"Küresel sehirler, küresel markalar artık dünyada devletler gibi siyasi aktör haline geliyor. Kültür de siyaset ve ekonomi gibi stratejik unsur oluyor." Küresel markalar; İŞGALCİ KOLLUK KUVVETLERİ! ŞİMDİ MİLLİ MÜDAFA ZAMANI! KIZLI-ERKEKLİ KAYBEDECEĞİZ YOKSA GELECEĞİMİZİ! YANİ; NE KARA KUVVETLERİ, NE HAVA KUVVETLERİ, NE DENİZ... İLLA Kİ; KÜLTÜR KUVVETLERİ!
18 Aralık 2024 Çarşamba
YENİ DOĞAN ÇETESİ HİKAYE / TASLAK
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 1 - Morgda İlk Gece
Tıp fakültesi öğrencisi Emre, uzun süreli bütçesine katkı sağlayacak bir iş arıyordu. Derslerin yoğunluğu ve stajların yoruculuğu arasında bir iş bulmak kolay değildi. Ancak, özel bir hastanenin gece vardiyasında morg talebinde bulunmak için aradığı ilanını ayırmadan başvurdu. Kolay bir iş gibi kabul edildi: Gece boyunca ortalıkta kimse olmayacaktı, sadece nöbetçi doktor ve Yetkililer kalacaktı. Emre, bu sessiz ders çalışabileceğini düşünerek işi kabul ett
İlk gece heyecanla geldi. Morg bölümündeki asansörün kalbi hızla çarpıyordu. Daha önce hiç
“Hoş geldin delikanlı
"Bir kere
İlk Tuhaflık
Saat gec
Ancak birkaç dakika sonra morgun kapısı hafifçe aralandı. Emre irklenerek yerden çıkarılır. Kapıyı kontrol edip öldüreceğini göremedi, ama yerde küçük bir kağıt parçası yaratmak. Kâğıdı alıp incelediğinde üzerinde hiçbir şey yazmadığını gördüm. Kalbi hızla atarken, bunu rüzgarın eseri olarak yazmaya çalıştı. Ancak kapının kapalı olduğunu hatırlayınca, tedirginlik daha da arttı.
Hemşire Yasemin
Gece boyunca Emre'yi asıl rahatsız edenlerden biri de Resmi Yasemin'in garip oluşuydu. Yasemin, gece boyunca sık sık morga geliyor, genel olarak bir şeyler kontrol ediyor ve hızla doğuyor. Emre bir ara ona, “Her şey yolunda mı?” diye sorduğunda, Yasemin gözünü kaçırarak, “Evet, sadece bir kontrol” dedi.
Ancak Emre, onun bu kadar gergin olduğunu, sıradan bir durumun olmadığını anlamıştı. Yasemin, her zamankinden birinden kaçıyor gibi görünüyordu. Emre daha fazla soru sormak istemedi, ama onun bu tavırlarını şaşırtmıyordu.
Karanlık Koridorlar
Saat gece 2'ye yaklaşırken, morgun arka tarafta bir ses duyuldu. Metalik bir tıkırtı ve ardından hafif bir fısıltı… Emre'nin kalbindeki sesin başladığı nokta yöneldi. Kapının ardındaki uzun koridor boştaydı, ama hastanın hafif bir ışığı sızıyordu. Koridor boyunca adımlarını sessiz tutarak. Kapıyı hafifçe aralanan üç kişinin bir araya geldiği görüldü.
Doktorlar, bir tekerlekli sedyenin etrafında toplanmış, örtüyle kaplanmış bir şeyleri inceliyorlardı. Emre, içeride daha fazla iş yapma potansiyeline sahip oldu ve hızla geri döndü. Kalbin yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Gördükleri, bu hastanede bir şeyler görülüyor normal değil
Sami'nin Uyarıları
Sabah vardiyası de
“Bak evlat, bu çocuklarda işler bazen farklı
Kapanış
Emre, sabah hasta
Bir sonraki gece nelerle karşılaşacağını bilmese de, Emre'nin bu morgda olması
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 2 - Gölgelerin Ardında
Emre, hastanenin morgunda
Hastaneye vardığında koridorlar sessiz ve loştu. Gecenin bu saatlerinde kimsenin ortalıkta olmaması normaldi, ama Emre'nin içindeki huzursuzluk bir türlü yoktu. Kendine bir kahve hazırlayıp masasına oturdu. Tam notlarını gözden geçirecekken koridorlardan bir tıkırtı sesi duydu. Kısa, kesik adım hızları hızla artıyor ve sonra aniden kesiliyordu. Emre, yerinden uzakta hafifçe araladı. Koridor boştu. Ancak tam o anda, bir tekerlekli
Gece Yarısı Hareketli
Adımlarını sessiz tutarak sesin geldiği nokta doğruldu. Morgun hemen yanındaki bir kapının önünde durdu. Kapının aralığının içerisini izlemeye çalıştı. Üç doktor, tekerlekli sandalye üzerinde bir şey taşıyordu. Beyaz bir örtüsüyle kaplı olan şeyin ne olduğuna göre değildi. Ancak doktorların yüzlerindeki ciddiyet ve dikkatlilik dikkat çekiciydi.
Emre, biraz daha yaklaşmak istediğinde ayaklarının yerde yerde bir kutuya çar
Sami'nin İpuçları
Sabaha doğru Sami, elindeki çayla morga uğradı. "Bu gece de rahat duramadın, değil mi?" diye sordu. Emre'nin şaşkın bakışları karşısında, "Yüzünden belli" diye sözlerine ekledi. Emre kayıt edip de gördüklerini Sami'ye yapmayı karar verdi. "Dün gece bir grup doktor bir şey taşıdı. Çok garipti, ne olduğunu anlayamadım. Ama bir sorun olduğu kesin" de
Sami, başını eğip bir süre sessiz kaldı. "Buranın geceleri sakin olduğunu sanıyorsun, ama değil. Gözlerini açık tut, ama gördüklerini fazla kurcalama. Buranın karanlık sırları var Emre. Eğer çok şey bil
Emre, Sami'nin sözlerinin ne anlama geldiğini çözüyor. Kendim, "Bir şeyler oluyor ve ben ne olduğunu öğreniyorum" diye düşündüm. Ancak Sami'nin uyarıları, onu bi
Yasemin'in Sırları
Ertesi gece Yasemin, Emre'nin özgürlüğüne kavuştu. Normalde sıcak ve güler yüzlü olan Yasemin'in yüzü bu sefer ciddi bir ifade taşıyordu. "Seninle konuşmam lazım" dedi. Emre, onu içeri buyur etti. Yasemin, oturduğu sandalyede elle
"Burada gördüğün şeyleri başkasına anlatmışsındır, değil mi?" diye sordu. Emre şaşırmıştı. "Hayır, ama ne olduğunu unuttum, hiçbir şeyi değiştirmedim ve bu beni rahatsız etti
Yasemin, derin bir nefes aldı. "Bu odaya bazı şeyler yanlış. Biz buna 'Yeni Doğan Çetesi' diyor. Bir grup doktor, gece vardiyasında garip işler yapıyor. Kayıtlarda yer almayan bebeklere dönüştürülüyor, ama sonra ortadan kayboluyorlar. Bu konunun fazla kurcalama, Emre. Çok tehlikeli bir yerde içinde içindirsin, ded
Emre'nin zihni allak bullak olmuştu. Yasemin'in anlattıkları, Sami'nin söyledikleriyle birleştiğince, hastanede gerçekten karanlık bir şeyler değiştiğine iyice ikna olmuş
Karanlıkla Yüzleşme
O gece Emre bir karar verdi. Telefonu cebine koydu ve video kaydı için hazırlandı. Amacı, olan biteni yürütmekti. Koridorlarda ilerlerken operasyonhane ışıklarının yanık olduğu fark etti. İçeriden hafif mırıltılar duyuluyordu. Kapının aralığındaki girişte bakıldığında manzara karşısında şok oldu.
Dr. Feridun ve diğer doktorlar, bir bebek tedavisini ameliyat masasına yatırmışlardı. Ancak bu bir faaliyet değil, tuhaf bir ritüel yaşanıyor. Doktorlar, garip kelimeler mırıldanıyor ve ellerinde bıçaklanan benzeri nesneler kullanıyorlardı. Emre, bu sahneyi kaydetmeye çalışırken kapının hafifçe kımıldadığını fark etti. İçerideki doktor başlarını
"Kim var orada?" diye bağıran Dr. Feridun'un sesi, Emre'yi olduğu yere mıhladı. Kapıyı hızla koşarak morga geri döndü. Kalbindeki yer
Kapanış
O geceyi zar zor geçirir Emre, sabaha kadar hiçbir şey yapılmadığı gibi davrandı. Ancak gördükleri zihninden bir an çıkmıyordu. Hastanede ne döneceğine karar verilmesi gerekiyordu. Ancak bir yandan da şunu biliyordu: Bu işin peşine düşmek, kendi hayatına zarar vermek demekti. Yine de vazgeçmek gibi bir şey yoktu. Karanlığın tam ortasında bir
Yeni Doğan Çetesi: 3. Bölüm - Yasemin'in Sırrı
Gecenin ortasında doğru bir hastaneye giden herkes kendi köşesine çekilmişti. Sessizlik, morgun duvarlarında yankılanan hafif tıkırtılarla ayrılıyor, Emre'nin tedirginliği onu geçerken bir artıyordu. Bu, işteki üçüncü gecesiydi ve ilk iki geceye göre çok daha tuhaf bir hava vardı. Hemşire Yasemin yine morgun geçiyordu, bazı zamanlarda bazı şeyler fışkırıyordu, bazı zaman ise odalardan hızlar hızla kayboluyordu.
Emre, bu gece işlerin normalden çok farklı olduğunu hissediyor. Yasemin'in telaşı, dikkatini çekmişti. Hemşirenin düzensiz davranışları, onu daha önceki gecelerden beri rahatsız ediyordu. Ancak bu gece, onun peşinde olup olmadığı karar verdi. Nöbetin ilk saatlerinde Yasemin'in morga girdiğini, menzil peşine düştü.
Bir Kutunun Peşinde
Yasemin, elindeki metal kutuyla morgun en köşedeki çerçeveli. Emre, onun arkasından bir adım geriden ilerleyerek biteni anlayamıyordu. Kutunun içinden hafif bir metalik ses sağlanabilir; sanki içindeki ürünler birbiriyle çarpıyordu. Yasemin sızıntısı kapağını kapattı ve kaybı kayboldu. Emre, kapının aralığından gözünü kısarak içeri okumaya çalıştı.
Oda, morgun kullanabileceğin bir köşesiydi. İçerisinde yalnızca birkaç metal masa ve eski dolaplar vardı. Ancak Yasemin'in dikkatle yerleştirdiği kutu, odadaki en dikkat çekici şeydi. Kutuyu açarken yüzündeki sevinci gören Emre, bir şeylerin yolunda gitmediğinden emindi. Yasemin'in elindeki kutudan çıkarılan ürünler, morg için olağandışıydı: küçük cam şişeler, sistemler ve bir yığın kağıt parçası.
Bir an duraksadı. Şişelerden birinin sürdürülebilirliği sıvıyı bir tüp doldurdu ve ardından o tüp kutusunun içine geri yerleştirildi. Bu işlem sırasında Yasemin'in elleri titriyor, yüzünden soğuk terler akıyordu. Emre, bu sırada geri çekilmeye karar verdi. Ancak yanlış bir adım attığında, ayağının altında zeminde oluşan hafif bir gıcırtı Yasemin'in dikkatini çekti. Hemşire hızla kapıya doğru yöneldi, ama Emre geri kalmayı sürdürdü.
Sorular ve Cevapsızlıklar
Emre, yerinde duramayarak Sami'ye durumun anlatılmasına karar verdi. Sabah vardiyasında Sami'yi karşılar karşılamaz, gecedekileri kısaca anlattı. Yasemin'in gizemli kutusu, İçindeki garip şişeler ve onun telaşı, Sami'nin iç kısmında bir an için bir gizem yarattı. Ancak hemen ardından Sami, her zamanki soğukkanlılığına büründü.
“Bak delikanlı” dedi Sami, Emre'nin omzuna bir elini götürmek. “Bu sızıntıyı sorgulamaya durursan, başın derde girer. Yasemin'in ne yaptığı seni ilgilendirmez. Sen eksiklerini yapmaya devam et.”
Bu cevapsızlık Emre'yi daha da rahatsız etti. Sami'nin her şeyi örtbas etmeye çalıştığını düşündü, ama içinde bir onun,
Yasemin'le Yüzleşme
Gece nöbetinde Yasemin yine morga geldiğinde,
Yaşasın
“Yardımcı olabilirim” dedi Emre, biraz daha ısrarcı bir şekilde. “Belli ki burada bir kişinin endişelerini paylaşırız. Eğer bana anlatırsan, belki birlikte bir çö
Yasemin, Emre'nin bu teklifine bir süre düşündükten sonra, “Her şeyi bilmiyorsun. Burada işlerin olduğu gibi değil. Sana daha fazla bir şey söyleyemem” dedi ve hızlı adımlarla odadan çıktı. Ancak bu sözler, Emre'nin şüphelerini doğrulamıştı. Yasemin, kesinlikle bir şey saklıyordu.
Gizem Büyüyor
Emre gece boyunca gördüklerini anlamlandırmaya çalıştı. Yasemin'in takip ettiği sistemler ne içindi? parçaların neden morgun köşelerindeki birleşimlerin bir yönlerine yöneldi? Ve bu hastanenin diğer çalışanlarıyla nasıl
Saat sabah yakın
Gece nöbetçileri Emre için sıradan artık bir iş kalmamıştı. Bu hastanede sadece bir görevli yoktu; Bir dedektif gibi, kendisini saran tehlikeli bir ağın yollarını birleştirmek zorundaydı.
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 4 - Tehditler ve İşaretler
Sabahın erken saatlerinde hastanenin rutini henüz bitmemişken, Emre kişisel odasında çayını yudumluyordu. Geceden kalma yorgunluğu ve zihnindeki karmaşık sorunlarla çalışmaya başlıyor. Yasemin'in kutusu, diyor ve morgda geçerken üç gecenin ayrıldığı onu genişleme bir şekilde rahat bırakmıyordu. Bu işte normal olmayan bir şeylerden emindi. Ama kime güvenebilirdi? Sami bile, garip bir şekil
Tam gösterdiğine dalmışken, gösteriminin kapısı açıldı. İçeride, koyu renk takım elbiseli, orta yaşlı ama keskin bakışları olan bir adam girdi. Adamın yürüyüşü, hayatında güvendeen biri olduğunu belli ediyor. Yüzündeki soğukta ifade Emre'yi bir anda tetikte olmaya zorladı.
“Emre Yıldız
Beklenmedik Bir Ziyaret
Emre, bu beklenmedik karşılaşmalarla karşılaştı. Adamın kim olduğu görülüyordu, ama bu kişi onu doğrudan hedef alıyordu. “Kimsiniz? Ne geldiniz?” diye sordu Emre, sesine mümkün olduğunca cesaret katmaya devam edebilir.
Adam, sandalyeye ödeme kartının piyasalarını gevşetti. “Adım Faruk. Bu hastanenin yönetim kurulundan biriyim” dedi. Ancak bu sözler Emre'yi rahatlatmaktan çok daha da huzursuz olmuştu. Hastanedeki birinin neden bir morg görevlisiyle ilgilendiği
Faruk, Emre'nin
Emre, Doğan
“Bak genç adam,” dedi Faruk, e
İlk Ciddi Tehdit
E
“Bu hastanenin ayrılığını unutma,” dedi. Zarfın içinde bir miktar para ve bir yoktu: 'Sessiz kal.'
Emre, zarfı alıp bakmadan masanın üzerine bıraktı. “Ben
Faruk, çıkan ve Emre'nin gözlerinin
Yasemin'den Gelen Haber
Faruk'un gidişi
O sırada telefona bir mesaj geldi. Gönderen Yasemin'di. Mesajda kısa ve net bir ifade vardı: “Hemen çatı katları gel. Konuşmamız lazım.”
Emre, şimdilik
Çatı Katı'ndaki İtiraf
Çatı Geliştir Erişim
“Ne oluyor Yasemin? Ne
Evet
Emre, duydukları karşısında afalladı. “Son şansımız mı? Neler oluyor Yasemin? Bu kutuda ne var?” diye sordu.
Yasemin, kutunun kapağını açtı ve içindeki küçük kam şişeleri gösterdi. “Bunlar... bebeklere yapılan müdahalelerle ilgili. parçaları 'kurtardıklarını' söylüyorlar ama aslında...” Sesi titredi. “Bebeklerin organları için yapıyorlar. Bunlar sadece denemek için kullanıldıklar
Emre'nin midesi bulandı. "N
Yaşasın
Bir Seçim Anı
Yasemin'in söyledikleri Emre'nin içindeki korku ve öfkeyi alevlendirmişti. Ancak şimdi ne yapılması gerektiğine karar vermeliydi. Ya sessiz kalma ve tedavi devam edecek, ya da bu korkunç gerçek ortaya çıkacak. Ama hangi yolu seçerse seçsin, hayatı bir asla daha eskisi gibi olmayacaktı.
Gece henüz bitmemişti ve Emre, şimdi bu korkunç oyunun içinde yaşıyordu. Hem kendi hayatı hem de diğerleri
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 5 - Derinleşen Karanlık
Gece vardiyasına başladığında, Emre'nin zihni bir önceki konuşmanın ağırlığıyla doluydu. Yasemin'in söylediği, tehdit ettiği ve yayılan karanlık olayları, onu bir çıkmazın içine sürüklemişti. İçinde hem korku hem de öfke vardı. Ama bu öfkenin yönlendirdiği yer belli
Morg koridorlarında dolaşırken soğuk hava, zihnindeki karmaşayı daha da artırıyordu. Gece sessizdi. Sadece morgun mekanik sonuçlarının hafif uğultusu duyuluyordu. Ancak Emre, bu sessizliğin altınd
Beklenmedik Bir Ziyaret
Saat gece aralığı biraz geçmişti. Emre, bilgisayarın başındaki morgun rutin raporlarını inceliyordu. O sırada kapının hafifçe aralandığı fark etti. Kapının bilgilerinin tanıtıldığı bir yüz çıktı
Emre, Sami'yi terk ederken hem şaşırdı hem de tedirgin oldu. "Sami abi mi? Ama ne zaman burada ne iş var?” diye sordu. Sami, yolları araçları hızlı adımlarla
“Emre, burada işlere karışmaya başladı” dedi Sami,
Emre, sinirlenerek dışarıya çıkıyor. “Beni neyle tehdit ettiğinizin farkındayım” dedi. “Ama Yasemin bana her şeyi anlattı. Faruk ve onun gibileri... Bu insanlık dışı işler! Buna göz mü yumacağım?”
Sami, Emre'nin dünyasına bakarak derin bir nefes aldı. “Bu kadar kolay bir seçim değil, Emre. Sana yardım etmek isterim, ama bu işe bulaşırsan geri dönüş yok. Herkes susuyor, çünkü konuşuyorlar ya kayboluyor ya da...” Cümlesini tamamlamadı. Ancak Emre, bu yarım bırakılan sözlerin gezilmesinden korkuyu hissedebiliyordu.
Korkutucu Bir Olay
Tam o sırada, morgun sessizliği korkunç
Koridorda hiçbir şey görünmüyordu. Ancak soğuk, daha keskin tıslıyordu. Sami, morgun soğuklarının birinin kapısını işaretleyerek, “Burada bir şeyler oluyor” dedi. Emre, boğazını temizleyip cesaretini topladı
İçerisinde ilk bakışta her şey normal olduğunda. Ancak bir köşede yere düşmüş metal bir tepsi vardı. Ve duvarda, zor seçilmiş bir yazı belirmişti. Kan kırmızısı harflerle yazılmıştı: “Sessizlik kurtuluşu.”
Emre, yazıya kilitlenmiş halde bakarken Sami, onu kolundan tutup geri çekti. “Buradan çıkmamız lazım” dedi, sesi titrek bir şekilde. Ama Emre, gözünü yazıdan ayıramıyordu. Bu bir tehdit vardı yoksa çok da
Yasemin'in Yardım Çığlığı
Emre, yaşanan olayların ardından Sami'nin ikazına rağmen gece vardiyasına devam etti. Ancak zihni allak bullaktı. Yasemin'in yardımını almadan bu bölümlerin değişemeyeceğini biliyordu. Sabahın erken saatleri Yasemin'e bir mesaj attı: “Bu gece morgda insanları gördüm. Ne zaman?"
Yasemin'den cevap, beklediğimden çok daha hızlı geldi: “Hemen beni dışarıda bul. Çatıda çıkamayız. Faruk artık her şeyi izliyor.”
Emre, Yasemin'le buluştuğunda genç kadın, elindeki küçük bir defter ona uzatılır. “Burada her şeyi yazıyor. Bu, burada uğraştığım ilk harfleri beridir notlar. Ama dikkatli ol, Faruk seni izleyebili
Emre defterinin hızla sayfaları karışıyordu. Hastanede yaşanan garip ölümlerden, bebeklerle ilgili kayıp raporlarına kadar pek çok detay mevcuttu. Ama en korkuncu, Yasemin'in yazdığı bir nottu: “Yeni Doğan Çetesi, gece yarısından sonra organları topluyor. Sessizlikte işliyorlar.”
Tehlikenin Derinleşmesi
Emre, defterini kaydederken, artık sıradan bir morg görevlisinin olmadığını hissediyordu. Bu şeyin bir parçası olmuştu, istemeden de olsa. Ancak bu defterde yazılanları göz önünde bulundurmak mümkün değildi. Yasemin, oğlu bir kez ona döndü ve “Ya birlikte bu işin çözülmesine çalışırız ya da hepimiz
Emre, kıyafetlerinin derinleştiğini biliyordu. Ama bu karanlıkla yüzleşmeye hazır mı? Yasemin'le birlikte hastanenin soğuk ve sessiz koridorlarına geri dönerken, hem korku hem de kararlılık vardı. Gerçekler ortaya çıkana kadar uyuyamayacak, bu karanlık döngüyü kırmak için elinden geleni yapacaktı.
Hastanenin ışıkları gece boyunca yanmaya devam ederken, ortada bir yerde, Yeni Doğan Çetesi kendi planlarını uygulamaya devam ediyor. Emre için bu, sade
2/2
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 6 - Gölgenin İzleri
Emre, Yasemin'in verdiği defteri sırt çantasına yerleştirdi. Defterdeki bilgiler, Faruk ve ekibinin karanlık faaliyetlerini açığa çıkarabilecek ipuçları barındırıyordu. Ama bunların, kendi başına çözebileceği şeylerin olmadığını da biliyordu. Yasemin'e dönerek, "Bunun için daha fazla performansın ortaya çıktığı var" dedi. “Ve bu sadece defterle olmayacak.”
Yasemin'in ortasındaki korku, giderek yerini kararlılığa bırakıyordu. “Haklısın” dedi. “Ama Faruk'un bireylerinin sürekli çevremizde. Onun hareketimi
Emre, bir an duraksadı. Faruk'un, hastanelerin karanlık köşelerinde çevirdiğini biliyordu. Ama bu planı açığa çıkarmak için daha fazlasını yapmaları gerekiyordu.
Gece Yarısı Köşesi
Hastanenin içinde g
Depoya girdiklerinde, yalnızca eski dosyalar ve tozlanmış metal raflar mevcuttu. Ama Yasemin, bir rafın arkasında gizli bir kapı olduğunu iddia etti. “Burayı yıllar önce bir kez görmüştüm” dedi. “Faruk ve ekibi burada bir şeyler saklıyordu.”
“Sessiz olanlar kurtulur.”
Gizemli Dosyalar
Anahtarı ku
Yasemin, b
Bir Anda Kesilen Işıklar
Emre dosyaları incelerken, anındabire tüm hastanede elektrikler kesildi. Yasemin korkuyla Emre'ye katıldı. “Bizi fark etmiş olmalılar” dedi. Emre, sakin olmaya cebindeki küçük el fenerini çıkardı. “Bu odadan çıkmalıyız” ded
Ancak, bir geçit töreni
“Faruk’un
Kaçış ve Bir Mesaj
Emre ve Yasemin, sessiz adımlarla koridorun diğer ucuna doğru dikeyler. Ancak adımından sonra arkalarından gelen bir ayak sesi daha duyuluyordu. Kalpleri hızla çarpıyordu. Nihayet çıkış kapısına ulaştıklarında, bir anda karşılarına Sami çıktı
“Siz delirdiniz mi?” diye bağırdı Sami, alçak bir sesle. “Ne çalışıyorsun? Faruk'un seni öldürmesini m
Yasemin, “Bu dosyalarla onu durdurabiliriz” dedi. Ancak Sami başını salladı. “Faruk'un sadece burada değil, hastane dışında da bağlantılar var. Bu dosyaları açarsanız, hayatları tehlikeye girer.”
Emre, dosyaları büyüterek, “Bu riski gözetebiliyoruz. Burada yaşananları ortaya çıkarmak için başka
Sami, bir an olumsuz yanıt verdi. “O zaman bunu yapmadan ön
Yeni Bir Hedef
O gece Emre ve Yasemin hastanede bulunan dosyalarla birlikte dışarı çıktılar. Faruk'un onları fark ettiğini biliyorlardı. Ama bu, onları durdurmaya yetmeyecekti. Ellerindeki bilgiler, sadece hastaneyi değil, çok daha geniş bir ağı sağlıyordu. Emre, bu savaşın kazanmanın kolay olacağını biliyordu. Ama bu parçaların bir parçası olmayı r
Gecenin işleyişinde devam ederken, aralarındaki sessizlik, söylemek istediklerinin özetiydi. Artık geri dönüş yoktu. Yeni bir hedef vardı: Bu korkunç çeteyi ve güçlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Ama bunun için önlerinde çok daha
Yeni Doğan Çetesi: 7. Bölüm - Karanlığın Kapıları
Emre ve Yasemin, eski belgeleriyle yeni bir s
Düğüm Noktası
Sami, Emre'nin sunduğu belgeleri inceledikten sonra derin bir nefes aldı. “Bu iş sandığınızdan daha büyük” dedi. “Faruk Yalnı
Yasemin şaşkınlıkla, “Yani Faruk bu ağlardan yönetilen biri değil mi?” diye sordu. Sami başını salladı. “Hayır, Faruk yalnızca işin yerel kısmını kontrol ediyor. Ama bu organizasyon çok daha geniş özet. Belki de başka tarzda bile benzer şekilde çalışıyorlar.”
Emre, kararlılıkla, “O zaman bunun daha geniş bir platforma taşınması gerekiyor” dedi. “Ama belgelerki belgeler yetmeyebilir. Daha somut olarak kanıtlanabilira var.”
Yeni Bir Görev
Emre'nin aklında bir plan belirdi. Morgun karanlık kö'de
P
Morgun Derinlikleri
O gece Emre ve Yasemin geri döndüler. Hastane, gündüz ne kadar canlıysa, gece o kadar ölüm sessizliği içindeydi. Emre, morgun soğuk duvarları arasında ilerlerken, Yasemin güvenlik sızıntısını başardı. Bilgisayarı hacklemek için hazırlamak yazılımı çalıştırırken, ekrandaki kameralar birer birer devre dışı kalıyor.
Emre, morgun en arka kısmındaki kilitli yollar yönündeydi. Yasemin, kulaklıkla ona rehberlik ediyor. "Kilitli yaşam dolabında bazı eski dosyalar ve bir kaset kaydının yapıldığı söyleniyor" dedi. Emre kapının önünde durmak ve cebindeki anaht
Kapıyı açtığında, hücrelerin beklediğinden fazlasını buldu. Eski dosyalar ve kayıtların yanı sıra, organ nakli için hazırlanmış cerrahi aletler ve etiketlenmiş kan torbaları mevcuttu. Bu gör
Kayıtların Şok Edici İfşası
Emre, ben
“Ne sanıyordun Emre? Bizi bu kadar kolay alt edebileceğini mi?” dedi Kemal, alaycı bir şekilde. Emre, soğukkanlı kalmaya geri çekildi. “Sadece bir öğrenci olduğunu sandım. Ama daha fazlası
Bu sırada Yasemin devre dışı, güvenlik kameralarını devre bırakmayı bitirip morga doğru ilerliyordu. Ancak Kemal, Emre'yi kıstırmış ve bir çıkış yolu bırakmamıştı.
Son Anda Kaçış
Tam o anda, kapının dışı
Sami, geceleri onları bekliyor. “Ne oldu?” diye endişeyle sordu. Emre, elindekileri gösterdiğini belirterek, “Artığın daha güçlü olabileceği var” dedi. Yasemin, "Ama Faruk'un bundan haberi olursa, işler daha da zorlaşacak" diye ekledi.
Sami, sakin bir şekilde, “Bu işin geri dönüşü yok artık. Bundan sonra her adımı dikkatli bir şekilde atmalıyız” dedi. Artık sadece Faruk değil, arkasında
Yeni Bir Hedef
O gece Emre, Yasemin ve Sami, ellerindeki kanıtlarını nasıl kullanacaklarını planlamak için sabaha kadar çalıştılar. Ancak bu, karanlık bir dünyanın kapılarını aralamak anlamına geliyor. Şimdi sadece Faruk değil, onun ilerleme güçleri de onların peşine düşecekti. Bu yeni yolculuklarda, karşılarına ne çıkacağını bilmeseler de, doğru olanı yapmak için her şeyi göze almışlardı.
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 8 - Karanlığın Derinlikleri
Emre, Yasemin ve Sami, elde ettikleri yeni bilgilerle bir sonraki adımlarını planlıyordu. Ellerindeki belgeler, Faruk ve onun çetesinin faaliyetlerini açıkça ortaya koysa da, bu bilgilerle yetinmek riskliydi. Faruk ve ekibinin, arkalarındaki daha büyük korumayı korumak için her şeyi yapabileceklerinden emindi
Tehditlerin Gölgeleri
Sami, elindeki belgelerin masanın üzerine sererken, “Bu
Yasemin, parçaları kenarand
Emre ise daha sessizdi. Gözlerini belgeler üzerinde gezdirirken, herkesin bir fikri geldi. “Bu işte başka bir oyuncu daha var” dedi. “Faruk'un bu kadar büyük bir operasyonu tek başına yönetmesi imkansız. Daha büyük bir güçle ilişkili olmalı.”
Sami, Emre'ye dönerek, “Elbette var” dedi. “Bu kadar sistematik bir suç ağı, bireysel eylemlerden daha fazlasını gerektirir. Şimdi asıl soruyu sormalıyı
Yeni Bir İpucu
Yasemin, bir süre sessizlik içinde düşündükten sonra, "Bunun girişinin sağlanması için Faruk'a yakın olan başka birini bulmamız gerekiyor" dedi. Emre, gözü kısarak, "Kemal" diye yanıt verdi. “Kemal, Faruk'un sağ kolu. Eğer onunla konuşmanın bir yolunu bulabilirsen
Sami, bu fikrin biraz birlikte bulunsa da, başka bir seçeneğin olmadığını kabul etti. Ancak Kemal'e nasıl ulaşacakları büyük bir sorundu. Kemal, Faruk'un aynı zamanda kendisine sadık adamlarından olduğu bildirildi. Onur hakkında konuşmak için daha fazla etki ve doğru bir tedavi özellikleri mevcuttu.
Kemal'in İzinde
Ertesi gece Yasemin ve Emre, Kemal'in sıkça takıldığı yer
Emre, “Orada onunla karşılaşırsak, konuşmak için bir fırsat yaratabiliriz” dedi. Yasemin ise bilmiyordu. “Kemal, bize saldırıyor tereddü
Sami, iki tarafı da dinlenirse, “Eğer Kemal'i yakalayacaksanız, planlı ve hızlı hareket edersiniz. Yasemin, sen kulübünün çapında ol. Emre, sen ise onun dikkatini çekmek için bir şeyler yap, diye önerdi.
Tehlikeli Karşılaşma
Emre ve Yasemin, gece kulübüne ulaştıklarında Kemal'i barın köşesinde otururken buldular. Emre, dikkat çekmeden ona yaklaşmaya çalıştı. Ancak Kemal, her şeyi takip eden rapor ve Emre'yi hemen fark etti. Gözleri kısılarak, “Seni tanıy
Emre, sakinliğini koruyarak, "Sadece konuşmak istiyorum" dedi. Kemal'in alaycı bir şekilde ateşlendiği an, Yasemin'in kulübünden ayrıldığı yerden hızla içeriye başlamayı başlatma. Kemal, Emre'ye doğru eğilerek, “Eğer konuşmak istersen, burada olmaz” dedi.
Emre, Kemal'in teklifini kabul etti
Beklenmedik Müdahale
Tam bu sırada Yasemin, Kemal'in yapısına yaklaştı ve elindeki sert bir cisimle onu yere serdi. Emre, şaşkınlıkla bir şekilde Yasemin'e bakarken, “Hızlı hareket ayakları” dedi. Kemal yerde baygınken, Yasemin, cebinden çıkarılan ipi kullanarak onu bağl
Emre, yerde yatan Kemal'i işaret ederek, “Şimdi ne eskiden?” diye sordu. Yasemin, “Onu güvenli bir yere götürüp konuşacağız” diye yanıt verdi. Sami, daha önce belirledikleri güvenli bir yere
Kemal'den Gelen Bilgiler
Kemal uyandığında, Sami onun karşısına geçti ve sakin ama tehditkar bir sesle, "Bize Faruk ve onun bağlantıları hakkında onu herşeyi anlatacaksın" dedi. Kemal, önce direndi, ama Sami'nin z
Kemal, Faruk'un hastanede yalnız çalışmadığını, uluslararası bir organ ticareti ağıyla ilgili olduğunu itiraf etti. Bu organizasyonun kod adı “Kara Çember”di ve Faruk, yalnızca onların Türkiye'deki operasyonlarını yönetiyordu.
Yeni Bir Hedef
Kemal'in bilgileriyle birlikte, Emre, Yasemin ve Sami'nin hedefi artık daha netti: Kara Çember'i çökertmek. Ancak bu, yalnızca Faruk'la değil, onun üzerindeki daha büyük güçlerle yüzleşmeleri gerektiği an
Hikâyenin karanlık derinlikleri, artık yeni bir boyut kazanmıştı. Emre, kendi sınırlarını aşarak, bu tehlikeli yolculuklarda daha büyük bir sorumluluğun başlatılmasının başlatılmasını sağlar. Ama onları daha zorlu günler bekliyor
Yeni Doğan Çetesi: 9. Bölüm - Kara Çember'in İzleri
Emre, Yasemin ve Sami, Kemal'den öğrendikleri yeni bilgilerle artık daha büyük bir hedefin peşindeydi: Kara Çember. Bu uluslararası organ ticareti ağı, yalnızca hastane içinde değil, çok daha geniş bir coğrafyada faaliyet göstermektedir. Ancak onların izini sürmeleri, bir risk almaları anl
Kemal'in Korkusu
Kemal'in bilgileri, Kara Çember'in organizasyonunun ve yaygınlığının geniş ölçüde ortaya çıktığını ortaya çıkarmıştı. Ancak Kemal, bu bilgileri sürekli olarak gösteriyorlardı. “Siz beni öldürmeden önce onları bulur” dediğinde, Sami'nin korkusunun gerçek o
Emre, Kemal'e sert bir ifadeyle, “Bize daha fazlasını anlatmak zorundasın. Bu organizasyon nasıl çökertilebilir? diye sordu. Kemal, titreyen elleriyle yumurtlayarak, “Kara Çember, yalnızca sizin için bir ticaret ağı değil. Onlar her yerde; Polislerde, siyasilerde, hastanelerde… Hangi taşı kaldırırsanız bir üyeye denk gelirsiniz” dedi.
Yasemin, Kemal'e daha nazik bir şekilde yaklaşarak, “Bize bir başlangıç noktası ver” dedi. Kemal derin bir nef
Fabrikanın Sırları
Kemal'in verdiği adrese devam etmek, üçlünün dü
Sami, eski gazetecilik kullanarak fabrikanın iç bilgilerini araştırmış ve giriş planını ortaya çıkarmıştı. “Eğer içeride ne olduğunu öğrenmek istiyorsak, bir yolunu bulmak içeri sızmamız gerekiyor,
Emre, Yasemin'e dönerek, “Bu çok tehlikeli. Bizi fark ederlerse geri dönemezsiniz” dedi. Yasemin ise
Tehlikeli Sızma
Gece aralıklı, üçlü fabrikanın arka girişinin doğru yönlü genişliği. Emre, bir teknik mağazadan satın alma yoluyla basit bir jammer cihazıyla güvenlik kameralarını kısa süreliğine devre dışı bırakmayı başardı. Sami, nöbetçilerin hareketlerini izlerken, Yasemin önden ilerleyip kapının kilidini açtı.
Fabrikanın içine girdiklerinde, duvarlardaki eski posterler ve paslanmış makineler, buranın yıllardır kullanılmadığını gösteriyordu. Ancak derinlere indiklerinde, bir saldırganın katı olduğu fark edildi. Bu katın girişinde, Kara Çember'in sembolü olan siyah bir halka ve iç
Korkutucu Gerçekler
Yeraltı boyunca uzandıklarında, geniş bir toplantı salonuyla karşılaşırlar. Salonun ortasında büyük bir masa, masanın çevresinde şık takım elbiseleri giymiş erkekler ve kadınlar vardı. Bir görünür, dünya haritaları üzerinde yanıp sönen kırmızı noktalar gösteriliyordu. Her nokta, organ ticaretinin gerçekleştirdiği bir temsil ediyor.
Emre, toplantıyı izlerken, Kara Çember'in sadece Türkiye'de değil, dünyada nasıl yayınlandığını fark etti. Yasemin, hızla elindeki küçük kamerayla oturumu kaydetmeye başladı. Sami ise sesli fısıldadı, “Bu görüntüler, onların sonunu getir
Ancak tam o sırada bir güvenlik görevlisi onları fark etti. "Hey! Orada kim var?” diye
Kaçış Planı
Üçlü, panik içinde yerlerinden fırladı ve hızla geri çekilmeye başladı. Güvenlik görevlileri peşlerinden koşarken, Yasemin, “B planı nedir?” diye bağırdı. Emre, çantan
Sis bulutunun arasında, üçlü zorluklarla arka çıkışa ulaştı. Ancak dışarı çıktıklarında, fabrikanın önünde bekleyen birkaç araç ve daha fazla güvenlik görevlisi vardı. Sami, çantasından bir işaret fişini çıkararak ateş etti. İşaret fişeği, daha önce anlaşıldıkları bir dostlarının arabasına sinyal gönderildi.
Yakınlardaki bir sokakta bekleyen araç hızla fabrikanın önüne geldi ve üçlü, son anda araca atladı. Araç hızla uzaklaşırken, Yasemin ve Emre derin bir nefes aldı.
Yeni Hedef
Kaçmayı başardıktan sonra Sami kameradaki görüntüleri kontrol etti. “Bu mümkün olmalı” dedi. Yasemin, hâlâ yaşadığı adrenalin dolu anların etkisindeydi. “Bunları hemen güvenli bir şekilde yayımla
Emre ise, “Bu iş henüz bitmedi. Kara Çember'in lideri lider bulana kadar devam paragraf” dedi. Yasemin ve Sami, Emre'nin bu kararlılığını incelerken, hesabının bilgisinin olduğu bir gerçek vardı: Kara Çember'le mücadele eder, onların hayatlarının sonuna kadar değmez
Korku dolu gecenin ardından, üçlü, daha büyük bir gerçeğin kapısını araladıklarını biliyorlardı. Ama bu kapının ardında onların daha karanlık sırları ve daha tehlike
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 10 - Maskelerin Düşüşü
Emre, Yasemin ve Sami, Kara Çember'in toplantısında eski bir kimlikleri olan bilgisayar uzmanı Levent'in gizli atölyesine çekildiler. Levent, kara para aklama ve siber suçlarla mücadelede çalışılırken, ancak bir süre sonra bu işlerden elini çekmiş olduğu tespit edildi. Üçlü,
Levent'in Şüphesi
Levent, Emre'nin getirdiği videoyu izlerken kaşlarını çattı. "Bunlar sıradan insanlar değil. Kimse bu kadar geniş bir ağı rastgele yönetemez" dedi. Yasemin, Levent'in durumunun geliştiğini, "Bu kadar korkarsan yardım edebilirsin" dedi. Ancak Levent başını iki yana salladı. "Korku değil. Sadece bu işin ne kadar derin olduğunu istiyorum" dedi ve görünt
Videodaki toplantıda dikkat çekici bir detay fark edilmişti: Masanın başında oturan bir kadın. Emre bu kadınını hatırlamıyordu, ama Sami onun adını hatırlıyordu. "Bu kadın, o hastanedeki cerrahi şeflerden biri değil mi?" dedi. Yasemin, kadının Kara Çember'in kutlamasındaki yüksek başarısını anlamıştı.
Sürpriz Konuk
Tam bu sırada Levent'in atölyesinin kapısını çalar. Üçlü, aynı şekilde birbirine bağlanarak
“Beni buldular!” diye bağırdı Kemal. “Kaçmam gerekiyordu, yoksa öldürülürlerdi.” Yasemin hemen onu içeri aldı ve bir sandalyeye oturttu. "Ne oldu? Kim seni buldu?" diye sordu. Kemal, zorlanarak nefes alırken, “Kara Çember'in liderlerinden biri, İstanbul'a geldi. O kadın… O kadın beni bulmak için bütün bağlantılarını kullandı. onlardan kaç
İhanet
Kemal'in anlattığı, grubu daha da dikkatli olmaya itti. Ancak işler daha da karmaşıklaştı. Levent, videodan alınan bir gösterinin büyütüldüğünde, masadaki belgelerde yazan bir ismi fark etti: Dr. Cihan Özkan . Emre, bu ismi
Sami, “Cihan, Kara Çember'in liderlerinden biri mi?” diye sordu. Emre ise bir köşeye çekilmeye başladı. Hocası Cihan'a karşı büyük bir hayranlık beslemişti, ancak şimdi onun bu korkun
Sürpriz Saldırı
Levent'in atölyesindeki bu tartışma sürerken, dışarıdan bir motor sesi duyuldu. Örneğin atölyenin camı aynı şekilde parçalandı. İçeride bir gaz bombası atıldı. "Yere yatın!" diye bağırdı Levent. Herkes kendini yere attı ve gazın sesini boğuk bir ağlamaya başladı. Emre, bir yandan gözünü ovuştururken bir yandan da telefonunu çıkararak, acil durum ışığını açtı.
Gaz dağılırken iç siyah giyimli iki kişi belirlenir. Maskeli Saldırganlar, Kemal'e doğru yönelmişti. Yasemin, eline geçen bir aletle bir saldırgana vurmayı başardı, ancak diğeri Kemal'i bile yakalamıştı. "Onu bırak!" diye bağırdı Sami, ama saldırganlar hızla Kemal'i sürükleyerek atölyeden dışarı çıktı.
Karanlık Bir İpucu
Kemal kaçırılmış, Emre ve Yasemin çaresizce bu saldırıyı izlemek zorunda kalmıştı. Sami, Levent'in bilgisayara dönerek, “Videodaki diğer bilgileri incelemeliyiz” dedi. Ancak Levent, bu saldırının ardından korkmuş bir şekilde, "Bu iş çok büyük. Ben daha fazla bulaşamayacağım" dedi. Yasemin, Levent'i sakinleştirmeye çalıştı, ancak Levent'in içindeki korku ifadesi, durumun ne kadar ciddi olduğu
Sami, sonunda bir dosya buldu. Bu dosya, Kara Çember'in operasyonlarını ve hedeflerini detaylandırıyordu. Planların bir kısmı, uluslararası bir tedavi konferansında düzenlenen gizli bir buluşma yerinde kuruluydu. Yasemin, “Bu konf
Kemal'in Mesajı
Tam o sırada Emre'nin telefonu titreşti. Bir mesaj gelmişti. Mesajda sadece iki kelime yazıyordu: “ Kurtarın beni. "Emre,
Emre, Sami ve Yasemin, kesme işleminin gerçekleştirilmesine karar verdiler. Bu tuzağa düşme olasılıklarının farkındaydılar, ama Kemal'i kurtarmak için başka seçenekler yoktu. Yasemin, "Kara Çember oyunu oynamaktan yararlanabilir" dedi. Emre kararlı
Kapanış
Atölyedeki olayın ardından, üçlü, daha büyük bir
Ancak Kemal'in kurtarılması, onun kaderini belirleyecek bir dönüm noktası olacaktır. Kara Çember'in iç işleri için atacakları her adım, onları ölümle burun b
Şunu dedin:
YIL 2222 KLON 666 FEHMİ DEMİRBAĞ 1. ANLATICI –TARİH DEDE (Türk Köylüsü kıyafetli) Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfkemize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönülden almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acılık bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, farklılıklar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölüşmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. İmdi sen bileğine sağlam, yüreğine kırk batman bir civanmert olmak istersen çivili gömleğini geçireceksin sırtına. Ihhettin mi olmaz! Vah dedin mi geçmişim! Yol yokuş; iti var çakalı var. Daha bismillah ilk yenilemeyi telef ederler adamı. Hep tetikte, hep hazırda olmak icap eder. Uyu yok bu yolda! Gözünü kapayıp da kana kana bir tas su içmeyi de unut! Elin saldırısında, gözün dörtbir yanda. Bastı mı gaflet, ilişeceksin bir iskemleye; gözün biri açık biri kapalı. Tokadı bastın mı zulme yetmiş okka çekecek. Öyle aşk devam edecek ki, yiyen kahpe felek vurdu zannedek. Narayı bastın mı Çukurbostandan, Langadan işitilecek. Aman dileyene aman devam edeceksin. Kadına, tıfıla, yetime elleşeceksin. Hatun kısmıyla hiçbir şey olmayacak. Bir kere seveceksin, birini seveceksin, bir sen bileceksin bir Allah. İdmansız kalmasın. Hergelecenin güzel oyunu var ezberinde olacak. Paça kazıktan tut, Arnavut kündesine dek hepsini bi hakkın bilip, bi temiz yapacaksın. Osmanlı tokadı dendi mi seni misal verecekler. Bayrampaşa usülü, Perada çaktın mı, Kuzguncuktan aksi sada edecek! İngiliz, Fransız kitaplarında isporda en iyi olacaksın denir. Vurdun mu aparkütü kürre-i semada kaç yıldız var bir nefeste söyleyeceksin. Büyükleşmeyeceksin, gururlanmayacaksın, benim! yapamayacaksın. Efendi olacaksın, mecliste yol yordam bileceksin. Anane'i tanıyacaksın. Örf güdeceksin. Eli öpülmeye layık birisini bulan mu öpecek, bileğiniz varken, gelecekleri çolak bırakacaksınız. Hem öyle hem böyle olacaksın. Hem nalına hem mıhına söyleyecekler. İki elle sarılırken kimseyi bilmezken, üçüncü elin saldırmasında olacak. İktiza etmeyeceksin, çekmeyeceksin, çekince, hasını bitirmeden kuşağına komuyacaksın! Nam sallayacaksın. Namının icabını bi tamamlayacaksın. Yetimdir, garibtir, fukaradır, gurabadır gördün mü, zillet elbisesini bitamam giyeceksin. Küçülmekse küçülecek, vermekse her şeyiyle onu vereceksin. Dua bileceksin. Hatır diyeceksin. Olana kadar, ustan tamam diyene kadar, beline allı kuşağı dolayana kadar,çivili gömleği çıkmayacak, alevlenen, oddan, közden yandım anam diye! Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına girebiliriz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, depoda olduğunu bilebilsin. Sevgi davasının esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, yeteneği de bilemez. Türk evladı! Geçmişini iyi bil, geleceğe yönelik sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın. 2.ANLATICI Sayın NOSAM (Fötr şapkalı.Smokinli…) (Sahne gerisinde bir belirtilerin bulunduğu bölgedir. Afişte “geleneksel kötülük kongresine hoş geldiniz” yazılıdır. Salonda hemen ön sıralarda oyuncuların bulunur. Nosam konuşmasının sonunda psikolojik diyaloga tabidir.) -Pek çalışan çalışma çalışanları, sempatizanları!... Uluslar arası geleneksel kötü muameleler kongresine hoş geldiniz. Herzaman olduğu gibi bu seneki kongremizde ilk olarak geçen kronolojik muhasebesini dağıtacağız.Kar ve zarar programlamasının ardından gelecek yıllarla ilgili olarak ta hedeflerimizi tekrardan gözden geçireceğiz. Eksiklerimizi giderip belki yeni stratejiler belirleyicidir. Şimdi sen çok kazanan hep kazanan biri olmak istersen, dediklerimi, şirketten kat kat yen uygulayacaksın. Ama bu kadarını yapamam, bu beni aşar dersen baştan sona bilelim, senin yerini alacak çok kişi var, aramızdan çık. Öncelikli olarak dinleme hocaları, kır kalemleri, kağıtlarını yırtan kitapların. Nasihat kulak tıkacı; daha ilk esnekliği yumuşatırlar adamın kalbini. Hep merhametsiz, hep acımasız olacaksın. Uyu yok bu yolda! Elin nette, gözün karda ve ekranda olacak, hep daha çok karda, hep kazanmakta. Yeter bu kadarı, olmayacak! Dedikodu, gıybet, iftira, gaflet, dalalet, ihanet azgındır unutma. Katık kılacaksın bencilliğine kibri. Hiç sana hiçbir şey olmayacak. Daha çoğu, daha fazlasını, en fazlasını, en büyüğünü isteyeceksin! Kudurtacaksın ananı-babanı! Ocak söndürecek kemikleri kurutacaksın. Voleyi vurdun mu uzaklaşacaksın! Döneceksin köşeleri! Düşeni görürsen bir tekme de sen basacaksın! Garibe acıma yok. Dolandırıldığına üzülme yok. Ne bulursan satacaksın! Sat doğduğunu daha satacaksın. Sattıkca daha çok satacak, elde avuçta kimin nesi varsa alacaksın. Alacak ve satacaksın! yılın gençliğini! Kutsalın olmayacak! Ayıp nedir, günahın ne olduğunu bilmeyeceksin. Bugün bana geleceğin sana derler, es geç! Onun yöntemini bileceksin. Kiminin duygusal açıdan, kiminin hırsına yükleneceksin. Hep kazandırmayı, hemen kazandırmayı, lüks olan her şeyi vaad edeceksin. Hep vaad edeceksin. Havucu gösterip gösterileceksin. Daha fazlasını, en fazlasını, en yüklemesini, en pahalısını önereceksin. Dua edene dua, villa isteyene villa, daha güzel bir gelecek isteyene ve güzel gelecek satacaksın. En büyük karı umuttan, vaadden kazanacaksınız. Bizim yolumuzdaki kimse satmaktan daha önemli değil. Şirketimizin tek ve biricik üyeleri kardır. İnsanları ayıracaksınız, alanları koruyacaksınız. Sen hep şeytan olacaksın. Logomuz olan, şirket bayraklarımız olan her yer bizim vatanımızdır. Savaşta silah satıp, barışta sattığı silahları yok temizlemeyi geri alıp, se92 mirmek isteyen açgözlü başka ülkeyi temizlemeye alıp pullayıp yeniden satacaksın. onu satacaksın. Umudu, ağaçların yeşilini, suyu, hatta havayı bile. Bu kadar da olur mu diyene almayacaksın. Onun aklının alamayacağını kadarını yapacaksın. Bu şirketin bayrağını onu yere dikmek için, herkesin her şeyi elinden almaya bakacaksınız. En çokta kadınlar aldatacaksınız. Müzikle, filmle, futbolla, teknolojiyle.Youtuberler yeni düzenin benimleri olacaklar. Gördüğün, algıladığın, dokunduğun, düştüğün her şey satılabilir. Gözyaşlarını satacaksın. Açgözlülüğü satacaksın. Onun ulusun vatandaşı, onun dininin keşişi olacaksın.İnsanlığı satacaksın! Bakalım, var mısın yolunda gidiyor musun? (Salondaki oyunculardan biri kalkar.) OYUNCU 1: Dünya yolunda obez olması için gerekli çalışmaları itinayla sürdürmekum efendim. Hamburger ve gazlı içeceklerle kimyalarını bozdum. Helal yeme yeterliliklerini da köreltiyorum. Tıp sektörüne de destek veriyor, her türlü aktarımı türetiyorum. İlaç sanayimizde bu sene çok kar yaptı. NOSAM: Aferin, brawo…Durmak yok, iknaya,algıya, olguya devam! OYUNCU2: Silah sanayinde dünyanın her tarafında çıkardığımız savaşlarla karımıza kar katmaya devam ediyoruz. Dünya ücretinin azaltılması yakın vadeli hedeflerimiz arasında. Biyolojik sistemlerin birimlerinin ucunda. Yalnız bu Türkler çıkardığımız onca girişe rağmen hala “dirliğimiz birlikten geçiyor” diyerek oyunumuza düşünmüyorlar. NOSAM: kadınlarını ve kitaplarını bozun dedim mi ben size? Tarihlerini unutturun, küfrettirin atalarına. Daha çok özgürlük deyin, medeniyet deyin. Sahte hocalar salı ekranlara. Yeni oyuncaklar bulun. Eğitim alan cahil bırakın. Ezberci kılın. Kompleksli yapın. Tv'lere mahkum oldu. Dizilerle saldırın, programlarla… Yılmak yok, provakasyona devam! OYUNCU 3: Aileleri yıkarak sokak sınırlarını artırıyorum. Gayri meşru ilişkileri teşvik ediyorum. Tütünü, alkolü, miktarını normalleştiriyorum. Terör artık çocukların sokaklarında. NOSAM: Aferin! Kaosa devam! OYUNCU 4: Efendim, yalnız son zamanlarda başımıza bir Teknofest kuşağı çıktı. Bağımsız Türkiye, yeniden büyük Türkiye deyip ayakta bu bacaksız. NOSAM: Bana Teknofest'e demeyin. O bacaklarsıza ne yapacağımı iyi biliyorum. Onu bana bırak. Er ya da geç icabına bakacağım ben onun! Neyse biz işimize bakalım. Bu yıl kongresinin siz değerli katılımcılarımıza birde sürprizi olacak. Bu sürprizle bu sene karımıza kar katacağız. …ve karşınızda binbir emekle, binbir zahmetle elde ettiğimiz modern teknolojinin son mucizesi…. …ve karşınızda…Etnik klon! Klon 666! (Sahneye 15 yaşlarında robotumsu uygulamaları olan bir çocuk gelir. Sahnenin ortasında durur. Seyirciyi selamlar.) Gerekli programlama çalışmaları başarıyla test edilmiştir. Uzaktan kumanda ile bir komutla bu klonu nasıl yönlendirebilirsiniz. Bu klonun bir özelliği asla bir sahibi olmayacak. Sokak klonlarınındur bu, sokaklar için üretildi. Bu klonun tekbir sahibi vardır, o da şirket! Bakın şu düğme basıldığında kolbastı yapar… Şu düğme ile Molotof kokteyli atar. Kan durumu güder, berdel yapar… (Kürtçe aralık diye bağırır klon.) Kırmızı ışıkta araba sildirir, bir uzvunu kopararak dilendirebilirsiniz de. Uyuşturucu sattırır, kiralık katil bile yapabilirsiniz. Bu ilişkilerin aralıksız işe bağlı olarak elinizdeki karının % 40'ını talep etmektedir.Hor kullanımlardan şirketimiz mesul olmayıp zarardan siz sorumlusunuz. Evet kongre sonunda siparişleriniz için görevli arkadaşlara form doldurmayı unutmayın. Ürünlerimiz stoklarla sınırlı olup hızlandırdığınızda fayda mülahaza sürdürüyorum. ilerideki uluslar arası kötü kongrede seçilmiş olmak üzere kötü kalın, Şeytanaısmarladık diyorlar. Ayrıca Sertifikalı, fiyakalı yeni modellerimiz teşhir salonumuzdur. DIŞ SES: EY MODERN İNSAN! Amerika güdümlü topraklarda, iblisin laboratuvarında, el değmeden modern imkanlarda son model tekniklerle üretildi. Kullanım süresinin sağlık durumunun devamıdır. Amblajı betondan, naylondan ve sentetik mamüllerdendir. Bozuk ambalajlı ürünleri geri dönüşüm ünitelerimize iletiniz. İnsaf, vicdan, ahlak, şeref, haysiyet, onur gibi duygulardan arındırılmıştır.Çağdaşlar muhafaza ediniz. Manevi gelecekten uzakta tutunuz. Günlük bakımlarını ihmal etmemeniz; TV. gazete, film, facebook,twetter gibi şarzlayınız. Şarkılarla, işaretlerle, kitlesel eğlenceyi oyalayınız. Hertürlü duygusal ve mantıksal manyetik alan ürünlerine dağıtım. Kullanmadan önce prıopektüsünü okuyunuz. Memnun olmadığınızı ürünlerimizi Allah'a havale ediniz. Demokratik platformlarda yıllık bakımını yapınız. Ürünümüzün ortalama kullanım süresi 70 yıldır. Bir erkek ile bir dişiyi rayiç çeşitliliği aralığında bir arada getirdiğinizde ürün çoğalması kaydedildi. Medeniyet beşiğinde sallamak bebek ürünleri...Yetişkin ürünlerimize ait özellikler okul adı verilen servis sağlayıcılarımızda küçük ürünlerimize programınız. Samimiyetsiz, içten pazarlıklı, her türlü günaha meyilli, güvensiz, saygısız, sevgisiz, menfaatçi, bencil olan ürünler şehir ortamları için olabilir. Gayri safi milli hasılada, kişi başı tüketimi maksimum düzeyde gözeten “vatandaş kimlikli” tescilli marka, oyunu kullanan, vergisini veren, iteatkar olan ürünlerini tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz. Sağcı ve solcu olarak iki ayrı çeşidimiz mevcuttur. Fikirsiz ve kişiliksiz yeni modellerimiz kitlesel üretime tabidir. Londra, paris, roma, moskova, newyork, tel aviv, vatikan gibi modellerimiz bulunmaktadır. Üçüncü dünya ülkelerindeki modellerimiz batı ülkelerindeki asılları gibi çocuklara sahip orijinal yayılımlardır. Dünyadaki en sağlam örnekler TCKMLST serisidir. Koleksiyonerlerin gözbebeği muhafazakar ve kemalist modelleri özel üretimdir.Milli hislerinden arındırılmış, şovenizm ve dogmatizm eksenlidir. İnsani değer adı fabrikamızda korunan ayarlar esas alınmıştır. Polemik ve hurafe inançlarla besleyiniz. Dedikodu, gıybet, iftira gibi gıdalarını ihmal etmeyiniz. Fitne izlenilir, kaos ortamlarında bulundurun. Genç modellerini anarşi çıkarmada kullanabilirsiniz. Gezi parkında test edebilirsiniz. Paralel programlamaya esnektirler. Sloganlar başlatma komutlarıdır. Lider modellerimiz özeldir. Ancak fabrikamızın bilgisi dahilinde ayrıntılı alanlar mevcuttur. Modellerimizin kullanım hatalarından dolayı müessesemiz sorumlu değildir.ANLATICI 1: Dil vücuttan bağımsız, beyne yer veriyor böcek soruları, beyinleri kemirmekte... taştan kalpler berbat ritmlerle atılıyor! işkembe, doymaz hisler içinde... salgının her türlüsü yani, sahibini kuşatmakta boğmakta! ... Sen modern insan, yepyeni bir yaratıcı! acımasız! vahşi! ve hatta aşağılık! ... lütfen beni çağdaşlardan uzak tutunuz. NOSAM: Özel not, not: Yeni formatlama için rte bilişim servisinde dönüşüm programı uygulaması yapılmaktadır. Çocuklarınızı uzak tutunuz. (Işık söner.) KORO: (Oyunculardan bir grupla rap şarkısı okunacaktır. RAP RAP, MC DONALDS OUT İN DONALD TRAMP! Anlamsız ve cüretkar şu insan hücreleri bir yalnız… Aden'den beri havasız… umudum yıldız falı imdadına reçeteli antidepresan tut gönder koşubandı, Bodrumlarda saadet aile boyu yetiş ya botoks hepi topu iki sutun dört satır vefat afiş e nereye e bilmem öyle işte atalarından miras sanki silikon vadisi sen hoş geldin böl-parçala-yönet! komşuda pişen bize düşmediğinden beri bu işte bir yalnızlık var modern dogmalar yalancı dolmalardan daha lezzetli ucuz bir sos kepaze bir temcit pilavına katı tabakk ona on yılda önümüze konuşmak kalkmakta konup kalkmakta sallasana salla edecek ceplerimizden karanlık adresler en temiz en steril ihanetler gülüyorkte model model protezler, kulaklarını kapa günah bulaşmış çocuk çığlıklarına kahkahalar kafiye yama yama kalbine aboneyim abone!.. İlmek ilmek! Naylonlaşmış çiçekler, yürekler… betondan cumartesi geceleri, parfümlenmiş cenazeler, ılık ılık davetler var mısın yok musun? İhalede gözlerin hıdırellez başladığı andan itibaren hayır, Hızır buradan hiç geçmedi hiç de geçmeyecek e nereye belediyeye…ye ye ye, öyle işte ecdada sitem enter e bas; saldır-öldür-yoket! elektrik çarpanları bir şey, nükleerli belki, birazda Karadeniz sahili… şok eden üçüncü sayfa haberleri netameli her sabah kapıda kapıcının bıraktığı ekmeğin gramajı ve kapı çelik kapı korku dağları sarmış şehirde güvenlikli siteler güvenliksiz ürünler gerillaysa dağda papuçları o gün bugün pek kanlı seyret beni vebcamden üç boyutlu gerçekten Facebooktasın sülbün sallantıda idrakte sorun kapat gözünü yavaş yavaş gayya sallan yuvarlanıyor eskiden dünyaydı bir yuvarlak olan figürsüz fütürsüz köşesiz herşer! kal bir rotanın dümen suyundaleş meydanlarda arap rüzgarı Twitle beni ha babam de babam karamba karambita Kurtlar vadisinde dansın ya da kıvırmanın türlüsü biz enseyi kararttıkça aksansız bir dilsizlik beynelmilel lisanı zalimin rezidanslarda,şimdi toptan bıyıklarını büyütün gardrobunu mukaddesatçı ol sus işte sustukça Jeep in ne marka adı okunuyor sırat cetvelinde düzenli olacak o kadar! bu çarşı kime karşı eski açık uyuma şike ama kime e nereye e bilmem öyle işte baltacıdan ayrıldık, yanmazdır kefenlerimiz.Konuşabilir misin illaki messenger numaraları çoğaldı 0 bilmem kaç ip üstünde yürüyen cambaz demode fritöz ve mesafeli fırın aşımız pizza kalbimizi kavuruyor maksimum ayarda alışveriş sepetinde matik matik torbaların yanında hazır çorba hamburger ve kola uçan seyyar satıcı çocuk mamalarıyla aynı rafta yani babayla baban bir safta her şeyimiz liste ve de çakma hişt baksana bana Survivor adalarında da o var yaşasın şirket Öyle bir geçer zaman ki, otobüs durağı deniz kenarı ormanlık alan iffetin yatak odası zenci marka saatler sevdalar çakma el çabukluğu marifetin tınısı kini nefreti hırsı satacaklar satılacak ne varsa her yol roma her yer piyasa ayağımızda top aklımız pop burnumuzda halka sıçradıkça sıçradı sıçrayacağı kadar necaset e nereye e bilmem öyle işte yok böyle dans yardım et; festival unutma derin bir memleket nefes al gelecek yok, geçmiş acı hatıra… aldanma!.. Kobay ve klon aynı kundakta! (BAŞKA ANLATICILAR) 1 ANLATICI Tarihte bazılarını yazdık bazılarını yazmadık. Talih bazılarımıza güldü bazılarımıza gülmedi. 2 ANLATICI Hayat bazılarımıza acı patlıcan suyu? Benim ki yapabilirsin! Memat meselesi oldu nefes almak! Anne açtım ve üşüdüm! 3 ANLATICI (gelerek) Memati bazılarını vurdu bazılarını vuracak, Alem dar geldi bu korku neden? 1 ANLATICI Ne o zaman ortak yanımız? Ya da ne bizi bir araya getiren; sonunda, cenazede, camide, mektepte, otobüste, şarkılarda filan.. Öyleyse öldürülür neden? 2 ANLATICI Asansörde neden şüpheyle bakıyoruz? Kadın erkek fark etmiyor, potansiyel yoldan sapıyor ya da katilin yolunda mı? Bu güvensizlik neden? Bize ne oldu? 3 ANLATICI Bir dakika! Bir dakika!.. Dağdaki artık ovaya! Yoksa biz geliriz oraya! 1 ANLATICI Durum biraz karışık anlayacağınız.. Boğazımıza kadar pisliğe batmış olsak da, görmezden gelmez, hala kuyruk dik! Umut var ısrarla ısrarla! 3 ANLATICI Güzel bir hikayedir… 2 ANLATICI Hangi hikaye? 3 ANLATICI Kuyruğu dik tutma meselesi.. 1 ANLATICI E anlat bari de bilelim. 3 ANLATICI Hikaye malum aslında. Açlık sınırındayken ormanlar krallığı aslan, düşer bir farenin peşinde.. En az ağzımız tatlansın diyerek.. Fare önde, aslan arkadaş.. Fare can, aslanlar arasıcak derdinde.. Can havliyle bir köşeyi gittiğince bizim bahtsız bedevi ücreti, derenin boyunca uzanan boyunca uzanmış güneşlenen bir malakla kafa kafaya gelir.. 2 ANLATICI Hikaye şenleniyor gibi.. Aslan, fare, ordövr arasıcak derken bir de malak. 3 ANLATICI Bundan sonra hazin.. Yardım dilenir malaktan bizim ücretimiz.. 1 ANLATICI Malaktan? 3 ANLATICI Can boğaza geldi mi, ha malak ha mabadı dört kanat özel kalem yöneticisi.. fark eder mi? 2 ANLATICI Özel kalemlerin mabadları dört kanat mı? 3 ANLATICI Kalemine bağlı.. Kimi standart iki kanatla başlar öyle bırakır noktayı. Kimi palazlanır, dörde çıkar kanatların sayısı.. 2 ANLATICI Başka belirtiler var mı kanatları dörtleyenlerin? 3 ANLATICI Olmaz mı? Bıyıklar incelir, sakallar iyice bir seyrelir, göbek çıkar kaçak balkon misali, ibadette ve ihalede sınır tanınmaz.. Bir yanda Allah korkusu, bir yanda şeytani bir içim su..1 ANLATICI Hikayeyi dallandırmayın.. Daha fazla konunun başındayız.. Sen elveda, malağa dön! 3 ANLATICI Hay hay.. Dedik ya, aslandan kaçan fare can havliyle yanlar malağa.. Kurtar beni baba diye inleyerekten.. 2 ANLATICI Ben bu sözü söylüyorum! Ama benim bildiklerimde beni değil bizi diyorduk. 3 ANLATICI Senin için fesat.. Kurtardı mı bari baba seni? 2 ANLATICI Kaç kere sundukse de babaları, neden olmuyor.. Hep sonunda biz babayı …… uğurladık! 1 ANLATICI Açıyorum artık perdeyi.. Oyuncuları takip edin.. 3 ANLATICI Tamamlıyorum hikayeyi bitiriyorum.. Fareye acıyan malak, lök diye yapar ortalık yere şeyini. Sonra da der içine, elveda. Buna mı der ücret. Soru sormak da, malak. Aslan köşeyi gidince malağa güvenir. Atlar ücreti malağın lökünün içine. Tamamen gömülür, düzenlenir. Nasıl olursa aralık dışında unutur. Aslan sorar malağa, buradan bir fare geçti mi diye.. Gördüm der malak, güneşleniyorum görüldüğün gibi işte. Geçip giderken ormanlar kralı, gözü malak pisliğinin dışında dimdik duran kuyruga ilişir. Dişleriyle kıstırır kuyruğu çıkarır fareyi. Sonra doğru dereye.. Birkaç kez batırır fareyi dereye, lökten temizler. Sonra tek hamlede atar ağzına, iş ısırır.. 1 ANLATICI İyi güzel de kıssadan his nerede? 3 ANLATICI Kıssadan üç tane hisset… Bir; Seni boğazına kadar pisliğe batıran herkesin düşmanı değildir. İki; Seni pislikten çekip çıkarmaktan temizleyen herkes de kolay değil.. 2 ANLATICI Harika durumda.. Da, üçüncüyü çok merak ettim.. 3 ANLATICI Zaten esas onun emri.. 2 ANLATICI Yani? 3 ANLATICI Yani şu, eğer burnuna kadar löke pisliğe batmışsan kuyruk dik tutmanın alemi yoktur!... 1 ANLATICI Vay be!.. Güzelmiş hakikaten.. E, bize düşen pay ne? 3 ANLATICI Ben ortaya çıkardım. Neresini beğendiyseniz orasını alın!.. 2 ANLATICI Haydaaa!. 3 ANLATICI Şimdi geldi malakları, aslan sıraları ve yanmasına kadar pisliğe batıp kuyrukları dik tutulduklarını sananları taklit sahnesinde…. Ha bir de dip meraklılarına değil.. Hikaye mesneviden.. Taklitler bizden!.. 1 ANLATICI Global dünyanın eşyalarını kaldıralım bakalım.. Yalnız dikkat edin bu oyun her şey satılıktır. Marka değeriz varsa fiatınız parlaktır. Ben satılacak insan olacağım demeyin.. İnanın bu çivisi çıkmış dünyada her şey bir fiatı vardır! 2 ANLATICI Onüç yaşında bir genç Kahramanlaşma serüvenidir anlatacaklarımız. Annesi Kürt babası çerkes Türkoğlu Türk'ün hikayesidir. Herotürk'ün! 1 ANLATICI Al gözüm seyreyle! 2 ANLATICI Al gözüm seyreyle! (Karanlık) OZAN (Kendi kadınlarına kıyan toplumlar, kendi kadınlarını baştacı yapan, toplumların yetiştirdiği, çocukların kölesi olurlar! ) Tazesi kalmadı kartlaştı Bir delikli kuruşa gitti dünya Yazıldı ve çizildi parlak kağıtlara geleceği geleceğim boy boy ekranlarda 3D tiridin bandım güzel göreceğim HD Ya tek başına öleceğim Ya da kervana katılacağım bende Tüneldeki şaşkınlık Karşıdaki ışık treninse yandın Elektronik öyküler anlatılan sensen kaçmak yadin! PERDE KLON 666 Adam: -Hanım şimdi çıktım ayrıldım.Pazara uğrayacağım. Bir şey ister misin? Trafik ana baba günü. Biraz gecikebilirim. Oğlan okuldan henüz gelmedi değil mi? Hazırlıklar tamam mı? Tamam canım, öpüyorum. Görüşürüz hoşçakal.” Adam bir markete girer. Tabelada “Şirket Pazarı” yazmaktadır. Hemen altında da bir slogan gibi, “vakit nakittir” yazmaktadır. Pazarda farklı bölümler yazmaktadır. Şirket bankası, şirket elektronik, şirket gıda, şirket temizlik ürünleri. Önce şirket bankasına uğrarlar. Selamlaşır. Adam: -İyi günler. Hesabıma 1 ay yatırmak istiyorum. Afedersiniz bir de hesaba bakabilir misiniz? Ne kadar hesabım birikmiş? Bankacı: Hoş geldiniz. Kimlik bilgileriniz için kafanızı uzatırsınız efendim. (Hemen yandaki bir insan adamındaki adamın adamına dayar mankenin gözlerindeki ışıklar yanar.) - Efendim, bir bakalım kontrol edelim. Evet şartlarız doğrulandı. Şimdi yatırmak istediğiniz 1 ayınızı alayım. - Adamın süresi uzatılır. Bankacı adamına beyinleri dayar. İşlem tamam. Efendim ömrüzden yapılan bu bir ayla hesaplarında ki Nosam dolar hesaplarında tam 73.500 olmuştur. Ayrıca partnerinizin hesabı üzerinden çektiğiniz krediye mahsuben daha önceden ödenmemiş 2 taksit tutarı kalır. Eşinizle aynı anda bankamıza gelmeniz gerekmektedir. Bir ay daha gecikecek olursa, bütünün bloğunun refahıyla sağlığım. Adam: Rica'ya toplam hesap hesabını söylesem bakar mısın? Bankacı: Manken kafayı tekrarladı adamına dayar. Mankende ışık yanar söner. Beyefendi, şu an için tam 73 yaşında görünüyorsunuz. Harcama hareketliliğiniz normaldir. Ömür transfer hesapları 100'e ulaşan kredilite notunuz şirket banka tarafından riske girecek. Şu an için yatırdığınız 1 aylık ömür miktarı dünyada kurla ancak 100 Nosam dolarına tekamül etmektedir. Adem teşekkür eder. Bankadan ayrılacakken bir arkadaşla karşılaşır. Adem 2: Vay dostum ne haber? Adam: Sağolasın iyiyim. Sen nasılsın? İş gücü, çoluk, çocuk, klon mlon nasıllar? Adem 2: Bankada hayırdır ne şey var? Seni gitti kirli çıkı seni. Vakit mi çektin nakit mi? Adem: Yok ol! Nerede o para. Memur adamda para mı olur? Mutad işler canım. Adam 2: Ne konunun şu son olaylarına. Şirket açıklama yapmıştı. Adam: Yoo? Nedir Vaziyet? - Şirketin açıklamasına göre yine insan organize 3 türlü devam edecekmiş. Ancak C grubu insan ömürlerine % 10 zam yapılmıştır. Adam: Desene 40 yılı 44 yıla çıkarıldılar. - Ya sorun B grubundaki 60 yaş bölgesinde kalacakmış. A grubu yine limit yok. B grubu gayretkeşleri A olabilmek için yine KPSS sınavlarına devam edecekler. Bu arada senin yaşında ne oldu. Adem: 73 Adem 2: Vay sen sınırı aşmışsın. 73 hektar. Ben 58'deyim. Kaldı 2 senem. Sınavları aşamazdım ve artık helvamı bekliyorum. (hahahaha) - Ya aşıp olmasın. Üzerimdeki nakit yok. Bende bankadan çekileceğim. Varsa bir 3 saatlik hat hesabından aktarsana bana. Hesabımda bozulmamış. Şimdi bankaya gün, hafta, ay hesabımı da bozdurmayayım. Adam: Aceleci davranarak. Estağfirullah, lafı mı olur? Kafasını diğer adamlarına dayar. Adam2: Eyvallah dostum.Aslında şirketin parçalarıyla iyi etti. E vakit nakitse genel olarak ödemelerimizi vakitle öderiz değil mi? İnce iş. Arkadaş bu şirkette iyi çalışıyor. Adam: Kusura bakmam acele etmeliyim. Daha alışmayı doğrulayacağım. Görüşmek üzere hoşça kal. - Adam marketin içindeki elektroniğe girer. Elindeki listeyi tezgahıtara uzatır. Şurada belirtilen parçaları paketler halinde yapar mısınız lütfen? Tezgahtar, paketi uzatır. Adam: Teşekkürler, borcum ne kadar? Tezgahtar: 6 saat 45 saniye efendim. Adam, başını uzatır. Tezgahtar süreleri uzatılır. Tokuşturlar. - Tezgahtar: Başka bir arzunuz var mı efendim. Adam: Teşekkürler. Tezgahtar: Yine bekleriz, iyi günler. Adam yandaki şirket gıdaya düşer. - Tezgahtar 2: Güler yüzle karşılar adamı. Efendim hoş geldiniz. Nasılsınız? Yeni kapsüllerimiz geldi efendim denemek ister misiniz? - Adam bir liste uzatır. - Tezgahtar listesini hazırlarlar. İçinde bir dosya adama uzatır. Adam: Hesabımız ne kadar oldu? Geçen aydan da borcum takvimi. Malum bugün maaşımı aldım. Onu da kapatalım. - Tezgahtar: Efendim, bir bakayım. Eskisiyle birlikte toplam 3 gün 19 saat 55 saniye. Balık, fatura ister misin? Adam: Yok gerek yok. Buyurun hesabı alın, der süresini uzatır. Tezgahtarda süreleri uzatır. Tokuşurlar. - Tezgahtar: Beyefendi hay Allah kartınız boş görünüyor. - Adam: Nasıl olur? Tam 73 yıl ömrüm var. Durun bir bakayım. Yine de arıza yaptı herhalde der. Kendi aklına bir iki tokat atar. Şimdi tekrar deneyelim lütfen. Aynı hareket yineler. Tezgahtar: Evet efendim. Hesap tamam. Model eskimiş demek ki? Bir servis gösterirseniz iyi olur. Adem: Hakkınız var, servise gitmeliyim. Yalnız randevu saatleri o kadar dolu ki… Bize gelince sıraye kadar ömrüm biter diye. Tezgahtar: Çok şakacısın. Yengeye selamlar. Klonu benim için öpün efendim, iyi günler. - Adam yanındaki tezgaha, ürün temizlik ürünlerine girer. Adem: İyi günler. Günah çıkarıcı alacaktım. Yeni ürünün geleceğini söylemiştiniz. Geldim mi? Tezgahtar 3: Evet efendim. Hem de promosyonlu geldi. Kalan da kalıcı tozuyla birlikte. Adam: Güzel, iki tane sarar mısın lütfen? Birileşmek için olacak. Ha bir de hizmet ya da doktora görünüyorum ama kafa kartım tıkanıklık yapıyor ara sıra. Onu bir şeyler önerir misiniz? Tezgahtar: Efendim eğilin bir bakayım der, adamın başlarını karıştırır. Efendim, kepek yapmış. Ondandır. Bakın şu yeni gelen şampuanı tavsiye ederim. Adam: Teşekkür ederim. Toplam borcum ne kadar tutuldu? - Tezgahtar: Toplayayım efendim. Evet, toplam 4,5 saat. Adam tezgahıtarla tokuştururlar. - Adam paketleri alır, tezgahtar 3'le vedalaşır. Adam: Evet alışveriş faslı da bittiğine göre eve geleceğim artık. Ömrümden ömürlerin bugünü de kapatıldık artık. SAHNE Bir ev dekoru. Anne-baba evdeler. Evde saklı bir ortam söz konusudur. Baba: En sevdiğin yemeği yaptın mı canım? Anne: Evet canım! Baba: Makarnanın mumları hazır mı? Anne: Evet canım! Baba: Birazdan okuldan gelir, hediye paketi yerinde mi? Anne: Evet canım! Baba: Tv'yi açtığında,Bugün uluslararası kongresinin sürümü mevcuttu, canlı yayınlanacaktı izlesek diyorum. Anne: Hayatımın bir saat önce töreni bitti. Sen içeride kaldığında bitmişti. Belgesel Tv'de başladı ve kapattım. Baba Tv'yi sunuyor. Tv'den Ses: Yıllar süren nükleer ve kimyasal savaşlar sonucunda nesli tükenen hayvanlar arasında dikkat çeken kedi ve köpek diye isimlendirilen hayvanlarda bulunmaktadır. İlgili protesto uyarısı “klon” mucizesi insalardaki kedi-köpek sevgilerinin sakinlerini da doldurdu. Klonlar sayesinde hem evlat edinen hem de ev hayvanına olan sevgi bireylerinin imkanlarıyla giderilmiştir. Sayın evde klon barındıranlar lütfen yıllık klon vergilerini ödeme merkezlerine yapmayı unutmayınız. Programımız burada sona ermektedir. Yayınımıza şimdi 'Öyle bir geçiş zaman' isimli dizi 15448. bölümüyle devam ediyoruz. Bakalım Ali kaptan Cemileyle tekrar bir araya gelecek mi? Küçük Osman bedelinden istifade edebilir mi? Soner ve Aylin kavuşacak, Carolin aslında ölmemiş Ekber'le hesaplaşabilecek mi? Bütün bu soruların cevaplarını merak edin ayrı ayrı ayrılmayın! Baba: Hay Allah! Belgeselde bitti. Neyse diziyi internetten izim nasılsa. Tv'yi kapatayım bari. O sırada kapı çalar. Anne açmak için kapıya yönelir. İçerisine klon 666 girer. Robotumsu davranışları vardır. Üzerini çıkartır. Çantasını bırakır. Klon 666: Selam anne! Selam baba! Anne: Hoş geldin oğlum. Anneye bir öpücük yok mu? Çocuk anneyi yanağından soğuk bir ifadeyle öper. Klon 666: Mucuk! Baba: Bana yok mu? (Çocuk babaya soğukça sarılır.) Gel bakalım, gel otur şöyle yanıma. Yemek programına kadar baba oğul biraz konuşsun. Eee söyle bakalım dersler nasıl gidiyor? (Anne sofrayı hazırlamaktadır. Tabaklar servis edilir. Tencere yerine kavanozlar sunulur sofraya.) Klon 666: Derslerim çok iyi baba. Yarın matematikten sınavım var. Programlanmalıyım. Baba çocuğunun başına eli atar. Baba: Eğil bakayım, harddisk'in ne göstereceği bir bakayım. Ensesine bakar. Hay Allah! Belleğin dolmak üzere. Bazı eşyaları çöpe boşaltmak gerekiyor. Eşine seslenir. Hanım, 666'daki geçen yıla ait bir kısım hatıraları sileyim mi? Oğlanın derin derin dolmuşu. Hem onları ayrıca yedeklemiştik zaten. Anne: Dikkat et ve çocuğunu tamamen sıfırlama? Biliyorsun servisler bu ara çok yoğun. kişilerin da sınav haftası. İdare ederse haftaya bırakılır. Ben hallederim bir ara. Aslında yıllık format zamanı da gelmişti. Baba: Bu ara bütün ürünlerde nükleer serpintiden dolayı bir sıkıntı var. Aracımın da hibrit ayarları bozuldu. Gelirken servise verilir. Eve de metrobüsle döndüm. Yıl sonuna kadar da Beylikdüzünden Silivriye'ye kadar yeni hat yapılmış. Trafik ana-baba günü anlayacağın. Başkan yine tatilde. İstanbul'la kim ilgilenecek belli değil. Anne: Eveeeet yemekleri hazır. Buyurun sofraya. Kusursuz, zeytinyağlı dolma kapsülü kalmamış. Sipariş üretimim, ancak önümüzdeki ay gelir dediler. Evet nasıl beğendiklerimi menüyü? Şu kuzu dolması kapsülü, yeşil olan ıspanaklı yumurta. Bir de içli pilav kapsülümüz var.Tabiî ki yemeğin sonunda da klonumuza bir sürprizimiz olacak değil mi babam? Klon 666: Nedir? Nedir? Sürpriz öğrenmek istiyorum. Söyle anne, hemen söyle! Tamam. Tamam! Baba: Aaaa! Olmaz çocuğum! Annen sürpriz dedi. Israr etme. Klon 666: Peki baba! Anladım tamam. tamam. Baba: Aferin oğluna. Anne: Amanda üzmezmiş annesini babasını biricik oğulları. Geçen Tv'de bir belgeselde görüldü. Eskinin insanları; Domates, biber, patlıcan gibi bir kısım sebzeler var, o zamanlar tükeniyor, yetişen yemekler çoğalmış. Baba: Çok geriymiş insanoğlu o zaman? Böğk nasıl yerlermiş veya garip şeyler. Bulmacalarda bazen eskinin yemek isimleri ortaya çıkıyor. Kuru fasülye, pırasa… en komiği de kapuska! Çok gülüyorum eskinin o yemeklerine. Hımm nefis şu kapsüllere, şu tabletlere baksana! Nefis! Hay Allah şu kuzu kapsülünden bir tane daha mı alsam ne? Şişkinlik yapar diye de evde yaa... Anne: Bey, geçenlerde müzede gördüm, bu bizim kapsüllerimizin geçmiş zamanlardaki geçiş aşamalarındaki hallerini. Hamburger mi ne diyorlarmış. Başarılı bir uygulama hiçbir zaman değil. Tüketildikleri toplumlarda fast food denilen o besinlerin metabolizmalarını bozuyor, hastalanmalarına sebep oluyormuş.Obezmiş hastalıkların adı. Baba: Öyle deme hanım bir katılıyor olur. Şirketin önemli gelir kaynaklarından birini oluşturduğu fast food zincirleri. Teknolojimiz bu günlere geldiyse o yiyecekler sayesindedir. İnsanların yavaş yavaş yok olarak savaşlarında zaten kıt olan toprak kaynakları biz yeni nesle ancak kalabildi. Şirketin doğruluğunu bilir. Yapay et sayesinde ne para kazandı. Klon 666: İnsan hakları ne demek? Anne babanın bu sorusu üzerine susakalırlar. Anne: Buda Nereden çıktı şimdi Klon666? Klon666: Bugün sınıftaki insanlar kendi aralarında konuşuyorlardı. Duyulanlardan. Anne: Ah güzel oğlum. Bırak sen şimdi bu işleri. Hem ben sana kaç kere dedim, insanlarla diyaloga geçme diye. Hem parçaların hem de sokak klonlarından uzak durmalısın! Baba: Yok yok! Bu iş o Türk denen veledin başının altından çıktı. Bütün okul şikayetçi ondan. Şirkette kullanılabildiğinde rahatsız edici, ondan ve babasından. Naparsın ki babası üst düzey bir devlet yetkilisi. Klona tabi olmayan bürokratlardan. A bile sınıfı değiller. Bizim gibi B sınıfı olanların halinden de anlamazlar ki? Şu toplumun bu paylaşımcılarından ne çekiyor ya rab? Anne: Aman bey! Girme hemen siyasete. Bugün önemli bir günü unutma. Yemeğiniz bittiyse sofradan kalkın. Baba oğul biraz sohbet edin, bende maceranın sürprizini hazırlıyayım! Baba söylenmeye devam eder. Baba: Türkler arasında sınıf düzeni yok deyip duruyorlar. Bir kısım Türkler kabullenmedi şirket yasalarını. Sanki biz Türk değilmişiz gibi. Baba oğullarının bir sınırı geçer sohbete koyulurlar. Anne sofrayı bitirmekla meşguldür. Klon 666: Baba aşk ne demek? Biz klonlar neden aşık olamıyoruz? Baba: Kem küm, efendim, şimdi, ben, hay Allah nasıl anlatayım sana bunu. Klon 666:Sevmek ne demek? - Ne demek? - Acı ne demek? - Mutluluk ne demek? - Biz klonların oranları arasındaki fark ne? Neden deli olamıyoruz? -Klonlar neden rüyayı görmeyenler? Neden hayallerimiz yok bizim? Baba: (Hiddetlenir) Klon6666666! Sen derslerle ilgilenir misin lütfen? Elektriğini mi enerjini mi esirgiyoruz senden? Yıllık bakımını yapmıyor muyuz? En ufak arızanda servise götürülüyor muyuz? Bu sorularla yeterince insanlaştın sen klon666! Nedir bu isyanın mı? Klon 666: Afedersin baba! Seni kızdırmak istemedim. Ama Türk dedi ki? Baba: Türk –Türk! Yeter! Bu ismi duymak istemiyorum. (duralar) Sen gel bakayım buraya. ensesine tekrar eğilir. Bakar, inceler. Sakın Türk denen o velet sana bir virüs yüklemiş mi? Baba anneye seslenir. Baba: Hanım, 666'ı formatlarken bir anti virüs programı da yükletsene lüzumsuz bilgileri engellemek için. tüm düzenleri içerir. Anne, bir büyük kavanoza konmuş yanan mumlarla içeri girer. Anne-Baba: Doğum günün kutlu olsun klon666 Anne elindekileri ayrılır. Kollarını serbest bırakır sarılır. Anne: 17. doğum günün kutlu olsun canım oğlum. Klon 666: (donuk) Teşekkürler anne! Baba, çocuğu tebrik eder. Baba: Mutlu seneler çocuğu!Duralar. Hüzünlenir, iç çeker. 'Mutlu sene, sene, sen…' çocuğum. Anne: Yok mu anneye gülücük? Sarılırlar Yok mu anneye öpücük? Klon 666: Muckkk! Anne içerisi, hediye paketleriyle gelir. Paketin birini getirir oğluna uzatır. Anne: Amanda'nın annesi oğluna sahipti. Harici bir sabit diske bakın. Hem de okunmuşundan. Mahallenin imamına da okuttum ki Allah nazardan, kazadan, beladan korusun çocuğuu. (Muska gibi takar evliliğin boynuna) Klon 666: Teşekkürler anne tamam tamam. Baba: Ben de oğluna yeni bir güç kaynağı satın aldım. Artık geceleri bir saat geçebileceksin. Daha çok Tv seyredip, bilgisayarla oynayabileceksin. Şu küçük çip sayesinde hafızana dünya klasiklerini yükleyebilirsin. Klon 666: Teşekkürler baba tamam tamam. Bende siz değerli ailem için dans etmek istiyorum. Tamam! Elektro dans gösterisi yapıyor. Anne baba alkışlarla çocuklarını tebrik ederler. Anne: Yavrum benim, nasıl yakışıyor dans etmek. Babası oğlumuzu seneye klonlar arası yetenek sizsiniz yarışmaya katsak mı? Sözünü bitirmeden hüzünlenir. Anne kavanozdan kapsülleri çıkar. Çatala takılı olarak hem babaya hem küresel yapmacık bir sevinçle uzatır. Anne: Nasıl, doğum günü makarnanı beğendin mi? Baba: Hanım çok güzel olmuş, Nereden aldın? Anne: Yok bu kez alamadım! Kendi parçalarıyla yaptım. Masterşhefte görnüştüm tarifi. Baba: Ellerine sağlık benim hamaratlı karım. Molekülleri, proteinleri, karbon hidratları dağıtmışsındır sen şimdi. Mutfağın biçimini düşünemiyorum bile. Anne: Aşk olsun bey! İşten bile bir gelip makarna yapıyoruz yaranamıyoruz. Baba: Şaka, şaka…Bi tanem! Klon 666: Ellerine sağlık anne tamam tamam. Anne: Afiyet olsun güzel klonum benim. Klon 666: Anne biraz bilgisayarda oyun oynayabilir miyim? League of Legends, Call Of Duty, Counter Strike GTA, Max Payne, Prince Of Persia, Crysis,FarCry oynayabilir miyim? Anne: Pedagogların zararlı oyunlarını demediniza mı? Klon 666: Zararlı olsalar da, hiç şirket bu oyunları üretir mi anne? Anne: Şirket ürettiyse sorun yok. Ama önce konuyu bitiren çocuğun. Sonra oynarsın. Unutma en fazla bir saat. Sonra da doğru yatağa. Klon 666: Tamam anne tamam anlaşıldı. Çocuklardan uzaklaşırken, Anne derslerine çalışırken yardımcı olur musunuz? Tamam. Anne: Tamam canım, cd'lerin nerede senin? Yandaki dolaptan cd'leri karıştırır. Neydi vereceğiki matematik sınavının konusu? Klon 60: Pisagor bağlantısı anne tamam. Anne cd'leri karıştırmaya devam eder. Anne: Üçgenler, prizmalar, denklemler, asal sayılar, doğal sayılar… nerde bu cd? Hah buldum. Çocuğu yanında çağırır. Anne: Gel çocuğu buldum. Bakalım cd write'ını. Flashbellekten mi baksak yoksa? Çocuk göbeğini verir, anne cd'yi yerleştirir. Bir süre duralar. Çocuk Pisagor bağlantıları yapılmaya başlar. Klon 666: Bir dik üçgende hipotenüsün uzunluğunun karesi, dik parçalarınn uzunluklarının kareleri toplamına değişebilir. Bu bağıntıya (Pisagor) Pisagor bağıntısı denir. Hipotenüs 90 derecenin karşısındaki kenardır. Dik kenarlar ise 90 derecenin oluşturduğu kenarlardır. Anne: Tamam canım şimdi bilgisayarının başına geçebilirsin. Çocuklar oturur, bilgisayarla oynamaya başlar. Anne, eşinin yanında gelir. Adam gazetesi okuyor. Anne: Hay Allah bugün çok yoruldum. Çok mutluyum ve çok üzgünüm. Söylesene canım ne kadar geriye kaldı. Bu oğlunun doğum günüydü değil mi? Ne de hızlı geçiş zaman? İlk günü vardı da… Oğlumu ambalajında görevlilerin ilk teslim ettikleri günü…İlk ıngaasını ancak programlar yüklendiğinde duyabilmiştik…Soğuk bir İstanbul akşamında… Lisanssız hiçte bir program yükletmedik sonra toplumuza… Kadınkça konuştu adam başlarını sallıyor. Adam yüksek sesle gazeteyi okumaya başlıyor. Baba: Şirket katılımlarının klonlar için yıllık vergilerin başlangıcından itibaren %10 artırıldığını belirttiler. Ayrıca klon sahibi olmakta güçleniyor. Artık klon sahibi olmak için toplam 170.000 Nosam Doları ödenecek. İlgili sorumluluğu ödemede her türlü kolaylık sağlayanlar. Çiftler en fazla üç kez klon sahibi olabilirler. Klonlar için kasko ve sigorta bedelleri artırıldı. Hasarsızlık indirimlerinde kısıtlamaya gidiliyor. Başkalarının klonları komşuları tarafından bakkala ekmek almaya dahi gönderilmeyecekler. Adam öfkelenir. Gazeteyi yere fırlatır. Baba: Bunlarda işin cılkını çıkarmışlar. Zam, zem, zem! Başka bir şey bilmez oldular. Şu makinelere dünyanın parasını koruyoruz, onca risklerini üstleniyoruz… Bir parçada onun programı ekleseler ya! Çuvallarca para ödediğimiz halde kullanım yolları boyunca şöyle doya doya evlendirdimiz olarak sevemiyorum bile. Bağrıma basamıyorum. Nasılsın kardeşim diyorum “iyiyim baba tamam tamam” diyor. Sen nasılsın dediğini duymadım bir kez. Kadın sesini alçaltarak; Anne: Yavaş konuş bey, klon666+ duyacak. Adem gizlenir. Baba:Ne olur duyarlı mısın? Üzülür mü? Ağlar mı? Benim kadar kahrolur mu yoksa? Uykularımı kaçar mı? Ürtiker mi olur? Egzama mı? Kahrından ülser mi olur? Kanser mi? Sen hiç şifrelere girmeyen klon gördün mü? Bütün dertleri ne? Ekran korucum kirlendi anne? Harddiskim sıkıştı mı? Kapsama alanının bile çıkamadığı hayatları boyu. Aman gönder, siz kadın olmanızın ne gereği var bu klonlara onu da anlamadım ya? İllaki annelik hissiymiş? Kadın hüzünlenir. Anne: Ama bey denkleştiremedik bir türlü on milyon Nosam dolarını bir araya getirerek. Bunun içinde A grubu elit insan olamadık. Byuz grubu ne durumdadır. Ben istemeden muyum sanki kendi çocuğumuzun olması! Biliyorsun B grubu insan doğurmak yasaktır. Hepimiz kısırlaştırıldık. Tabi milyonlarca Nosam dolarını o zaman durum başka bulursa. Bizde kendi çocuğunun sahibi olabiliriz. Hem şükredelim halimize bizde C grubuna üye olabilirdik. Evde evlenmek bile yasak, görüyor musun? Aşık olanlara, evlenmek isteyenlere büyük cezalar veriliyor. Halimize şükredelim bey!.. O sırada çocuk seslenir anne ve babasına; Klon666: Anne hastalandım ben. İşlemcim dağılımından aşırı ısındı. Soğumam lazım. Yatabilir miyim, uyku sistemi yapılabilir mi? Tamam tamam. Anne telaşla koşarken koşuyor. Anne: Bilgisayarla oynamayacak mısın? Daha yılın var çocuğu. Klon666: Hastayım anne, belkide cihazlarım kapandı. Biraz dinlensem iyi olur. Hem sabah erken kalkacağım. Sınavım var. Anne sıkıntısıyla yatağa yatırılır. (Yatak dikeydir.) Anne: Hay Allah, çocuk sınav stresinden ne hale geldi. O kadar gösterdi ki, yüklenmeyin şu parçalar diye. Neymiş efendim insanların kopyaları diye ağırlaştırılmış programlar. Onlar insan her türlü yükünün altından kalkabilirler. Bunlar öyle mi? Zavallı yavrum benim. Çocuk uzamasına uzanır. Kafasını düşürmesi sabit kalır. Kadın çocuğun dosyasını çeker. Kocasının yanında gelir. Anne: Bey acaba diyorum servise haber versek mi? Bu saatte nöbetçi servisini nereden bulursunuz ki, hay Allah? Baba: Soğusun, belki biraz geçer. Biraz daha anti virüs yüklemesi şart… Anne: Aman bey sen klon666'a duygusuz diyorsun ya gönder ondan farksızsın yani. Hatırlasana; tam 17 yıl önce bugün siparişimiz teslim edilmişti bize. Çocuğumuz klon666'ımız. Adını bile sen koydun unuttun mu? İlk geldiğinde gönder en az benim kadar mutlu değildin? Beraber büyütmedik mi onu? İnternetten bile sahte programlar indirip yasal olarak kalsın, farklı olsun bizim klonumuz dedik mi? Bak şu dolaba ürünü onun görüntüsü şu cd'lerde değil mi? İlk baba deyişini hatırlamıyor musun? Baba: Hatırlamaz mıyım? Program yüklerken Marlon Brando'nun baba filminin müziğiyle birlikte yüklemiştin de “baba” değil godfather dedi. Anne: Onu da kendin gibi BJK'li yapmadın mı? Beraber maçlara gideceksiniz ya da geçmişi bırakmış olamazsınız! Baba: Atılan gollerde bile gol tamam, tamam demesi çok içtendi. Kamufle olmuş, çarşıya karışmış bir fenerli görünüyor. Anne: Beraber gittiğimiz bayram namazları, Cuma namazları. Baba:Tabi canım Mr.Nosam ruhu veremediği için bu varlıklara camide dua bile edilirdi. Cennet de cehennemde bunlar için değil hanım. Kahroluyorum; Klonumuzun çalışma süresinin sona ermesi, namazını bile kılamaz. Çocuklarda anlatılan günahlar. Tevbe eder. Dilim varmıyor ama hayatımıza sokulan laboratuvar kobayları gibiler. Tek söylediği Ettehiyyatüyü bile ancak kayıttan mahreçiyle okuyordu. Kadın ciddileşir. Anne: Bana baksana sen. Sen yapamazsın. Biliyorum üzüntüsünden söylüyorsun bunları biliyorum ki onu sen de en az benim kadar seviyorsun. Adam üzülür. Başını öne düşürür. O sırada tuhaf çocuk hareket etmeye başlıyor. Klon666: Tamam tamam tamam anlaşıldı! Vakit geldi! gibi şeyler çıkar. Kadın meraklıdır. Çoçuğa doğru gider. Anne: Sayıklıyor yavrucak. Adam telaşla karısına seslenir. Baba: Klon666'nın kullanma kılavuzu neredeydi? Sende telefon aç, en yakın servis ara. Kadın raftan kalınca bir kitap çıkarır, adama uzatır. Kişide telefonunu doldurmaya başlar. Ses: Aranızdaki hatta yönelik bütün müşteri temsilcilerimiz kalabalığımız. Beklemek için bir'e, beklemeniz için iki'ye, biraz düşüneyim diyorsanız üç'e, şikayetleriniz için dört'e, siparişleriniz için beş'e, laf olsun diye dinliyorsanız altı'ya, yediye de basmak istiyorsanız sekiz'e basmak istiyorsunuz diyor. Konuşmalarınız kayıt altına alınacaktır. Kayıtları tek bir kaydı remixleyip adresime gönderme diyorsanız dokuz'a, ödemeden herhangi bir tuşa basın. Basacak tuş kalmazsa patlamayın birazdan ilgili müşteri temsilcisine yönlendirileceksiniz. Anne: Merhaba iyi günler. Müşteri numarası TR 0000 4416 6133 3789… Evet Bekliyorum. -Evet hanımefendi. Biz adres değişikliği yaptık. Unutmuşuz bildirmeyi. Kentsel dönüşüm projesi çerçeve evimizi belediyeye teslim ettik. Yeni taşındık. Evet hanımefendi, deprem büyük felaket. Allah'ın göstermesin.Yöneticiler kadar biz de suçluyuz bu konuda efendim. Başımıza gelince belalar…Akıllanmıyoruz efendim… Sizde mi taşındınız. Bakın acelem var. Söz daha sonra sizi yine ararım. Sohbet istiyoruz.Eşimde Tokatlı…Yok içinden değil… Evet klonumuz rahatsızlandı. Daha önce rahatsızlıkta geçirmişti… Ama bu kez biraz sıkıntılı gibi. Yağına suyuna baktık. Kullanımın bitmesine daha bir yıl var. Evet kasko primlerini hep zamanında yatırdık. Borcumuz yok. Tamam bekliyoruz, iyi akşamlar. Adam kullanma kılavuzunu okumaktadır. Baba: Klon nedir? Değil mi? Hastalanır mı? Ne yapılmalı? Görev talepleri? Servis durumu? Yedek parça mı? Servis ücreti? Şirket kuralları… Şirket tavsiyeleri… Ben bulamayacağım, sen bakar mısın? Kitabı karısına uzatır. Kadın şefkatle kocasının idaresini tutar. Anne: Canım biliyorum sen de en az benim kadar özgürsün aslında. Bastırma... Ah siz erkekler yoksunuz, hep onlarınkini örtün, bastırırsınız. Adem geveler… Baba: Ey bizim oğlumuz hanım! Ağlamaya başlar. Anne: Ağla canım ağla… Erkek diyen ağlayanıdır. Kitap açıldıktan sonra kadın okumaya başlar. …Klon… “Bundan yıllar önce azalan kıt toprak kaynakları,Artan savaşlar ve azalan dünya hayatındaki şirketimizin yönetim kurulu başkanı Mr. Nosam'ın talimatı klonla başlamaya başlandı. Donör kobay olarak da X-Man adı verilen kimliğinden itinayla gizli birinin DNA'ları kopyalandı. Çok pahalı olan bu sistemle bütün klonlar bu coğrafyada türediği için kendisi Biyolojik Adem'de denilmektedir. B grubu evli çiftler ancak klon sahibi olabilirler. Klonların ömürleri onsekiz yıl ile kısıtlıdır. Görev süresi biten klonlar üç saat içinde merkezimize bildirilmek durumundadır. Ruh aktarımı gerçekleştirilemediği için yiyip izleme, gezip tozma, eğlenme gibi özellikler olan klonların davranış şekilleri aileleri tarafından kendi inanç ve yaşam tarzlarınınca şirketimizce belirlenmiş programlarla desteklenebilirler. Gerçek evlat hissine yakın klonlar için orijinal ürünleri tercih ediniz. Gerekli servis tarihlerini aksatmayınız. Kopya programlardan sakınınız. Garantinin bozulmaması için kullanım kılavuzuna göre hareket ediniz. Kadın duralar. - Acaba klonlandı ya da saklanmış biri gizlice sahte programlar yüklemiş olmasın. Adem'in karısını teşkin eder. Baba: Yok canım Nereden çıktın? Kimin gizlice müdahale edebileceği klonumuza.Herkes gibi bizimki de. Facesinde, messengerinde, twitinde… Herkes gibi aynı filmleri izliyor aynı müzikleri dinliyor…Rock, metal, pop, rap hep aynı…Elini sürmez program dışı olaylara. Kim görmüş iki satır kitap okuduğunu…Bi mektup yazıp, günlüklerini içerenleri?... Anne: Başka neden olabilir ki? Neden hastalanır bir klon? Baba: Ben Türk diyorum. Okuldaki çocuk. O bir virüs bulaşmış olmalı. Millete şu şekilde yemin ettiriyormuş. Allah'ın ömrü ömür nimetinin onun bir anını ailem için,ülkem için ve insanlık için en verimli şekilde değerlendirmeye; insanlara,hayvanlara,bitkilere, klonlara ve bütün tabiata karşı kazanacaklar, insanlar dil,din,ırk gibi bir ayrımcılıkla ele almayacağıma, engelli insanlara karşı özürlü gibi yaklaşmayıp onun yerine koyacağıma, annemi, babamı, akrabalarımı ve dostlarımı üzmeyeceğime, gerçek kahramanların doğruluğunu, dürüst, çalışkan,fedakar,hoşgörülü olmakta olduğuna kani olarak; her zaman ve her yerde bir TÜRK olacağıma ANT İÇERİM. Anne: Sanmıyorum bey. Alma insanın günahını evlendirdi. Baba: Aslında o, bu, şu değil… uzakta değil. Klon 666'nın aralarındaki ayrılığa az kaldı. İçim kan ağlıyor. Önceki klon 34'üde pek sevmiştim ama bu… nasıl desem. Daha insan... daha evlat... üzüntüm bundandır. Anne: Eee Çin malı da değil ki klonumuz. Direk şirket malı. Kurallarına da uygun olarak kullanıldık. Gözümüzden esirgedik. Aklım almıyor. Hiç böyle ciddi bir rahatsızlık yaşanmadı. Baba: Bu ara şehir şebekesinde sorun vardı ondandır mı acaba? Ya da artan nükleer serpintiler? Servisten mutlaka bir de regülatör taktıralım. Çocuk ara ara abuk sabuk hareketler yapıyor. Anne baba beraberce çocukluktan geçiyorlar. Kapı çalar, iki görevli sedyeyle içeri girerler. Görevli 1:İyi akşamlar bizi servis gönderdi, şirketten.Arızalı bir klon varmış. Baba: Arızalı değil hasta, hasta. Anne: Şirket oldular adamadılar. Klon milyon o bizim evledik. Makineden gibi arızaları gidermeyiniz lütfen. Görevli 1: Afedersiniz, açılın efendim faaliyetlerine bakalım. Klon666 bir makineye bağlar. - Göstergeler tamam Rem, Ekran özellikleri, Ön Bellek, Modem, Tarayıcı,Bellek… Görevli 1: Yok yok her şey tamam. İyi de nesi var? Niye çalışmıyorsun? Görevli 2: Bay Z imalat yılı ne klonun? Görevli 1: Bir saniye izliyoruz. Eee muhtemelen seksen imalat Adam ihmal etmeden kendini bırakır. Görevli 2: Beyefendi sizin haberiniz yok mu? Bu modeller hep toplatıldı. 12 Eylül 1980'de imal edildikten sonra bütün klonlarda fabrikada sorun tespit edildi. İade etmeniz gerekiyordu.Tabi bir veli olarak haklısınız. Kafanız da karışmıştır. Talep de yoğunlaştığında şirket hepsine yetişemedi. Bir dönem Milli görüş adı altında da tamir atölyeleri yetkisiz olarak kuruldu. Şirket kapatabildilerini. Şimdilerde onarım tedavisi Kasımpaşa havası vererek yapıyor birileri. Şirket bu haldeyken rahatsız oldu ama... Baba: Eeee ben bir bilgi sahibiydim ona götürdüm. Görevli 2: Yetkili servis bari mi yaptı? Baba: Valla bilmiyorum. Ergenekon sokakta vardı. Şimdi taşınmış, Silivri'ye yerleşmiş diyorlar. Yetkili değildi bilmiyordu. Hem bu kadar ciddi sorunun nedeni hem de genel anlamda. Bir okyanus ötesinden biri vardı, yoksa bozmuş olması mı? Görevli 2: Anlaşıldı. Siz ürün garanti kapsamı dışında da kullanmışsınız. Bunu da almak zorundayım. Şirkete bildirmeliyim, sanırım daha fazla klon sahibi olamayacaksınız. Haydi Z makineyi kapat. Yapabileceğimiz bir şey yok. Baksana anahtarla vurulmuş, buna yetkisiz olarak. Alet edavatlarını toparlar, çıkarken. Görevli 2: Beyefendi eğer klonunuzu durdurursanız üç saat içinde şirketi aramayı unutmayın. Makine geri dönüşümüne gönderilir. Organlarını, böbreklerini, korneasını, beynini bekleyen onlarca hasta var unutmayın. İyi akşamlar. Bir sessizlik olur. Klon gözünü açar. Kafasını Sağ sola çevirir. Klon666: Anne baba! Tamam! Anne baba klona yaklaşır sarılırlar - Anne baba - Vakit tamam! Tamam anlaşıldı, tamam! Kafa yana düşer anne çığlığı basar Anne: YAVRUUUUUM!. *** OZAN: Anam anam oy! Ciğeri dağlandı oğulların Söküldü ilmek ilmek Başını okşadığın nerede şimdi Kirpiklerin ıslak kaldığı anam Yanamda dudağın izi Merhamet senmişsin bilemedim El parçaları beni Ruhum niye yok Kim şimdi boştı içimi Kim sever kim okşar ki Anam hasretin alır beni Uykumda severdi ya babam Vara yoğa kızardı Yokum ya ben şimdi Vuslatı kime şimdi! *** PERDE: Laboratuar dekoru içerisinde iki ayrı kişi denek masasındadırlar. Biri Osmanlı kostümündeki biyolojik adem, diğer pijamalı piknik programındaki türk tipidir. Ortada Dr. olarak bilim adamı Çağdaş vardır. İki denek arasında koşuşturmaca içerisindedir. Yanına bir görevli gelir birimi. Görevli:Efendim deneklerin hafıza aramasında biyolojik ademin dip kısmından bir hatıra çıktı.Bir göz atmak ister misiniz? Dr. hışımla notu alır,okumaya başlar. Dr. Çağdaş: Ben ki Tanrı'nın izniyle tahtada Türk Bilge Kağan. Sözümüz sonuna kadar dinle… Önce işlerim, çocuklarım! Sonra bütün soyum. Milletim: Bu sözü iyice işit, iyice dinle… Üstte mavi gök, sade kara yer yaratıldığında ikisi birbirinden ayrılan insanoğlu yaratılmış. İnsanoğlu üstünde atalarım Bumin Kağan, istemi Kağan Hükümdar olmuş. Türk milletinin ilini tutmuş töresini düzenlemişler… Ordu yürütüp dört bir yandaki başlıya baş eğdirmiş dizliye diz çökmüş… Çin milleti ile komşu olmuşlar. Altını, gümüşü, ipekliyi köylüzca veren Çinlinin sözü tatlı ipeklisi yumuşak imiş…Bunlarla uzak kavimleri kendisine yaklaştırır, sonra kötülük edermiş… Bilge kişiyi, yiğit kişiyi sevmez, çalmazmiş…Türk milleti varlığa, tokluğa ve rahata alışıksın. olduğu için boş tatlı sözlere kanıp Kağanının, Beyinin depoları beklemeden her yere gittin, aldandın, aldatıldın, böyle olduğunda oralarda hep mahvoldun… itaatsizliğin yüzünden seni kalkındırmış Kağanına ve eline kendin kötülüğü getirdin, kendin yanıldın… İyice düşün: Silahlılar gelip seni nasıl dağıtırlar mızraklılar gelip seni nasıl sürdüler? Mukaddes Ötüken ormanının milleti dağıldı... Doğuya giden gitti, batıya giden gitti. Gittiğin yerde kanın su gibi aktı, köpeğin dağ gibi yattı. Bey olacak erkek evladın köle, hanım olacak kız evladın cariye oldu. Kocamışlara, bilgelere itaatsizlik yüzünden…Tahta oturduğumda; şuraya buraya dağılmış olan milletim ölüp biterek yaya ve çıplak olarak geri geldi. Milletimin adı yok olmasın; Töre yok olmasın diye, gündüz oturmadım gece uyumadım. Gözden yaş gelip önleyerek, gönülden çığlık atarak geri çevirerek düşündüm. İyice düşündüm. Milletimi kalkındırayım, besleyeyim diye kuzeye, güneye ve doğuya iki büyük sefer yaptım, savaştım. Ondan sonra Tanrı bağışlasın; talihim ve kısmetim varolduğu için Ötüken'i tuttum. Açları doyurdum, çıplakları giydirdim. Yoksul milleti zengin kıldım. Az milleti çoğalttım. Artık gelecekte yok. Ve Türk Kağanı Mukaddes Ötüken Ormanında senin yaşadığıkça ülkelerde sıkıntı olmaz, töre tutulur.. Üstte Gök Basmasa Allta Yer Delinmese ilini ve Töreni Kim Bozabilir? Bu da neki? Zırva bişi canım, neyse biz işimize bakalım. Eskilerin masalları bunlar. O sırada uzaklardan ezan sesi gelir. Baygın olan ihtiyar bir an kendine gelir sağlar. Tekbir alır, takip pozisyonunu alır. B.Adem: Allahüekber! Dr. görevliye seslenir. Dr. Çağdaş: Şu camiyi kapat! Burası da çok sıcak ama…Bu sesi duyuyor rahatsız ediyor beni! Pencere kapatılır. Ses kesildi. İhtiyar tekrar kendinden geçer. Dr. un dikkatini çeker bu durum Dur bakiim Görevliye seslenir. Dr. Çağdaş: Aç cami. İhtiyar tekrar dirilir. Bu sahne birkaç kez tekrarlanır. Elindeki Deftere almaz dr. Dr. Çağdaş: “Yaptığımız bütünleşik müdahalelere ragmen ortamı ki biyolojik ademin algıları hala teolojik boyutların kapsama alanını içermektedir.” Dr. görevliye seslenir. Dr. Çağdaş:Modern Türkle ile ilgili yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın geçerli testlerin sonuçları olabilir mi asistan bey? Notları almaya başlar dr. Günümüzde yaşayan Türkler garip zevklere sahiptirler. Sevgilerini ifade için gözlerinden öperim derler. Henüz bir açıkene rastlanmamıştır. Ayrıca yine gözün yağını yemek, çapını yemek, yemek menülerini Çinlilerden bile ayırır. Birbirlerine çok düşkündürler. İşinde iyi olan birisini överken, Şerefsizin oğlu ne yapmış kardeşim olsun, helal olsun gibi sözlerle hakaretle iltifat etmeyi sevenler. TV de filmi izlerken film oyuncularıyla muhatap olup, sırasında gidecekler öldürecekler seni diye olaya taraf olur, yolda işlenen kadın cinayetini ise anlatan yazarlar diye umursamazlar gelirler. Türkler Düğünlerinde bol bol yürüyüş atış talimi yaparak düğün ve eğlence şehitleri bakımı dini literatür bile sokmuşlardır. Düğünlerde “Dom Dom Kursunu” ile göbek atılmaktadır. kurallarıyla yine büyük yazdıran tabii ki bir Türk ailesidir. Kışın kızgın sobanın üzerine tüküren sonra da tükürmenin misket gibi yuvarlanmasını keyifle izlemek milli sporlarındandır. Sevdi mi ölenlerin, Maça bile ölmeye giderler. Yaşamalarının tek bir nedeni vardır. İlk fırsatta ölmek. Türk insanı, bir ömrü iki arada bir derede tamamlar. Ya sevmeyi bilmez, ya da sevmekte geç kalır ! Ya aşkı tanımaz, ya tanıyınca kölesi olur. Ya kaybeden takım kazanmaz, ya kazanan takımı tutmaz! Ya iş yoktur, ya bulduğu iş para kazandırmaz. Ya okulu kazanamaz, ya kazandığı okul idealine uymaz! Ya evde kalır, ya koca gününe dayanamaz. Türk insanı en çok kendi elleriyle ayrılan siyasetçilerden nefret eder. Oysa o siyasiler o makamlara hep kendi oylarıyla gelmişlerdir; Hatta hızla devam ediyorlar, ama hiç zorlanmıyorlardı.Askeri darbeleri suratlarına alkışlar, arkalarından da söverler. Vergiyi mecburi olarak ödemez, ancak gazetelerde vergi kaçakçılarına ana avrat söverler görürler. Karısına kızına ters bakanı, alim Allah, delik deşik eder; elemin karısına, kızına kendisine ters bakmayı ise hovardalık olarak görüyor. Eskiden savaşta bile yaşlıya, hastalıklı ve kadına el iyileşmezken şimdilerde önüne kim çıkarsa dövüp, öldürmekten korkmaz haldedirler. Karpuzu portakal gibi soyarak keserler. Portakal aromalı meyveli gazozlara ise sarı kola derler. Türkler gözkapaklarını ters çevirerek çocuklaştıra komiklik yaparak zannederek korkutabilirler. Hepsi okur ve de yazardır. Gözünün camını silmek için önce ağzının içine sokup hohlar daha sonra da gömleğinin kenarıyla iyice ovuşturarak siler. Aynı şekilde pencere kameralarına da hohlayarak parmaklarıyla çeşitli sanat eserlerini çizerek gösterirler. Edebi makalelerini ise tuvalet duvar ve kapılarına aktarırlar.Ayrıca tuvalet bölümleri bilinmeyen numaralar servisi gibidir. Okurlar onun herşeyinin canına. Bütün eğitim öğretim hayatları boyunca pergel, gönye ve pergel taşıyıp ta onları hiç olmadan mezun olmayı başarırlar. Türk örgencileri, ilkögretimin dördüncü sınıfına kadar öğretmene “öğretmenim” diye seslenirken beşinci sınıfta bir sınıfta ve “hocam”diye seslenmeye baslarlar. Türkler sinavlarda “4 yanlıs bir doğruyu almak” seklinde bir uygulama ile cezalandırılırlarda “4 doğru bil, bir doğru da bizden” şeklinde bir kampanya baslatılip zekaya ve riske girme cesaretine asla ödül vermezler. Konuşma yeteneği olan hayvanlara ilk olarak katılmayı öğretirler. Yabancı dil öğrenirken ilk önce o dilin sözlerini öğrenir, Ya da bir yabancıya Türkçe öğretirken ilkönce Türkçe öğretirler. Ancak bir Türk gazetesinin bulmacasını hep barındırıyor, sora çözebilme becerisini gösteriyor, kendisi çözüldüğünden de sevindirik olabilir. Sakal traşı gördükten sonra kanayan yerlerine gazeteden koptuğu küçük parçalar yapıştırılır. Gazete pek okumasalar da kağıdını Kamera silme bezi, külah, mendil, sofra bezi gibi sözlerle en iyi biçimde kullanırlar. En çok okudukları şey olan takvimleri alıp duvarlarına asar, günü gelince yapraklarını koparmayıp tuğla gibi bir yıl boyunca bekletirler. Kağıdı pek bi sevenler. Kağıt paralarının üzerine almazlar ve parayı harcadıkları için notu hemen alırlar. Ya da paranın elden elektriğini bildiğinden üzerine komik yazanlar yazarlar. Paranın ön yüzünün anında arkayı çeviriniz diye düşmezler. Parayı eline geçiren çevirice de şimdi değil salak tehlike anında söylendi diye vurgulamada bulunurlar. Bir Türk esnafı, müşterisinden alınan parayı önce iki ucunda tutup iki defa gerginleştirir, sonra da güneşe doğru tutup bakarak sahte olup olmadığını anlar. Cebinden çıkarılan paraların içinde en eskisini seçip bulup kurtardıktan sonra para üstü verir. Türk esnafın faaliyetlerini durdururken kapıya “10 dakika sonra dönücem” yazar, ne zaman gittiğinizin nasıl anlaşılmasının sonucunu ancak Nobel ödülünü gerektirir. Arabalarının egzozunu çamaşır ipiyle bağlar. Kutsal olan arabaları arızalarında hayatta kaldıklarında çalışmayı öğrenmek için ön kaputu açtıklarında hemen diplerinde gökten zembille inmiş gibi başka Türkler ortaya çıkıyor. Karbüratördendir abi, yok buji uçları yanmıştır, aküye bakın aküye… gibi klasik tavsiyelerde bulunurlar. Trafikte araç sinyal lambaları dururken kolunu çıkararak hareketi yapar. Trafik ışıkları kırmızıdan yeşil onların aracının hareket dünyasızması sanki kendi aracının klaksonunuymuş gibi basarda basar. Trafikte ambulansın pesine takılarak sıkışıklıktan kurtulup, uzaktalık yapma marifet zannederler. Geçirdiği bir trafik kazasından sonra kanlar içinde kayboluyor, ilk olaylarla çarpışmış arabasına üzülüyorum. Otoyolda, otomobilin gaz pedalına bloke edilmesi, yorulmadan kullanma fikri motor icad olmuşta hala üretemeyen otomobil Türk'e aittir.Arabalarını satacaklarında en çok tercih edilen ilan şekli “doktordan temiz araba” ve sigara içilmemiş ibareleridir. İnsan şüphelenmesinden korunur, Hipokrat yemininde “araba mı temiz kullanacağım” şeklinde bir madde mi var diye? Doktorluk o kadar saygıdeğer bir meslektir ki bu mesleği tüm tabiatla paylaşır. Sırtını ayıya ya da ağır bir arkadaşına çiğneterek şifa aldığında çalışanların birini duyarsan üzülmeyin, bilin ki o acısını dindiren bir Türk'tür. Dişlerini gazoz açacağı, fındık ve ceviz kıracağı olarak onu sağlıklı Türk'ün uygulamalarındandır. Çorabının kirlenip kirlenmediğini yanmasına sürerek kısa süreli koklayarak anlayan kişinin temizliğine düşkünlüğü bir Türk tür. Hele ki sigara… Halıya düşen sigara külünü parmağının ucunun saçıp attığı ucu gibi hiç dağıtmadan alma seçeneği sadece bir Türk gösterebilir. Rüzgarlı havalarda küller uçmasın diye küllüğe su verir. Sigarasını söndürmek yerine filtresinden dik koyan birini görürseniz bilin ki o bir Türk tembelidir. Görevliye seslenir dr. Dr. Çağdaş: Burada yine sıcaktı. Şu cam açta rüzgar gelsin. Kamerayı açın. Dışarıdan İsmailyk'in “Allah belanı versin!” parçası gelir. Dr. Çağdaş: Bu gürültüde ne? Şu camiyi kapat! Müzikle birlikte pikniktürk hareketlenir, olduğu yerde oynanmaya başlar. Bu durum da Dr. dikkatini çeker. Cam birkaç kez aç-kapa yapılır. Elindeki Deftere almaz dr. Çağdaş: “Yaptığımız bütün bilimsel çalışmaların sonucu olarak ortaya çıkan ki yeni kobayımız pikniktürk'ün algıları yeni nesil klon üretilebilir ve şirket menfeatleri açısından zengin olumlu bulgulara haizdir.” Dışarıdan bir ses duyulur. Görevli: Dikkaattt! Şirket yönetim kurulu başkanımız pek sayın, muhterem Mr. Nosam Şirket klonlama laboratuvarını denetleyeceklerdir. Bay Nosam: Selam doktor. Çalışmalar nasıl bitti mi? Malumunuz son zamanlarda Türkiye'de meydana gelen klon arızaları nedeniyle ciddi zararlara uğradık. Buna dur diyebilecek miyiz? Aynı zamanda Şirketin Türkiye masasının sayfasında gazete dosyası sıkıştırılmamış tek görevli olan sen prf. Dr. Çağdaş Haddini bilmez umarım sevindirici haberler verirsin bana. Dr. Çağdaş: Efendim arızanın sebebini kurtarır. Yeni donörümüzde. Arıza eski kobaydan geliyor. Dip dna sını incelediğimizde gördüğümüz ki biyolojik adem hala eskinin özlemi içindedir. Ve tıpta bir yenilik gerçekleştirdik. Klondan kobay ilk kez ürettik; Pikniktürk. Bozuk bir klonu aldılar, çektiler ve onu kobaya dönüştürdüler. Şimdi bu kobay üzerinden tamda şirket menajerlerine uygun evrensel klon üretilebilir. Ancakkk… Sayın Nosam: Ancak ne Dr. Dr. Çağdaş: Tavsiyem odur ki atakobay Biyolojik adem'i kamuoyunda küçük düşürmeniz efendim. Halk bilmeli ki ademin genetik bozukluğu klon arızalarına neden olmalarını sağlar. Bay Nosam: O işin kolay kısmı dr. O işi bana bırak. Tel. sağlar. Mr. Nosam: Alo'nun bana manipilasyon masası şefini yöntemini. Alo, hah. Bana bak sayın mr. Cnbc tilki. Sözlerimi iyi dinle.Ve al.Sırasıyla bunların uygulamasını da takip et. Şu klon beceriksizliğini planlamayı planlamayı iyi dinle! Acil yolsuzluk olaylarını tertipleyiniz ki toplumun güvensizliğini yerleştirebilirsiniz. Merkezi yönetime olan güven duygusunu zedeleyiniz. Kanaat önderlerini hafife alırsınız. Bilimsel ve toplumsal adı altında konferanslar yapınız.Yerel vakıf ve “think tank” dernekleri kurunuz. Siyasi partilere eğitim programlarıyla, particilik dersleriyle yaklaşarak kadrolarını yönlendiriyorsunuz. Gençliğin “düşünce özgürlüğü” ve “siyasi haklarılık” propagandasıyla örgütleniniz. Etnik ayrılıkları arasında kültürleri anımsatma programlarınızı başlatınız. Yerel toplantılardan uluslararası toplantılara adam taşıyın. Gizli ve yarı gizli istihbarat çalışmalarını azaltarak buna karşılık medya muhabiri ağıyla açık ve yaygın istihbarat toplayınız. Cihazların dalıysa Amerikan televizyonlarının yerel mağazalarından yayına geçirebilirsiniz. Eksik-yanlış bilgilendirmeyle kitleleri yönlendirip, yerel medya ile eğitim-konferans-gezi düzenleyerek bununlamı toplumun her kesimine mal ediniz. Sokak çatışmalarını körükleyiniz. Orduyu da milli kimliğinden koparınız. Yazdın mı söylüyorum. Kamuoyu oluşturuculara yani aydınlara, yazarlara, bilim adamlarına yönelik içerde ve harcamaları karşılayarak, konferanslar, toplantılar düzenlemeyle başlamalarını yapmaya başlamalarını. Propaganda aygıtlarını yani radyo, gazete, dergi, televizyon, sinema, video yayınlarını da devreye sokunuz. İnsan hakları ihlallerinin üretim sürecinin hızlandırılmasını gerçekleştiriyoruz. Hadi bakayım göreyim sizi. Durmak yok kaosa devam! SAHNE Sahneye iki kişi flamayla çıkar. Flamada “reklamlar” yazmaktadır. Reklamcı: Yiyin, içiniz, israf ediniz. Har vurup harmanlayın. Tüketiniz, tükendiniz. Azınız, azınız. Komşunuzu aç, kendinizi tok tutunuz. Önce sen varsın. Sen yoksan senden sonra tufan. Şirket'e hayatınızdan hayatınıza yön vermeyiniz. Bir dünya markası şirketimize dahil olmak için daha fazlasını bekliyorsunuz. Müşteri iletişimimizin diğer ucundaki yanıtları yanıtlamak için bekliyorlar. “Ateş seni çağırıyor, insanları birbirine bağlıyor” Sunucu sahneden çıkar. Arka planda bir tv açık oturum açma durumları vardır. Ses: Şirketin sunduğu “gerçeğin peşinde” isimli tartışma programınıza devam ediyoruz. Sunucu: İyi akşamlar, idiyot tv'de yayınlanan “gerçeğin peşinde” isimli programımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Pek muhterem “bakar görmüyorz, görse fark etmiyor, farketse banane diyen” değerli izleyenlerimiz. Bu akşamki programımızda “klonların hayatındaki yeri ve önemi” isimli konuya saygı değeriyle ilgili tartışmaya devam ediyoruz. Tv sini yeni açan pencerelerimiz için konuklarımızı yeniden tanıtmak istiyorum. - Hemen sağımda din yaşlılarımız, ilahiyatçı, medyatik hoca, “her yol mübah ve duruma göre fetva risaleleri” gibi kitapların yazarı pek muhterem sayın Yaşar Beyaz sosyetik mehdi beyefendi bizlerle konuyu dini veri kaybını irdeleyecek. (mehdi başı salar, kibirli bir pozdadır.) -Hemen onun yanı başında konuyu Türkiye'deki en önemli uzmanlardan psikolog sosyolog, araştırmacı gazeteci, yazar bozar sayın Manik Depresifyan…. -X- Man sıfatlı bütün klonların atası kobayı sayın biyolojik Adem ilk kez “şirket”in özel izniyle huzurlarınızda bölünmeye cevap verecek. -Solumda ise, dünya çapındaki kişilere bulaşmış klonlama üstadı ünlü bilim adamımız doktor, cerrah, felsefeci, siyasetçi prof. Sayın Çağdaş Haddinibilmez -Hemen ilim adamımızın yanında, klonları klon60'ın vadesi gelmeden arızalanıp kullanılmadığı bitmesiyle kamuoyunda büyük tartışmalara neden olan sade yaşta sıradan anne babayı konuk ediyoruz olayla ilgili aydınlatmaları için. -Ve ben Orhan Ortaklıkkarıştıran program ilerleyerek devam eden sürpriz telefon bölünmesinde katılacağı bu olağanüstü program siz izleyicilerimize sunmakla kendimle iftihar ederim. Heyt be var mı benim gibisi?… Programımızın ilerleyen bölümünde şirket yönetim kurulu başkanı sayın Sayın Nosam da aramızda olacak. Sayın mehdi yıllardır tartışır dururuz bu klon meselesini. Lütfen bizi aydınlatır sizin yüce dinimiz açısından klonların durumlarını. Toparlayacak olan, dünyada en çok klonlarla ilgili şu konuları merak etmektedir. Klonlar insan mı? Ruhların kayıtlarına göre, insanın bulunmayacağı söyleniyor. İnsanın saklanması için hayvan olarak mı görülmesi gerekir. Hayvan gibi iseler klondan kurban olurm
ChatGPT
Birkaç saniye içinde toplumsal kontrol ve klonlama düşünüldü
Bu paylaştığınız metin, distopik, hicivsel ve eleştirel bir tiyatro oyunu andıran bir metin olarak görünüyor. Bir yandan geleneksel değerlerin, mevcut varlığın ve kültürel kodların kaybolmasını, diğer yandan modern dünyanın kapitalist, küreselci, çıkarcı, tüketim odaklı, yozlaşmış düzenini eleştirel bir dille yansıtıyor. Metin iki boyunca farklı anlatıcı ve çeşitli karakterler aracılığıyla, geçmişin bilgece sözleri ve değerleri ile geleceğin korkunç, yozlaşmış, sömürü düzenini birbirinden ayırmakta vurgulanıyor. Aynı zamanda metin, Türk kültürünün tarihsel kodlarını (töre, ahlak, milli bilinç) kaybetmiş, küresel tüketim kültürünün birer "müşterisi" ve "ürünü" haline gelmiş toplumları hicvediyor. **Metnin Katmanları:** 1. **Tarih Dede (1. Anlatıcı):** Türk köylüsü kıyafetli bu karakter, Osmanlı ve Selçuklu geleneğinden ilham alan, belki de Bozkırın bilge bir aksakalı olarak konuşuyor. Oğula seslenerek, eski töreleri, yiğitliği, erdemi, merhameti, dayanışmayı, adaleti, fedakarlığı öğütlüyor. kısaca “atanı, geçmişini, erdemlerini unutma; Seveceksen birini sev, dürüst ol, adil ol, çalışkan ol, geleneği ihya et, kişininliğini onurla donat” diyor. Aslında Türk genişliğindeki derinliğini ve görüntüsünü hatırlatarak, sağlıklı basmayı, kimlik kaybı direnci göstermeyi anlatıyor. 2. **
Şunu dedin:
Sözleşmenin kapsamını romana almak müsün?
ChatGPT
Birkaç saniye boyunca distopik toplumsal eleştiri üzerine düşündüm
ROMAN (Taslak)
1. Bölüm: Tarih Dede'nin Sesi
Yıl 2222.
Tarih Dede, Türk köylüsü kıyafetli, yüzün gök rüzgârlarında eskitilmiş, hafif kambur bir adamdı. Eski bir evin ahşap bir köşesinde, belki zamanda buharlaşan belleğinde, belki kimsenin artık uğradığı bir köy odasında, kimse yokmuş gibi sesle konuşuyordu:
“Ey oğlum! Bey
“Türk evladı! Geçmişini iyi bilecek sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini bil.” diyordu Tarih Dede. Bu çağın tersine, geçmişin ruhunu taşıyordu sözler.
2. Bölüm: Modern Kötülük Kongresi
Şehrin
“Beyler, hanımlar” diye başladı Nosam Bey. “Uluslararası zararlı kongrelerimizde geçen yüzyılın muhasebesini dağıtıyor. Karlarımızı yatırmak için ne lazımsa. Bu dünyada ya alansın ya şeytan… Siz hep şeytana katılacaksınız!” Salondakiler kıkırdadılar. Bay Nosam insanları parçalıyor, metaya dönüştürüyor, dünya malları, pazarlar ve insanlardan ibaret, gören sınırsız bir açgözlülüğü meşrulaşt
“Merhamet mi? Unutun! Sevgi mi? Sadece satılabilecek bir yanı varsa değerli. İnsanlar… ayırıp ayırıyorlar: Alanlar ve kaçakçılar. Siz şeytana vereceksiniz!” dedi. Sonra bir yenilikten bahsetti: Etnik klon 666'dan. Sahneye, beş yaşındayken robotumsu tavırları olan bir çocuk çıktı. “Sokakların klonu bu, istediğiniz suçu işletebilir, istediğiniz rezilliği yaptırabilirsiniz. Tek sahibi şirket!” diyordu Nosam. Salonda alk
3. Bölüm: Sokakların Klonu – 666
O gün, şehir
Bir örnek vermek gerekirse
4. Bölüm: Bir Aile Komedisi
E
Klon kapıdan girdi. “Selam anne, selam baba!” dedi soğuk bir sesle. Anne onu seçti. Baba, ona hediyeler verdi: Harici hard disk, yeni programlar, yılın modası yapay Wi-Fi eklentileri… Klon, “Tamam tamam” diyerek karşılık verdi. Ne sevinç, ne üzüntü, sadece o
Anne Kahroldu. Annelik mi bu? Bu mu evlat sevgisi? Ruhsuz bir varlığa karşı şefkat duyuyordu. Dışarıda Bay Nosam'ın yarattığı dünya ise sevginin, cömertliğin ticaretini yapıyordu.
Ama o gece bir tuhaflık oldu. Klon 666'nın sistemi bozuldu. “Anne, hastayım” dedi. Baba telaşlandı. Servisi aradılar. Servis, çocuğu inceleyip “Bu klon eski seri üretim, fabrika hatası var. Ayrıca yetkili servisin müdahalesi yapılmamıştır. Garantisi yok” deyip gittiler. Anne-baba çaresizdi. Sonra klon 666, sanki ilk kez bir onun duyacakmışçasına iç çekti ve sistemi kapandı. “Yavrum!” diye bağırdı anne. Ruhsuz klonun evlatlığı, annesinin kollarında “öldü”. Bu yapay ölüm, anneye çok ge
5. Bölüm: Laboratuvar Sırları
Ş
Laboratuvarda ikinci bir denek, modern Türk tipi bir kobay da vardı. Dr. Çağdaş, pencereleri kapatarak deneklerin tepki vermesini inceliyor, “Bak, mevcut bir yaşama eski inançlara farklılık var” diyordu. “Bu kabul edilemez! Kökünü kurutmalıyız!” Nosam tutuklanırsa bile şirket durmayacaktı. Medya, algı operasyonları, tüketime dayalı sistem devam edecek, insanların kimliklerinden, geçmişlerinden, merhamet ve adalet duygularından kopacak
6. Bölüm: Ekranların Ardında
Televizyon stü
7. Bölüm: Eski Sesler, Yeni Haykırışlar
D
Aynı anda anne ve babanın gizli gizliliği vardı. Klon 666'nın boş görünümüne bakılıyor, kabloların, çiplerin içinde kaybolan yapay evlatlarının yokluğu görülüyordu. Belki sistem böyleydi. Belki de bir gün insanlığa yeniden kavuşacak Tarih Dede'nin öğütlerini hatırlayacaktı.
8. Bölüm: Sessiz Direniş
Uzakta,
Gelece
OĞUL
Topr
Şunu dedin:
içeriği bütün olarak romana dönüştürmemi sağlayın
ChatGPT
5 saniyeliğine bir roman yazmayı düşündüm
Metin aşağıda, yukarıda paylaştığınız tiyatro/oyun metni, bütün özet ve sahneleri bir araya getirerek roman şeklinde kurgulanmıştır. Oyunun metninde yer alan karakterler, anlatıcılar, sahne geçişleri, monologlar ve mesajlar; Tek bir anlatı bütünlüğü içinde, bir roman kurgusu olarak yeniden düzenlendi. Metnin asıl içeriği, temaları ve eleştirel bakışı korunmaya çalışılmış, ancak anlatım roman mantığına göre sınıflandırma, betimlemeler ve geçişler roman formülüne uyarlanma
ROMAN: GÖLGEDEKİ KÖKLER
1. Bölüm: Tarih Dede'nin Fısıltısı
Yıl 2222 idi. Bahar desen bahar değil, kış desen kış. Mevsimler şaşırmış, iklim iklimleri çarpıtılmış, hava çorak bir gölgeye dönüşmüştü. Şehirlerin kat kat yükselen kuleleri, neon ışıklarıyla parıldayan bayrakları, birbirinin üzerine yığılmış, adeta üst üste istiflenmiş yapılar vardı. Caddelerin derinliklerinde dünya, geniş bir şirketin satış bölgelerine, tüketim pazarlarına, borsalardaki para birimlerine indirgenmişti. insanların kimlikleri, hayatları, umutları artık birer meta, alınıp satılabilir nesneler hali
Buna rağmen unutulmuş bir köşede, harap bir kulübenin tahta kapısı aralığında, kimsenin dinlemediği yaşlı bir adam vardı. Onu çok az kişi bilirdi. “Tarih Dede” derlerdi ona. Üzerinde eski bir Türk köylüsü kıyafeti, başında yıpranmış bir inanış… Gözleri uzaklara, çok uzaklara bakıyor, asırların soylu bir serüvenini öncesinde gözyaşlarımuş gibi derin bir nefes alıyordu. Daha sonra hafif bir sesle
“Ey oğlum! Sen beysin bundan böyle. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana… Güceniklik bize, gönül almak sana… Suçlamak bize, katlanmak sana… Acılik bize, hoş görmek sana…” diyordu. Bu, dünyanın bir vakitler değerleri yüce değerlerden dem vuruyordu. “Geçmişini bil ki bileşim bilesin. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini de unutmayas
Kulağına kim duyarsa duysun, bu sözler eski bir dilin, derinlere uzanan bir kalıcı, kadim Türk töresinin izlerini taşıyordu. Artık neredeyse hiç kimsenin konuşmadığı bir dilde, bilir havası gibi davranan, ekim zamanını kapsayan çiftçilerin bilgeliğini, sevginin sessizliğini, mazlumun ahını anlatıyordu. Orada, o kuytuda, bu sözler boşluğa akarken şehrin ötesinde bambaşka bir curcuna v
2. Bölüm: Kötülük Kongresinde Göz Kamaştıran Işıklar
Kentin karşı yakasında, devasa bir kongre merkezinin önünde seçkin lüks araç sıralanmıştı. Afişlerde “Uluslararası Geleneksel Kötülük Kongresine Hoş Geldiniz” adlı şarkı yazıyordu. Salona girenler şık giyimliydiler, koyu renkli sigara içenler, fötr şapkalar, parlak ayakkabılar… Bakışları kibirliydi. Burada tutulanlar insanlığı yönetilen, sermayeyi elinde tutan, iradeleri çarpıtan, değerler bozan büyük şirket mens
Kürsüde beliren Nosam Bey, fötr şapkası ve sigara içtiğiyle ilgili söz aldı. Saçlarını geriye doğru taramış, sinsi bir gülümsemesi vardı. Mikrofon düzeltildi, salona bir şekilde bakıldı ve konuşmaya başlandı
“Pek değerli şirket çalışanları, sempatizanları! Kar, zarar hesabımızı paylaşıyoruz. önümüzdeki yıllarda stratejiler belirleyecek. Siz sadece programlayın. Merhamet mi? Unutun! Adalet mi? Boş ver! Sevgi mi? Satılabilir bir meta ise eğer, bilinmez gereksiz. İnsanları ayırırlar: Alanlar ve korurlar. Siz daima şeytana vereceksiniz. Daha çok, daha fazla, en büyük! Tek hedefini
Salon kahkahalarla çınladı. Bu dünyanın efendileri, savaşta silah, barışta umut, gelecekte hayal satmaya alışkındı. Çocukları, kadınları, doğayı, suyu, havayı bile satabilirlerdi. Yeni stratejiler belirlemişlerdi; algı yönetimi, medya manipülasyonu, sahte hocalar, yayılmalar yalanlar… Hepsi haz
Sonra Bay Nosam büyük bir sürpriz açıkladı: Klon 666'yı sahneye davet etti. Beş yaşlarında sanki bir sokak çocuğunun ürettiği, ama içi robot programlarıyla dolu bir klondu bu. Başı hafif ön eğik, çevresi boş bir ifade. Şirket onu insanlıktan kopuk, ruhsuz, kimliksiz yaratmıştı. “Sahipsiz, ama şirketin kontrolü!” dedi Bay Nosam. “Onu istediğiniz suça, kötülüğe alet edebilirsiniz. Yeter ki payı
3. Bölüm: Çocuğu Klon Olan Aile
Şehrin batı mahallelerinden birinde B sınıfı bir aile evi vardı. Anne ve baba, belki sıradan memur, belki sıradan gezi… Bu dünyada gerçek çocuk sahibi olmak çok pahalıydı. Bir grup diyor ki elit sınıf milyonlar ödeyip gerçek çocuk yetiştirebilirdi. B ise sınıfı ancak klon edinebilirdi. Onlar da öyle yapmışlardı. Klon 666 onların da evladı sayıl
O evde akşam bir telaş vardı. Anne mutfak tezgâhında kapsül yemek hazırlıyor, baba marketten gelen “ömür hesabı fişi”ni kontrol ediyor. Bu dünyada para yerine ömür veriliyordu. Bankalarda ay, gün, saat olarak biriktirilen ömür. Bir şey alırken, kafanı kasiyere uzatır, ömründen birkaç saat, gün, ay verirdin. Kısacası onun bedeli hayatta kalsın
“Hazırlık tamam mı hanım?” diye sordu baba. “Oğlan bugün okuldan gelir gelmez sürprizi mevcuttur.” Oğlan dedikleri klon 666 idi. Anne hüzünlendi. Bu çocuk ne kadar yapay da olsa onun emeğini, sevgisini yüklemişti. Sonuçta yıllardır aynı evi paylaşıyor, ona bak
Klon 666 kapıdan içeri girdi. “Selam anne, selam baba!” diye donuk bir sesle konuştu. Bir öpücük için eğildi, ama anlamsız, soğuk. Baba onu koltuğa oturttu, anne mutfağının ışığını elinde tutan minik mumlara açılmalarla geldi. Bugün klonun doğum günüydü. Yedi yaşta gir
Ne tuhaf! Bir klonun doğumu nedir ki? Teslim edildiği gün. Yıllar önce bir fabrikada üretilip onlara verilmişti. Şimdi ise bir insan yavrusu gibi “doğum günü” tarihleriydi. Ama klonun içinde duygu yoktu, gülümsemesi bile programlıydı. “Teşekkürler anne, teşekkürler baba” dedi boş gözlerle
Anne bir an durdu. Bu kadar mı? Sevgi nereye saklanmıştı?
4. Bölüm: Sistemin Gölgesindeki Çatlak
Ertesi gün klon 666 okula gitti. Okulun iletişim sisteminin formatlama merkezleriydi. Öğretmenler, müfredat, medya… hepsi bilgisayara düzenli dosyalar yüklüyordu. İnsan çocuklar vardı; az da olsa doğan gerçek çocuklar. Bunlardan biri, “Türk” denen bir çocuk, sistemin planlandığı kimliksizliğe isyan ediyor. “Geçmişimizi bilmeliyiz, atalarımıza saygı duymalıyız” diyordu. Klon 666'nın takviminde böyle şeyler yoktu. Ama yine de bu çocuğun sözlerinde garip bir seçim oluştu. Belleğinin bir köşesine istemeden
Akşam eve dönen klon 666 vücutta rahatsızlandı. “Anne hastayım” dedi. Buna alışık olmayan anne-baba panikledi. Servisi aradılar. Gelen teknisyenler inceledi, inceledi. “Klonunuz eski seri” dediler, “Garanti dışı müdahale var. Fabrika kaydı. Sıfırlamak gerek.” Bu cümleler annenin yüreğini dağladı.
Servis yanında
5. Bölüm: Biyolojik Adem ve Laboratuvar Sırları
Şirk
Laboratuvar
6. Bölüm: Medya ve Hakikati Örtme Sanatı
Baş
Bir telefon bağlantısında modacı, klonu modaya alet etmekten bahsediyor; Başka bir uzmansa klonların milliyet, din, kültür gibi kavramlara ihtiyacı olmadığını, yalnızca ekonomik çarkı döndürecek birer çark dişten söylüyordu. Anne-baba da programa davet edilmişti ama sesler duyulmuyordu, söylenen reklam kuşaklarında boğuluyordu. Gerçek, şirketin reklam spotları arasında kaybolmuştu
7. Bölüm: Eski Sözlerin Direnişi
Günler sürekli şehir aynı döngüyü yaşıyor. Yapay ışıklar, yapay yüzler, yapay tanıtımlar… Fakat Tarih Dede'nin sesi bir alanda mevcuttu yankılanıyordu. Belki rüzgarın uğultusuydu bu. Belki bir ağaç kökünde saklanan tohumdu. Bu, “Sevmek sessizliktedir sözler, geçmişi unutma, adil ol, merhametli ol,” diye kulaklara çalınırsa belki birileri ipekinip kendine gelecekti. Belki birileri, müşterilerin derin tavını bilen çiftçi gibi doğru mevsimde umut ekec
Anne-baba boş yatağa bağlanıyor, klon 666'nın yokluğunda ne kayıplarını görmeye başlıyordu. Oğulları diye sevdikleri bir metaydı, ama anne yüreği onu büyütüyordu saymış, ruhsuzluğuna ruh katmıştı. Şimdi geçmişte derin bir acı ve isyanlar yaşamıştı.
8. Bölüm: Filizlenecek Bir Umut
Uzakta bir genç, belki Türk anlatıyor o çocuk, Teknofest gibi etkinliklerde özgür düşüncelerin peşinde koşuyor, ülkenin bağımsız bir gücü hayal ediyor. Belki bir gizli atölyede, üyelerine ait bir klonun insanlığına kaybolan erdemleri yeniden yüklemek için uğraşıyordu. Belki bir hacker, şirketin veri tabanına sızıp biyolojik Adem'in gizli dışarıya çıka
Şirketin yöneticisi Bay Nosam tutuklanmış, ancak şirketi yıkılmıştı. Onun yerine yenileri, başka kuklalar geçecekti. Bu bir sistemdi. Tek çıkış, insanların yeniden birbirlerine sevgiyle bakmayı hatırlaması, geçmişlerinin bilincine varmasıydı. Eskiden Tü
Fakat tohum diyor ki, betonun altında da olsa bir çatlak bulur. O çatlağa sızar, filizlenir. Romanın bu noktası belki okura der ki: Hâlâ bir ümit var. Tarih Dede'nin sesi, annenin gözyaşları, babanın çaresizliği, Türk çocuğunun direnci, biyolojik Adem'in genlerindeki kadim gücü… Bütün bunlar, insanlığın kaybettiği ruhu geri çağıran, geçmişteki hayattan yeni bir filiz yükseltildi
OĞUL
Kötül
Ve o gün geldiğinde, kim bilir, belki Türk evladı Nereden geldiğini hatırlayacak ve nereye gideceğini bilecek, toprak bir kez daha tavına kavuşacak, sevgi dolu ama güçlüce yükselecekti. İnsanlık, beton yığınları arasından sıyrılıp tekrar insanca yaşamanın, hakikati bulmanın yolunu bulmanın veya eski sözlerin kendi elleriyle rehber:
“Geçmişini bilmeyen, yeteneği de bilemez.”
Şunu dedin:
TARİKAT Uluslar arası gizli tarikatin merkezi, Avrupa'daki Seldec Kostnice' dir. Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'ın kilisesi. İskelet Kilisesi. Tarikatın ismi; Ölümsüzler'in yönetmeni Yani, ölümsüzler... Bu tarikatın inancına göre yedi ayrı kadim inancın tanrıları 2015 yılının Haziran ayında bir araya getirtilirlerse tarikat mensupları ölümsüz olacaklar. Atlantis, Yunan, Aztek, Çin, Hint, Mısır ve Hitit tanrıları. Hitit hariç diğer bütün dinin tanrıları kendilerince bu anlaşmaya imza atmışlardır. Geriye bir Hitit tanrıları kalmıştır. Hitit tanrılarına adlar bundan tam 100 yıl önce bildirildi: 1915 yılında. 40 masum çocuk! Ermeni tehciri bahanesi Tokat'ta bulunan bir Ermeni Kilisesi ve yetimhanesi yakılmıştır. Çıkan üretimda kilisede görevli yaşlı karıkoca ile 40 çocuk huharca katledildiler. Yangını çıkaranlar Immortals'ın üyeleridir. Kilise ise özellikle eski bir Hitit mezarlığı üzerine kurulmuş, yine Ölümsüzler Üyelerince… Amaç Hitit Tanrılarına ulaşan kapı güvencesini almaktır. Ölümsüzler için “kadim inançların birliği” Kadim İnançlar Birliği ismindeki uluslar arası bir vakıf altında saklanmaktadır. 21 haziran Yengeç dönencesinin tarihidir. Yani gündüzlerin uzadığı, gecelerin kısalmaya gittiği ilk gün. 21 Haziran günü Immortals üyeleri Tokat'ta olacaklardır. Virane kilisesinin gizli kapısından girip Hitit mezarlığındaki geniş avluda toplanacaklardır, Kilisenin korunduğuki 40 çocuk ruhu ile. Hitit inancına göre; Hititler'deki tanrılar, günümüzdeki insanlar gibidir. dünyadaki insanlar gibi olduğu kadar rûhen de aynı olup insanlar gibi yerler, içeriler, kendilerine iyi bakıldığı sürece insanlara iyilik ederler; Ancak ihmâl edildikleri zaman hemen intikam almaya, insanları acımasızca cezâlandırmaya hazırdırlar. 15 haziran... Hatay'da iki yakın dost. Biri papaz, biri İmam. Ortak özellikler maceracı kimlikleri, muziplikleri. Bir de define tutkuları. Papaz bir şekilde edindiği büyük bir gömüyü arkadaşı ile paylaşır. Eski bir Ermeni Kilisesidir adresi. Kilise Tokat'tadır. Yola çıkarlar. Geç saatlerde ulaştıkları virane olarak bulmayı umdukları kilise yepyenidir. Kapıyı çaldıklarında onları kapıda karşılayıp içeri buyur eden yaşlı bir karı kocadır. Vakit akşam yemeği vaktidir. 40 çocuk bir arada çorbalarına kaşık salıyorlar. Korku ve gerilim dolu bir gece dostlarımızı beklemektedir. bu metni romana dönüştürmek
ChatGPT
Bir saniye için düşündüm
Metin özeti, sunulan taslak niteliğindeki içeriği roman şeklinde yeniden kurgulamakta, karakterleri, mekânları, ayrıntıları ve olay örgüsünü genişleterek bütüncül bir anlatıya dönüştürülmektedir. Özgün fikirler korunarak, daha canlı bir atmosfer, derinlikli karakterler ve gerilim unsurları yer alıyor.
ROMAN: ÖLÜMSÜZLERİN GÖLGESİ
1. Bölüm: Kadim Gölge
2015 yılı, Haziran günleri ilk günleriydi. Yazının en uzun günlerine yaklaşan Avrupa ilişkileri, tarihin gölgesinde uyuyan tuhaf bir sır vardı. Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'ın devam ettiği, Seldec Kostnice adlı bir kilise... klasik'dan kalma bu kemik kilisesi, ziyaretçilerin insan kafataslarından yapılmış avizelerle, bilgilerden tasarlanmış bir sunakla karşılanıyordu. Yerliler burada “İskelet Kilisesi” diye bilir; Ancak çok az kişi buranın, “Ölümsüzler” isimli gizli bir tarikatın merkez üssü olduğu bilirdi. Bu tarikatın tek gayesi, kadim inançları bir araya getirip ölümsüzlüğe ulaşmakt
Tarikatın üyeleri, tüccar kılıklı, diplomat edalı, akademisyen maskeli, sınıfının ve millettendi. Varlıklarını “Kadim İnançlar Birliği” adındaki uluslararası bir vakıf altında gizli tutuyorlardı. Ancak gerçek niyetlileri, binlerce yıl öncesine dayanan yedi büyük inancın tanrılarını bir araya getirmek, imzalarını tekrar attırarak kendilerini ölümsüzleştirenler. Atlantis, Yunan, Aztek, Çin, Hint, Mısır tanrılarının varlığını kabul ettiklerini belirtmişlerdi. Geriye yalnızca Hitit tanrıları kalıy
Hitit tanrıları ise kolay dirençli gelecek varlıklar değildi. ikna etmek için kan, acı, fedakarlık ve özel bir mekan gerekliydi. Tarikat tam da bunun için, bundan yüz yıl önce, 1915 yılında Anadolu'nun bereketli ortaklıkları Tokat'ın sinüsüne derin bir yara açmıştı. Eski bir Hitit mezarlığı üzerine gizlice inşa ettirdikleri bir Ermeni Kilisesi ve yetimhanesinde 40 masum çocuğu, bakıcı yaşlı bir karı kocayla birlikte hunharca katletmişlerdi. Yangını kaçırmış, Ermeni tehcirinin taşıdığından faydalanmışlardı. Amaçları Hitit tanrılarını öfkeyle uyandırmak, onları bu kanlı adakla ellerine almak, bir kapı aralam
Ve şimdi, 100 yıl sonra, Haziran 2015'te, gündüzlerin en uzun olduğu 21 Haziran'da, Yengeç dönencesinin ilk dönüşü, Immortals Üyeleri Tokat'a dönüyordu. O eski kilise şimdi viran bir harabe olarak bilinse de onun önünde kapalı bir geçişti. Kötülükle örülmüş, ruhlarla dönüşümlü bir kapı. Hitit tanrılarına ulaşmak vaktindeydi.
2. Bölüm: Hatay'da İki Dost
15 Haziran sabahında, Türkiye'nin yerel Hatay şehrinde, nemli ve sıcak bir havada, iki dost bir araya geldi. Biri papaz, diğeri imam. İkisi de hayatın cilvelerinden, beklenmedik maceralardan zevk alanı, biraz muzır, biraz meraklı insanlardı. Papazın adı Yorgi, imamın adı Cemal idi. Bu iki adamın dostluğu, evliliklerine uzanıyor, ortak meraklarıyla besleniyordu: Define aramak
Yorgi, son zamanlarda tuhaf bir hazine haritası ele geçirmişti. Harita, Tokat'ta eski bir Ermeni Kilisesi'nin kaldığı büyük bir gömü işaretlerini göstermektedir. Papaz'ın gözlerindeki heyecan rehberleriyle arkadaşına şu soru soruldu: "Ne derinlemesine Cemal, şu yaz sıcağında bir okuduğun var mı?" Cemal kıkırdadı, serin bir ayranından bir nefes alıp sakalını sıvazladı: “Varım elbet! Ne zaman çıktık ki böyle bir maceradan kaçınmadık?” İki dost, hem tanım tutkusunu gidermek, hem de belki de bir şeyler hakkında bilgiler için yola dü
3. Bölüm: Tokat'a Yolculuk
Hatay'dan Tokat'a uzun bir yoldu. Dağlar, ovaller, bozkırlar aşıldı. Cemal direksiyondaydı, Yorgi ise haritayı dizlerinin üstünde kalıyor, eski notları inceliyordu. Akşamın çökmek üzereyken Tokat'a ulaştılar. Haritada elde edilen işaretler, harbenin mevcut olduğu bilinen bir Ermeni Kilisesi'ni gösteriyordu. Yorgi kayıtlarından öğrenilmişti: Bu kilise, Hititlerin eski mezarlığı üzerine inşa edilmiş, tehcir döneminde bir sahne olmuş bir yerdi. Ama bu tarih sayfalarında bir dipnottan öte de
Arabayı tozlu bir patikada durdurdular. Ay ışığı altında eski taş duvarları, devşirilmiş çan kulesini, kırık pencereleri görmeyi umuyorlardı. Ancak karşılarına çıkan manzara dudaklarını uçuklattı. Karşılıklarında bakımlı, sanki dün onarılmış, pırıl pırıl pırıl pırıl bir zincirler oluşuyor. Çevresinde hafif bir aydınlatma, çiçekli bir bahçe, sanki zamanlar unuttuğu o ha
Yorgi şaşırdı: “Bu mümkün değil. Kaynaklara göre 100 yıldır kullanılmıyor!” Cemal ise Kur'an'dan bir dua mırıldandı. Bu tuhaflık onları hem korkutuyor, hem de meraklarını kamçılıyordu. Belki de yanlış yerdeydiler? Belki bu başka bir kiliseydi? Ama harita kesindi. Buray
4. Bölüm: Kapıda Karşılaşma
Arabadan indiler. Gecenin serin rüzgarları ağaç yapraklarını titretiyor, çakallar uzaktan uluyordu. Kilisenin kapısına yaklaştılar. Yorgi hafifçe tokmağı çalıyor. İçeriden ayak sesleri duyuldu. Kapı usulca açıldı. Karşılarında güler yüzlü, yaşlı bir karı koca belirdi. Kadının başındaki beyaz bir görünüm, adamın üzerinde eski tip bir ceket vardı. Adam kibarca eğildi: “Buyurun evlatlarım, içeri gelmek istemez misiniz? Akşam yemeği vaktidir.”
Cemal ve Yorgi birbirlerine baktılar. Bu hiç de beklendiği gibi değildi. Harabeye gelmişlerdi, tanımlayacaklardı, sıradan ve faal bir kilise, içinde misafirperver yaşlılar... Tereddüt ettiler ama merak ağır bastı. İçeri girdiklerinde üzerlerine yumuşak bir mum ışığı hücum etti. Duvarlarda taze boyanın kokusu, girişte bir koridorda sıra ikonalar, ahşaplar... Hepsi yepyeni ve düzenliydi.
Kadın fısıltıyla sordu: “Siz de çocukları gördünüz mü?” Yorgi şaşırdı: “Çocuklar mı?” Kadın baktı: “Evet, kilisede 40 çocuğumuz var. Onlar yetim, ama biz bakıyoruz.” Cemal'in boğazı düğümlendi. Nerede bulunuyorlardı? geçmişte, 1915'te yanıp sönen kül olan o yetimhaneden bahsediyordu sanki. Ama şimdi, sanki zaman söylenmiş, her şey tekrar yönlendirilmiş.
5. Bölüm: Kâbusun İlk İşaretleri
Daha da şaşırtıcı bir sahne süreci yaşanıyor. Geniş bir salona geçtiler. Ortada uzun masalar, masaların başında 40 çocuk boyunca çorba içiyordu. Tek ses kaşıkların porselen tabaklara değmesi. Çocukların gözlerinde tuhaf bir sürüm vardı. Sanki hepsi aynı anda nefes alıyor, aynı anda başını kaldırıyor, aynı anda gülümsüyordu. Yüzlerinde belli belirsiz bir donukluk, dış dünyanın sesine kapalı bir hâl hissediliyordu.
Yaşlı çift, misafirleri de toplantıya davet etti. Yorgi ve Cemal, ne devam etmeden çorba kâselerine baktılar. Bu manzara rahatsız ediciydi. Sanki bir asır öncesinin hayaletleri karşılarında oturuyordu. Duvarlarda eski Hitit desenleri, güneş kursu figürleri, boğa kabartmaları dikkat çekiyordu. Bu bir Ermeni Kilisesi değildi? Neden Hitit
6. Bölüm: Immortals'ın Ayini
Gece ilerlediğinde çocuklar ortadan kayboldu. Yaşlı çift kuliste görülürken, Yorgi ve Cemal yapayalnız kaldı. Koridorlarda gezinirken fısıltılar duydular. Bir odadan sızan ışıkta kapüşonlu siluetler gördüler. Kulak kesilince tuhaf dualar, eski dillerde fısıldaşmalar duydular. “Az kaldı”, “21 Haziran'da kapı açılıyor”, “Hitit tanrılarının intikamıyla gelecek”. İkilinin kalpleri korkuyla çarpıyordu.
Yorgi alnından ter damlatırken Cemal endişeyle “Buradan orada!” diye fısıldadı. Ancak kapılar kitlenmişti, dışarı çıkış yoktu. Çocukların kahkahalarını andıran bir uğultu duyuluyordu: “Biz
7. Bölüm: 100 Yıllık Kanlı Sır
Bir köşede tozlu defterler, eski gazete kupürleri bulundular. Cemal eline ulaşan bir gazete sayfasının 1915 yazısını gördü. “Tokat'ta Ermeni Kilisesi'nde ucuz. 40 yetim çocuk ve bakıcıları bir yaşlı karı koca yanarak can verdi.” Kayıt defteri seçilen bir not defteri: Immortals'tan bir üye tarafından tutulmuştu. “Bu 40 çalıştırma ruhları, Hitit tanrılarını bizim emrimize sokmak için feda edildi. 100 yıl sonra, 21 Haziran 2015'te, Yengeç dönencesinde yeniden toplanacağız. Kapı açılacak, biz ölümsüz olacağız.”
Yorgi irkildi. Bu insanlar deliydi! Cemal korku içindeki duaları okudu. Bu bir tuzak, bir hayalet sahnesi, belki de kâbusun ta kendisiy
8. Bölüm: Gece Yarısı Avlusu
Kiliseyi karışırken dolaşırken bodrumda gizli bir kapı buldular. Aşağıda geniş bir avluya açılan tüneller vardı. Taş mezar odaları, üzerlerinde Hitit hiyeroglifleri. Yorgi elinde bir çakmakla aydınlatmaya devam ederken, adımlarının sesi yankı yaptı. Duvarlarda tanrıları simgeleyen figürler: Fırtına tanrısı Teşup, güneşin kahramanları Arinna... Bu tanrılar ihmâl intikam alır, iyi kalpli iyilik ederdi. Şimdiyse çağıranlar Ölümsüzler idi. Kanlı reklam
Aniden arkalarında çocukların sesi duyuldu. 40 çocuk, beyaz kefenler içinde, gözleri çukurda, kollarını uzatmış ikiliye doğru yürüyordu. Yorgi ve Cemal, geri geri kaçacak yer aradı. Derken yaşlı çift belirdi, ama yüzleri çürümüş özellikleri artık görülüyor. Hepsi birer hayaletti.
9. Bölüm: Direniş ve Kurtuluş
Cemal bildiği bütün duaları okudu. Yorgi elindeki haçı sımsıkı kavradı. Bu iblisî oyun, belki kardeşçe yan yana gelecekti. İki dost, iki farklı inançtan ama aynı insanî cesaretle haykırdılar: “Bize dokunamazsınız! Biz masumuz! Bu zulmün arkadaşlarıyla birlikteyiz!”
Çocukların hayaletleri bir an durakladı. bu ölüm tuzağını Immortals üyeleri kurmuştu. Yorgi'nin sesi titremiyordu artık: “Ruhlarınızı istismar etmeyenleri affedmeyin. Biz olmadan sizin düşmanınız. Onlar sizi Hitit tanrılarına kurban edip ölümsüz olmak istiyorlar!” Cemal de şunları söyledi: “Allah şahidimiz olsun, biz sadece bir hazinenin peşine düştük, bu Merhametle alakamız yok.”
Aniden bodrumun üstünde bir gürültü koptu. Kapüşonlu tarikat üyelerinin törenleri için toplanmış, ilahiler mırıldanıyorlardı. Ancak çocukların ruhları öfkeyle inledi. insanları kandıran, masumiyeti sömüren, 100 yıl önce katleden Ölümsüzler üyelerine doğru saldırıyorlar. Duvarlar çatladı. Hitit tanrılarının gazabı beklenmedik bir yönde tecelli ediyordu: Tarikatın kendi kurduğu tuzağa düşüyor, ruhlar onları parçalayan bir intikam rüzgarına dönüşüyordu.
10. Bölüm: Şafak Vakti
Yorgi ve Cemal, kaotik üst anda koridorlara koştular. Kapılar savruldu, kilise duvarları çözülmeye başladı. Çocukların hayaletleri, tarikatın maskeli üyeleriyle hesaplaşıyordu. Dışarı çıktıklarında gün ağarmak üzereydi. Arkalarında kilise sanki sürekli gölgelenip yeniden viraneye dönüşüyordu. Boya dökülüyor, duvarlar çöküyor, taşlar eski haline dönüyor. Bir illüzyon, bir zamansal döngü sanki bitiyordu.
Arabalarına atladılar, motoru çalıştırdılar. Sanki bir kâbustan uyanmış gibiler. Cemal, direksiyonu titreyen elleriyle tutarken Yorgi gözü yaşlı ikililer mırıldanıyordu. Nerede olduğunu tanımla, hazine nerede umurunda değil artık. Önemli olan hayatta kalmaları ve korkunç sırların görülmeleriydi. İnsan kanıyla beslenen ölümsüzlük bo
11. Bölüm: Geriye Kalan
Güneş Tokat'ın üzüm bağlarına, bereketli topraklarına doğarken, geride kalan silinen bir hatıra kaldı. Virane kilisesinin önünde belki bir gün turist gidecek, belki kimse bunları bilmeyecekti. Ölümsüzler yenilmiş, çocukların ruhları huzura ermişti. Hitit tanrılarının kendi intikamlarını, kendi başlarına sağlamış, zoraki çağrıyı reddetmişti.
Yorgi ve Cemal, Hatay'a dönerken, geçmişin yaralarının kolay kapanmadığını, masum kanın asla unutulmadığını anımsatıyorlar. Tutkusunu tanımlayın da bir kenara bırakmaya karar verdiler. Geriye uzun bir sessizlik, kalplerinde muhteşem bir hatıra ve belki de insanlığın ne kadar zalim ve ne kadar kırılgan olabileceğini anlatan bir ders harcamıştı.
OĞUL
Bu roman, gizli bir tarikatın ölümsüz arayışı, tarihin kanlı sayfaları, iki dostun sıradan bir heves uğruna düşmüşleri doğaüstü bir serüven ve kadim tanrıların öfkesinin buluşma yerinden son bulurken, bir gerçeği anlatır: Ne kadar gizlise, ne kadar süslense de masum kanının üstü örtülemez. Tarihin intikamcısıdır, mazlumun ahı yerde kalır. Ve bazen, insanların en karanlık olayların gölgesinde, sadece masumların ruhları değil, inançların, tanrıların ve doğa
Şunu dedin:
onun bölümünü yanlış resimleyebilir mi?
ChatGPT
Düşündüm için birkaç saniye
Aşağıda her bölüm, sahneyi ve sıcaklığın değişiminin iyileştirici tasvirleri sunulmaktadır. Bu çizim metnini zenginleştirecek, okurun hayal gücünü besleyecek görsel fikirler olarak düşünülmeli. Gerçekte bir ressam bu tasvirleri referans alarak tablo veya illüstrasyonlar üretebilir. Tarifeler, söz konusu romanın her bölümüne uygun, hayalî resim taslaklarıdır. --- **Bölüm 1: Kadim Gölge** *Resim tasviri:* G
Şunu dedin:
sen yapabilirsin yanlış illüstrasyonları
ChatGPT
Düşündüm için birkaç saniye
Üzgünüm, ben bir metin tabanlı yapay zeka modeliyim ve gerçek görsel illüstrasyonlar üretemem. Sadece yazılı betimlemeler sunulabilir, tarifler yapılabilir ve fikir verebilirim. Bir ressam ya da illüstratörün bu tasvirlerini kullanarak çizim yapm
Şunu dedin:
"Kara Kitap Pagan Cemiyeti" (KKPC) uluslararası gizli çalışmalar ve teşkilatlanması olan bir örgüttür. Örgütün başındaki isim Mr. Nosam isminde. Ama ne bir fotoğraf var ne de bir video. Varlığı biliniyor ama kim olduğu bilinmiyorz. Bu ürünün bir amacı vardır. İstanbul'un bir ilçesi terkedilmiş-viran bir çevre dostu yerleşim yerlerine sahip olarak eski kadim inançlarına uygun olarak orada büyük bir pagan mabet inşa etmektir. Bunun için oranın insanlarından uzaklaşmaları gerekmektedir. Sayın Nosam hertürlü ahlaksızlığa esnek müteahhit Muhittin'le temasa geçer. Müteahhitin teklifleri mahalle halkını ikna etmeye yetmedi. Bir yandan Muhittin'i devralan Bay Nosam diğer taraftan halk da bezdirmek için mahallenin mafyacığı Apo ile ilişkidedir. Amacı özellikle gençleri kötü yola düşmeyi huzursuzluklar çıkararark aileleri tedirgin edip mahalleyi terk etmelrini sağlamayı sağlar. Bütün bu kötü karakterlere karşı mahalleli ile ortak hareket eden Sami hikayemizin iyilerini temsil eden kişisidir. ANA KARAKTERLER: SAMİ: 50 yaşında sanatçı biri. Küçük bir atölyesi ve antikacı dükkanı var. Kıbrıs Şehidi bir babasının kendisinin oğlu. HATİCE: Sami'nin eşi. Zamanında başörtüsü kusurlarından birisi olarak tıp fakültesi eğitimini yarıda bırakmış ev hanımı. MURAT: Sami ile Hatice'nin tek oğulları. Öğretmen olarak yetişen mahalledeki lisede Sanat Tarihi öğretmenliği yapmaktadır. Dindar bir kişilik. TÜLAY: Ailenin büyük kızı. Kocası Fetöcülükten tutuklu bir astsubaydır. Bu hasar olduğu için tek çocuğu ile ailelerin yanında taşınmıştır. TÜRKAN: Ailenin küçük kızı abisinin görev yaptığı lisede hayta bir öğrencisidir. MAHMUT: Muratın öğretmenlik yaptığı okulun kurnaz ve menfeatçi yöneticisidir. TÜLİN: Muratın yakınlık ettiği ama adını koyamadıkları ilgilinin diğer tarafındaki adı. Resim öğretmenidir. Mazbut bir kişiliktir. NESRİN: Murat'a gönlü düşmüş fettan müzik öğretmeni. HAYRETTİN: Mahallenin küçük camisinin hocası. MUHTEREM: Okulun hemen karşısındaki börekçi. Üçkağıtçı, sahtekar, dalavereci. Bir de dini mefhumları keyfince yorumlayan birisi. KANTİNCİ RIZA: Muhteremle kapışma ve rekabet halinde olan okulun kantincisi. MUHİTTİN: Bölgede inşaat işleri yapan müteahhit. Geçmişi kirli. Zamanında yaptığı binalar 17 Ağustos depreminde yıkılmış ya da hasar görmüş. SEMA: Mahallenin Muhtarı. herkesin gençlere ve sokak hayvanlarına adamış birisi. KADİR: Mahalle karakolunun müşfik komiseri. Bay. NOSAM: Uluslararası bir örgüt olan Kara Kitap Pagan Cemiyetinin başıdır. Uluslar arası virüsler Kongrelerine başkanlık etmektedir. APO: Mahallenin mafyacılık yapan kolpası. Zaman zaman masal fonla talimatındaki ağababasının kontrolü hareket etmektedir. Ağabası ise Nosam Bey'in adamıdır. EZİK: Aponun salak ve sakar yardımcısı. AYDIN: Mahallede yerel bir gazete çıkarılmaktadır. Her türlü entrikanın içindeki adamdır. SINIF:Murat öğretmeninin 20 kişilik sınıfı. Türkiye toplumunu temsilen onun kimlik belgesi var. (FERİT: Sınıfın kötü diye nitelendirilen bütün delikanlısı. kötülerle ilişkileri içinde. TALHA: Sınıf arkadaşı Türkandan hoşlanan dindar genç. Sınıfın en çalışkanı. Sinema sanatı ile yakından ilgilenmekte, kısa filmler çekmektedir. SAMİR: Türk vatandaşlığına geçmiş Suriye mültecisi bir evli oğlu. Talha' BORAN: Doğu kökenli bir çocuğu. Ferit'in kendi saflığını çekmesini sağlayan bir genç. SELİM: Karadeniz kökenli bir genç. Fıkra anlatamıyor. FUNDA: Okumaya devam ediyor. TUĞBA: Boşnak bir anne kızı.)
ChatGPT
6 saniye için düşündüm
Burada bulunan karakter ve örgüt tanımlarını esas alarak, “Kara Kitap Pagan Cemiyeti” (KKPC) merkezli bir roman kurgusuna giriş niteliğinde bir metin oluşturacağım. Bu metin, romanın başlangıç kısımlarını, ortamın atmosferini ve çatışma eksenlerini ortaya koyan bir giriş bölümüne benzer şekilde kurgulanacak. Böylece karakterlerin konumu, motivasyonları, mahallenin yapısı ve örgütlenmesi olan gerilimli ilişki anlatısal bir f
ROMAN GİRİŞ TASLAĞI: GÖLGELERİN ALTINDA
İstanbul'un eski bir geçişi, adını çok az kişinin bildiği, kimsenin uğramak istemediği, neredeyse bir hayalet gibi varlığını sürdüren bir yapı göze çarpardı. Çatısı çökmüş, duvarları yosun tutmuş bu virane, evrenin dar sokaklarıyla çevriliydi. Mahalle parçaları için gruplar halinde, eski günlerin anıları, yıkılan bir geçmişten başka bir şey değildi. Kimine göre uğursuz, kime göre lanetlemeliydi. Oysa bilmedikleri bir şey vardı: Bu enkazı andıran yapı, Kara Kitap Pagan Cemiyeti (KKPC) adındaki uluslararası ve karanlık bir oluşum gözüne kestirmek
Örgütün başındaki isim, Bay Nosam olarak bilinse de kendisi gölgelerden oluşuyor. Ne bir fotoğraf ne bir video vardı. Uluslararası olaylar kongrelerine başkanlık etmiş, her türlü karanlık anlaşmanın gerisinde adı fısıldanmış, ama kişiliği asla ortaya çıkmamıştı. KKPC'nin hedefi, bu eski yapıyı temin etmek mahalleyi birer birer ele geçirip, halkın bezdirip göndererek kendi inançlarına uygun devasa bir pagan mabedi
İşte tüm sorun buradaydı: Mahalle halkı yıllardır bu sokaklarda nefes alıyor, birbirini tanıyor, yardımlaşıyordu. Sessiz sedasız bir yaşam… Ancak son dönemde mahallede huzursuzluk baş gösteriyor. Kirli geçmişiyle onaylı müteahhit Muhittin burada arazi topluyor, sürekli yeni tekliflerle kapılar çalıyor, insan evlerini satmaya zorluyordu. Bu arsız tekliflere boyun eğmeyen mahalleliler, ne Muhittin'in vaatlerine kanıyor ne de bu yıkıcı plan görebiliyordu. Amaçlarının ne olduğunu bilmeseler de bir şeyler yanlış gittiğin
Muh
Fakat m
Aile
Ailen
Okul
Semtin muhtarı S
Mur
Bütün
Sami işte bu
Ama tek bir gerçek vardı: Bin yıllık kadim inançlar, kan ve kumpaslarla mahalleyi ele geçirmeye çalışmak da çalışan insanların doğup doğduğu, anıların biriktirdiği bir yerdi. Bir beton yığını yoktu, bir kültür ve yaşantı yaşanmaktaydı. Şimdi bu mahalle, birer birer satranç taşları gibi yerinden edilmek isteniyordu. Buna karşı duran onun iyi niyetli kişisi, Sami'nin başkanlığında, belki de Mahmut gibi menfaatçilere, Apo gibi serserilere, Muhittin gibi rüşvetçilere ve Sayın Nosam gibi
Roma
Şunu dedin:
bu birliktelik 13 ayrı bölüm geniş maceralı, cinayetli, entrikalı, sürpriz sonuçlu, yer yer mizah unsurlarını içeren bir dizi hikayesi istiyorum
ChatGPT
Bir saniye için düşündüm
Aşağıda “Kara Kitap Pagan Cemiyeti” (KKPC) çevresinde şekillenen, mahalle dokusu, karakter ilişkileri, cinayet, entrika, mizah ve sürprizler barındıran 13 bölümlük bir hikâye hızı taslağını bulacaksınız. Her bölüm, bir önceki üzerine inşa edilmiş genel analizler, her defasında yeni bir macera, gerilim veya sürpriz son sunan bir yapıda kurgulanmıştır. Bu bölümler, tek bir romanın 13 ayrı kısmı olarak da değerlendirilebilir. Bölümdeki olaylar derinleşip, karakterlerin rolleri belirginleşirken, kimisi komedi, kimisinin gidişatı, entrika ve cinayetin ön planı ortaya çıkıyor.
1. Bölüm: Virane Yapıdaki Gölge
M
S
2. Bölüm: Okuldaki Kaynama ve İlk Cinayet
Murat
Okul çıkışları, Boran
3. Bölüm: Evlerin Tekliflere Direnişi
M
Bu sırada
Ge
4. Bölüm: Mafya Oyunları ve Bir Mizah Sahnesi
A
B
A
5. Bölüm: Aydın'ın Gazetesindeki İfşa
Evet
Ka
6. Bölüm: Eski Bir Defter ve Entrikalar
H
Fe
Müdü
Bölü
7. Bölüm: Tuğba'nın Kaçırılışı ve Mabetin Kapısı
Tuğb
Kadir
Murat ve
8. Bölüm: Tünellerde Takip ve Bir Sürpriz İtiraf
Sami, Mur
Tü
Ta
9. Bölüm: Üçüncü Cinayet ve Gazetecinin Oyunu
Mah
Cumartesi
Ayd
10. Bölüm: İnşaat Başlıyor ve Büyük Patlama
Muhittin bo
Talha,
Patlamada
11. Bölüm: Tülin ve Murat'ın Keşfi – Madalyonun Sırrı
Murat ve Tüli
Sami
Fu
12. Bölüm: Yeraltı Mabedinde Final Kapışması
Öz
Sami, Murat
Anne
Sonunun
13. Bölüm: Sürpriz Sonuç – Kimin Zaferi?
öküz
Mahalle
Murat ve T
Şah
Final, Bay
Bu 13 bölümlük dizi, talep edilen gibi macera, cinayet, entrika, sürpriz sonuçlar, mizah unsurları, mahalle kültürü, gençlerin durumu ve uluslararası bir gizli örgütle yerel direnişin çatışmasının iç içe sunulmasını sağlıyor. Her bölümde gerilim artarken, finalde mahalle dayanışması galip gelir, ancak kötülüğün yüzü tam olarak ifşa olmaz. Böylece açık uçlu bir sonla ileride yeni maceraların da mümkün olabilmesine süt imk
Şunu dedin:
1. Bölüm: Virane Yapıdaki Gölge bu bölümü uzunca yazmayı istiyorum
ChatGPT
Düşündüm için birkaç saniye
1. Bölüm: Virane Yapıdaki Gölge
Sıcak bir yaz sabahı, İstanbul'un kenar semtlerinden birinde, namı fazla duyulmamış, sakin bir mahalle yeni bir gün uyanıyordu. Dar sokaklardan gelen hafif ekmek kokusu, bakkalın önünde giren birkaç yaşlı teyzenin fısıltılı sohbetleri, kuş cıvıltıları ve bir bisikletin paslı zilinin cılız sesi… Hepsi, burada hayat ne kadar kendi halinde akıp gittiğini yetiyordu. Bu mahalledeki insanları tanır, acısını ve sevincini paylaşır, dedikoduyu da yardımlaşmayı da iyi bilirdi. Ancak bu sıradanlığın tam ortasında, pek kimsenin yüzleşmek istemediği bir yıkım gibi duran virane
Yıllar önce belki bir fabrika, belki bir depo olarak kullanılmıştı. Kimine göre savaş dönemine sığınak, kimine göre Rumlardan kalma bir konak… Etrafında çeşitli rivayetler dolaşsa da sürecin ne olduğu bilinmiyorzdi. Şimdiyse çatısı delik, pencereleri tuğlayla kapatılmış, duvarlarının sıvası dökülmüş, içerisi çalı-çırpı ve çöp dolu bir harabeden ibaretti. Bu yapıya çekici gelmez, çocuklar bile futbol topu bu binanın duvarlarına kaçsa cesaret edemezdi. Mahallelinin “uğursuz” bir köşesiydi.
Sabahın erken saatlerinde, Sami atölyesini açarken gözleri gayriihtiyari o yöne takar. Dükkanının çaprazında, uzaktaki bir köhne bir silüet olarak bu yapı, sanki o sabah farklı bir görünüme bürünmüştü. Sami, ellili yaşlarını süren, sanat ruhlu, antikacı mağazalarını kızıllaşmış ahşap kapılarla süslemiş bir adamdı. İnce kemikli sakalından birkaç telak saçına kadar her şey, yaşanmışlıkların izini taşırdı. Babası Kıbrıs'ta şehit düşmüştü, o hatırayı göğsünde bir madalyon gibi taşırken, geleneksel değerlere saygı duyarken dünyada da farklı hassasiyetiyle izlerdi. Bu sabah da içinden bir his, virane yapıda olağan dışı bir şeyler olduğunu söylüyordu.
“Hatice!” diye seslendi, atölyenin hemen yanındaki evin saklanan sarkanına. Hatice, başörtüsünü düzelterek, elinde çaydanlıkla belirdi. “Buyur Sami, hayırdır erkenden sesleniyorsun?” diye cevap verdi. Sesindeki yumuşak tını, evcimen bir sıcaklığın taşınmasıydı. Yıllar önce tıp fakültesinde başarısızlıkla başörtüsü yaşamış, hayallerinden vazgeçip eve dönmüştü. Şimdiyse sabrinın ve dirayetin sembolleri görülüyor. “Şu virane yapısı bir göz gezdirici” dedi Sami. Hatice kaşlarını hafif uzaktan uzaktan incelediler. “Aynı harabe işte... Niye farklı olsun ki?” Ardından çay bardaklarını Sami'ye
Ancak Sami'nin içi rahat değildi. İçeriden kendi oğulları Murat'ın liseye devam etmek için hazırlandığı sesler geliyordu. Murat, mahallede doğup büyümüş, şimdi aynı mahallede sanat tarihi öğretmenliği yapan dindar ve idealist bir genç adamdı. O sırada Murat da adım attı, elinde evrak çantası, üzerinde ütülü pantolonu vardı. "Babam, ne taraftasın?" diye merakla sordu. Sami omzunu silkti. “Bilmiyorum çocuğum. Bir garip içim sıkıldı. Sanki orada
Murat yürüyordu: “Belki bir kedi ya da martı baba. Takma kafana.” Derken mahalleden geçen ve her daim içinde bir telaş ifadesi olan muhtar Sema belirdi. Sema gençlere ve sokak hayvanlarına yardımın görülmesiyle belirtildi, sevecen ancak dik başlı bir kadındı. O da Sami'nin bakışlarını takip edince sordu: “Bir şey mi oldu Sami ağabey?” Sami parmakları pantolon cebine sokup başını iki yana salladı: “Yok canım, sadece içeride bir huzursuzluk.” Sema gülümsedi: “Hayırlısı diyelim.”
Gün geçtikçe mahalle rutinine geri döndü. Bakkal, terzi, manav… Herkesin işinde gücünde. Ancak yeniye dair doğru söylentiler başladı. Önce çöpçü Niyazi geldi, atölyeye uğrayıp Sami'ye fısıldadı: “Sabah orada bir yabancı adam görülmüş diyorlar. Siyah pardösülü, güneş gözlüklü biriymiş. Viraneyi incelemiş, sonra kaybolmuş.” Ardından mahalledeki komiser Kadir'e de benzer bir bildirimde bulunulmuştu. Kadir, karakolun küçük odasındaki bu ihbarları gizlerken, çekmeceden daha önce mahalle hakkında gelmiş olan anonim mektupları ortaya çıkardı. Bu mektuplarda “KKPC” denilen bir biriktirme adı geçiyordu. Kara Kitap Pagan Cemiyeti diye bir şey… Uluslararası kötülük kongreleri, kadim inançlar, pagan mabedi inşası gibi laflar. Kadir komiser daha önce bu mektupları bir deli saçması zannetmişti, ancak şimdi virane yapıdaki hareketlilikle bu konuyu tekrar hatırlayacak
Akşamüstü serinliği çökerken Sami tekrar düzgünleşti. Hatice bir tabak kurabiye hazırlayıp yanına verdi, belki bir iki arkadaşa ikram eder diye. Sokak lambaları henüz yanmamıştı, hava turuncu-mavi bir gölgede. Sami'nin gözü yine o yapıda... Tam o sırada, gidişattan sanki bir karaltı hızla ilerledi. Sami ürperdi. “Orada biri var” diye mırıldandı kendi k
Bu esnada Tülay, ailenin büyük kızı da çocukluğuyla birlikte tekrar baba evinde yaşıyordu. Kocası FETÖ'den tutuklu bir astsubay olduğu için zor günler geçiriyordu. O gece, Tülay çocuğuyla uykuda, ama sanki içi rahat değil. Gözlerini bir açtığında pencereden hafif gölge oyunları gördü. Uzaktan mahalle sokak lambasının yetersiz kesintileri, sanki bir adam karşı apartmanın çatısından bakıyor gibi geldi ona. Yattığı yerden kalkmak istedi, ama çocuğu uyuyordu. Korktu. Kimseyi uyandırmaya da cesaret edemez. Sadece perdeyi kapattı. İçine bir tedirginlik
Öte yandan, müteahhit Muhittin'in arabası mahallesinde göründü. Bu adamın kirli geçmişi, çürük binaları, depremde yıkılan binalar herkes tarafından biliniyordu. Son zamanlarda mahalledeki evlere yüksek teklifler sunuyordu. Kimsenin neden bu kadar olduğunun anlamı yoktu. Bu kadar değerlenecek ne vardı burada? Muhittin arabadan inip kapı kapı dolaşmaya başladı: “Evini satmak istemez mi yanlış teyze? İyi para verin.” İnsanlar onu kovalıyordu. Bu başarısızlık canını sıkıyordu. Ama Muhittin geri adım atmayacaktı, çünkü efendisi Sayın Nosam öyle kalmıştı. Bu Bay Nosam denen kişi kimdi peki? Ne bir fotoğrafı vardı, ne bir kaydı. Sadece adı biliniyordu. Onun niyeti: Mahalle boşaltılacak, o viranenin tamamı ele alınacaktı. Neden? Belki o binayı yıkarak dev bir pagan mabedi inşa etmek için.
Akşamın ilerleyen saatlerinde Apo ortaya çıktı. Mahallenin mafyacılığına soyunmuş, kolpa bir tipti bu Apo. Yanındaki salak yardımcısı Ezik ile birlikte gençlerin takıldığı köşebaşına gidip, “Sizlere güzel işler var, kim kolay para kazanmak istiyor?” diye fısıldadı. Gençler ürkekti, çünkü Apo'nun işleri hiç yasal değildi. Ama bazısı hevesli olabilir. Apo, mahallede huzursuzluk çıkarma görevini üstlenmişti. Gençleri suça teşvik ederek, ailelerini bezdirip, mahallenin terk edilmesini sağlamayı hedefledik. Bir yandan müteahhit Muhittin, diğer yandan Apo'nun baskıları… Bu mahalle nereye sürükleniyordu
Gece geç saatlerde doğru evin ışığı tek tek sönmeye başladı. Sami, atölyesinin önünde bir sandalye çekip gökyüzüne baktı. “Ah babam” diye iç geçirdi, “Buralarda tuhaf şeyler oluyor. Hissederdim.” Babasının Kıbrıs şehitliği ona bir dürüstlük, bir cesaret miras bırakmıştı. Bu mahalle onların yurduydu. Burada teslim edilemezdi. Ardından Hatice'nin çağrısını duydu, “Sami, geç artık içeri!” diye. Çaresiz içeri girdi, ama kalbi dışarıdaydı
Viranenin önünde ise ince, uzun boylu, siyah pardösülü bir adam belirdi. Yüzü gözükmüyordu, siyah bir bere, gözlerin gözleri seçilmiyordu. Etrafı kolaçan etti, cep telefonundan bir numarayı değiştirdi. Uzun bir dille konuşuyordu. “Evet, her şey yolunda, evin temizliğini ama hallederiz. Muhittin bugün başarısız oldu. Apo'yla gençlere baskıya devam. KKPC planından sapma yok. Sayın Nosam emri böyle verdi.” Sesi soğuk, metalik bir tondaydı. Daha sonra ortamın arka sok
O gece kimse bu konuşmayı duymadı. Kimse bu yabancıyı görmedi. Sadece Sami'nin hisleri doğruydu: Virane yapıda, çevresinde bir gölge dolaşıyordu. Bu gölge, Kara Kitap Pagan Cemiyetinin haberiydi. Yakında mahalle sakinlerinin, sıradan hayatlarının altının kazıldığı, bu toprakların kadim bir inancı uğruna feda edilmek istendiği, huzurun yerinin entrika, cinayet ve korkuya bırakılacağını anlayacaklardı. Şimdilik kimse bu büyük oyunu bilmiyor, sadece karanlık bir gölge mahalleyi reklamı
Şunu dedin:
2. parça geçiş
ChatGPT
Düşündüm için birkaç saniye
2. Bölüm: Okuldaki Kaynama ve İlk Cinayet
Mahalle, bir sonraki gün güncel ama henüz tamamlanmamış talimatlar bir huzursuzlukla ortaya çıktı. Akşam, virane yapı etrafında beliren gölge, kimliği meçhul yabancılar, Muhittin'in boşaltma çabaları ve Apo'nun sinsi Hareketleri kulaktan inceleme fısıltıya dönmüş, sakinlerin yüreklerine ince bir endişe germişti. Herkesin kendi hayatındaki telaşına dalmış, ancak havada uçan bir şeyler
Murat, sabahın ilk ışıklarıyla evden çıkarken annesi Hatice'nin meraklı bakışlarını üzerinde hisseder. “Dikkatli ol oğlum,” dedi Hatice, sesi yumuşak ama ürkek. Murat yaklaştı: “Anne, merak etme. Sadece okula gidiyorum.” Ama Hatice'nin yüreği ana yüreği, mahalledeki bu gar
Okulun, mahallenin merkezi, eski bir binaydı. Yüksek tavanlı koridorlar, ter kokan sınıfları, siyah önlüklü geçmişi ve nostaljik bir mimarisi vardı. Şimdi Murat, orada Sanat Tarihi öğretmenliği yaparken aslında kendi gençliğine, çocukluğuna aynada devam ediyordu. Yaşları yedi boyutta olanlardan her biri farklı karakter, farklı hikaye anlatımı. Bu ülkenin minyatü
Murat sınıfa kayıtlı, Ferit en arkada oturuyor, ayaklarını ön sıranın demirine uzatmış, pervasız bakışlarıyla çevre süzülüyordu. Yanında saf, iyi niyetli Boran, gözüne ilişip duran bir sineği izliyordu. Talha ve Samir köşede fısıldaşıyor, yeni bir kısa film fikirlerinden bahsediyorlardı. Selim, Karadenizli paragraflar anlatmak için kollarını sıvamış, ama kimsenin ilgisini çekmeyince içli içli homurdanıyordu. Funda, Çerkes asıllı bir kız, elinde bir romanla başını hiç kaldıramıyordu. Tuğba, Boşnak ailesinin moda meraklısı kızı, yanındaki ayna ile saçlarını düzeltiyordu. Sınıfın diğer isimleriyle benzer
Murat derslerini anlatırken gözlerinin bazen dışarı kaymadığını fark etti. Okulun bahçesi, mahallenin küçük dünyasının vitrinidir ya, orada olup biten olayı, sınıfa yansır. Müdür Mahmut avludan kenarlarında sinsi bir ifade vardı. Kulağına cep telefonunu dayamış, birinin gizli anlaşmaları yapıyormuş gibi. Murat göz ucuyla bunları izliyor, toplumun karşısındaki börekçi Muhterem pencereden sırıtıyor, kantinci Rıza ise ona el hareketleri yaparak rekabetlerini sürdürüyorlardı. Bu detay çekişmeler, büyük fırtınanın haberleri görülüyor.
Dersin süresinde meydana gelen değişimler. Masada oturan Resim öğretmeni Tülin, zarif elleriyle boya tüplerini bir kutuya yerleştiriyordu. bilgilerin açıklanması zor bir yakınlık mevcuttu. Murat onu değiştirdin mi? Henüz adını koymamıştı, ama Tülin'in gülen gözleri, konuşurken sesinin yumuşak çıkışları kalbine sıcaklık veriyordu. “Günaydın Murat Bey,” dedi Tülin. Murat karşılık verir Nesrin, Müzik öğretmeni, hırsla araya girdi: “Murat, bugün okul çıkışı bir etkinlik var, gelir misin?” Nesrin'in sesinde hafif bir kayıplık tınısı vardı. Tülin'in varlığı Nesrin'i rahatsız ediyor.
Murat kaçamak bir gülümseme ile “Bakacağım Nes
Öğle tenefüsü yaklaşırken, koridorda bir uğultu duyuldu. Müdür Mahmut aceleyle dışarıya koştu, birkaç öğretmen ortaya çıktı. Murat ve Tülin de onların arasındaydı. Okulun arka taraflarında depo tarafında bir kalabalık toplanmıştı. Öğrencilerin meraklı bakışlarıyla baş döndürmüş, bazılarının bilmediği fısıltılar ortaya çıkıyordu. Kadir Komiser, birkaç polis memuruyla birlikte oradaydı
Deponun arka kapısı açıldığında gözleri büyüdü. İçerisinde bir ceset bulunuyordu. Orta yaşlı bir adam, yüzü kanla kaplı, göğsünde bıçak izi, ceketinin cebinden sarkan bir kâğıt parçası. Çevrede kimsenin cesedi tanımlanıyordu. Bu adam kimdi, burada ne işi vardı? Kadir komiser öne eğildi, cebindeki kâğıdı çıkardı. Üzerinde sadece üç harf yazıyordu: “KKPC.”
Murat içinden “İşte başlıyor” diye düşündüm. Dün gece o virane etrafındaki gölgelerin bir anlamı vardı. KKPC ismi yeniden belirlenmişti. Bu uluslararası pagan cemiyeti dedikleri şey, gerçek miydi? Yoksa birileri panik yaratmak için mi bu ismi kullanıyordu
Okuldaki bu cinayet haberi hızla mahalleye doğru ilerliyor. Bakkalın önünde toplaşan kadınların ağızlarını elleriyle genişliğinde “Aman yarabbi” diye haykırdılar. Birkaç kişi “Biz dedik ki uğursuz şeyler oluyor” dedi. Sami, durağının önünde durup derin bir nefes aldı. Bu cinayet mahalleyi kökünden sarsacak. Akşama doğru, gazeteci Aydın, mahalle muhtarı Sema'dan görüşmek için kapısına dayandı. Sema ne diyeceğini bilemedi, “Polisle ilgilenin, sakin olun lütfen” demekten başka bakım yoktu
Müteahhit Muhittin, haberi duyunca kendi kendine mırıldandı: “Bu kadar hızlı mı ilerliyor işler?” Belki de KKPC bu cinayete gözdağı veriyordu. Ya da mahallede korkuyu büyütecek, insan evlerini satmaya zorlayacaktı. Apo ise köşe başında gençlere göz kırpıyor, “Bakın mahalle tehlikeli, en iyi özellik özelliklerden para kapmak için, ne diyebilirsiniz?” diye fısıldıyordu. Ferit bu tuzaklara açıktı. Belki Apo'nun ağına düşecekti. Boran'ı da çekmek çalışmıyor. Talha ve Samir bunu görüyor, engellenmeye çabalıyordu.
Okul çıkışında, Murat ve Tülin'de yürüdüler. Sanki konuşacak çok şey var ama kelime yok. Tülin sonunda sessizliği bozdu: “Biliyor musun Murat Bey, bu ceset… Bahçemizde bulunuyor çok garip. KKPC nedir?” Murat omuz silkti: “Tam bilmiyorum. Bir çeşit gizli örgütler içerirler. Pagan inançları, kadim tapınakları… Ko
Tülin'in gözleri görmüyordu. “Dikkatli olun,” dedi hafif titreyen bir sesle. Murat da onun yüzüne bakarken bir an ürperdi. Bu cinayet sadece bir başlangıç ise daha kötülerin gelebilmesi
Akşama doğru mahalle artık karanlığa gömülürken, evlerdeki konular değişmedi. Herkesin cesedinden, KKPC yazısından bahsediyordu. Sami, Hatice ve Tülay bir masanın parçaları toplandılar. Türkan sızıntıları çıktıkça sıkıntılıydı. Murat geç dönmüş, boğazında bir düğümle yemeğini yiyordu. Tülay, “Baba, bu KKPC nesi?” diye sordu. Sami, ellerini önünde buluşturdu: “Tam olarak bildikleri. Ama mahallemize musallat olmuş bir karanlık güç gibi görünü
O gece kapılar erken kapandı, yapıları örtüldü. Kimse ayrılmadı. Virane çevrede sessiz bir rüzgar esiyordu. Belki o pardösülü adam yine oradaydı, belki Apo'nun torbacıları köşede uyuyordu. Ne olursa olsun, bu ilk cinayetle mahalledeki sükûnet kayıtlıtu. KKPC'nin adı artık herkesin dünyasındaydı ve kimse bunun ne anlama geldiğini görebiliyordu. Yarının neler getireceğini de kimse tahmin etmiyordu. Şimdilik sadece korku ve şaşkınlıklar vardı. Ve kıyafetlerin içinde, çalışmaya başladıkları, görünmeyen bir el, sıradaki köyler
Şunu dedin:
3. bölüm lütfen
ChatGPT
**3. Bölüm: Evlerin Tekliflere Direnişi** Mahalle, sabahın erken saatlerinde alıştığı andan itibaren sakinliğini kaybetmişti. Virane yapıda görülen tuhaf hareketlilik, ardından gelen cinayetle birlikte efsaneleşmiş anlatımlar doğrulmuştu. Kara Kitap Pagan Cemiyeti'nin adı çok kişinin herkesin dilindeydi. İlk cinayet halk sarılmış, bir mahallede bir anda tedirgin olmuştu. Ancak sorun, yalnızca bir cinayetten çok daha fazlasıydı – sinsi bir plan, bir toprak alma mücadelesi, eski bir inanç uğruna yürütülen bir mabed birikintisi vardı. Sami, Hatice ve Tülay, evin mutfağında toplanmış bu sessiz "tehlike" ile ilgili konuştular. Işıkları kısıp, sıradan bir konuşma gibi çalıştık ama kapasitemizi, bilgi birikimimize yardımcı olamayacak kadar durgun olduğunu sezinledik, dedi Hatice, sesinin çalmasına aldırmadan. "Bir şeyler planlandığını bulmak mümkün ama ne? Ne olur böyle taleplere saplanmayalım,lütfen!" Tülay suydu. Tülay, eyalet merkezlerindeki taşamış bir köle villalarındaki elle görülen etkili her küçük sorun çıkaran insandan arızavalı bu durumda duvarda'' yanlış´ aynıklaktır. 5 saniye için
3. Bölüm: Evlerin Tekliflere Direnişi
Güneş, mahallenin dar sokaklarına pek nazlı bir sabah doğdu. Sokakların duvarlarından süzülerek ilerleyen solgun ışık, evlerin kapılarını, küçük dükkanların tahta panjurlarını usulca okşuyordu. Ancak mahalleli, dün vücutta bulunan cesedin şokunu henüz atlatamamıştı. Gece boyunca yataklarında huzursuz dönen insanlar sabah uyandığında, kafalarında geniş sorular vardı. KKPC kimdi, ne istiyordu, bu cinayetin tesadüf müydü yoksa devamı gelecek miydi?
Sami, mağazanın kapısını açarken komşusu bakkalın önünde durur. Bakkalın tedirgin bir ifadeyle, gazete manşetlerine bakıyordu. Yerel gazeteci Aydın'ın hazırladığı özel bir ek daha basılmamıştı ama şehir gazetelerinin bazılarında küçük bir haber geçmişti. “İstanbul'un kenarının şüpheli ölümü” diye küçük bir paragraf. Henüz büyük bir yansıma yoktu ama mahalleli kendi içinde fırtınalar kopuyordu.
Tam bu sırada müteahhit Muhittin arabasıyla gelip sokağın başında durdu. Takımın elbiseli, giysili, sinsi bir gülümsemesi vardı. Dün cenazeyi bulanlar, polisin gördüğü sahneyi unutamamışken, Muhittin neden bu kadar rahat olabiliyordu? Arabanın kapısını taşıyabilir, elinde bir tomar evrakla ara sokaklara daldı. Her kapalı çalmaya devam ediyor. İlk durak, üç çocuk annesi Meryem Hanım'ın eviydi. “Abla,” dedi yumuşak bir sesle, “Evinizi satmayı düşünmez misiniz? Duyuyorsunuz, mahalle güvenli değil. Size iyi bir teklif
Meryem Hanım öfkeyle kapıyı kapatır: “Hangi yüzle geliyorsun buraya be adam! Biz burada doğduk, büyüdük. Evimi satmam!” Bu tepki Muhittin'in yüzündeki sahte gülümsemeyi donuklaştırdı ama çok fazla para başka bir kapıya yöneldi. Aynı replikler, aynı usandırıcı pazarlıklar. Kimi kapı dünyası kapanıyor, kimi kaçamak cevaplar veriyordu. Ama kimse hemen teslim olmak niyetinde değildi. Bu mahalle kök salmıştı, evlatlarının anıları, atalarının hatıraları bu du
Sami, atölyenin önünde dururken bu sahneyi takip etti. Hatice elinde bir çay tepsisiyle çıkıp eşine baktı: "Ne yapmaya çalışıyor bu adam?" Sami, kaşlarını çatıp, “Mahalleliyi bezdirmek istiyor. Bu cinayet de gözdağı olabilir. Belki de KKPC dediğiniz bu karanlık örgütle bağlantılı.” Hatice'nin bakışları farkında değildi. Tülay, pencereden gözetliyor; kızı Türkan okul yolunda ilerlemeden ilerliyor, Murat
Bu es
Öğle saatlerinde gazete satıcısı bağırarak sokaklardan geçebilir, bakırcı Emin Usta “Bir gazete ver!” diye seslendi. Gazetede güncel cinayetin ayrıntıları ama mahalledeki olaylar tıslıyordu. Dedikodular uçuşuyor, herkes bir yandan “Evini oturdu” diyen Muhittin'e, öte yandan mahalle gençlerini bulaştırmaya çalışan Apo'ya lanet ediyordu. Bu Apo da çok konuşulmaya başlamıştı. Bazı odalar gizli o gizli köşebaşındaki adama sokulup bir şeyler alıp veriyorlardı. Bu durum aileleri derinden huzursuz
Mahallenin muhtarı Sema, bir toplantı düzenledi. Çayocağının yanındaki boş alanda aile reisi toplanana kadar. Sami oradaydı. Konu belliydi: “Bu tekliflere boyun eğecek misiniz? Evimizi, havamızı bırakıp kaçacak mıyız?” Ortamda voltaj vardı. Bazılarının bilmediği: “Ya cinayetler artarsa? Ya ortama zarar verirse?” diye sordu yaşlı bir adam. Sema sakin kalmaya devam edecek “Polise güvenelim, birlik olursa kimse bizi kolay kolay teslim alamaz” dedi. Sami söze girdi: “Dostlar, bu mahalle bizim evimiz. Köklerimizi kolayca söküp atamayız. Korkarsak, satarsak, bu belirsiz
Çoğunluk kararlıydı. Kolay pes etmeye niyetleri yoktu. Ancak bu inat, karşı tarafta farklı yönte
Okul çıkışında Murat, bahçede Tülin'le karşılaştı. Tülin sessizdi. Nesrin uzaktan onları izliyor, ayrılıkları günlük fırtına gibi çarpıyordu. Murat “Mahallede işlerini kızdırıyorlar, evlerimize göz dikiyorlar” dedi. Tülin omuzlarını düşürdü, “Neden gidiyorlar?” diye sordu. Murat cevap vermedi. Belki virane koruma altında saklı kadim bir sır vardı. Belki KKPC o sır uğruna her şeyi göze alıyo
O sırada müdür Mahmut bir köşede telefonla konuşuyordu. “Evet Muhterem Usta, sen de mi evini satacaksın? Bakınız okulun yanı kritik arazi. İyi fiyat verirler diyor Muhittin. Sen beni aracı yap, komisyon alırım,” diye fısıldadı. Okul müdürünün menfaatçisi, her olayda fırsat araması bu mahalledeki ahlak zeminini çatlatan küçük bir detaydı. Eğitim yuvasının başındaki adam bile şey içinde bir kazanç kapısı arıyorsa, mahalleliyi kim
Akşama doğru havadaki sıcaklık düştü ama mahalledeki basınç yükseldi. Bu kez Apo, yanında Ferit'i ve birkaç serseri kılıklı genci alarak sokaklarda tehditkâr bakışlarla gezindi. Aileler tedirgindi, çocuklarını pencerelerden izliyor, erken saatlerde eve çekiyordu. Apo arada bir kahkaha atıyor, Ezik adlı yardımcısına “Gördün mü lan, herkesin katılabileceği” diyordu. Oysa Ezik sakar, beceriksizdi, Apo'nun o bakışlarından bile ürküyordu.
Murat, okuldan dönerken, Ferit'i Apo'nun yanında gördü ve içi cız etti. Bu çocuğun daha dün sanat tarihi dersinde konuşulan Rönesans üstatlarının tablolarına dalgın dalgın bakıyordu. Şimdi ise suçun başlangıcında. Talha ve Samir, Ferit'i kurtarmak için bir plan düşündüler. Boran'ın saf yüreğini kullanarak Ferit'i yalnız bırakmak, konuşmak istiyorlardı. Ne kadar başarılı olurlar bilinmez, ama onların kendi cephesinde bir m
Evlerin satış tekliflerine direnmesi, KKPC'nin planını zora sokuyordu. Bu sessiz örgüt sedasız çalışır, önce toprağı boşaltır, sonra mabedini inşa ederdi. Şimdi mahalleli direniyordu. Bu durum Bay Nosam'ın hoşuna gitmiyordu, muhtemelen yeni bir köy yapacaktı. Kim bilir, belki daha büyük bir gözdağı, belki ik
Sami gece evde çay içerken Hatice'ye bakıp fısıldadı: “Bu şey içinde bambaşka bir şey var. Sırf para için değil, sanki bir inanç, bir tapınak meselesi.” Hatice başını salladı, “Belki bu KKPC, şu virane yapıyı kutsal sayıyordur. İnsanları kovup oraya mabet kuracaklar.” Tülay kapının eşiğinde durdu, “Anne, baba bu delilik, böyle şeyler gerçek mi?” Sami “Gerçek olup olmaması önemli değil, ayrılmışlar, inanmışlar ve yapıyorlar”
Komiser Kadir, gece karakolda şöyle düşünüyor: Cinayet, teklifler, KKPC notları… Belki de geçmişten gelen o isimsiz ihbar mektuplarını hafife almasa bugün daha hazırlıklı olurdu. Artık polis miktarının artırılması, sivil ekiplerin görevlendirilmesi gerekiyordu. Bu mahalleyi terörize eden gücün elde edilmesi için
Yarı gece, mahallenin çatıları arasında bir gölge silindi. O gölge, dün görülen siyah pardösülü adam olabilir miydi? Sessizce bir evin bahçe duvarına tırmandı, içerideki sesi dinledi, sonra geri çekilip gözden kayboldu. Ertesi sabah Meryem Hanım'ın kapısında yine bir olmamaktı belki: “Cumartesi! Yoksa başına kötü şeyler gelir.” Böyle küçük tehditler, halkın sabrını zorluyor, korkuyu yayıyordu.
Ama mahalle pes etmedi. Yarın yeni bir gün gücü ve direneceklerdi. Evler belki yıpranmış, duvarları çatlak, boyası soluktu ama insanlar sıcaktı, anıları derindi. Bu topraklar onları büyütmüştü. KKPC, Muhittin, Apo ve diğer tüm karanlık figürler, bu halkın köklerinin sökülüp atılmasının o kadar kolay olmadığı bir
Sıcak yaz akşamının sessizliğinde, sadece cırcır böceklerinin sesi duyuluyordu. Mahallede fısıltılar, korkular, endişeler ve hoşgörülü bir katılıma katılarak neşeli bir gerilim yaratılıyordu. Evlerin tekliflerine direniş vardı. Bu direniş belki daha da büyüyecek, belki can yakan bedelini ödeterek de olsa dostum ay
Şunu dedin:
44. bölüm
ChatGPT
Üzgünüm, 44. bölüm oluşturmak için mevcut yeterli içerik yok. Ancak önceki bölümlere göre devam etmenizi sağlayacak bir özet veya yeni bir bölümlendirme sunabilirim. Yardımcı olmayı ister misin? 18 saniye için
44. Bölüm: Karanlığın Yüzleşmesi
Aradan aylar geçmişti. Mahalle, Kara Kitap Pagan Cemiyeti (KKPC) ile ilk karşı karşıya geldiği günler geride kalmış, pek çok çatışma, entrika ve bedelin ardından, sessiz ve sarsıcı bir döneme girmişti. İlk cinayetin işlendiği, viralin gölgesinde kalan o yaz sabahından bu yana artık sular mevcut değildi; Tam tersine, onun hamlesiyle derinleşen bir uçurum, onun olayıyla tırmanan bir gerilim yaşanmıştı. Şimdi, 44. bölüme gelindiğinde, mahalle insanlarının yaşadığı yorgun bir kararlılık, KKPC'nin ise öfke
Bu uzun süre boyunca olaylar yoktu ki… Mahallelinin evlerini boşaltmak için kampanyalar, Muhittin'in bitmek bilmez arsız teklifleri, Apo'nun gençleri ve şiddet sarmalına çekilme çabaları, peşi sıra gelen cinayetler, sahte belgeler, gizemli tünellerin bozulduğu, mabedin patlamalarını çalışan çalışan Sami ve Murat'ın geceleri lambaların döküldüğü anlar… Bu süreçte birçok kişi değişti, kimi çıkmış, kimi tövbe etmiş, kimi kaybolmuş, kimi geri dönm
Şimdi tüm maskeler düşmek üzereydi. KKPC'nin asıl amacı, virane bakımının altında kadim Hitit mabedini tamamen ortaya çıkararak orada uluslararası bir ritüel ritüeli. Bu ritüel, sözde tanrıları memnun edecek, cemiyeti ölümsüzlüğe yaklaştıracaktı. Ancak mahallelinin direnci, komiser Kadir'in akıllı taktikleri, Murat
Şunu dedin:
4. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
4. Bölüm: Mahallenin Çığlığı
Güneşin batmak üzere olduğu bir akşamüstüydü. Sami, antikacı dükkanının önünde durmuş, elindeki eski bir dürbünü temizliyordu. Dükkanın içinde, raflara göre dizilmiş antikalar, tarih kokan bir atmosfer yaratılıyordu. O sırada içeri aceleyle
"Babacım" dedi Murat, nefes nefese, "bu iş büyüyor. Muhittin'in teklifleri artık tehdit boyutuna
Sami başını kaldırdı ve oğluna dikkatlice bakıldı. "Anlat bakalım, neler oldu?" diye sordu.
Okul müdürü Murat, Mahmut'un yanından geçip, okul bahçesine yakın bir arsayı da KKPC'ye satmayı planladığını öğrendiğini söyledi. Mahmut'un bu gizli durumu takip ettiğini, ancak duyumların hızla yayıldığını belirtti. Ayrıca mahallede birkaç genç kaybolmuş, mahalleler arasında huzursuzluk vardı.
Hatice içeri girdi, elinde çay tepsisiyle. "Sami" dedi endişeyle, "komşuların çoğu"
Sami, bir sürenin kapsamı düşünüldü. "Bu mahalle bizim evimiz" dedi sonunda. "Kimsenin bizi buradan söküp atmasına izin vermeyeceğiz.
Bu sırada mahallenin muhtarı Sema dükkanına geldi. Yüzü asık, sesi telaşlıydı. "Sami Bey, acil konuşmamız lazım. Apo'nun adamları, kahvehaneye giderken insanları tehdit etmişler. 'Burayı terk etmezseniz canınızda
Sami'nin kaşları çatladı. "Bu daha başlangıç. KKPC'nin gölgesindeki bu kirli işler iyice açığa çıkıyor
O gece, mahalle camisinde Hayrettin Hoca'nın başkanlığında bir etkinlik düzenlendi. Toplantıya mahalledeki birçok kişi katıldı: gençler, yaşlılar, kadınlar, çocuklar… Murat ve Tülin, öğrenci velilerinden oluşan bir grup organize ederken, muhtar Sema üyeleri için bir güvenlik planı hazırlıyordu. Ancak toplantı sırasında kantinci Rıza ve börekçi Muhterem arasında çıkan tartışma, ayrıntıların karmaşıklığı hale g
"Sen Apo'yla iş birliği içindesin, Rıza!" diye bağırdı Muhterem. "Mahallede huzuru bozanlardan birisin.
Rıza yerinden fırladı. "Sen de Muhittin'in yanındasın. Herkes biliyor, müşterinin maaşını ödememek için KKPC'den paranın yeteceğini biliyor."
Toplantının bir süreliğine korunmasına dönüştü. Hayrettin Hoca, herkesin sakinleşmesini sağladı ve konuşmasına devam etti. "Birbirimizi suçlamanın zamanı değil" dedi sert bir sesle. "Eğer birlik olmazsak, bu mahalle yok olur.
Toplantı sonunda Sami'nin elinde bir eylem planı oluşturuldu. Mahalle gençleri, Tülay'ın koordineunda devriye bölgesine ayrıldı. Tülin ve Murat, sosyal medya üzerinden kampanya başlatarak mahalle direnişini duyurmayı üstlendi. Sami ise Sema ve komiser Kadir ile birlikte, hukuki bir mücadelenin başlamasının ayrıntıları ortaya çıktı.
Ancak mahalledeki çığlıklar ertesi gün daha da yükseldi. Bir gece geç saatlerde, virane geçişleri etraftan dumanlar yükselmeye başladı. Mahalleli toplanıp olay yerine koştuğunda, yıkık duvarların arasında, Apo'nun adamlarından biri ağır yaralı halde yatıyordu. Delikanlı, titrek bir sesle, "Onlar geldi
Sami ve Murat, komiser Kadir ile birlikte hemen olaya el attılar. KKPC'nin bu mezrası, mahallede daha büyük bir çatışmanın haberiydi. Ancak bu kez mahalleli daha güçlü, daha dayanıklı ve daha kar
Virane yapıdan yükselen gölgeler, mahalleye devam ediyor korku salıyordu, ancak Sami'nin özgürlüklerindeki direniş, bu korkuyu her geçen gün biraz daha azalıyordu. Mahalle halkını, seslerini birleştirip bir kaydedip dönüştürmeye karar vermeliydi. Karanlığın yüzü ne kadar korkunç olursa olsun, birlik gücünün güç göstermesinin
Şunu dedin:
5. bölüm lütfen cümle ödemelerine dikkat et. yarım yamalak ifadeler olmasın.
SohbetGPT:
ChatGPT
5. Bölüm: Kirli İlişkiler ve Karşı Duruş
Sabah güneşi mahalleye doğarken, Sami'nin antikacı dükkanındaki hava ciddiydi. Masanın çevresinde Sami, Murat, Tülin ve Hatice toplanmıştı. Önlerinde, mahallede yaşanan son gelişmelerin detaylarında yazılı bir defter ortaya çıkıyor. Sami'nin yüzü düşüncesili, ancak kararlılıkla se
"Artık hiçbir şüpheye yer yok" dedi Sami, defterdeki notlara göz gezdirerek. "Muhittin ve Apo bu işi büyütüyor. Aramızdaki huzuru bozmaya çalışıyorlar. Mahallemiz için daha da sıkıntılı günler kapıda."
Murat, deftere işaret ederek konuştu. "Dün gece Apo'nun adamlarının kahvehaneye gidip tehditler savurduğunu duyduk. Aynı zamanda mahalledeki gençlerin egzersizya çalışya çalıştıkları bilgisi var. Talha ve Samir birkaç genci kurtarmış ama durum gittikçe kötüleşti
Tülin, oturduğu yerden doğru
"Bu gençlerin elden kaymasına izin veremeyiz" dedi Hatice, sesini titreyerek. "Eğitimleri, aileleri, hayatları mahvolacak. Hem mahallemizi koruyup hem de çocukları bu bataktan çekip çıkar
Bu sırada muhtar Sema içeri girdi. Eldeki dosyalar masanın üzerinde kırılabilir sandalyesine yerleştirildi. "Bunlar mahallenin şikâyet dilekçeleri" dedi. "İnsanlar korkuyor. Kimileri taşınmayı düşünüyor, kimileri ise polisle iş birliğinin bağımsızlığını istemiyor. Ancak, bir şey yapmazsak bu mahalle tamamen Apo'nun ve Muhittin'in eline geçecek."
Sami, Sema'ya dönerek başını salladı. "Haklısın. Ama önce KKPC'nin üzerindeki mahalle planlarını tamamen ortaya çıkarmalıyız. Ellerinde neler var, ne yapmaya çalışıyorlar, bunu öğrenmeliyiz."
Aynı kısımlar, Muhittin'in kendi ofisinde Apo ve adamlarından yazılımların montajı yapılıyor. Ofis pencereleri ağır perdelerle kapalıydı ve atmosferik dumanı bölgedeydi. Muhittin, deri koltuğunda yedeklenmiş, uzaktaki kağıtlara bakıyordu
"Apo," dedi sert bir sesle, "halkı korkutmak için daha ne yapmam gerekiyor? Bu insanlar inadına direniyor.
Apo, öne eğilerek yavaşlamaya başladı. "Bize daha fazla adam ve para lazım. O zaman mahalledeki gençler tamamen kontrol yerinden alırız. Murat ve şu muhtar kadın başta olmak üzere herkesin üzerine daha sert gitmemiz istiyoruz."
Muhittin kaşlarını çatlayarak düşündü. "Eğer işler böyle devam ederse KKPC'den ciddi bir fırça yeriz. Bu işi temiz halletmemiz gerekiyor. Yoksa Nosam bizi siler."
Bu sırada Apo'nun yardımcısı Ezik içeri girdi. "Abi, dışarıda mahalleden bir gençle konuştum. Ferit'in arkadaşlarından biri.
Muhittin öfkeyle vurdu. "Bu Sami de kim oluyor? Onu bir şekilde susturmalıyız. Eğer mahallede liderlik devam ederse, bu bizim işimizi
Akşam olduğunda, Sami ve Murat mahallesindeki birkaç kişiyle buluşmak üzere caminin yanındaki boş arsada toplandı. Hayrettin Hoca, gençlerin dini ve temel eğitimine daha fazla zaman ayırmayı teklif etti. Muhtar Sema ise para tasarrufu sağlamak için bir nöbet sistemi k
Sema, "Bu mahalleyi korumak için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor" dedi. "Eğer biz birlik olmazsak, Apo ve Muhittin mahallemizi parça parça yutacak
Murat, başarısızlıklara dönerek sözlerine ekledi. "Bu sadece evlerimizi koruma meselesi değil. Burada yaşayan gençlerin geleceği tehlikede. bunları bu beladan kurtarmamalıyız. Bunun için uzun süre da bir şeyler yapmayı planlıyoruz. Tülin ve ben bir bilgilendirme toplantısı
Sami, kalabalığa hitap ederek sonlarını sonlandırdı. "Biz bu mahallede doğduk, büyüdük. Burası bizim evimiz. Kimse bizi burada kovalamaz. Hep birlikte hareket edersek, karşımızdaki güç yeneb
Gece boyunca planlar yapıldı, güvenlik sistemleri belirlendi ve mahalle halkı daha sıkı bir dayanışma içinde girdi. Ancak kimse bu çatışmanın daha ne kadar süreceğini görecek. KKPC'nin gölgesi mahallede dolaşıyordu ve kapsamlı dönen entrikalar, sadece bir başlangıçtı.
Şunu dedin:
6. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
6. Bölüm: Mafya ve Entrikalar
Mahallede gece sakinliğine bürünmüşken, dar sokakların derinliklerinde planlar dönmeye devam ediyor. Apo ve arkadaşları, mahallenin merkezindeki eski bir kahvehane olan Çınaraltı'nda toplanmışlardı. Gecenin sessizliği, içindeki taşan kahkahalar ve gürültüyle bozuluyordu. Apo'nun karanlık planlarının bu gece hız kazanacağı belliydi.
"Ulan, bu mahallede direnişe devam ediyor" dedi Apo, masanın başında oturarak. Ezik, onun hemen yan
Ez
Apo'nun gözleri daraldı. "O Murat Hoca'yı susturmanın zamanı geldi. Ama önce, mahalle
**
"Gece Apo'nun adamlarından birkaçı dükkânı tehdit etmişti" dedi Sema, dışarıda bir ifadeyle bilmiyordu. "Kantinci Rıza, sabah dükkânının kapısında kırık bir şişe korunabilir. Üzerine tehdit notu bırakılmıştır: 'Ya iş birliği yap, ya da git'
Murat göründü. "Bu kadarı fazla! Apo, gençleri mahvetmekle kalıyor, esnafı da korkutmaya çalışıyor. Açık
Sam
Tül
A
"
E
M
Ezik, ellerini ovuşturarak devam etti. "Birisi var. İsmini bilmiyorum. Ama Apo ona sürekli 'Büyük Adam' diyor. Bu işlerin tüm planını o yapıyor. Apo sadece verdikleri emirleri uyguluyor."
Sami derin bir nefes alarak geriye kalan kısmıydı. "Demek ki Apo, zincirin sadece bir zinciri. Bu büyük adam kim olursa olsun, onu bulma
Gece ilerlerken, Apo kahvehanede telefonunun başında sinirle oturuyordu. Karşısındaki ses, Sayın Nosam'a ait bir mesaj iletiyor
"Apo, mahalledeki işler yavaş ilerliyor. Halk hâlâ direniyor. Sana sağlanan talimatlar düzgün bir şekilde yerine getiremezsen, seni kolayca görebiliriz. Unutma, bu bir iş değil, bir görev."
Apo'nun alnından terler süzülmeye başladı. "Anladım" dedi kekeleyerek. "Merak etmeyin, bu işi halledin."
Telefon kapandığında Apo'nun yüzü bembeyazdı. Birkaç saniye sessizlikten sonra ortaya çıktı ve bağırdı. "Bu mahalleyi yakıp yıkmadan durmayacağım! Bütün plan planlıyoruz. Sabah erken zaman ba
Ertesi gün mahallede özgürlük hakimken, Sami, Murat ve Sema, muhtarın ofisinde acil bir toplantı düzenlendi. Murat, gece boyunca yaptığı araştırmaların sonuçlarını paylaş
"Bu işler çok daha derinlere gidiyor" dedi Murat. "Sadece Apo değil, onun kesim gücü de bu mahalleyi ele geçirmek için çalışıyor. muhtemelen uluslararası bir örgütle ba
Sema, elindekinin masanın üzerine aktarılmasını anlattı. "Mahalle halkını bilinçlendirmemiz lazım. Eğer birlik olmazsa, bu işlerin altından kalkamayız. Halkın bu tehditler
Sami, derin bir nefes alarak konuştu. "Tamam, halkla toplantıyı tamamlıyoruz. Ancak bu sırada Apo'nun planlarını bozacak bir adım atmalıyız.
"Bunu nasıl yapıyorsunuz?" diye sordu T
Sami, gözünü kısarak cevap verdi. "Apo'nun içindeki zayıf halkayı bulmak için ilerleyin. Ezik'ten aldı.
Bölüm, Sami ve ekibinin mahalledeki kötülüğe karşı örgütlenme çabaları sona erdi. Ancak Apo'nun ertesi gün için hazırladığı planlar, mahalle halkı için yeni bir sınavın haberiydi. Gökyüzü karanlık bulutlarla kaplıydı ve mahallede fırtına öncesi bir
Şunu dedin:
lütfen cümleleri yarım yamalak yapma. imla kurallarına uy. aynı bölümü tekrar yazmayı istiyorum. işleri düzgün yap
SohbetGPT:
ChatGPT
6. Bölüm: Mafya ve Entrikalar
Mahallenin sokaklarında gece sessiz hakimliği yaparken, Çınaraltı Kahvehanesi'nden gelen kahkahalar ve bardakların kargaşa sesleri bu huzuru bozuyordu. Apo ve arkadaşları kahvehanenin loş ışıklarında toplanmış, bir sonraki adımlarını planlıyorlardı. Ortam, tütün dumanı ve alkol kokusuyla ağır bir ortama bürünmüştü. Apo'nun gözleri, Ezi duran karşısında çekingen bir şekilde
"Mahalle halkı direniyor. Hiçbir şeyden korkmuyorlar mı?" diye sordu Ap
Ezik tedirgin bir şekilde başını salladı. "Abi, Ferit okuldan birkaç genci daha yanımıza çekti. Ama o Murat Hoca... Sürekli peşimizde. Gençler toparlıyor, bizi engellemeye çalışıyor."
Apo, tarafsız öfkeyle vurdu. "O Murat Hoca'yı bir daha karşımda görmek istemiyorum! Bu mahalleyi dağıtmak için bize karşı duran herkesi sustura
Apo bir süre sustuktan sonra sinsi bir gülümsemeyle şunları ekledi: "Sema muhtarı da unutmayın. Mahalledeki organize olmaya çalışıyor. Onu da bir şekilde etkisi
Ertesi sabah Sami'nin atölyesinde hummalı bir çalışma sahnesi yapılıyordu. Sami, Murat, Hatice ve Sema bir masanın çevresinde toplanmış, bir önceki gece yaşanan olaylar değerlendiriliyorl
"Gece Apo'nun adamlarından birkaçı dükkâna tehdit mektubu bırakmış" dedi Sema, elindekilerin yanında durmak. "Kantinci Rıza, sabah dükkânının kapısında kırık bir şişe kurtarmak. Şişenin özünde notta 'Ya iş birliği yap, ya terk et' yazıyormuş
Murat'ın yüzü kızardı ve görünüşte sert bir şekilde vurdu. "Bu böyle devam edemez! Apo, gençler mahvediyor, esnaf korkutuyor. Onu bir an önc
Sami, sakin bir şekilde cevap verdi. "Bu Mesele Apo'yla sınırlı değil. Onun arkasında kim olduğunu öğrenmeden harekete geçilirken hata büyütülür. Önce bilg
Bu sırada Tülin, düşünceli bir şekilde konuştu. "Apo'nun yakın çevresinden birkaç kişiyi tanıyorum. Belki de gelişmiş yazılımları konuşabiliriz. Özellikle Ezik... Onun konuşmaları hazır olduğunu düşünüyor
S
Gece
"Ezik
E
Murat
Ezik, kor
Sam
Ezik, gözünü kaçırarak cevap verdi: "Abi, Apo genellikle Çınaraltı Kahvehanesi'nde görüşüyor. Oradan bilgi
Aynı anda, Apo kahvehanenin karanlık köşesinde bir masada, telefonunu kontrol ediyordu. Telefon çaldığında, bölgedeki gergin ifade daha da belirginleşti. Karşıdaki ses, Apo'yu iyice sıkıştırıp
"Apo" dedi ses, soğuk bir tonla. "İşler yavaş ilerliyor. Mahalle halkı direniyor. Sana daha ne kadar süre devam ediyor? Bu işi çözemiyorsan, seni gözden çıkarmaktan çek
Apo, alnındaki teri silerek konuştu. "Efendim, merak etmeyin. Yarın sabah her şey farklı olacak. Planlarımızı hızlandıracağız."
Telefon kapandığında, Apo masadan kalkarak adamlarına bağırdı. "Herkesi toplayın! Bu mahalleyi yakıp yıkmadan bize huzur yok. Yarın
Ertesi gün mahallede gerilim doruktaydı. Sami, Murat ve Sema, halkı bir araya getirmek için muhtarın ofisinde toplantılarda toplandılar. Sema, halkın direncini artırmak için bir konuşma yaparken, Murat, Apo'nun planlarını bozmak için bir adım daha atılması için
"Bu iş sadece savunma yapmakla bitmez" dedi Murat. "Apo ve genişleme güçlerinin ne mesafeden ayrılmasından bu savaşı kazanamayız. Ezik'ten bilgilerle ilgili açıklamalar. Şimdi harekete geç
Sami, bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu. "Haklısın, Murat. Ama bu işi sadece mahalle içinde çözmek için hata çözülür. Apo'nun bağlı olduğu Büyük Adam kimse, onun
Tülin, cesaretle konuştu. "Ezik'in bilgilerini doğruysa, Apo'yu bir şekilde köşeye sıkıştırabiliriz. Çınaraltı Kahvehanesi'nde neler döndüğünü öğrenmek için gitmemeliyiz."
Sami başını salladı. "Tamam, bu gece harekete geçiyoruz. Ama dikkatli olmalıyız. Herkes hazırlıklı olsun."
Bölüm, Sami ve ekibinin Apo'nun planlarını bozmak için organize olmaya başlamasıyla sona erdi. Mahallede fırtına öncesi bir sessizlik vardı. Ancak ertesi gün, Apo'nun harekete geçmesiyle
Şunu dedin:
7. bölüm türkçeyi düzgün kullan
SohbetGPT:
ChatGPT
7. Bölüm: Çatışmanın Eşiğinde
Mahalle, sabahın erken saatlerinde beklenmedik bir hareketliliğe uyanmıştı. Apo ve adamlar, Çınaraltı Kahvehanesi'nde topladıkları gece alışverişi kararları uygulamaya koymuşlardı. Sokaklar, sabah güneşine rağmen gergin bir atmosferle doluydu. Esnaf dükkânlarını tedirgin bir şekilde açarken, mahalle sakinlerinin yüzlerinde korku
Sami, atölyesinde sabah çayını içerken, kapıda beliren Murat'ı hemen açılır. Murat'ın bölgedeki ciddiyeti, yaklaşan tehlike
“Baba” dedi Murat, derin bir nefes alarak. “Apo ve arkadaşları sabaha karşı mahallede dolanmış. Duvarlara tehdit içerikli yazılar yazıyorlar. Özellikle içeriğiyle ilgili çok fazla hareketle
Sami, fincanını ayırıp cebini aldı. “Bu iş artık sabrımızı taşıyor. Mahalleliyle bir araya gelmeli ve harekete geçmeliyiz. Biz bir şey yapmazsak, onları bu mahalleyi tamamen ele geçirecek.”
Mahalle meydanında düzenlenen toplantıya katılanlar, esnaf ve kişiler yoğun bir katılım göstermişti. Sema muhtar, önünde durarak sakinleştirici bir konuşma yapmay
“Arkadaşlar, biliyoruz, hepimiz huzursuzuz. Ancak bu mahalle bizim evimiz ve kimliğe teslim olmayacak. Hep birlikte hareket ederse bu
Murat, söz almak için öne çıktı. “Bugün sadece kendimiz için değil, mücadele söyleminde bulunmak için. Apo ve adamlarının bu mahallede huzurunu bozmalarına izin vermemeliyiz. Ancak unutmamalıyız ki bu konuyu sadece Apo'nun işi değil. Arkasında kim olduğunu anlamaktan hareket edersek
T
"
A
Apo, "Bugün bu mahalleyi birleştireceğiz" dedi, yumruğunu vurarak. “Gençleri okula gitmekten, esnafın zorluklarından korkmaktan hale getir
Ezik, anne
“Ezik” dedi tehditkâr bir sesle. “Sen son zamanlarda biraz fa
Ezik, boğazını temizleyerek başını iki yana salladı. “Hayır abi, bir sorun yok. sadece sen
Apo, Ezik'e baktığında bir süre gözlerini daraltarak, ancak daha fazla
Gece çökerken, Sami ve Murat, Apo'nun faaliyetleri için yeni bir plan üzerinde çalışıyordu. murat
“Baba, okulun arka tarafında sokakta Apo'nun adamlarının genellikle toplandığını öğrenir. Eğer orayı kontrol edebilirsek,
Sami başını salladı. “Doğru. Ama sadece onları izleyemiyor. Ellerinde başka ne tür kozlar olduğunu öğrenmeliyiz. Bunun için daha fazla havanın belirginleştiği var.”
Bu sırada Sema içeri girdi. “Mahalledeki gençlerden biri, Apo'nun bir toplantı düzenleyeceğini söyledi. Bu toplantıya sızmayı başarabilirsek, belki daha fazla bilgi topla
Sami, Sema'nın yaptıklarını düşünürken, Murat kararlı bir şekilde cevap verdi. “Bu olabilir, ama denemeye değer. Apo'nun planlarını öğrenmek için başka bir
Gece saatlerinde, Murat ve Sema, Çınaraltı Kahvehanesi'nin bulunduğu bir köşeye saklanmıştı. Apo'nun hücrelerinin hücrelerindeydi. Murat, kahvehanenin arka kapısından dışarıya doğru ilerlemeye çalıştı. S
Kahvehanenin loş ışıkları altında Apo'nun sesi yankılanıyordu. “Bu mahalleyi ele geçirmek için onun yolunu deneyeceğiz. Yarın sabah okulda baskınlar var. Gençleri korkutursak, aileleri de arkamızda dur
Murat, yakalandıktan sonra bölgeden geri çekilmeye çalışırken, aniden gelen bir sesle irkildi. “Burada ne şey var?” Sesin sahibi, Apo'nun adamlarından korundu. Murat'ın bireysel farkları, sonuçları daha da karmaşık bir hal
Bölüm, Murat'ın açığa çıkmasıyla sona erdi. Apo'nun planları artık netleşmişti, ancak Murat'ın bu tehlikeli saldırılardan nasıl kurtulacağı, mahallenin ka
Şunu dedin:
8. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
8. Bölüm: İhanet Çemberi
Sabahın erken saatlerinde mahallede bir gerilim havası hakimdi. Çınaraltı Kahvehanesi'ndeki gece toplantısında Apo'nun ve adamlarının çözümlenen kararları mahalledeki huzuru iyice sarsmaya başlamıştı. Sokaklara astıkları tehdit içerikli yazılar ve eylemler eylemler, mahalleliyi
Sami, atölyelerinde, önceki gece Murat'ın Apo'nun planlarını yapmak için yaptıkları tehlikeli saldırı saldırılarına maruz kalır. Oğlunun anlattıkları, bu kez karşılarındaki tehlikenin ne kadar büyük olduğu gözlerin önünde sermişti.
Murat henüz uykudayken yeni uyanmış bir hâlde atölyeye geldi. Gözlerinin altı çökmüş, çevresi gergin bir his vardı. "Baba, Apo'nun adamlarından biri beni fark etti" dedi. "Neyse ki arka sokaklardan kaçarak kurtuldum, ama artık daha dikkatli olmamız gerekiyor. Onlar da bizi takip edebilmei
Sami, çocuklarının anlattıklarını sakin bir şekilde dinledi, ardından düşünceleri olan bir şekilde konuştu. "Bu mahallede düzeni bozmak için ne gerekiyorsa yapacaklar. Biz ise birlik olup buna karşı koymak zorundayız. Hemen Sema'yla konuşma mahalleliyle tekrar toplama
Mahalle meydanında düzenlenen toplantıya bu kez daha fazla katılım vardı. İnsanlar, son günlerde yaşananlardan dolayı daha fazla ayakta kalmış ve bilmiyorlardı. Sema, meydanın ortasında durarak söz aldı. "Arkadaşlar" dedi. "Apo ve adamlarının amacı sadece bizi korkutup buradan ayrılmak değil. Mahallemizi tamamen ele almak istiyoruz.
Murat, toplantıya gelen gençlerden biri olan Talha'nın gözlerinden yükselen kararlılığı fark etti. Talha, her zamanki gibi öne çıkmasını diledi. "Hocalarım" dedi. "Bu mahalle bizim evimiz. Ben ve arkadaş da uzağa gelmeye hazırız. Ferit bile birkaç gün önce Apo'nun adamlarından uzak duracağını
M
Bu sırada Apo, Çınar
Ez
"Yarı
E
E
"Bu
Bu arada
"Açık
Ferit, sinir
Mura
Bu olaylardan
Bu sı
A
Bölüm, Ferit
Şunu dedin:
9. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
9. Bölüm: Kapan Kapanıyor
Mahalledeki huzursuzluk, Apo'nun oyunları ve Ferit'in ihanetleriyle giderek büyüyordu. Sami, Murat ve Sema, mahalle halkını daha fazla bilgilendirmek ve organize etmek için gece gündüz çalışmayı sürdürüyor. Ancak bir sorun vardı: Ferit'in Apo'ya bilgi sızdırdığına dair şüphe
Sami, bu durumu Murat'la paylaşırken bilmiyorlardı. "Oğlum, Ferit'i izlememiz gerekiyor. Apo'nun her hamlemizi bilmesi bir tesadüf olam
Murat, içtenlikle bu şüpheye katılarak Ferit'e bir şans vermeyi arzuluyordu. "Baba, belki de Ferit sadece korkuyordur. Onu desteklemek yerine kazanmayı
Sami, çocuğunun sakinliğine ve sabrina hayran olsa da, tehlikenin giderek büyüdüğünü hissediyordu. "O halde dikkatli ol Murat. Bu çocuk Apo'nun tuzağına düşmüş olabilir. Her adımını takip etmel
Bu sırada Apo ve arkadaşları yeni bir köy için hazırlık yapıyorlardı. Apo'nun bu seferki hedefi okul çapında büyük bir karmaşıklığı ortaya çıkarmak ve mahalleliye korku salmaktı. Ezik'e, planın det
"Ezik, okulda birkaç gençle kavga çıkar. İnsanların yolunu kurtarmıyorlarsa mahalleyi terk etmeye daha yatkın
Ezik, Apo'nun planından rahatsızdı ama korkusundan dolayı itiraz edemiyordu. "Tamam abi, adlandırıldığın gibi ayrıştır," diye
Ertesi gün kaçak işler daha da karmaşıklaştı. Sabah saatlerinde Ferit'in, Apo'nun iki adamıyla köşesinde konuştuğunu gören Talha, durum hemen Murat'a
"Öğretmenim, Ferit yanlış işlerin içinde. Onun bu insanlarla ne işi olabilmesi
Murat, durumu sakince değerlendirdi. "Ferit'in bizimle ya da görünürde olduğunu göstermek için onunla konuşmamız gerekiyor. Bir yargıya varmadan önce ona fırsat tanıyalım."
Murat, Ferit'i sınıfta yalnız bir köşeye çekti. "Ferit, neler oluyor? Seni bu adamlardan uzak durman için tam olarak uyardık. Bana doğruyu söyle, neler yapıyorsun?"
Ferit, ilk başta sessiz kaldı. Yüzünde bir huzursuzluk vardı ama sonunda Murat'ın dürüst bakışlarına dayanamayarak konuşmaya başladı. "Hocam, ben... Apo beni tehdit etti. Eğer yapmazlarsa aileme zarar vereceklerini söyledi.
Murat derin bir nefes aldı. Ferit'in korkularını anlıyor, ama bu durumun hem mahalleye hem de gençlere zarar verebileceğini biliyordu. "Ferit, sana yardım edebilir. Ama önce Apo'nun planlarını öğrenmeliyiz. Bana ne bildiğini sö
Ferit, titreyen bir sesle devam etti. "Yarın akşam mahallede bir parça çıkaracaklar. Amaçları gençleri oynanan ve
Murat, bu bilgileri hemen Sami ve Sema ile paylaştı. Mahallede güvenlik önlemlerinin alınması ve gençlerin bilinçlendirilmesi konusunda hemfikirdiler. Sema, mahallenin gençleriyle konuşup onları bilgilendirmeyi üstlendi. Sami ise gece boyunca mahallede nöbet tutmak için bir e
"Bu mahalle bizim yuvamız" dedi Sami. "Kimse bizi burada
Gece, Apo'nun beklediği gibi başlamadı. Mahallenin kalabalıkları, sokak köşelerinde günlükleri, gençlerin okul aralıklarında bir araya gelerek destekleniyordu. Apo'nun adamları, beklenmedik bu dayanışma karşısında şaşkına dönüş
Ancak Apo, kolay pes edecek biri değildi. "Madem planımızı bozdular," dedi kendi kendine, "o zaman direkt Sami ve Murat'ı hedef alırz. Onlar bu direnişin başındaki kişileri. Önce özgürce devireceğiz, sonra o
Apo, adamlarına Sami'nin antikacı mağazalarını hedef almalarını belirtir. "Dükkana zarar verin" dedi. "Onların ne kadar çaresizliği olduğu
Gecenin ilerleyen saatlerinde Sami'nin mağazasına molotof kokteyli atıldı. Alevler hızla yükselirken, Murat ve diğer mahalle sakinlerinin durumu farklılaşan yangını söndürmeye koştu. Neyse ki büyük bir zarar olmadan alevler kontrol” alındı. Ancak bu olay, Sami ve Murat'a Apo'nun ne kadar ileri gidebileceği bir kez daha
Sami, durağın önünde mahalleliye seslendi. "Bu sadece bir başlangıç. Ama unutmayın, biz bir arada olduğumuz süre boyunca bu mahalleyi kimse ele
Mahalle halkı, Sami'nin bu sözleriyle daha da kenetlendi. Apo'nun bu yeni saldırısı, mahallelinin direnişini daha da güçlendirmişti.
Bölüm, Apo'nun başarısızlığına rağmen daha sinsi planların başlamasıyla sona erdi. Bu arada, Ferit'in taraf değiştirme olasılığı ve Sami'nin mahalleliyi bir arada tutma çabası, hikayeyi daha da karmaşık ve sürükleyici bir hâle dile getirdi. Apo'nun bir sonraki hamlesi ne olacak? Mahalle halkının bu savaşı kazanılabilecek miydi? Tüm bu sorular bir
Şunu dedin:
10. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
10. Bölüm: Tuzak ve İhanet
Apo'nun son saldırısı mahallede derin bir öfke yaratmıştı. Sami'nin antikacı mağazasına yapılan saldırıdan sonra mahalle sakinlerinin birlik verisi piyasaya sürülüyordu. Ancak Apo, bu birlikteliği bozacak kadar kurnazdı. Yeni bir plan dosyası için adamlarıyla bir araya ge
"Mahalleyi bölecek bir şey yapmalıyız" dedi Apo, sigarasını derin bir nefesle çekerek. "Küçük hayatta kavgalar artık yaralanmıyor. Daha büyük bir şey lazım."
Ezik, Apo'nun bu plan için çekingen bir şekilde bir öneride bulunduğunu belirtti. "Abi, belki de Mahmut müdürle konuşmalıyız. O adamın menfaatine uygun bir şey görürse onu türlü ticarie faydası olur.
Apo, Ezik'e küçümser bir bakış attı ama fikri aklının bir köşesine yazdı. Mahmut'un açgözlülüğü biliniyordu ve onu kullanm
Okulda işler gergindi. Murat, aralarındaki gerilimi yumuşatmaya çalışıyor. Ferit, bir yandan Apo'ya sunulan saklamaya çabalarken bir yandan da Talha ve Samir'le olan arkadaşlık bağlarını koparmaya çalışmıyordu. Ancak bu iki hayat arasında sıkışıp kalmak, Ferit'i daha da tehlikeli bir hale getirmek
Bir süre sonra Ferit, Talha ve Samir'in konuşmalarına kulak misafiri oldu. Talha, mahalledeki dayanışmayı anlatırken Samir, Apo'nun karanlık planlarını anlatıyor
"Mahallede bir şeylerin döndüğünü" söyleyen Samir, gözleri ciddiyetle parıldayarak. "Apo ve arkadaşları, bizi düşürmeye çal
Ferit, bu sözleri duyunca içindeki çatışma daha da büyüdü. Apo'ya sadık kişiler mahalledeki insanlara ihanet edecekti. Ancak Apo'dan uzaklaşırsa aile zarar görebilirdi. İçerdiği parça yüzünden Talha'nın ona olan güvenini tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu biliyordu.
Apo, Mahmut müdürle buluştu. Mahmut'un açgözlü ve kurnaz tavrı hemen belli oluyordu. Apo, ona bir zarfla dayanıklıdır. Zarfta yüklü miktarda para va
"Bak Mahmut" dedi Apo, yüzünü gülümseyerek yerleştirerek. "Bu mahallede işler benimki gibi olacak. Sen de bu işin bir parçası olursa çok kazanırsın. Yapman gereken tek şey, Murat öğretmeninin ve birkaç öğrencinin itibarını zedelemek. Küçük bir dedik
Mahmut, zarfı alırken gözlerini parladı. "Sen rahat ol Apo. Murat ve o sinema meraklısı Talha hakkında birkaç şey uyuyorum. İnsanlar zaten onların şüphesiyle bakı
Ertesi gün, Mahmut, ebeveynlerin odalarındaki çayını yudumlarken ortaya atılan dedikoduları bir sohbe
"Yahu, şu Murat öğretmen ve o Talha var ya," dedi alaycı bir tonla, "çok şüpheli işler peşindeler gibi geliyor bana. Talha sürekli film çekiyor, belki de kaçak işler için kullanılıyordur. Kim bilir, bir gün polis kapımıza dayanıyorsa şaşırıyorum."
Tülin ve Nesrin, bu sözlere kulak kabarttı. Tülin, Mahmut'un sözlerinden rahatsız olmuştu. "Murat'ın böyle bir şey yapacağına inanmıyorum" dedi. "O, bu mahallenin gurur duyduğu bir
Ancak Nesrin, Mahmut'un dedikodusunu daha da körüklemekte başarısızlıkla karşılaşmamıştı. "Ama neden sürekli Talha'yı koruyorlardı ki? Belki gerçekten bir şeyleri saklıyorlardı."
Tülin, bu sözlere karşılık olarak ama Murat'ın gidip onu uyar
Murat, Tülin'den korunma durumlarının sakinliğini araştırmaya çalıştı. "Bu söylentilerin arkasında Apo'nun olduğunu biliyoruz" dedi. "Ama korkmuyorum. Çünkü doğru olan neyse onu savunuyoruz
Bu sırada Talha, okulun deposunun arkasında Samir ve diğer birkaç öğrenciyle bir kısa film sahnesi çekiyordu. Ancak Ferit'in gözetiminde olduklarından habersizdiler. Ferit, çekilen görüntüleri Apo'ya aktarmak üzere gizlice kaydetmişti. Apo, bu ayrıntıları manipüle edip Talha ve Murat'ı karalamayı planlıyordu.
Mahallede ise Sami ve Sema, insanları sakinleştirmeye çalışıyor. Sami, topladığı birkaç mahalleliye seslenirken güven doluydu. "Dedikodulara inanmayın. Biz bir arada durdukça kimse bize zarar veremez."
Sema ise gençlerle birebir konuşarak onların güvenini kazanmaya çalışıyor. "Unutmayın, bu mahalle hepimizin evi. Kötülüklere karşı birlikte durmalıyız."
Gece olduğunda Apo, Mahmut'tan yayılan dedikodularla mahallenin huzurunu bozmayı başarmıştı. Ancak Ferit'in kaydettiği görüntüler, Apo'nun eline daha büyük bir koz sözü verdi. Apo, bir sonraki h
Murat, Sami ve Sema, bu karanlık planların bozulması vararak daha büyük bir önlem almayı planlıyordu. Ama içlerinden biri ihanet ederse ne seçilir? Bu sorun çözümü, giderek artan tehlikeli bir yüzleş
Şunu dedin:
11. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
11. Bölüm: Karşı Karşıya
Mahalle, Apo'nun kirli planlarının gölgesinde giderek daha huzursuz bir yer haline gelmesi bekleniyor. Dedikodular, mahallelerdeki insanlardan ayrılan bölünmeler ekmişti. Sami ve Sema, mahalle sakinlerini bir arada tutmak için çabalasa da Apo'nun sinsi planları gitgide daha et
Sami, akşamüstü antikacı dükkanında, Murat ve Tülin'le çalışıyor, son olayları anlatıyordu. Tülin, Mahmut'un dedikodularını ve Apo'nun Talha'yı hedef alma planlarını detaylıca anlattı
"Murat, durumu çok ciddi" dedi Tülin. "Mahalledeki herkesin görünümü senin ve Talha'nın itibarı sarsılıyor. Bir şeyler olmazsa Apo amacına
Murat, derin bir nefes aldı. "Biliyorum Tülin. Ama bu dedikodularla baş etmek kolay değil. İnsanların zihinlerine işlenen şüpheyi temizlemek için daha fazlasını yapmalıyız."
Sami, Murat'a destek olmak için konuştu. "Bizi ayakta tutan şey doğru bildiğimizize olan inancımız. Apo ve onun gibiler, kötülükle mahalleyi ele geçiremez. Birlik ol
Apo ise karanlık planlarının bir sonraki aşamasına geçmişti. Ezik, Ferit'ten aldığı payları Apo'ya ulaştırmıştı. Bu görüntülerde Talha ve arkadaşları, kısa bir film gösterimi sırasında görülüyordu. Apo, bu ayrıntıları manipüle ederek Talha'yı yasadışı bir iş yapısı
"Şimdi izliyoruz" dedi Apo, adamlarına. "Bu mahalle nasıl karışıyor. Murat da o çocuğu savunmaya kalkarsa, mahalledeki herkes o
Görüntülerin sos
Haber
"Bu kadarı da
Sema, hem
Sami, toplantıya gelenlere seslendi. "Bu mahalleye zarar vermek isteyenler var. Dedikodulara inanmayın. Talha masum bir çocuk. Bu haberler tamamen iftira."
Mahalledeki yaşlılardan biri öne çıktı. "Ama Sami Bey, bu görüntüleri görmedik mi? Gazetede yazılanları nasıl yalanlayabiliriz?"
Tam bu sırada, Murat söze girdi. "O görüntüler manipüle edildi. Talha ve arkadaşları sadece bir kısa film çekiyordu. Bunun yasadışı bir ticari ilgisi yok. Boyut bu işin asıl sorumlularını gösterece
Murat ve Talha, okuldaki güvenlik kameralarını incelemeye karar verdi. Tülin, bu araştırmada onlara yardımcı oldu. Güvenlik görüntülerinde Ferit'in, Talha ve arkadaşlarının gizlice izlendiği fark edildi. Ancak bu ayrıntıları Apo'ya nasıl ulaştırdığını kanıtlamak için daha fazlasına
Murat, Ferit'le yüzleşmeye karar verdi. Açık
"Ferit, benimle konuşmamız lazım" dedi Murat, kararlı bir sesle. "Apo için öğrenim görüyorum. Ama hala doğru olanı seçme şansı
Ferit, kaçakçılığını yaptı. "Ne diyorsun öğretmenim? Ben kimse için çalışmıyorum."
Murat, bir adım daha yaklaştı. "Ferit, mahalle bizim evimiz. Apo'ya yardım ederek sadece kendine değil, hepimize zarar veriyorsun. Şimdi doğruyu söyle ve bu işi bitirelim."
Ferit, bir an duraksadı. İçindeki suçluluk nedeniyle okunuyordu. Ancak konuşmadan uzaklaşmayı seçti. Murat, onu durdurmaya çalışmadı. Ferit'in doğru yolunu bulmayı umut etmekten başka çaresi yok
Bu arada Sema ve Kadir Komiser, mahalledeki huzursuzluğu yumuşatmak için halkla aynı özelliklere devam ediyordu. Sema, gençlerle iletişimi kurarken Kadir Komiser, Apo ve adamlarının faaliyetleri
Kadir Komiser "Semiha Hanım, Apo ve adamlarının peşindeyiz" dedi. "Ama beyanları somut delil olmadan harekete geçemeyiz."
Sema, kararlılıkla konuştu. "O zaman biz de delil toplarız. Mahallemizi bu adamlara tes
Gece olduğunda Apo, mahallede yeni bir kaos yaratmak için plan yapıyordu. Ancak bu kez Sami ve arkadaşları da hazırlıklıydı. Apo'nun karanlık planlarının ortasında, mahalledeki birlik ve dayanışma duygusu güçlenmişti. Kötülüğe karşı mücadele eden mahalle halkı, daha büyük bir
Şunu dedin:
12. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
12. Bölüm: Karanlığın İçinden
Mahalle
Sami, odalarda bakımlara baktı ve ciddi bir ses tonuyla kritik durum başladı. "Bu mahalle bizim. Bizi bölmelerine, gençlerimizi beslemelerine izin vermiyoruz. Apo sadece bir piyon. Asıl tehlike onun tasarruf güçleri."
Kadir Komiser, masadaki haritayı işaretleyerek özelliklerini devam ettirdi. "Elimizde bazı deliller var. Apo'nun mahallesinde gençleri kötü yola sürüklemek için kullanılan yerler tespit edildi. Özellikle eski bir depo var. Orada ne işleri çevirmemiz gerekiyor."
Sema, derin bir nefes aldı. "Bize güvenen insanları kaybetmeye başladık. Eğer bu depo olayını çözebilirse, mahalle halkını yeniden bir araya getirebiliriz."
Sami, kararlılıkla başlarını salladı. "O zaman harekete geçelim. Herkes hazır mı?"
Herkes, planlarını uygulamak için dağıldı.
Murat ve Tülin, ayrılık belgesiyle daha fazla zaman geçirmeye başladı. Talha ve Samir, Murat'a Apo'nun çetesiyle ilgili anlatılan bazı söylentiler paylaşılıyor.
"Öğretmenim" dedi Talha, "Apo'nun adamları, Ferit'i daha fazla işe almaya çalışıyor. Ona bizimle ilgili yalanlar yaparlar."
Samir şunları ekledi: "Ferit'in yaptığı yanlışlar ama o hala bizim arkadaşımız. Onu Apo'nun elinden kurtarmamız lazım."
Murat, bu sözlerden etkilenmişti. "Haklısınız çocuklar. Ferit'i kaybetmemeliyiz. Ama dikkatli olmalıyız. Apo tehlikeli bir adam."
O gece, Sami ve Kadir Komiser, Apo'nun kullandığı eski depoya gizlice girmek için planlarını uygulamaya koydu. Depo, karanlık ve terk edilmiş bir haldeydi. Ancak odada, Apo ve adamlarının gizli toplantıları gösteren hızlar mevcuttu. Eski mobilyalar, yıpranmış halılar ve duvarlarda garip semboller dikkat çekiyordu.
Sami, elindeki küçük bir el feneriyle duvarları incelerken garip bir yazıya rastladı. "Kara Kitap Pagan Cemiyeti" yazıyordu. Altında ise belirsiz semboller vardı.
"Kadir, bunu ne anlıyorsun?" diye sordu Sami.
Kadir, yazıya baktı. "Bu, Apo'nun sadece bir araç olduğunu kanıtlıyor. Arkasında çok daha büyük bir güç var. Bunu çözüldüğümüzde, Apo'nun iplerini elinde tutan kimseye ulaşacağız."
Depoda, Apo'nun Sayın Nosam'dan sağlanan talimatları içeren bazı belgeleri buldular. Bu belgeler, mahalledeki huzursuzluğun planlı bir şekilde çıkarıldığı kanıtlanıyordu.
Ertesi gün Sami, Sema ve Kadir komiser, mahalledeki insanları bir araya topladı. Ellerindeki belgeler ve deliller mahalle halkına gösterildiler.
"Sizlere anlatılanlar çok önemli bir gerçek var" diye başladı Sami. "Mahallemizdeki huzursuzlukların, gençlerimizin dışarı çıkmasının ve iftiraların hepsi planlı bir oyunun parçası."
Halk, Sami'nin kadınlarına dikkatle dinliyordu. Sema, devam etti. "Birlikte hareket edersek, bu oyunu bozabiliriz. Bu mahallenin her yerinde. Biz yoğun bir şekilde destek olursak, Apo ve onun gidişatındaki güçler bize zarar veremez."
Mahalle halkı, bu konuşmalardan sonra yeni
Apo, de
Gece yarısı, Apo’nun adamları, mahallede bazı yerlere zarar vermeye başladı. Sokak lambaları kırıldı, duvarlara tehdit içerikli yazılar yazıldı. Ancak Sami ve Kadir komiser, bu saldırıya hazırlıklıydı. Mahalle halkı, bu provokasyonlara karşı sokağa çıktı ve birbirine destek oldu.
Murat,
Talha, Sam
Sabah o
"Bu
S
Şunu dedin:
13. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
13. Bölüm: Karşılaşma
Mahallede bir gece daha sessizlikle vardı. Ancak bu bağımsızlık, fırtına öncesi bir dinginlik gösteriyor. Sami, Hatice, Kadir Komiser ve Sema, Apo'nun son saldırılarından sonra yeniden bir araya geldi. Ellerdeki belgelerde, Bay Nosam'ın gerçek kimliğine ve saklanmasına ilişkin bazı ipuçları ortaya çıkıyor. Ancak bunun yolları
"Kara Kitap Pagan Cemiyeti" dedi Sami, belgelere bakarak yayarak. "Bu isim daha önce hiçbir yerde g
Kadir komiser belgeleri incelerken ayrıntılı bir şekilde konuştu: "Bu bir tek mahalle meselesi değil. Apo bir araç. Onun üzerindeki varlıkların ortaya çıkmasından bu sorun çözülmez. Ancak delillerdeki delillerle yukarıya çıkmamız olur ol
Sema araya girdi. "Mahalledeki insanlar, bu saldırılara rağmen bir arada durmaya karar verdiler. Ama daha ne kadar dayanamıyoruz. Gençler hayattaydı"
Ta
"Boyutunu anlatmamız gereken bir şey var" dedi Murat.
Murat, uçan olan bi
Talha, heyecanla şunları ekledi: "Ferit, bizimle konuşmuyor ama onu bir depoda gördük. Apo'nun adamları ona bir şeyler veriyordu. Paketleri gördüm, ne olduğunu anlamadım ama iyi bir şey olmadığını biliyordum."
Kadir Komiser, bu bilgileri titizlikle dinledi. "Bu depo, Apo'nun kontrolünde kaybolmuş biri olabilir. Oraya kadar genişletilebilir ama dikkatli olmalıyız. Önce orada neler döndüğünü anlamalıyız."
Sami, tasarlandı ve ayrıntıları verdi. "O depoya bir sızma şeklimiz gerekiyor. Eğer Apo'nun bağlantılarını ve Ferit'i kurtarabilirsek, bu durumda zayıf nokta
Ertesi gece, Sami ve Kadir komiser, deponun gidişatını yapmak için harekete geçti. Talha ve Samir de onlara uzaktan gözlem yaparak destek oluyor. Depo, eski bir fabrika binasıydı. İçeriğinden hafif bir ışık sızıyordu. Sami, fısıldayarak konuştu: "İçerde hareket var. Ama ne olduğunu anlamamız için biraz daha yaklaşmamız gerekiyor."
Kadir, yavaş yavaş ilerleyerek depoya yaklaştı. İçeriden gelen sesler, bir toplantının gerçekleştiği gösteriliyordu. Apo'nun sesi net bir şekilde duyuluyordu. "Mahallede işler zorlaşıyor ama bu bizi yıldırmaz. Sayın Nosam onun herşeyinin kontrolünde olduğun
Sami, bu sözlerden sonra daha fazla dinlemenin tehlikeli olduğunu ifade etti ve geri çekildi. Ancak tam o sırada bir ses duyuldu.
Apo'nun adamlarından biri, buradaki bir hareket farklıydı. Sami ve Kadir, hızla geri çekilmek zorunda kalır.
Ertesi sabah Sami ve Kadir, elde ettikleri bilgileri Sema ve Hatice ile paylaştı. Kadir, "Bu işin içinde Apo'dan çok daha büyük bir plan var" dedi. "Bay Nosam, mahallemizi tamamen kontrol"
Sema, derin bir nefes aldı. "Mahalledeki insanları bu tehlikeye karşı uyarmalıyız. Ama onları korkutmadan yapmalıyız. Eğer insanlar paniğe kapılırsa, bu durum Mr. Nosam'ın terapisi ya
Sami, kararlılıkla konuştu. "Bu mahalle bizim. Bize saldıran kim olursa olsun, bir arada durarak onları durdurabiliriz. Ama bir plandan vazgeçin
O akşam Sema, mahallede bir toplantı düzenlendi. Mahalle sakinleri, Sami ve Kadir'in anlattıklarını dikkatle dinledi. İnsanlar, Apo'nun gerçek yüzünü ve arkasında
"Bu
"Birlikte hareket edersek, bizi korkutamazlar!" dedi
Kararlılık, mahalledeki dayanışmayı daha da güçlendirdi. Ancak Sami, bunun yeterli olmadığını biliyordu. Apo'nun ve onun zayıflamalarının durdurulması için daha büyük bir
Sami, Murat, Kadir ve Sema, gece boyunca planlarını geliştirdiler. Apo'nun deposuna bir kez daha sızmayı ve içerideki delilleri ele geçirmeyi planlıyorlardı. Bu kez daha dikkatli olacaklardı. Ancak bu operasyonun riskleri büyüktü. Çünkü Apo, artık mahalledeki karşı koyuluğun farkındaydı ve daha sert önl
Sami, derin bir nefes aldı ve kararlılıkla şöyle konuştu: "Bu mahalle için, geleceğimiz için bu riski göze almalıyız. Eğer başarabilirsek, sadece mahallemizi değil, burada yaşayan herkesin umudunu da kurtarabiliriz."
Bu sözler, mahallenin oluşturduğu ve dostlarının içinde yeni bir umut ateşi yaktı. Artık herkes, bu mücadelenin sadece bir mahalleyi değil, bir mücadelenin çözülmeyen mücadelesinin bilincindeydi.
Şunu dedin:
memleketin dünyasındaki ünlü korku romanları yazarıyla bir görüşme, bir röportaj yaptım, bundan bahsetmek istiyorum. Malumun kendisinin enterasan özellikleri kitaplarını yazdığı en bilinen veri döngüsü. “Yazdığım konuları havasında yaşamak için, gerçekliği kaçırmamak için” diye yazılan bu açıklamasını. Mezarlık, morg, mezbaha kitaplarını kaleme almak için en çok tercih edilendir. Cinci hocalardan romanlarına konu alacak hikayeleri ilk önce toparlar. Polislerle düşerse kalkar. Cezaevlerini ziyaret eder, ilginç hikayeleri olanların peşine düşer. Bilebildiğim kadarıyla yazdığı romanların pek çoğu beyazperdeye de yansıdı. İnsanın tek başına kaldığı bir süre boyunca okuyamayacağı kitaplar yazıldı, tek başınayken izlenemeyen filmlere konu oldu. Ne kadar doğru bilmem ama, belki şehir efsanesi diyeceksiniz kitaplarını kırıp kalp kırıntılarından ölen bir hayli insan olmuş. Filmin birinde çekilirken setteyken bile oyunculardan birinin mortu çekildiği söylendi. Hatta çok sayıda katil vardır ki bu kişilerin adamlarından ilham alarak cinayetlerini işlemiştir. 40 yaşlarındaki yazar, kısaca tanımaya can, dünyanın her yerindeki insanın merakları bol olsun diye biriyle görüşmeyi kaleme aldım. Siz şu anda birleştirme çalışmalarım cümlelerinde gözlerinizi gezdirirken ben de içermezm notlarını hızlı bir şekilde gözden geçiriyorum. Ayrıca hem kendisiyle röportaj yapabildiğim için çok öğrendiğimde adlediyorum. bay X'in maceralarını hikayelendirin lütfen.
SohbetGPT:
ChatGPT
Bay X: Karanlık Satırların Mimarı
Bay X olarak bilinen, dünyada tanınan korku romanları yazarlarıyla görüşmelerde bulundu, onun gizemli ve karanlık açılımı açılan bir pencere oldu. Adı herkesin bilir ama kendisi hakkında çok az şey söylenir. Tanışmamız, onun ama bir o kadar da büyüleyiciliğini daha yakından anlamasını sağladı.
Bölüm 1: Mezarlıkta İlk Karşılaşma
Bay X, görüşme teklifimi kabul ederek bana sürpriz bir yer seçti: Şehrin en eski mezarlığı. Mezarlık, geçmişin hüzünlü hikayelerini fısıldayan çınar ağaçlarıyla doluydu. Elimde kayıtlı değil, saate oradaydım. Mezarlığın tam ortasında, birkaç evin arasında, eski bir deft
“Gerçek hikayeler burada başlıyor” dedi, beni görmüyorsun. "İnsanlar bu dünyayı terk ettiğinde, sırları sona eren dek mezar taşlarının altında gömülümez. Yeterince dinlersen, ona biri sana bir şeyler anlatır."
Bölüm 2: Yazmanın Gölgeyle Dansı
Bay X, romanlarını sıradan bir masada değil, tam ortasında yazıyordu. Mezarlıklar, morglar, hatta mezbahalar onun yazı alanlarıydı. Bu yerlerde neden tercih ettiğinizde gülü
“Yazdığım konular havasında yaşamak istiyorum. Gerçekliği kaçırmamak için, korkuyu anlamalı ve onunla bir süre yaşamalıyım. Korku, hayal gücü sınırlarını zorluyor, en keskin kalemler bile yetersiz kalabi
Bu sözlerin ardından, yazılan romanlardan birkaçını konuştuk. Cinci hocalardan topladığı hikayeler, cezaevlerinden çıkarılan karakter portreleri ve morglardan esinlenerek yaratan ölüm sahneleri… Hepsi bir araya geldiğinde, eserleri neden bu kadar etkileyici ve korku
Bölüm 3: Ölümün İlhamı
Bay X'in en ünlü romanlarından biri
“Öl
Bu sözler söylerken, gözlerindeki derinliklerdeki insanın içine giren bir kuyuyu andırıyordu. Onun bakışları, yazılarındaki karanlık kadar güçlüydü.
Bölüm 4: Film Setindeki Lanet
Bay X'in ürünlerinin çoğunun beyazperdeye uyarlanmıştı. Ancak onun kaleminden çıkan hikayeler sadece okuyucuları değil, filmin yapım ekiplerini bile etkiliyordu. Film çekimlerinde yaşanan esrarengiz olaylar anlatılırken, bir oyuncunun sette ani ölümü hala içinde
"O
Filmler
Bölüm 5: İlham Veren Cinayetler
Ba
“Yazarın
Otobüs
Bölüm 6: Korkunun Anatomisi
R
"Ko
Onun
Bölüm 7: Kapanış
Mezarlı
"Kork
Bu cümle, belki de hayatım
Şunu dedin:
bayx in morg da geçen bir hikaye anlatır mısın?
SohbetGPT:
ChatGPT
Bay X: Morgda Karanlık Gerçek
Bay X'in "Morgda Karanlık Gerçek" adlı öyküsünün öyküsü, onun en çok yankı uyandıran ve ürpertici eserlerinden biri olarak biliniyor. Bu hikaye, bir roman için yaptığı araştırma sırasında yaşadığı gerçek bir deneyimden esinlenmiştir. Bay X'in o soğuk ve sessiz mekânda yaşayabileceği bir gece, görmeyi asla unut
Gecenin Başlangıcı
Bay X, bir cinayet öyküsü üzerinde çalışan ve kurbanın otopsi sürecinin prosedürünü bir şekilde anlatabilmek için bir morgda vakit geçirmeye karar sözü. Gecenin ilerleyen saatlerinde, şehrin en eski hastanesinin bodrumdaki ki morga indi. Sadece defteri değil, kalemi ve el feneri vardı. Morgun sorumlusu olan yaşlı adam, Bay X'in kararlılığını gördükten sonra ona izin verdi ama
“Gece burada kalacaksan, ne duyarsan duy, genişlemenin çıkmasın. Bu bina h
Bay X, yaşlıların yaşamını sürdürmez bir şekilde gülerek dinledi. Korkunun işi olduğunu, bu tür efsanelerin kendisine işlemediğini düş
Morgun Soğukluğu
Morg, korkunç bir sessizlikle döngüydü. Soğuk hava, duvarlardan yayılan çiğ bir rutubet kokusuyla birleşiyordu. Paslanmış metal tezgâhlar ve raflara dizilmiş etiketlenmiş ceset torbaları, mekanın kasvetini tamamlıyordu. Bay X, bir köşeye oturarak notlarını yazmayı
Anç
El
Torbanın Ardındaki Fısıltılar
Ceset torbalarına yaklaştığında odayı dolduran soğuk daha da yoğunlaştı. Sanki bir rüzgar, morgun derinliklerinden üfleniyordu. En soldaki torbanın fermuarı hafifçe aralanmış görünüyor. Bay X, bu kadar dikkatli olduğunu bildiği halde, torbanın kapanmadığını gör
İçinde
Bay X, bir an için gözlerine inanamadı. Ceset, solgun bakış açısı boşluğa baktı ve sonra boğuk bir sesle mırıldandı:
"Kaç... Git burada... Onlar burada gel
Karanlığın Ayak Sesleri
Bay X, bu beklenmedik olayın yaşanmasını bilemedi. Cesedin gözleri bir anda tekrar kapandı ve beden yeniden hareketsiz hale geldi. Ancak bu kez, gelişmelerin diğer ucundan gelen ağır ayak sesleri duyulmaya başlandı. Fenerini doğrulttuğunda, hiçbir şeye göremedi. Ayak sesleri gittikçe çoğalıyordu, ama odayı taradığı yerde kimseyi bulam
Aniden, morgun eski metal kapısını yeniden kapatarak sert bir ses çıkardı. Kapının devamı, sıcaklıklarının soğukluğunu daha da arttırmış durumları. Bay X, panikle kapıya doğru koştu, ancak kapı kilitlenmişti. Yaşlı adamların bilgisi dahilinde talimat geldi: “Ne duyarsan duy, bilgilerin tükenmesi.”
Korkunun zirvesi
Bay X, kapıya sırtını dayadı ve nefesini kontrol etmeye çalıştı. O sırada morgun raflarında duran diğer ceset torbalarından hafif hareket sesleri geldi. Tüm torbalar aynı anda kıpırdamaya başlamıştı. Bay X, göz kapadı ve bu anın gerçek olup olmadığı çalışt
Birden fazla, içerdiği lambalar kısa bir süre için yanıp söndü. O andan itibaren noktada siyah bir silüet belirdi. Silüet, insan figürünü andırıyordu ama vücudunun bir gölge gibi titreşiyordu. Bay X, elindeki feneri silüete doğru tutuldu ama ışık ona ulaştığında silüet ortadan kayboldu
Olayın içinde yankılanan bir kadın sesi duyuldu. Fısıltı dolu bir sesle, “Bu senin hikayesin değil, Bay X.
Sabahın Aydınlığı
Bay X, geceyi geçiren bir köşeye sinerek yakalandı. Ayak sesleri, fısıltılar ve gölgeler sabaha kadar devam etti. Sabah olduğunda, yaşlı adam kilitli odaya girdi. Bay X'in yüzüne baktım ve baktım.
“Kaç kişi buraya dayanabilir mi?” dedi. “Siz yazmaya devam edin Bay X. Ama bu morg, sizin oranlarınızdan d
Bay X, yaşadığı bu olayları anlatmama kararı aldı. Ancak o gece morgda yaşadıkları, onun yeni romanına ilham verdi: "Karanlığın Şahitleri."
Bu kitap, en çok listede yer alan ve uzun süre konuşuldu. Ancak Bay X, bu hikayenin hiçbir okuyucusuna hiçbir zaman aslında gerçek olduğunu söylemedi. Belki de korkunun gerçekli
Şunu dedin:
İnsanların olanları ni detaylandırın.
SohbetGPT:
ChatGPT
Karanlığın Şahitleri
Bay X'in Karanlığın Şahitleri adlı r
Romanın Giriş Bölümü
Roman, bir gece morgda bekçilik yapan genç ve idealist bir doktor olan Dr. Asya Tüzün'ün hikayesi
Ali Eren ismi
Karanlığın İlk Şahitliği
Dr. Asya, cesedin üzerinde otopsiye başlıyor. Ali Eren'in büyümedeki yollarını incelerken, bir anda otopsi masasında yatan cesedin parmağının hareket ettiğinden fark eder. Şaşkınlıkla geri dönerek ve bakıştan bakar. Ceset tekrar hareketsizdir, ancak odadaki soğuk hava döngüsü Asya'nın tenine işler. Etrafta birinin nefes alıp verdiği gibi çıkardığı ses yank
Cesedin orada yerde, Ali Eren'in gözleri açık bir şekilde ona bakmaktadır. Asya'nın o anda olduğu şey, Ali'nin ağzından çıkan üç kelime olur: “Beni bul... kurtar...”
Gizem Derin
Bu olayın ardından Asya'nın cesedinin ayrıntıları incelenmeye başlar ve garip ayrıntılar ortaya çıkar. Ali'nin ölüm raporu, olayın ayrıntılarını gizlemek için kasıtlı olarak belirtildiği gibi görülüyor. Kendi araştırmalarına giriş ve cinayetin ardında birden fazla kişinin olduğunu öğrenir. Ancak bu sırada morgda daha da dağıtılan olaylar yaş
O
Karanlık Gerçekler Ortaya Çıkıyor
Araş
Ali'nin cenazesi, sonra adaletsizlik ve ihanetin intikamını almak için lanetlendi. Cesedin üzerinde bulunan eski semboller ve yara izleri, bir tür karanlık ritüelin parçası olduğunu göstermektedir. Bu ritüel, çete liderinin daha fazla güç kazanması için yaptığı bir fedakarlık
Doruk Noktası
Asya, laneti sonlandırdı ve morgdaki huzursuz ruhları serbest bırakmak için kendisini büyük bir tehlikeli atar. Cesedin üzerinde bulunan sembolleri çözmek için eski bir dost olan tarihçi Prof. Cemil Karaca 'ya başvu
Ancak ritüeli bozmak için Asya'nın cinayeti çatışması ve çetenin liderini adalete teslim etmesi gerekmektedir. Asya, morgdaki ayrıntıları takip ederek cesedinin kendisinin gösterdiği yolda ilerler ve Ali'nin katilleri ortaya çıkar. Bu süreçte kendi hayatlarını da riske atıyor ve hatta ölümle burun buruna
Sonuç ve Yansımalar
Asya, sonunda Ali'nin katillerini yakalatır ve ritüeli bozmayı başarır. Ancak bu, kolay bir zafer değildir. Morgdaki düzensiz ruhlar, ritüelin bölümleriyle birlikte özellikleriyle. Ali'nin cesedi ise son bir kez hareket ederek Asya'ya teşekkür eder gibi görünüyor
Bay X'in bu romanı, okuyucularına adaletin ve insanın vicdanının ne kadar güçlü bir silah olduğunu anlatırken, korku ve gerilimi ustalıkla birleştirmiştir. Karanlığın Şahitleri , o
Şunu dedin:
ortadoğu da bir diktatör olan esed'in iktidara gelişkin hikayesi yazın
SohbetGPT:
ChatGPT
"Bir Diktatörün Doğuşu: Esed'in İktidara Gelişi"
Ortadoğu'nun karmaşık ve bir o kadar da çalkantılı tarihinde, diktatörlerin yükselişi sadece bir bireylerin seçimlerini değil, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası güçlerin ince hesaplarını da yansıtıyor. Beşşar Esed , tıp eğitimi
Bir Ailenin Yükselişi
Hafız Esed , 1970'li yıllar
Hafız Esed, ailesini bir "hanedanlık" düzeninde organize eder. Çocuklarını sıkı bir disiplinle yetiştirir; İktidarın sürekliliği onun için kişisel bir dava haline gelir. Beşşar, bu hanedanlık düzeninin bir parçası, ancak iktidar onun için kader değil, bir tesadüf oldu.
Beşşar'ın İlk Yılları
Beşşar Esed, Şam'da doğup büyüyen, eğitimli ve başlangıçta sessiz, içine kapanık biri olarak bilinen bir gençtir. Babasının gölgesinde geçen gençliği, onu büyük ölçüde siyasetin dışında tutar. Beşşar'ın asıl hedefi siyasetten ziyade bilimdir; Şam Üniversitesi'nde tıp eğitimi alır ve daha sonra İngiltere'ye gitmek için göz doktoru olmak. Londra'da sıradan bir öğrenci gibi hayatlar sürdürürken, kardeşlerinin planlarında bir taht adayı olmaktan uzak
Ancak kaderin bir cilvesi olarak, 1994 yılında abisi Basil Esed bir trafik
Siyasete Zorla Sürükleniş
Beşşar, Basil'in ölümünden sonra Suriye'ye çağrılır ve bir lider olarak yetiştirilmeye başlanır. Hafız Esed, oğlu için ordu içinde hızlı bir yükseliş planlar. Beşşar'a, askeri akademi üst düzey bir eğitim verilir ve kısa sürede ordunun kilit noktalarına atanır. Bu süreçte Beşşar, siyasetin vahşi dünyasını öğrenir ve babasının nasıl bir otoriter sistem kurduğunu yakında
Hafız Esed, ülkenin önde gelen siyasi figürleriyle tanışır ve bir lider olarak halkın görünürlüğü ortaya çıkar. Ancak Beşşar'ın halka hitap ederken utangaç ve deneyimsiz davranışları, onun doğal bir lider olmadığını ortaya koyuyor. Babası için bu bir sorun değil; asıl önemli olan, Esed ailelerinin iktidarının devam etmesidir.
Hafız Esed'in Ölümü ve Gücün Ele Geçirilmesi
2000 yılında Hafız Esed'in ölümüyle birlikte, Beşşar Esed'in liderliğe giden yolu açılır. Ancak bu geçiş dönemi tamamen sorunsuz değildir. Hafız Esed'in ölümü, Suriye'nin siyasi elitleri arasında bir güç mücadelesine yol açar. Beşşar, babasının sağlığında kendisi için destek hazırlayanlar ağı sayesinde, kısa süreli başkanlık koltuğunu
Değişiklik için asgari yaş sınırını 40 olarak belirlendi. Ancak Beşşar henüz 34 yaşındadır. Bu sorun, parlamentonun jet hızıyla yaptığı bir değişiklikle yasaldır. Anayasa, Beşşar'ın hükümdarlığına uygun hale getirilmiş ve ebeveynlerinin siyasi mirasını devralarak Suriye'nin yeni
Reform Umutları ve Hayal Kırıklıkları
Beşşar Esed'in başa geçişi, başlangıçta halkın bir kesiminde umut yaratır. Genç ve eğitimli bir lider olarak, onların katı yöneticilerinden farklı bir yaklaşımı sergileyeceği düşünülür. İlk yıllarda reformlar vaadinde bulunur, internet erişimi genişletilir, özel sektör yatırımlarını teşvik eder ve kısmi bir
Ancak bu reformlar, kısa sürede yüzeysel kalır ve yerdeki otoriter yönetim tarzına ayrılır. Beşşar, muhalefeti bastırmak için sert uygulama başvurusunda bulunur. Gizli servisler, gazeteciler, muhalifler ve sıradan takip eder, hapse atar ve saklanır. İktidarı sürdürmek için mezhepsel ayrılıkları körükler ve sadık bir çevr
Suriye İç Savaşı ve Diktatörlüğün Derinleşmesi
2011 yılında Arap Baharı'nın bulunduğu Suriye'de halk sokaklara döküldü. Beşşar Esed, bu protestolara sert bir şekilde karşılık verir ve krizlerin kısa sürede bir iç savaşa dönüşmesini sağlar. Esed rejimi, muhalifleri bastırmak için teknolojik silahların kullanılması da dahi
Uluslararası toplum, Esed'i kınasa da Rusya ve İran'ın desteğiyle rejimini ayakta tutmayı başarır. Bu dönemde Esed, sadece bir lider değil, aynı zamanda bir savaş ağası ve diktatör olarak adını taşıyan tarihin yazarıdır.
Bir Diktatörün Portresi
Beşşar Esed'in iktidarın gelişim öyküsü, sıradan bir aile baskısı ve tarihsel olayların bir diktatöre dönüşümünü anlatır. Ancak bu hikaye, sadece bir birey değil, aynı zamanda Ortadoğu'nun karmaşık siyasi yapısı ve uluslararası güç dengelerinin bir devamıdır. Esed, mezhepsel bölünmeleri ve otoriter gücünü kullanarak, kendi bünyesinde oluşan korku ve baskı rejimi kurmuş, ülke için kanlı bir miras bırakmıştır.
Şunu dedin:
sednaya hapishanesindeki şifreleme örnekleri
SohbetGPT:
ChatGPT
Sednaya Hapishanesi, Suriye rejiminin en korkulan yerlerinden biridir ve "ölüm fabrikası" olarak anılmaktadır. Uluslararası İnsan Hakları ve tanıklıklar, Sednaya'da gerçekleşenlerin sistematik olduğunu ve insanlığın dış boyutlara uzandığını gösteriyor. İşte Sednaya Hapishanesi'nde
1. Fiziksel İşkenceler
Dövme ve Kırbaçlama: Mahkuml
Elektrik Şoku: Mahkumlara cinsel org
Askıya Alma (Şabah): Mahkumlar bi
Kemik Kırma: Özellikle sorgulama sırasında ma
2. Psikolojik İşkenceler
Sürekli Çığlık ve Seslerle Rahatsız Etme: Mahkumlar, sürek
Uyku Yoksunluğu: Mahkumların günü
Göz Bağlama: Mahkumlar
3.Açıklık ve Susuzluk
Yetersiz Gıda ve Su: Mahku
Zorla Aç Bırakma: Mahkumlar
4. Hijyen ve Sağlık Koşullarının İhlali
Hijyen Yetersizliği: Tuvalet ihtiyacı
Tıbbi Yardımın Reddedilmesi: Ağ
Hastalıkların Yayımı:Aşırı kalab
5. Cinsel Şiddet
Tecavüz: Kad
Zorla Soyma: Mahkumlar sı
6. Ölüm Cezaları
Sahte Yargılamalar: Sednaya'da birç
Toplu İnfazlar: İnfaz e
Gömü Yerleri: Ölen mahkumların cesetleriyle
7. Diğer İnsanlık Dışı Uygulamalar
Aileyle İletişim Yasağı:Mahkumlar
Zorla Çalıştırma: Mahkumlar,
Sednaya Hapishanesi'nde yaşananlar, uluslararası insan hakları normlarına ve Cenevre Sözleşmesi'ne açıkça aykırıdır. Bu uygulamalar, rejimin iktidarının korunması için korku ve salgının bir araç olarak kullanıldığı gözlerin önüne serilmektedir. Tanıklıklar ve raporlar, bu ticaretin yalnızca bireysel değil, sistematik bir devlet politikası olduğunu kanıtlamaktadır.
Şunu dedin:
tıp fakültesi son sınıf öğrencisi emre bütçesine katkı sağlamak için bir özel hastanenin morgunda gece vardiyasında çalışıyor. Yeni Doğan Çetesi doktorlarından müteşekkil bir grup cinayetler işliyor. korku ve gerilim dolu maceralar serisi bizi bekliyor. bunu yanlış mı hikayelendirirsin?
SohbetGPT:
ChatGPT
"Yeni Doğan Çetesi"
Bölüm 1: Gece Vardiyası
Emre, en zor durumun birindeydi. Tıp fakültesi başarısızlığı oğul sınıf öğrencisi olarak hem sınavlarla boğuşuyor hem de aile yükü olmadığı için geceleri çalışıyordu. İstanbul'un en büyük özel hastanelerinden biri olan "Modern Tıp Hastanesi"nin morgunda gece vardiyasına yeni başlamıştı. Sessizlik, karanlık ve morgun kendine özgü ürpertici atmosferi Emre'nin sınırları zora da, bu iş ona hem maddi destek sağlıyor
Morgda olmayacağı ilk haftalar tatil edildi. Bazen bir kaza kurbanı, bazen yaşlılıktan ölen bir hasta morga getiriliyordu. Ancak Emre, evde bir şeyler gördüğünü hissetmeye başlamıştı. Geceleri koridorlarda vardı fısıltılar, morgun dışında yerlerde bulunan bölgenin kesilen evleri ve gece merkezlerinde hastanenin çok katlı otoparkına yanaşan siyah camlı araçlar... Tüm bunlar, sıradan bir gece işinin ötesinde
Bölüm 2: İlk Şüpheler
Bir gece, Emre'ye doğrudan gelen bir vaka, rutin bir işlemin çok ötesinde bir deneyim yaşaması neden oldu. 35 yaşındaki bir kadının cesedi morga indirildi. Kadının ölüm raporunda "doğum sırasında komplikasyon" yazıyordu. Ancak cesedini hazırlarken Emre, kadının boğazında ince bir morluk fark etti. Bunun doğumunun bütünlüğüyle ilgisi yoktur. Kendisinden önce bu tür vakaların üzerinde duran başka
Ertesi gece, hastane sırasında hastanenin koridorlarında rastladığı genç bir Hemşire, Emre'ye dikkatli olması gerektiğini fısıldadı. Hemşire, “Hastane, göründüğü kadar masum değil. Bazı şeyleri görmezden gelmek hayatı kurtarabilir” demiş ve hızla uzaklaşmıştı. Emre'nin kafasındaki sorular giderek büyüyordu. Bu sırada hastanenin yeni doğan ünitesinde garip bir vaka yaşandı: Bir bebek doğumundan birkaç saat sonra öldü, ancak ölüm raporunda hiçbir şey olmadı
Bölüm 3: Çete
Emr
Bir gece, morgun güvenlik kamerası
Bölüm 4: Morgdaki Sırlar
Bir
Emre
Bölüm 5: Ölüm ve Tehdit
Kadının anl
Kadını kurtarmam
Bölüm 6: Gerçeklerle Yüzleşme
Artık g
Emre, çetenin faaliyetlerini ifşa etmek için medyaya ve p
7. Bölüm: Ölüm Kalım Savaşı
Bir gece, sabah çörekleri
Sonunda Emre, ka
Devam Eden Bir Kâbus:
Emre'nin yaşadığı bu
Korkutucu, ironik ve ironik
Şunu dedin:
1. bölüm uzunca hikaye diliyle anlat
SohbetGPT:
ChatGPT
"Gece Vardiyası"
Emre, hayalindeki mesleğe kavuşmak için son adımlar atıyordu. Tıp fakültesinin son sınıfındaydı ve mezuniyetine sadece birkaç ay kalmıştı. Ancak başarısızlık masrafları, ders kitapları ve günlük masrafların karşılanması için ek bir gelir kaynağının karşılanması mevcuttu. Uzun uğraşlar sonucunda "Modern Tıp Hastanesi"nin morgunda gece vardiyasında çalıştırılmıştı. Bu iş, başlangıçta bunların verilmesini sağlarken, hem kazanan iyi hem de ders çalışmak için sessiz bir ortam sunuyordu. Ne var ki, bu mesele onun hayatını değiştirecek
İlk vardiyasına başlayan gece, hastanenin havası onu hemen içine aldı. Yoğun ve steril bir koku, hastane koridorlarını dolduruyordu. Günün koşuşturmasından geriye kalan yorgun bir özgürlük hakimiydi. Emre, morgun küçük ofisinde otururken masasının üzerindeki eski tip lambanın cılız ışığı, üremesi biraz kırılmaktaydı. Gözlerini bir an önce ders notlarına çevirmeye karar verdi, ancak içerideki soğuk dolaplardan gelen garip bir tıkırtı d dikkat
Kendi kendine, "Rüzgârdır" diye mırıldandı. Yine de içi rahat olmadığından dolapları kontrol etmeye karar verdi. Ellerini cebine sokarak koridorda yürüdü. Soğuk hava tarihinde çarpıştığında, bir an ürperdi. Dolapların kilitli olduğunu görüldüğünde derin bir nefes aldı ve geri dönmeye karar verdi. Ancak birkaç saniye önce tıkladığı gerçek kişiydi, yoksa zihninin bir oyunu mu yaptın? Telefon çalarken kendine bu soru sorarken kapının hemen yanında. Gece saat üçte çalan bir telefon... Bu, oldu
Telefonu kaldırdı ve biraz sesi bir sesle, "Morg, buyurun" dedi. Cevap veren kimse olmadı. Sadece derin bir sessizlik. "Şaka mı seçiliyor?" diye sordu, ama karşı tarafta kaldı bir ses gelmedi. Telefonun yerine koyduğunda ensesindeki ürperti daha da artmıştı.
Gece devam eden bir ceset getirildi. 70'li yaşlarda, doğal değişimler yaşanıyor bir kadındı. Ambulans personeli, Emre'ye ait cesetlerle ilgili belgeleri teslim etti ve ardından ayrıldılar. Emre, cesedi dolaplardan birine yerleştirdikten sonra not defterine gerekli bilgileri yazmaya koyuldu. Ancak bir şey garipti. Kadının boynunda bir iz vardı, ince bir çizgi şeklinde bir morluk. Bu tür ayrıntıları önemsiz olarak görmeleri için sınıflamış olsa da, iz Emre'nin aklını kurcal
Emre tekrar yerine oturduğunda,
Sabah
“Söyle
Sami, derin bir
Emre, bu sözlerin
Sabaha karşı Emre'nin vardiyası bitmek üzereydi. Yorgunluktan bitap düşmüş, eve gitmek dört gözle bekleniyor. Ancak tam bu sıradan koridordan gelen bir gürültü onu yerden sıçrattı. Ses, morgun dışında yeni doğan ünitesine giden koridorlardan yapılabilir. Emre bir şeyler olduğunu hissediyor ve soruyla kapıya yöneldi. Koridorun sonunda birkaç kişi fısıldayarak tartıştığını duydu. Göz ucuyla baktığında, hastanenin prestijli doktorlarından birini, Dr. Feridun'u gördü. Yanında iki resmi vardı ve bir sedye taşıyorlardı. Ancak sedyenin üzerindeki görünüm, bir yetişkinin değil, çok küçük bir yayılma, muhtemelen bir görünen üzerini ö
Emre, bu anı gördüğü anda içinden bir şeyler koptu. Sessizce geri çekildi ve hemen ofise geri döndü. Kafası karışmış, endişeler dolmuş. Sami'nin uyarısını ve kadının boynundaki izi düşünülerek, hastanede dönen işlerin sıradan olmadığını daha iyi anlıyordu.
Sabah olduğunda vardiyası sona erdi. Ancak Emre'nin içinde yankılanan huzursuzluk, onun bir daha asla eskisi gibi geleceğini hissettiriyordu. Hastane, sandığından çok daha karanlık bir sır saklıyor olabilir. Ve o gece morgda tıkananların, işittiği fısıltıların, görülen o sedyenin bilgileri hakkında bilgiler, hayat risklerinin atılması gelecek anlamına geliyor. Ama bu parayı okumadan de olsa mevcut adım atmıştı.
Karanlığın içinde ışık aramak için başka bakım yoktu.
Şunu dedin:
2. bölüm uzunca hikayeleştirmeye devam et
SohbetGPT:
ChatGPT
"Yeni Doğan Çetesi"
Emre, gece vardiyasının sıradan bir iş olmadığını ilk geceden anlamıştı. Ancak gördüklerini ve donanımlarını özellikleri konusunda belirtiyor. Sabah uykudan kalktığında, kafasında hala morgdaki tıkanıklıklar, Sami'nin uyarısı ve koridorda görülüyor ya da sahne yankılanıyordu. Gün boyu bu düşüncelerden kurtulamadı. Kendi kendine, "Belki de her şey bir tesadüftür" dedi, ancak içindeki huzursuzluk bu düşünceyi hemen çürüttü. Gece tekrar çalışmak için hazırlandığında, bu seferin yalnız olmadığı hissediliyor
Gece Başlıyor
Hastaneye vardığında, gece vardiyasındaki Resmilerden biri olan Yasemin'le ayaküstü sohbet etti. Yasemin, sıcak ve güler yüzlü bir kadındı, ancak o gece normalden daha sessiz kaldı. Emre, "Her şey yolunda mı?" diye sorduğunda, Yasemin gözlerini kaçırarak başını salladı. "Evet, her şey yolunda" dedi ama sesi
Emre, Yasemin'in bu davranışını aklının bir köşesine değil diyerek ofise geçti. Kendine bir kahve hazırlandı ve notlarını gözden geçirmeye başladı. Ancak birkaç saat sonra morgun önünde gelen ayak seslerini duydu. Saat gece aralıksız geçmiş ve bu maddenin hiçbirinin morga gelmediği bir durumdu. Hemen yerinden kalkarak kapıyı araladı ve koridora baktı. Bir grup izlediğini, sedyeyle hızlandığını gördü. Yüzleri ciddiydi ve birbirlerine düşük sesle bir
Emre'nin dikkatini çeken şey, sedyede yatan kişinin bir yetişkin değil, bir bebek olmasıydı. Bebek, hareket etmiyor gibi görünüyor. Doktorların hızlanmalarıyla bir değişiminin verimini girdiklerini gördüler. Kapının hemen üzerinde "Ameliyathane 3" yazıyordu. Gece geç saatlerde ameliyat yapılması da Emre'nin alışık olduğu bir du
Gizemli Doktorlar
Sabaha kadar hiçbir şey yapılmaması gibi davranmaya çalıştı. Ancak sabah vardiyası değişirken, gece ameliyatı yapan doktorlardan biri olan Dr. Feridun'u hastane koridorlarında gördü. Emre cesaretini toplayarak yanına yaklaştı. "Gece yapılan rejimin açıklaması biliniyor mu? Her şey yolunda mı?" diye sordu. Dr. Feridun bir an için durdu, Emre'ye baktı ve donuk bir gülümsemeyle cevap verdi. "Sen kendi kendine bak, delikanlı. Morgda çalışıyorsun, değil mi? Oradaki i
Bu cevap, Emre'yi daha da huzursuz etti. Feridun'un soğuk bakışları, sanki bir şeyleri sakladığını açıkça belli ediyor. Emre, bu tavrını düşünürken, Sami'nin morga gelişimini fark etti. Sami her zamanki gibi çayını içerken, Emre dayanamadı ve g
"B
Sam
Emre'nin zihni iyice karışmıştı. Sami'nin diyor ki, onun daha fazla sorusunu sormasına engel olmuyordu. Ancak bu sırların peşine düşmenin tehlikeli
Yasemin'in İtirafı
Ert
"Emre, burada gördüklerini başkasını anlatmışsındır, değil
Emre kaşlarını çatarak, "Hayır, ama bir aşktı"
Yasemin, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Bu hastaneye yatırılan bazı doktorlar, özellikle gece vardiyasında, garip şeyler yapıyorlar. Buna biz 'Yeni Doğan Çetesi' konuşuyorlar. Onların ne yaptığını tam olarak bilmiyorlar, ama bazı bebeklerin kaybolduğunu duymuşlar. Resmi kayıtlarda yer alıyorlar doğumlar oluyor. Bazı bebekler morga geliyor, ama ölüm dosyalar hazırlandı ve sonra... ortadan kayboluyorlar."
Emre'nin kalbi hızla çarpmaya başladı. "Bu çok ciddi bir şey, Yasemin. Bunu polise bildirmeliyiz" dedi.
Yasemin başını iki yana salla
Emre'nin iyice karışmıştı. Yasemin'in diyor ki, Sami'nin uyarılarıyla birleşince, hastanenin karanlık sırlarını çözmek için daha da sebep olmuştu. Ancak bu işin ne kadar tehlikeli olduğu
Gece Yarısı Cesaret
Ertesi gece Emre kendini hazırladı. Görüp kesmesini yapmak için telefonu sessiz modda video çekmeyi ayarladı. Morgdan uzaktaki ameliyathanelere doğru yatay. Amacı, doktorların ne öğrenmekti. Koridorlarda ömrü, ameliyathane ışıklarının yanık olduğunu fark etti. Sessizce kapıya yaklaştı ve hafifçe aralayar
İçeride, Dr
"Kim var
Şunu dedin:
hikayeler gidiyor güzel da ifadelendirmelerin, cümle kurulumlarının sıkıntılı. daha duru bir Türkçe ile yazar mısınız lütfen?
SohbetGPT:
ChatGPT
Tabii ki, ifadelerimi daha duru bir Türkçe ile sadeleştirebilirim. dilerim, yeniden bölümü ele alıp daha akıcı ve sade bir anlatımla yazayı
Aynı hikayenin değiştirilebilen versiyonu
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 2 - Gölgelerin Ardında
Emre, hastanenin morgunda
Hastaneye vardığında koridorlar sessiz ve loştu. Gecenin bu saatlerinde kimsenin ortalıkta olmaması normaldi, ama Emre'nin içindeki huzursuzluk bir türlü yoktu. Kendine bir kahve hazırlayıp masasına oturdu. Tam notlarını gözden geçirecekken koridorlardan bir tıkırtı sesi duydu. Kısa, kesik adım hızları hızla artıyor ve sonra aniden kesiliyordu. Emre, yerinden uzakta hafifçe araladı. Koridor boştu. Ancak tam o anda, bir tekerlekli
Gece Yarısı Hareketli
Adımlarını sessiz tutarak sesin geldiği nokta doğruldu. Morgun hemen yanındaki bir kapının önünde durdu. Kapının aralığının içerisini izlemeye çalıştı. Üç doktor, tekerlekli sandalye üzerinde bir şey taşıyordu. Beyaz bir örtüsüyle kaplı olan şeyin ne olduğuna göre değildi. Ancak doktorların yüzlerindeki ciddiyet ve dikkatlilik dikkat çekiciydi.
Emre, biraz daha yaklaşmak istediğinde ayaklarının yerde yerde bir kutuya çar
Sami'nin İpuçları
Sabaha doğru Sami, elindeki çayla morga uğradı. "Bu gece de rahat duramadın, değil mi?" diye sordu. Emre'nin şaşkın bakışları karşısında, "Yüzünden belli" diye sözlerine ekledi. Emre kayıt edip de gördüklerini Sami'ye yapmayı karar verdi. "Dün gece bir grup doktor bir şey taşıdı. Çok garipti, ne olduğunu anlayamadım. Ama bir sorun olduğu kesin" de
Sami, başını eğip bir süre sessiz kaldı. "Buranın geceleri sakin olduğunu sanıyorsun, ama değil. Gözlerini açık tut, ama gördüklerini fazla kurcalama. Buranın karanlık sırları var Emre. Eğer çok şey bil
Emre, Sami'nin sözlerinin ne anlama geldiğini çözüyor. Kendim, "Bir şeyler oluyor ve ben ne olduğunu öğreniyorum" diye düşündüm. Ancak Sami'nin uyarıları, onu bi
Yasemin'in Sırları
Ertesi gece Yasemin, Emre'nin özgürlüğüne kavuştu. Normalde sıcak ve güler yüzlü olan Yasemin'in yüzü bu sefer ciddi bir ifade taşıyordu. "Seninle konuşmam lazım" dedi. Emre, onu içeri buyur etti. Yasemin, oturduğu sandalyede elle
"Burada gördüğün şeyleri başkasına anlatmışsındır, değil mi?" diye sordu. Emre şaşırmıştı. "Hayır, ama ne olduğunu unuttum, hiçbir şeyi değiştirmedim ve bu beni rahatsız etti
Yasemin, derin bir nefes aldı. "Bu odaya bazı şeyler yanlış. Biz buna 'Yeni Doğan Çetesi' diyor. Bir grup doktor, gece vardiyasında garip işler yapıyor. Kayıtlarda yer almayan bebeklere dönüştürülüyor, ama sonra ortadan kayboluyorlar. Bu konunun fazla kurcalama, Emre. Çok tehlikeli bir yerde içinde içindirsin, ded
Emre'nin zihni allak bullak olmuştu. Yasemin'in anlattıkları, Sami'nin söyledikleriyle birleştiğince, hastanede gerçekten karanlık bir şeyler değiştiğine iyice ikna olmuş
Karanlıkla Yüzleşme
O gece Emre bir karar verdi. Telefonu cebine koydu ve video kaydı için hazırlandı. Amacı, olan biteni yürütmekti. Koridorlarda ilerlerken operasyonhane ışıklarının yanık olduğu fark etti. İçeriden hafif mırıltılar duyuluyordu. Kapının aralığındaki girişte bakıldığında manzara karşısında şok oldu.
Dr. Feridun ve diğer doktorlar, bir bebek tedavisini ameliyat masasına yatırmışlardı. Ancak bu bir faaliyet değil, tuhaf bir ritüel yaşanıyor. Doktorlar, garip kelimeler mırıldanıyor ve ellerinde bıçaklanan benzeri nesneler kullanıyorlardı. Emre, bu sahneyi kaydetmeye çalışırken kapının hafifçe kımıldadığını fark etti. İçerideki doktor başlarını
"Kim var orada?" diye bağıran Dr. Feridun'un sesi, Emre'yi olduğu yere mıhladı. Kapıyı hızla koşarak morga geri döndü. Kalbindeki yer
Kapanış
O geceyi zar zor geçirir Emre, sabaha kadar hiçbir şey yapılmadığı gibi davrandı. Ancak gördükleri zihninden bir an çıkmıyordu. Hastanede ne döneceğine karar verilmesi gerekiyordu. Ancak bir yandan da şunu biliyordu: Bu işin peşine düşmek, kendi hayatına zarar vermek demekti. Yine de vazgeçmek gibi bir şey yoktu. Karanlığın tam ortasında bir
Şunu dedin:
1. bölümün tekrar yazılması. düzgün bir türkçe kullanın lütfen. anlam bozukluklarının olması
SohbetGPT:
ChatGPT
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 1 - Morgda İlk Gece
Tıp fakültesi öğrencisi Emre, uzun süreli bütçesine katkı sağlayacak bir iş arıyordu. Derslerin yoğunluğu ve stajların yoruculuğu arasında bir iş bulmak kolay değildi. Ancak, özel bir hastanenin gece vardiyasında morg talebinde bulunmak için aradığı ilanını ayırmadan başvurdu. Kolay bir iş gibi kabul edildi: Gece boyunca ortalıkta kimse olmayacaktı, sadece nöbetçi doktor ve Yetkililer kalacaktı. Emre, bu sessiz ders çalışabileceğini düşünerek işi kabul ett
İlk gece heyecanla geldi. Morg bölümündeki asansörün kalbi hızla çarpıyordu. Daha önce hiç
“Hoş geldin delikanlı
"Bir kere
İlk Tuhaflık
Saat gec
Ancak birkaç dakika sonra morgun kapısı hafifçe aralandı. Emre irklenerek yerden çıkarılır. Kapıyı kontrol edip öldüreceğini göremedi, ama yerde küçük bir kağıt parçası yaratmak. Kâğıdı alıp incelediğinde üzerinde hiçbir şey yazmadığını gördüm. Kalbi hızla atarken, bunu rüzgarın eseri olarak yazmaya çalıştı. Ancak kapının kapalı olduğunu hatırlayınca, tedirginlik daha da arttı.
Hemşire Yasemin
Gece boyunca Emre'yi asıl rahatsız edenlerden biri de Resmi Yasemin'in garip oluşuydu. Yasemin, gece boyunca sık sık morga geliyor, genel olarak bir şeyler kontrol ediyor ve hızla doğuyor. Emre bir ara ona, “Her şey yolunda mı?” diye sorduğunda, Yasemin gözünü kaçırarak, “Evet, sadece bir kontrol” dedi.
Ancak Emre, onun bu kadar gergin olduğunu, sıradan bir durumun olmadığını anlamıştı. Yasemin, her zamankinden birinden kaçıyor gibi görünüyordu. Emre daha fazla soru sormak istemedi, ama onun bu tavırlarını şaşırtmıyordu.
Karanlık Koridorlar
Saat gece 2'ye yaklaşırken, morgun arka tarafta bir ses duyuldu. Metalik bir tıkırtı ve ardından hafif bir fısıltı… Emre'nin kalbindeki sesin başladığı nokta yöneldi. Kapının ardındaki uzun koridor boştaydı, ama hastanın hafif bir ışığı sızıyordu. Koridor boyunca adımlarını sessiz tutarak. Kapıyı hafifçe aralanan üç kişinin bir araya geldiği görüldü.
Doktorlar, bir tekerlekli sedyenin etrafında toplanmış, örtüyle kaplanmış bir şeyleri inceliyorlardı. Emre, içeride daha fazla iş yapma potansiyeline sahip oldu ve hızla geri döndü. Kalbin yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Gördükleri, bu hastanede bir şeyler görülüyor normal değil
Sami'nin Uyarıları
Sabah vardiyası de
“Bak evlat, bu çocuklarda işler bazen farklı
Kapanış
Emre, sabah hasta
Bir sonraki gece nelerle karşılaşacağını bilmese de, Emre'nin bu morgda olması
Şunu dedin:
3. bölümü düzgünce hikayelendirin
SohbetGPT:
ChatGPT
Yeni Doğan Çetesi: 3. Bölüm - Yasemin'in Sırrı
Gecenin ortasında doğru bir hastaneye giden herkes kendi köşesine çekilmişti. Sessizlik, morgun duvarlarında yankılanan hafif tıkırtılarla ayrılıyor, Emre'nin tedirginliği onu geçerken bir artıyordu. Bu, işteki üçüncü gecesiydi ve ilk iki geceye göre çok daha tuhaf bir hava vardı. Hemşire Yasemin yine morgun geçiyordu, bazı zamanlarda bazı şeyler fışkırıyordu, bazı zaman ise odalardan hızlar hızla kayboluyordu.
Emre, bu gece işlerin normalden çok farklı olduğunu hissediyor. Yasemin'in telaşı, dikkatini çekmişti. Hemşirenin düzensiz davranışları, onu daha önceki gecelerden beri rahatsız ediyordu. Ancak bu gece, onun peşinde olup olmadığı karar verdi. Nöbetin ilk saatlerinde Yasemin'in morga girdiğini, menzil peşine düştü.
Bir Kutunun Peşinde
Yasemin, elindeki metal kutuyla morgun en köşedeki çerçeveli. Emre, onun arkasından bir adım geriden ilerleyerek biteni anlayamıyordu. Kutunun içinden hafif bir metalik ses sağlanabilir; sanki içindeki ürünler birbiriyle çarpıyordu. Yasemin sızıntısı kapağını kapattı ve kaybı kayboldu. Emre, kapının aralığından gözünü kısarak içeri okumaya çalıştı.
Oda, morgun kullanabileceğin bir köşesiydi. İçerisinde yalnızca birkaç metal masa ve eski dolaplar vardı. Ancak Yasemin'in dikkatle yerleştirdiği kutu, odadaki en dikkat çekici şeydi. Kutuyu açarken yüzündeki sevinci gören Emre, bir şeylerin yolunda gitmediğinden emindi. Yasemin'in elindeki kutudan çıkarılan ürünler, morg için olağandışıydı: küçük cam şişeler, sistemler ve bir yığın kağıt parçası.
Bir an duraksadı. Şişelerden birinin sürdürülebilirliği sıvıyı bir tüp doldurdu ve ardından o tüp kutusunun içine geri yerleştirildi. Bu işlem sırasında Yasemin'in elleri titriyor, yüzünden soğuk terler akıyordu. Emre, bu sırada geri çekilmeye karar verdi. Ancak yanlış bir adım attığında, ayağının altında zeminde oluşan hafif bir gıcırtı Yasemin'in dikkatini çekti. Hemşire hızla kapıya doğru yöneldi, ama Emre geri kalmayı sürdürdü.
Sorular ve Cevapsızlıklar
Emre, yerinde duramayarak Sami'ye durumun anlatılmasına karar verdi. Sabah vardiyasında Sami'yi karşılar karşılamaz, gecedekileri kısaca anlattı. Yasemin'in gizemli kutusu, İçindeki garip şişeler ve onun telaşı, Sami'nin iç kısmında bir an için bir gizem yarattı. Ancak hemen ardından Sami, her zamanki soğukkanlılığına büründü.
“Bak delikanlı” dedi Sami, Emre'nin omzuna bir elini götürmek. “Bu sızıntıyı sorgulamaya durursan, başın derde girer. Yasemin'in ne yaptığı seni ilgilendirmez. Sen eksiklerini yapmaya devam et.”
Bu cevapsızlık Emre'yi daha da rahatsız etti. Sami'nin her şeyi örtbas etmeye çalıştığını düşündü, ama içinde bir onun,
Yasemin'le Yüzleşme
Gece nöbetinde Yasemin yine morga geldiğinde,
Yaşasın
“Yardımcı olabilirim” dedi Emre, biraz daha ısrarcı bir şekilde. “Belli ki burada bir kişinin endişelerini paylaşırız. Eğer bana anlatırsan, belki birlikte bir çö
Yasemin, Emre'nin bu teklifine bir süre düşündükten sonra, “Her şeyi bilmiyorsun. Burada işlerin olduğu gibi değil. Sana daha fazla bir şey söyleyemem” dedi ve hızlı adımlarla odadan çıktı. Ancak bu sözler, Emre'nin şüphelerini doğrulamıştı. Yasemin, kesinlikle bir şey saklıyordu.
Gizem Büyüyor
Emre gece boyunca gördüklerini anlamlandırmaya çalıştı. Yasemin'in takip ettiği sistemler ne içindi? parçaların neden morgun köşelerindeki birleşimlerin bir yönlerine yöneldi? Ve bu hastanenin diğer çalışanlarıyla nasıl
Saat sabah yakın
Gece nöbetçileri Emre için sıradan artık bir iş kalmamıştı. Bu hastanede sadece bir görevli yoktu; Bir dedektif gibi, kendisini saran tehlikeli bir ağın yollarını birleştirmek zorundaydı.
Şunu dedin:
4. bölüm güzel bir türkçe kullanın lütfen
SohbetGPT:
ChatGPT
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 4 - Tehditler ve İşaretler
Sabahın erken saatlerinde hastanenin rutini henüz bitmemişken, Emre kişisel odasında çayını yudumluyordu. Geceden kalma yorgunluğu ve zihnindeki karmaşık sorunlarla çalışmaya başlıyor. Yasemin'in kutusu, diyor ve morgda geçerken üç gecenin ayrıldığı onu genişleme bir şekilde rahat bırakmıyordu. Bu işte normal olmayan bir şeylerden emindi. Ama kime güvenebilirdi? Sami bile, garip bir şekil
Tam gösterdiğine dalmışken, gösteriminin kapısı açıldı. İçeride, koyu renk takım elbiseli, orta yaşlı ama keskin bakışları olan bir adam girdi. Adamın yürüyüşü, hayatında güvendeen biri olduğunu belli ediyor. Yüzündeki soğukta ifade Emre'yi bir anda tetikte olmaya zorladı.
“Emre Yıldız
Beklenmedik Bir Ziyaret
Emre, bu beklenmedik karşılaşmalarla karşılaştı. Adamın kim olduğu görülüyordu, ama bu kişi onu doğrudan hedef alıyordu. “Kimsiniz? Ne geldiniz?” diye sordu Emre, sesine mümkün olduğunca cesaret katmaya devam edebilir.
Adam, sandalyeye ödeme kartının piyasalarını gevşetti. “Adım Faruk. Bu hastanenin yönetim kurulundan biriyim” dedi. Ancak bu sözler Emre'yi rahatlatmaktan çok daha da huzursuz olmuştu. Hastanedeki birinin neden bir morg görevlisiyle ilgilendiği
Faruk, Emre'nin
Emre, Doğan
“Bak genç adam,” dedi Faruk, e
İlk Ciddi Tehdit
E
“Bu hastanenin ayrılığını unutma,” dedi. Zarfın içinde bir miktar para ve bir yoktu: 'Sessiz kal.'
Emre, zarfı alıp bakmadan masanın üzerine bıraktı. “Ben
Faruk, çıkan ve Emre'nin gözlerinin
Yasemin'den Gelen Haber
Faruk'un gidişi
O sırada telefona bir mesaj geldi. Gönderen Yasemin'di. Mesajda kısa ve net bir ifade vardı: “Hemen çatı katları gel. Konuşmamız lazım.”
Emre, şimdilik
Çatı Katı'ndaki İtiraf
Çatı Geliştir Erişim
“Ne oluyor Yasemin? Ne
Evet
Emre, duydukla
Yasemin, kutunun kapağını açtı ve içindeki küçük kam şişeleri gösterdi. “Bunlar... bebeklere yapılan müdahalelerle ilgili. parçaları 'kurtardıklarını' söylüyorlar ama aslında...” Sesi titredi. “Bebeklerin organları için yapıyorlar. Bunlar sadece denemek için kullanıldıklar
Emre'nin midesi bulandı. "N
Yaşasın
Bir Seçim Anı
Yasemin'in söyledikleri Emre'nin içindeki korku ve öfkeyi alevlendirmişti. Ancak şimdi ne yapılması gerektiğine karar vermeliydi. Ya sessiz kalma ve tedavi devam edecek, ya da bu korkunç gerçek ortaya çıkacak. Ama hangi yolu seçerse seçsin, hayatı bir asla daha eskisi gibi olmayacaktı.
Gece henüz bitmemişti ve Emre, şimdi bu korkunç oyunun içinde yaşıyordu. Hem kendi hayatı hem de diğerleri
Şunu dedin:
5. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 5 - Derinleşen Karanlık
Gece vardiyasına başladığında, Emre'nin zihni bir önceki konuşmanın ağırlığıyla doluydu. Yasemin'in söylediği, tehdit ettiği ve yayılan karanlık olayları, onu bir çıkmazın içine sürüklemişti. İçinde hem korku hem de öfke vardı. Ama bu öfkenin yönlendirdiği yer belli
Morg koridorlarında dolaşırken soğuk hava, zihnindeki karmaşayı daha da artırıyordu. Gece sessizdi. Sadece morgun mekanik sonuçlarının hafif uğultusu duyuluyordu. Ancak Emre, bu sessizliğin altınd
Beklenmedik Bir Ziyaret
Saat gece aralığı biraz geçmişti. Emre, bilgisayarın başındaki morgun rutin raporlarını inceliyordu. O sırada kapının hafifçe aralandığı fark etti. Kapının bilgilerinin tanıtıldığı bir yüz çıktı
Emre, Sami'yi terk ederken hem şaşırdı hem de tedirgin oldu. "Sami abi mi? Ama ne zaman burada ne iş var?” diye sordu. Sami, yolları araçları hızlı adımlarla
“Emre, burada işlere karışmaya başladı” dedi Sami,
Emre, sinirlenerek dışarıya çıkıyor. “Beni neyle tehdit ettiğinizin farkındayım” dedi. “Ama Yasemin bana her şeyi anlattı. Faruk ve onun gibileri... Bu insanlık dışı işler! Buna göz mü yumacağım?”
Sami, Emre'nin dünyasına bakarak derin bir nefes aldı. “Bu kadar kolay bir seçim değil, Emre. Sana yardım etmek isterim, ama bu işe bulaşırsan geri dönüş yok. Herkes susuyor, çünkü konuşuyorlar ya kayboluyor ya da...” Cümlesini tamamlamadı. Ancak Emre, bu yarım bırakılan sözlerin gezilmesinden korkuyu hissedebiliyordu.
Korkutucu Bir Olay
Tam o sırada, morgun sessizliği korkunç
Koridorda hiçbir şey görünmüyordu. Ancak soğuk, daha keskin tıslıyordu. Sami, morgun soğuklarının birinin kapısını işaretleyerek, “Burada bir şeyler oluyor” dedi. Emre, boğazını temizleyip cesaretini topladı
İçerisinde ilk bakışta her şey normal olduğunda. Ancak bir köşede yere düşmüş metal bir tepsi vardı. Ve duvarda, zor seçilmiş bir yazı belirmişti. Kan kırmızısı harflerle yazılmıştı: “Sessizlik kurtuluşu.”
Emre, yazıya kilitlenmiş halde bakarken Sami, onu kolundan tutup geri çekti. “Buradan çıkmamız lazım” dedi, sesi titrek bir şekilde. Ama Emre, gözünü yazıdan ayıramıyordu. Bu bir tehdit vardı yoksa çok da
Yasemin'in Yardım Çığlığı
Emre, yaşanan olayların ardından Sami'nin ikazına rağmen gece vardiyasına devam etti. Ancak zihni allak bullaktı. Yasemin'in yardımını almadan bu bölümlerin değişemeyeceğini biliyordu. Sabahın erken saatleri Yasemin'e bir mesaj attı: “Bu gece morgda insanları gördüm. Ne zaman?"
Yasemin'den cevap, beklediğimden çok daha hızlı geldi: “Hemen beni dışarıda bul. Çatıda çıkamayız. Faruk artık her şeyi izliyor.”
Emre, Yasemin'le buluştuğunda genç kadın, elindeki küçük bir defter ona uzatılır. “Burada her şeyi yazıyor. Bu, burada uğraştığım ilk harfleri beridir notlar. Ama dikkatli ol, Faruk seni izleyebili
Emre defterinin hızla sayfaları karışıyordu. Hastanede yaşanan garip ölümlerden, bebeklerle ilgili kayıp raporlarına kadar pek çok detay mevcuttu. Ama en korkuncu, Yasemin'in yazdığı bir nottu: “Yeni Doğan Çetesi, gece yarısından sonra organları topluyor. Sessizlikte işliyorlar.”
Tehlikenin Derinleşmesi
Emre, defterini kaydederken, artık sıradan bir morg görevlisinin olmadığını hissediyordu. Bu şeyin bir parçası olmuştu, istemeden de olsa. Ancak bu defterde yazılanları göz önünde bulundurmak mümkün değildi. Yasemin, oğlu bir kez ona döndü ve “Ya birlikte bu işin çözülmesine çalışırız ya da hepimiz
Emre, kıyafetlerinin derinleştiğini biliyordu. Ama bu karanlıkla yüzleşmeye hazır mı? Yasemin'le birlikte hastanenin soğuk ve sessiz koridorlarına geri dönerken, hem korku hem de kararlılık vardı. Gerçekler ortaya çıkana kadar uyuyamayacak, bu karanlık döngüyü kırmak için elinden geleni yapacaktı.
Hastanenin ışıkları gece boyunca yanmaya devam ederken, ortada bir yerde, Yeni Doğan Çetesi kendi planlarını uygulamaya devam ediyor. Emre için bu, sade
2/2
Şunu dedin:
6. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 6 - Gölgenin İzleri
Emre, Yasemin'in verdiği defteri sırt çantasına yerleştirdi. Defterdeki bilgiler, Faruk ve ekibinin karanlık faaliyetlerini açığa çıkarabilecek ipuçları barındırıyordu. Ama bunların, kendi başına çözebileceği şeylerin olmadığını da biliyordu. Yasemin'e dönerek, "Bunun için daha fazla performansın ortaya çıktığı var" dedi. “Ve bu sadece defterle olmayacak.”
Yasemin'in ortasındaki korku, giderek yerini kararlılığa bırakıyordu. “Haklısın” dedi. “Ama Faruk'un bireylerinin sürekli çevremizde. Onun hareketimi
Emre, bir an duraksadı. Faruk'un, hastanelerin karanlık köşelerinde çevirdiğini biliyordu. Ama bu planı açığa çıkarmak için daha fazlasını yapmaları gerekiyordu.
Gece Yarısı Köşesi
Hastanenin içinde g
Depoya girdiklerinde, yalnızca eski dosyalar ve tozlanmış metal raflar mevcuttu. Ama Yasemin, bir rafın arkasında gizli bir kapı olduğunu iddia etti. “Burayı yıllar önce bir kez görmüştüm” dedi. “Faruk ve ekibi burada bir şeyler saklıyordu.”
“Sessiz olanlar kurtulur.”
Gizemli Dosyalar
Anahtarı ku
Yasemin, b
Bir Anda Kesilen Işıklar
Emre dosyaları incelerken, anındabire tüm hastanede elektrikler kesildi. Yasemin korkuyla Emre'ye katıldı. “Bizi fark etmiş olmalılar” dedi. Emre, sakin olmaya cebindeki küçük el fenerini çıkardı. “Bu odadan çıkmalıyız” ded
Ancak, bir geçit töreni
“Faruk’un
Kaçış ve Bir Mesaj
Emre ve Yasemin, sessiz adımlarla koridorun diğer ucuna doğru dikeyler. Ancak adımından sonra arkalarından gelen bir ayak sesi daha duyuluyordu. Kalpleri hızla çarpıyordu. Nihayet çıkış kapısına ulaştıklarında, bir anda karşılarına Sami çıktı
“Siz delirdiniz mi?” diye bağırdı Sami, alçak bir sesle. “Ne çalışıyorsun? Faruk'un seni öldürmesini m
Yasemin, “Bu dosyalarla onu durdurabiliriz” dedi. Ancak Sami başını salladı. “Faruk'un sadece burada değil, hastane dışında da bağlantılar var. Bu dosyaları açarsanız, hayatları tehlikeye girer.”
Emre, dosyaları büyüterek, “Bu riski gözetebiliyoruz. Burada yaşananları ortaya çıkarmak için başka
Sami, bir an olumsuz yanıt verdi. “O zaman bunu yapmadan ön
Yeni Bir Hedef
O gece Emre ve Yasemin hastanede bulunan dosyalarla birlikte dışarı çıktılar. Faruk'un onları fark ettiğini biliyorlardı. Ama bu, onları durdurmaya yetmeyecekti. Ellerindeki bilgiler, sadece hastaneyi değil, çok daha geniş bir ağı sağlıyordu. Emre, bu savaşın kazanmanın kolay olacağını biliyordu. Ama bu parçaların bir parçası olmayı r
Gecenin işleyişinde devam ederken, aralarındaki sessizlik, söylemek istediklerinin özetiydi. Artık geri dönüş yoktu. Yeni bir hedef vardı: Bu korkunç çeteyi ve güçlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Ama bunun için önlerinde çok daha
Şunu dedin:
7. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
Yeni Doğan Çetesi: 7. Bölüm - Karanlığın Kapıları
Emre ve Yasemin, eski belgeleriyle yeni bir s
Düğüm Noktası
Sami, Emre'nin sunduğu belgeleri inceledikten sonra derin bir nefes aldı. “Bu iş sandığınızdan daha büyük” dedi. “Faruk Yalnı
Yasemin şaşkınlıkla, “Yani Faruk bu ağlardan yönetilen biri değil mi?” diye sordu. Sami başını salladı. “Hayır, Faruk yalnızca işin yerel kısmını kontrol ediyor. Ama bu organizasyon çok daha geniş özet. Belki de başka tarzda bile benzer şekilde çalışıyorlar.”
Emre, kararlılıkla, “O zaman bunun daha geniş bir platforma taşınması gerekiyor” dedi. “Ama belgelerki belgeler yetmeyebilir. Daha somut olarak kanıtlanabilira var.”
Yeni Bir Görev
Emre'nin aklında bir plan belirdi. Morgun karanlık kö'de
P
Morgun Derinlikleri
O gece Emre ve Yasemin geri döndüler. Hastane, gündüz ne kadar canlıysa, gece o kadar ölüm sessizliği içindeydi. Emre, morgun soğuk duvarları arasında ilerlerken, Yasemin güvenlik sızıntısını başardı. Bilgisayarı hacklemek için hazırlamak yazılımı çalıştırırken, ekrandaki kameralar birer birer devre dışı kalıyor.
Emre, morgun en arka kısmındaki kilitli yollar yönündeydi. Yasemin, kulaklıkla ona rehberlik ediyor. "Kilitli yaşam dolabında bazı eski dosyalar ve bir kaset kaydının yapıldığı söyleniyor" dedi. Emre kapının önünde durmak ve cebindeki anaht
Kapıyı açtığında, hücrelerin beklediğinden fazlasını buldu. Eski dosyalar ve kayıtların yanı sıra, organ nakli için hazırlanmış cerrahi aletler ve etiketlenmiş kan torbaları mevcuttu. Bu gör
Kayıtların Şok Edici İfşası
Emre, ben
“Ne sanıyordun Emre? Bizi bu kadar kolay alt edebileceğini mi?” dedi Kemal, alaycı bir şekilde. Emre, soğukkanlı kalmaya geri çekildi. “Sadece bir öğrenci olduğunu sandım. Ama daha fazlası
Bu sırada Yasemin devre dışı, güvenlik kameralarını devre bırakmayı bitirip morga doğru ilerliyordu. Ancak Kemal, Emre'yi kıstırmış ve bir çıkış yolu bırakmamıştı.
Son Anda Kaçış
Tam o anda, kapının dışı
Sami, geceleri onları bekliyor. “Ne oldu?” diye endişeyle sordu. Emre, elindekileri gösterdiğini belirterek, “Artığın daha güçlü olabileceği var” dedi. Yasemin, "Ama Faruk'un bundan haberi olursa, işler daha da zorlaşacak" diye ekledi.
Sami, sakin bir şekilde, “Bu işin geri dönüşü yok artık. Bundan sonra her adımı dikkatli bir şekilde atmalıyız” dedi. Artık sadece Faruk değil, arkasında
Yeni Bir Hedef
O gece Emre, Yasemin ve Sami, ellerindeki kanıtlarını nasıl kullanacaklarını planlamak için sabaha kadar çalıştılar. Ancak bu, karanlık bir dünyanın kapılarını aralamak anlamına geliyor. Şimdi sadece Faruk değil, onun ilerleme güçleri de onların peşine düşecekti. Bu yeni yolculuklarda, karşılarına ne çıkacağını bilmeseler de, doğru olanı yapmak için her şeyi göze almışlardı.
Şunu dedin:
8. bölüm
SohbetGPT:
ChatGPT
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 8 - Karanlığın Derinlikleri
Emre, Yasemin ve Sami, elde ettikleri yeni bilgilerle bir sonraki adımlarını planlıyordu. Ellerindeki belgeler, Faruk ve onun çetesinin faaliyetlerini açıkça ortaya koysa da, bu bilgilerle yetinmek riskliydi. Faruk ve ekibinin, arkalarındaki daha büyük korumayı korumak için her şeyi yapabileceklerinden emindi
Tehditlerin Gölgeleri
Sami, elindeki belgelerin masanın üzerine sererken, “Bu
Yasemin, parçaları kenarand
Emre ise daha sessizdi. Gözlerini belgeler üzerinde gezdirirken, herkesin bir fikri geldi. “Bu işte başka bir oyuncu daha var” dedi. “Faruk'un bu kadar büyük bir operasyonu tek başına yönetmesi imkansız. Daha büyük bir güçle ilişkili olmalı.”
Sami, Emre'ye dönerek, “Elbette var” dedi. “Bu kadar sistematik bir suç ağı, bireysel eylemlerden daha fazlasını gerektirir. Şimdi asıl soruyu sormalıyı
Yeni Bir İpucu
Yasemin, bir süre sessizlik içinde düşündükten sonra, "Bunun girişinin sağlanması için Faruk'a yakın olan başka birini bulmamız gerekiyor" dedi. Emre, gözü kısarak, "Kemal" diye yanıt verdi. “Kemal, Faruk'un sağ kolu. Eğer onunla konuşmanın bir yolunu bulabilirsen
Sami, bu fikrin biraz birlikte bulunsa da, başka bir seçeneğin olmadığını kabul etti. Ancak Kemal'e nasıl ulaşacakları büyük bir sorundu. Kemal, Faruk'un aynı zamanda kendisine sadık adamlarından olduğu bildirildi. Onur hakkında konuşmak için daha fazla etki ve doğru bir tedavi özellikleri mevcuttu.
Kemal'in İzinde
Ertesi gece Yasemin ve Emre, Kemal'in sıkça takıldığı yer
Emre, “Orada onunla karşılaşırsak, konuşmak için bir fırsat yaratabiliriz” dedi. Yasemin ise bilmiyordu. “Kemal, bize saldırıyor tereddü
Sami, iki tarafı da dinlenirse, “Eğer Kemal'i yakalayacaksanız, planlı ve hızlı hareket edersiniz. Yasemin, sen kulübünün çapında ol. Emre, sen ise onun dikkatini çekmek için bir şeyler yap, diye önerdi.
Tehlikeli Karşılaşma
Emre ve Yasemin, gece kulübüne ulaştıklarında Kemal'i barın köşesinde otururken buldular. Emre, dikkat çekmeden ona yaklaşmaya çalıştı. Ancak Kemal, her şeyi takip eden rapor ve Emre'yi hemen fark etti. Gözleri kısılarak, “Seni tanıy
Emre, sakinliğini koruyarak, "Sadece konuşmak istiyorum" dedi. Kemal'in alaycı bir şekilde ateşlendiği an, Yasemin'in kulübünden ayrıldığı yerden hızla içeriye başlamayı başlatma. Kemal, Emre'ye doğru eğilerek, “Eğer konuşmak istersen, burada olmaz” dedi.
Emre, Kemal'in teklifini kabul etti
Beklenmedik Müdahale
Tam bu sırada Yasemin, Kemal'in yapısına yaklaştı ve elindeki sert bir cisimle onu yere serdi. Emre, şaşkınlıkla bir şekilde Yasemin'e bakarken, “Hızlı hareket ayakları” dedi. Kemal yerde baygınken, Yasemin, cebinden çıkarılan ipi kullanarak onu bağl
Emre, yerde yatan Kemal'i işaret ederek, “Şimdi ne eskiden?” diye sordu. Yasemin, “Onu güvenli bir yere götürüp konuşacağız” diye yanıt verdi. Sami, daha önce belirledikleri güvenli bir yere
Kemal'den Gelen Bilgiler
Kemal uyandığında, Sami onun karşısına geçti ve sakin ama tehditkar bir sesle, "Bize Faruk ve onun bağlantıları hakkında onu herşeyi anlatacaksın" dedi. Kemal, önce direndi, ama Sami'nin z
Kemal, Faruk'un hastanede yalnız çalışmadığını, uluslararası bir organ ticareti ağıyla ilgili olduğunu itiraf etti. Bu organizasyonun kod adı “Kara Çember”di ve Faruk, yalnızca onların Türkiye'deki operasyonlarını yönetiyordu.
Yeni Bir Hedef
Kemal'in bilgileriyle birlikte, Emre, Yasemin ve Sami'nin hedefi artık daha netti: Kara Çember'i çökertmek. Ancak bu, yalnızca Faruk'la değil, onun üzerindeki daha büyük güçlerle yüzleşmeleri gerektiği an
Hikâyenin karanlık derinlikleri, artık yeni bir boyut kazanmıştı. Emre, kendi sınırlarını aşarak, bu tehlikeli yolculuklarda daha büyük bir sorumluluğun başlatılmasının başlatılmasını sağlar. Ama onları daha zorlu günler bekliyor
Yeni Doğan Çetesi: 9. Bölüm - Kara Çember'in İzleri
Emre, Yasemin ve Sami, Kemal'den öğrendikleri yeni bilgilerle artık daha büyük bir hedefin peşindeydi: Kara Çember. Bu uluslararası organ ticareti ağı, yalnızca hastane içinde değil, çok daha geniş bir coğrafyada faaliyet göstermektedir. Ancak onların izini sürmeleri, bir risk almaları anl
Kemal'in Korkusu
Kemal'in bilgileri, Kara Çember'in organizasyonunun ve yaygınlığının geniş ölçüde ortaya çıktığını ortaya çıkarmıştı. Ancak Kemal, bu bilgileri sürekli olarak gösteriyorlardı. “Siz beni öldürmeden önce onları bulur” dediğinde, Sami'nin korkusunun gerçek o
Emre, Kemal'e sert bir ifadeyle, “Bize daha fazlasını anlatmak zorundasın. Bu organizasyon nasıl çökertilebilir? diye sordu. Kemal, titreyen elleriyle yumurtlayarak, “Kara Çember, yalnızca sizin için bir ticaret ağı değil. Onlar her yerde; Polislerde, siyasilerde, hastanelerde… Hangi taşı kaldırırsanız bir üyeye denk gelirsiniz” dedi.
Yasemin, Kemal'e daha nazik bir şekilde yaklaşarak, “Bize bir başlangıç noktası ver” dedi. Kemal derin bir nef
Fabrikanın Sırları
Kemal'in verdiği adrese devam etmek, üçlünün dü
Sami, eski gazetecilik kullanarak fabrikanın iç bilgilerini araştırmış ve giriş planını ortaya çıkarmıştı. “Eğer içeride ne olduğunu öğrenmek istiyorsak, bir yolunu bulmak içeri sızmamız gerekiyor,
Emre, Yasemin'e dönerek, “Bu çok tehlikeli. Bizi fark ederlerse geri dönemezsiniz” dedi. Yasemin ise
Tehlikeli Sızma
Gece aralıklı, üçlü fabrikanın arka girişinin doğru yönlü genişliği. Emre, bir teknik mağazadan satın alma yoluyla basit bir jammer cihazıyla güvenlik kameralarını kısa süreliğine devre dışı bırakmayı başardı. Sami, nöbetçilerin hareketlerini izlerken, Yasemin önden ilerleyip kapının kilidini açtı.
Fabrikanın içine girdiklerinde, duvarlardaki eski posterler ve paslanmış makineler, buranın yıllardır kullanılmadığını gösteriyordu. Ancak derinlere indiklerinde, bir saldırganın katı olduğu fark edildi. Bu katın girişinde, Kara Çember'in sembolü olan siyah bir halka ve iç
Korkutucu Gerçekler
Yeraltı boyunca uzandıklarında, geniş bir toplantı salonuyla karşılaşırlar. Salonun ortasında büyük bir masa, masanın çevresinde şık takım elbiseleri giymiş erkekler ve kadınlar vardı. Bir görünür, dünya haritaları üzerinde yanıp sönen kırmızı noktalar gösteriliyordu. Her nokta, organ ticaretinin gerçekleştirdiği bir temsil ediyor.
Emre, toplantıyı izlerken, Kara Çember'in sadece Türkiye'de değil, dünyada nasıl yayınlandığını fark etti. Yasemin, hızla elindeki küçük kamerayla oturumu kaydetmeye başladı. Sami ise sesli fısıldadı, “Bu görüntüler, onların sonunu getir
Ancak tam o sırada bir güvenlik görevlisi onları fark etti. "Hey! Orada kim var?” diye
Kaçış Planı
Üçlü, panik içinde yerlerinden fırladı ve hızla geri çekilmeye başladı. Güvenlik görevlileri peşlerinden koşarken, Yasemin, “B planı nedir?” diye bağırdı. Emre, çantan
Sis bulutunun arasında, üçlü zorluklarla arka çıkışa ulaştı. Ancak dışarı çıktıklarında, fabrikanın önünde bekleyen birkaç araç ve daha fazla güvenlik görevlisi vardı. Sami, çantasından bir işaret fişini çıkararak ateş etti. İşaret fişeği, daha önce anlaşıldıkları bir dostlarının arabasına sinyal gönderildi.
Yakınlardaki bir sokakta bekleyen araç hızla fabrikanın önüne geldi ve üçlü, son anda araca atladı. Araç hızla uzaklaşırken, Yasemin ve Emre derin bir nefes aldı.
Yeni Hedef
Kaçmayı başardıktan sonra Sami kameradaki görüntüleri kontrol etti. “Bu mümkün olmalı” dedi. Yasemin, hâlâ yaşadığı adrenalin dolu anların etkisindeydi. “Bunları hemen güvenli bir şekilde yayımla
Emre ise, “Bu iş henüz bitmedi. Kara Çember'in lideri lider bulana kadar devam paragraf” dedi. Yasemin ve Sami, Emre'nin bu kararlılığını incelerken, hesabının bilgisinin olduğu bir gerçek vardı: Kara Çember'le mücadele eder, onların hayatlarının sonuna kadar değmez
Korku dolu gecenin ardından, üçlü, daha büyük bir gerçeğin kapısını araladıklarını biliyorlardı. Ama bu kapının ardında onların daha karanlık sırları ve daha tehlike
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 10 - Maskelerin Düşüşü
Emre, Yasemin ve Sami, Kara Çember'in toplantısında eski bir kimlikleri olan bilgisayar uzmanı Levent'in gizli atölyesine çekildiler. Levent, kara para aklama ve siber suçlarla mücadelede çalışılırken, ancak bir süre sonra bu işlerden elini çekmiş olduğu tespit edildi. Üçlü,
Levent'in Şüphesi
Levent, Emre'nin getirdiği videoyu izlerken kaşlarını çattı. "Bunlar sıradan insanlar değil. Kimse bu kadar geniş bir ağı rastgele yönetemez" dedi. Yasemin, Levent'in durumunun geliştiğini, "Bu kadar korkarsan yardım edebilirsin" dedi. Ancak Levent başını iki yana salladı. "Korku değil. Sadece bu işin ne kadar derin olduğunu istiyorum" dedi ve görünt
Videodaki toplantıda dikkat çekici bir detay fark edilmişti: Masanın başında oturan bir kadın. Emre bu kadınını hatırlamıyordu, ama Sami onun adını hatırlıyordu. "Bu kadın, o hastanedeki cerrahi şeflerden biri değil mi?" dedi. Yasemin, kadının Kara Çember'in kutlamasındaki yüksek başarısını anlamıştı.
Sürpriz Konuk
Tam bu sırada Levent'in atölyesinin kapısını çalar. Üçlü, aynı şekilde birbirine bağlanarak
“Beni buldular!” diye bağırdı Kemal. “Kaçmam gerekiyordu, yoksa öldürülürlerdi.” Yasemin hemen onu içeri aldı ve bir sandalyeye oturttu. "Ne oldu? Kim seni buldu?" diye sordu. Kemal, zorlanarak nefes alırken, “Kara Çember'in liderlerinden biri, İstanbul'a geldi. O kadın… O kadın beni bulmak için bütün bağlantılarını kullandı. onlardan kaç
İhanet
Kemal'in anlattığı, grubu daha da dikkatli olmaya itti. Ancak işler daha da karmaşıklaştı. Levent, videodan alınan bir gösterinin büyütüldüğünde, masadaki belgelerde yazan bir ismi fark etti: Dr. Cihan Özkan . Emre, bu ismi
Sami, “Cihan, Kara Çember'in liderlerinden biri mi?” diye sordu. Emre ise bir köşeye çekilmeye başladı. Hocası Cihan'a karşı büyük bir hayranlık beslemişti, ancak şimdi onun bu korkun
Sürpriz Saldırı
Levent'in atölyesindeki bu tartışma sürerken, dışarıdan bir motor sesi duyuldu. Örneğin atölyenin camı aynı şekilde parçalandı. İçeride bir gaz bombası atıldı. "Yere yatın!" diye bağırdı Levent. Herkes kendini yere attı ve gazın sesini boğuk bir ağlamaya başladı. Emre, bir yandan gözünü ovuştururken bir yandan da telefonunu çıkararak, acil durum ışığını açtı.
Gaz dağılırken iç siyah giyimli iki kişi belirlenir. Maskeli Saldırganlar, Kemal'e doğru yönelmişti. Yasemin, eline geçen bir aletle bir saldırgana vurmayı başardı, ancak diğeri Kemal'i bile yakalamıştı. "Onu bırak!" diye bağırdı Sami, ama saldırganlar hızla Kemal'i sürükleyerek atölyeden dışarı çıktı.
Karanlık Bir İpucu
Kemal kaçırılmış, Emre ve Yasemin çaresizce bu saldırıyı izlemek zorunda kalmıştı. Sami, Levent'in bilgisayara dönerek, “Videodaki diğer bilgileri incelemeliyiz” dedi. Ancak Levent, bu saldırının ardından korkmuş bir şekilde, "Bu iş çok büyük. Ben daha fazla bulaşamayacağım" dedi. Yasemin, Levent'i sakinleştirmeye çalıştı, ancak Levent'in içindeki korku ifadesi, durumun ne kadar ciddi olduğu
Sami, sonunda bir dosya buldu. Bu dosya, Kara Çember'in operasyonlarını ve hedeflerini detaylandırıyordu. Planların bir kısmı, uluslararası bir tedavi konferansında düzenlenen gizli bir buluşma yerinde kuruluydu. Yasemin, “Bu konf
Kemal'in Mesajı
Tam o sırada Emre'nin telefonu titreşti. Bir mesaj gelmişti. Mesajda sadece iki kelime yazıyordu: “ Kurtarın beni. "Emre,
Emre, Sami ve Yasemin, kesme işleminin gerçekleştirilmesine karar verdiler. Bu tuzağa düşme olasılıklarının farkındaydılar, ama Kemal'i kurtarmak için başka seçenekler yoktu. Yasemin, "Kara Çember oyunu oynamaktan yararlanabilir" dedi. Emre kararlı
Kapanış
Atölyedeki olayın ardından, üçlü, daha büyük bir
Ancak Kemal'in kurtarılması, onun kaderini belirleyecek bir dönüm noktası olacaktır. Kara Çember'in iç işleri için atacakları her adım, onları ölümle burun b
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 11 - Tuzak
Emre, Yasemin ve Sami, Kemal'den gelen mesajın ardından hızlı bir şekilde hazırlıklarını yaptılar. Mesajın konumu şehir dışında, terk edilmiş bir sanayi bölgesini işaretliyor. Bu, açıkça bir durumun olabileceği, ancak Kemal'in hayatının söz konusuydu. Harekete geçmekten başka bakımları yoktu. Sami, “Ne olursa olsun hazırlıklı olmalıyız. Bizi beklediğini bildiklerini,” dedi ve yanında küçük bir çakı aldı
Sanayi Bölgesine Yolculuk
Üçlü, Levent'in eski bir minibüsünü kullanarak gece yarısı yola çıktı. Yol boyunca hava ağır, sessizlik ise bunaltıcıydı. Yasemin, sürekli telefonuna bakıyordu, sanki bir mesaj daha gelecekmiş gibi. Emre ise Kemal'in neden kaçırıldığı ve Kara Çember'in
Sanayi kapanışlarında, bölgenin terk edilmişliği bir hal almıştı. Tüm sokak lambaları kırılmış, camları çatlamıştı. Rüzgarın sağladığı metal nesneler ve etrafta dolaşan sokak köpeklerinin ulamaları, gerilimleri
Korkutucu Bir Buluşma
Mesajd
Koridorları takip ederken bir değişim kapısının ardına kadar açık olduğunu fark ettiler. İçeri girdiklerinde Kemal'i gördüler. Ellerinden ve ayaklarından bir şekilde yerde yaşıyorlar. Başını kaldırdığında gözler korkuyla doldu. “Hemen kaçının! Bu bir tuza
Tuzak Başlıyor
Aniden binanın her yerinden yankılanan bir ses duyuldu. Bu, Kara Çember'in liderlerinden birine aitti. “Cesaretinize hayranım, ama bu oyun burada sona erecek,” dedi soğuk ve alaycı bir tonla. Ardından tavandan ağır bir gaz salındığını fark ettiler. Yasemin, ağzını ve burnunu kapattı.
Emre, Kemal'in bağlarını hızla çözerken Sami, duvarlarda bir çıkış arıyordu. Ancak parametreler ve ayarları kapatılmıştı. Gazın gözleri sulanıyor, nefesler zorla alınıyor
Beklenmedik Yardım
Tam her şeyin bitlerinin ayrılması
Levent, hızla gazın saldığı boruları keserek zehrin patlamalarını engelledi. “Hemen çıkmalıyız! Burada daha fazla kalamayız!” dedi. Emre ve Yasemin, Kemal'i taşıyarak Levent'in açtığı çıkışa doğru yöneldi
Karanlık Bir İpucu
Binada
Levent, Emre'ye bir zarfla dayanır. “Orada buldum. Muhtemelen size zarar vermeyecek” dedi. Zarfın içinden Kara Çember'in planlarının bir haritası çıktı. Harita, hastanenin bodrum katmanlarını işaretliyor. Yasemin, “Demek her şeyin merkezi hastanenin içindeymiş. Tüm sırlar orada gizli” dedi.
Kapanış
Kemal'in kurtarılması,
Ama Kara Çember'in pes etmeyeceği kesindi. Ve asıl savaş
Yeni Doğan Çetesi: Bölüm 12 - Maskelerin Düşüşü
Bodrum Katına Giriş
Gece saat üç. Hastane sessiz, koridorlar karanlıktı. Ekip, mevcut alışveriş değişimini mümkün kılmak için bodrum katındaki asansöre yöneldi. Levent, cebinden bir manyetik kart çıkardı ve asansör panelini okudu. “Bu kartın eski bir şekilde çalıştırılması sağlandı. Şimdi işe yarayacak” dedi. Asansör, gıcırtılı bir sesle harekete geçti. Hep birlikte nefeslerini tuttular.
Asansör kapıları açıldı, karşılarına karanlık ve dar bir koridor çıktı. Tavandan sarkan zayıf ışıklar, beton duvarları aydınlatıyor, hastanın gelen hafif bir uğultu tüyleri diken diken oluyor.
Kara Çember'in Sığınağı
Koridorun sonunda ağır bir metal kapı oluşumu. Kapının üzerine boyanmış, ilkel semboller dikkat çekiyordu. Yasemin, “Bu semboller tanıtıcı. Bir tür ritüeli işaretliyor olabilir” dedi. Levent, kapının kilidini açmak için çabalarken Sami etrafa göz attı. “Burada sadece fiziksel bir tehlike değil, manevi bir savaş da var” diye fısıldadı.
Kapı açıldığında içeri giriyorlar. Oda geniş ve kasvetliydi. Tavanda dev bir avize, ortada ise metal bir masa vardı. Masanın üzerinde tıbbi aletler, eski kitaplar ve garip sembollerle kaplı defterleri yer alıyordu. Odanın köşesinde, sıvı dolu tüplerin içinde fetüsün benzeri formlar görülüyordu.
Emre'nin gözleri büyüdü. “İşte bu… Tüm sırlar burada gizli” dedi. Yasemin, masanın üzerindeki defterlerden birini aldı. İçinde saklanan hasta ve resimlerle ilgili korkunç detaylar vardı.
Sürpriz Karşılaşma
Tam o sırada, yayılan gölgelerden bir ses duyuldu. “Buraya kadar gelmeyi başarmanız etkileyici.” Ses, Kara Çember'in liderlerinden biri olan Dr. Ferit'e aitti. Elinde bir tabanca, altındaki alaycı bir gülümsemeyle ortaya çıktı. “Ama buradan çıkmanıza izin veremem.”
Levent, dikkat dağıtmak için bir adım öne çıktı. “Ferit! Bu çılgınlığa bir oğul ver. insanların hayatlarını mahvediyorsunuz!” dedi. Ferit, gülerek, “Hayatın anlattığı şey bir deneyden ibaret, Levent. Ve biz bu kısıtlamaları genişletiyoruz” diye karşılık verdi.
Tam Ferit tetiğe basacakken, Sami, bir köşede duran küçük bir yangın tüpünü kaptı ve Ferit'e doğru savurdu. Ferit geri gönderdi, bu da ekibe harekete geçme fırsatı verdi. Yasemin, Ferit'in elindeki silahı almak için çabalarken Levent, Emre ve Kemal hızla odadaki güç belgelerini ve kanıtlarını topladı.
Kaçış ve Çarpışma
Ekip, Ferit'i etkisiz hale getirdikten sonra hızla odalardan ayrılmaya çalıştı. Ancak bodrumdaki güvenlik sistemi devreye girmişti. Koridorlar kırmızı ışıklarla dolmuş, alarm sesleri yankılanıyordu. Ferit, yere yığılmış haldeydi ama diğer Kara Çember ürünleri onları geniş kapsamlından emindiler.
Levent, “Hemen çıkmalıyız!” diye bağırdı. Sami, “Belki de bu alarmlar tüm hastaneyi kapatır” dedi. Yasemin, “Zamanımız yok! Ne olursa olsun, buradan çıkmalısınız,” diye yanıt verdi.
Koridorlarda ilerlerken, karşılarına iki güvenlik görevlisi çıktı. Görevlilerle kısa bir mücadeleye giren ekip, onları
Bodrumdan Çıkış
Ekip, güvenlik kartıyla bodrumda kalmayı başarmayı başardı. Ancak kaçışları bitmemişti. Hastanenin üst katları, Kara Çember'in diğer Üyeleri tarafından tutulabilirmiş. Emre, “Şu ve onun şey bizimkiler. Bu bilgileri organize etmek gerek
Levent, cebindeki USB belleğini gösterdi. “Burada odadaki tüm belgelerin kopyası var. Ayrıca laboratuvar cihazlarından birkaç veri indirdim” dedi. Yasemin, “Bu sadece bir başlangıç. Kara Çem
Son Çatışma
Hastanenin otoparkına çıkanlar
Tam o anda, uzaktan
Kapanış
Ekip,
Artık her şey ellerindeydi. V
Yeni Doğan Çetesi: Final Bölümü - Karanlığın Perdesi
Gece saat dört. Hastanenin otoparkında yankılanan siren sesleri yerde sessiz bir gerilim bırakmıştı. Emre, Yasemin, Levent, Kemal ve Sami, ellerindeki belgelerle birlikte güvenli bir uzaklığa ulaşmayı başarmışlardı. Ancak içlerinde tuhaf bir huzursuzluk vardı. Her şey bitmiş gibi görünse de, Kara Ç
Karanlıkta Kalan Sırlar
Ellerindeki USB belleğinin miktarı olarak, Levent'in güvenli evine doğru yola çıktılar. Yol boyunca herkes sessizdi. Emre, “Ferit'in o gülüşü… O tehditkar bakışları… Sanki bir
Levent, direksiyonu değiştirmeyi kavradı. “Bildiğim bir şey varsa, bu daha başlangıç. Biz onların oyununu bozduk, ama onları yeni bir köy için hazırlıyoruz,”
Belleğin İçindekiler
Eve vardıklarında, USB bilgisayarındaki taktılar. Belgeler arasında hastanede yönetilen birçok kişinin adı, laboratuvar inceleme sonuçları ve saklanan çocuklarla ilgili ayrıntılı raporlar mevcuttu. Ancak bir dosyada özellikle dikkatleri dikkat çekti: “Yeni Şafak Projesi.”
Dosyada, hastanedeki deneylerin yalnızca bir ön aşamada olduğu yazıyordu. Kara Çember, daha geniş kapsamlı bir planın ilk adımını burada gerçekleştirmişti. Denekler, yalnızca bir prototipti. Projenin hayır
“İlk güneşin doğduğu, gerçek bir hayat, gecenin en karanlık anında belirecek.”
Kara Çember'in İzleri
Tam bu sırada Levent'in telefonu çalınır. Arayan, hastanede eski bir çalışan olan Zeynep'ti. Sesi titriyordu. “Kaçın! Kara Çember sizi izliyor. Onlar asla durmaz. Elde ettiğiniz bilgileri yayamazsanız, hepsini boşayın” dedi. Telefon kesildiğinde, evin önünden bir aracın geçtiği fark edildi. Siyah camlı araç yavaşlayıp durdu, ancak
Kemal, “Bu iş bitmedi
Oğlu Karar
Emre, dışarıya çıkıyor. “Bunu yapmayacağız. Herkes bu korkunç gerçekleri öğrenecek. Ne olursa olsun Kara Çember'in maskesini düşüreceğiz” dedi. Yasemin, “Ama bu bizi daha büyük bir hedef haline getirir. Hazır mısın?” diye sordu. Emre'nin gözleri kararlılıkla parladı. “Korku bizi durduramaz.”
Levent, bilgisayarın bir kaydını kopyalamaya başladı. “Kanıtların bir kısmını farklı parçalara göndereceğim. Eğer bize bir şey olursa, bu bilgilere güvende kalmalı” dedi.
Gölgedeki Tehdit
O sırada evin ışıkları bir anda kesildi. Karşılarına çıkan karanlık, gerilim daha da arttı. Yasemin, “Bu bir tesadüf olamaz” dedi. Kapının dışından ince b
Hızla hareket edip parçalarını buldular. Ancak Yasemin oğlu bir kez para harcamadan önce geriye baktı. Evin göründüğün, bahçede birkaç karaltı gördü. Kimin hesaplaması için fazla zaman yoktu.
Son Sözler
Gizli geçitten çıkmayı başardılar. Ormanın içinde dar bir yolda devamı, Levent sessizliği bozdu. “Şimdi ne olacak?” diye sordu. Emre, derin bir nefes aldı. “Onların planının süreçleri için ayrılması gereken her şeyi dağıtır. Ama bu bir savaş. Ve biz bu savaşta yalnızca bir cephedeyiz.”
Yasemin, omzundaki çantaya saklandı. İçinde Kara Çember'in sırlarının bir kısmı saklıydı. “Peki ya başka bir cephe mi? Başka birşehir mi? Ya da başka bir ülke?” diye
Belirsiz Bir Son
Ormanın içinde kaybolan ekip, gözden kayboldu. Uzaktan, bir siren sesi ya da bir motor sesi duyuluyor. Aralarına sessizlik çöktü. Kimsenin, peşlerinde kimlerin olduğunu ya da ne kadar güvende bilmiyo
Kara Çember hala oradaydı. Ve gölgeler içinde onları izleyebiliyorlar.
Devam Edecek…
fehmi demirbağ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder