21 Ocak 2020 Salı

GAZETE OKURU MUSUNUZ?
Günümüzde gazete okuyan kaldı mı, merak ederim. Ki zaten okuma konusunda kabız bir milletiz. Hele internet ve bilgisayar konusunda tutunamayacak durumlardan birisi de kağıda basılı gazeteler. İnternet gazeteciliği ise sosyal medya sayesinde hele ki herkesi gazeteci-yazar yapıverdi, gitti. Gazete-dergi, kitap, radyo, tv derken evrilen bir iletişim ve bilişim dönemindeyiz.
Ya yakın tarihte gazetecilik ne durumdaydı. Savaş dönemlerinde özellikle. Birinci Dünya Savaşı’nda esir düşen Osmanlı askerlerinin, “esir askerlerin moralini yüksek tutmak ve eğitim faaliyetinde bulunmak” amacıyla onlarca gazete çıkardıkları ortaya çıktı.
Birinci Dünya Savaşı’nda esir düşen Osmanlı askerlerinin, “esir askerlerin moralini yüksek tutmak ve eğitim faaliyetinde bulunmak” amacıyla onlarca gazete çıkardıklarını kaçımız biliyor?
Esir düşen Mehmetçikler, sadece Mısır kampında “Nilüfer, Ocak, Hilal, Türk Varlığı, Işık” gibi 23 gazete çıkardı, Rusya, Hindistan, Tataristan ve Sibirya gibi farklı kamplarda “Püsküllü Bela, Köpük, Niyet, Altay, Ne Münasebet” gibi isimlerde 10’dan fazla gazete yayımladı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında esir tutulan 202 bin 156 Mehmetçiğin kamplarda verdikleri hayatta kalma mücadeleleri üzerinden kaç kitap yazılır, kaç film çekilir. Ama bu konuda da mümbit olduğumuz söylenemez.
Savaş döneminde esir düşmenin savaştan daha ağır olduğu gerçeğinde biliriz ki askerlerin çektikleri çile dolu hayatlarını gazete çıkararak, eğitim faaliyetlerinde bulunarak renklendirdiklerini hatırlatırım.
Tarihin bu bölümlerini didiklediğimizde görürüz ki, Mehmetçik için ölüm kampları kurulduğunu, askerlerin esaret süresinde büyük çileler çektiğini, hayatta kalma mücadelesi verdiklerini, hele Mısır’daki İngiliz kamplarında kör edildikleriniü esir düşen Osmanlı askerlerinin uğradığı zulümlerin anlatılarak bitirilemeyeceğini haykırmak isterim.
Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli iki kavramının “esaret” ve ölüm” olduğunu çoğu 15-25 yaşlarında 2 milyona yakın insan hayatlarını, vatanları ve kendilerini yönetenlerin idealleri uğruna feda etmiş, 1 milyon kadarı da esaret kamplarında çile çekmiştir.
Türk esirleri, esareti unutmak için kamplarda spor, musiki, dil, okuma-yazma, gazete çıkarma ve benzeri faaliyetlerle uğraşmışlardı. Cesaret tarihinin sadece genç Mehmetçiklerin ve onları yöneten yiğit subayların Mısır çöllerinde, Hindistan’ın bunaltıcı ikliminde, Burma bataklıklarında, Sibirya’nın buz kaplı dağlarında, Korsika ve Guyan zindanlarında çektikleri çileden ibaret değildi.
Cesaret tarihinin kendilerine “esirlerin gittikleri bölgelerde elle yazıp, karbon kağıdı ile teksir ettikleri gazeteleri, hayatını kaybedenlerin medfun olduğu şehitlikleri, kaldıkları bölgelerdeki Müslümanların her yolu kullanarak onlara yaptıkları maddi yardımları, hatta hayatlarını tehlikeye atarak onların vatanlarına dönebilmeleri için hazırladıkları sahte pasaportları” gibi en az 202 bin 152 kişinin rol aldığı bir trajediyi de yad etmeliyiz.
Mısır’daki esir Türk subayları Seydibeşir’de Tan, Yarın, Nilüfer, Hilal, Ocak, İzmir, Nasreddin Hoca, Sada, Zincir, Türk Varlığı ve Esaret Albümü, Seydibeşir’e yakın Kuveysna Kampı’nda Esaret, Tıraş, Karikatür, Tetebbu, Tan ve Badiye, Tura’da Kafes ve Işık, Zekazik’te Kızıl Elma ve Garnizon, Kahire’de Kafes ve Heliopolis’te Güvercin olmak üzere 23 gazete çıkarıyorlardı. Bu gazeteler elle yazılıp, karbon kağıdı ile teksir edilmek suretiyle basılıyordu.
Hindistan-Burma’da Bellary Kampı’nda Binbaşı Cemal Bey yönetiminde “Ajans” adında gazete çıkarıldığını da belirtelim.
Bunun dışında Püsküllü Bela, Köpük, Tulu (Doğuş) ve Kara Günler adlı 5 gazete çıkarılmıştı. Thatmyo Kampı’nda da Türk esirleri İrewadi (İravadi) ve Ne Münasebet adlı iki gazete çıkarmaktaydılar. Civardaki kamplara da gönderilen ve elle çoğaltılan bu gazetelerde şiir, haber, coğrafi ve sosyal konulardaki yazıların yanında karikatürler de bulunmaktaydı. Bu kamplarda nisbeten daha eğlenceli gazeteler çıkarılmıştı
Rusya Malaşovadom’da esirlerin Mehmet Asaf Bey yönetiminde “Niyet” isimli Osmanlıca haftalık bir gazete çıkarıldı. Bu gazetenin de elle yazılıp karbon kağıdı ile teksir edilmek suretiyle basılmıştır. Gazeteye diğer kamplardan da yazılar gönderilmiş, siyaset dışı güncel konulardan bahseden gazeteyi Mehmet Asaf 37. sayıya kadar devam ettirmiştir.
Krasnoyarsk’ta da Türk esirler tarafından el yazması “Kurtuluş” isminde bir gazete çıkarıldı. Bu gazetede gerek kamp içindeki olaylar gerekse kampın etrafındaki bölgeler hakkında yazılar yer aldı. Ayrıca Türk esirlerin 10 Aralık 1915-1 Mart 1918 tarihlerinde 101. sayıya kadar gelebilen “Vaveyla” isimli bir dergi de çıkartmışlardır.
Tek nüsha halinde basılan derginin kağıt ve mürekkep kıtlığı yüzünden çoğaltılamadı. 12 sayfalık derginin amacının “imkanlar dahilinde Türk esirlerini eğitmekti.Dergide mizahi yazılar, bilmeceler ve bulmacalar, hatta Rus gazetelerinden çevirilerde bulunuyordu.
Kazan’daki Türk esirlerin “Şimal Yağı” ve “Kurultay” adında iki gazete, Ufa’dakilerin ise “Altay” adında bir gazete çıkardılar. Buradaki Türk esirlere Tatarlar ve Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin de yardım ettiğini unutmayalım.
Şimdi şunca imkana rağmen mürekkebe, okumaya, yazmaya, incelemeye, araştırmaya, sorgulamaya neden bu kadar uzağız diye düşünmeye başlayalım.
Fehmi Demirbağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder