırsla saldırıya başladı. Burada İngilizler kaçtılar (mabadı şimdilik kurtarmışlardı ama dönüşleri muhteşem oldu) ancak Cook orada hayatını kaybetti. (Tanrı'nın krallığında şimdi torunlarını izliyo...-Haşa-)
Cook öldürüldüğünde tam olarak 51 yaşındaydı. Cook’un bir hayali vardı. Büyük Okyanusta keşfedilmemiş hiçbir ada bırakmak istemiyordu. (Vakit bulsa ilk uzaya'da o adım atacaktı) Bunun ardından gelen diğer bir projesi ise Güney Kutbunu keşfetmek istemesiydi. Ancak ölümü bu hayal ve projelerine engel oldu. (N'oldu Cook efendi? Cook ingilizce'de pişirmek demektir. Zebanilerde seni şimdi Cook'luyolar di mi?) Ancak ölmesinden sonra çıkardığı Yeni Zellanda, Avustralya ve Pasifik haritaları 18. yy da onun büyük bir kaşif ve haritacı olmasını sağladı.
Cook'un bu dünyadaki hikayesi buraya kadardı.
Ama Tazmanya Canavarları şimdi'de ortadoğudalar.
Nerede bir mazlum varsa oradalar!
Çizgi filmleri de çocuklarımızı kemirmekteler!
Fehmi Demirbağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder